Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/10/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar
İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- … – (T.C. Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. … – …
2- … – (T.C. Kimlik No: … )
DAVA : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 03/02/2023
YAZIM TARİHİ : 06/02/2023
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında … tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın …/… Şubesi ile dava dışı borçlu … Şti.lehine ve diğer davalılar … ve …’ın müteselsil kefaleti ile imzalanmış Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesine istinaden çeşitli kredi hesapları açıldığını ve kredi kullandırıldığını, normal seyrini kaybetmesi üzerine kredi hesabının kapatılarak … tarihi itibariyle alacaklarının ödenmesi gerektiğinin Beyoğlu …Noterliği’nin … tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile borçlulara bildirildiğini, ihtara rağmen borcun ödenmediğini, alacağın tahsili amacı ile davalı borçlu kefiller … ve … aleyhine Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibine geçildiğini, davalı borçluların kendilerine gönderilen ödeme emrine yasal süresi içinde itiraz ettiklerini, borçluların borcun aslına ve faiz oranına yönelik itirazlarının haksız olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin her türlü talep hakları saklı kalmak kaydıyla davalıların itirazlarının iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar davaya cevap vermemiş, davalı … vekili yargılama aşamasındaki dilekçe ve beyanları ile özetle; müvekkilinin asıl borçlu olmayıp, kefil konumunda olduğunu, imzaladığı sözleşmelerin takip ile bağlantılı olmayan kredi sözleşmelerine ilişkin olduğunu, nitekim şirket yetkilisi olduğu … Şirketi’ne karşı başlatılan Konya …İcra Müdürlüğü … E. sayılı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takipteki taşınmazın başkaca birine yüksek bir bedelle satıldığını, fazlaya ilişkinde bir hak ve alacağın kalmadığını, buna rağmen dosyaya bildirilmeyen ödemeler nedeniyle müvekkilinin alınan bilirkişi raporunda borçlu gözüktüğünü, mahsup edilecek tutarların raporda mahsup edilmediğini, bilirkişi raporunda, dava konusu kredinin … tarihli sözleşmeye istinaden kullandırıldığını ve … ‘ın sorumlu tutulamayacağı yönünde görüş bildirildiğini, asıl borçlusu olmayan bir alacağın kefili olmanın ise hayatın olağan akışı ve hukuk mantığıyla örtüşmediğini, müvekkilince bankaya ödenen tüm rakamların borçtan düşülmediğini, sanki ödenen kısım düşülerek yeniden kredi kullandırma yöntemi ile müvekkiline fazlaca borç yüklendiğini, bankaya ilişkin tüm belgeler dikkate alındığında, müvekkilinin sorumlu olduğu borç tutarının maksimum sınırının 300.000,00 TL olduğunu, bununda Konya …İcra Müdürlüğü … E. sayılı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takiple bittiğini, dolayısıyla müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; davacı bankanın …/… Şubesi ile dava dışı borçlu … Şirketi arasında lehine ve diğer davalılar … ve …’ın müteselsil kefaleti ile imzalanmış Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesine istinaden çeşitli kredi hesapları açıldığı ve kredi kullandırıldığı, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu … Şti. arasında imzalanan … tarihli 300.000,00 TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesine davalılardan …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeye 300.000,00 TL limitle imzasının bulunduğu, … tarihli 350.000,00 TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesine davalı …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeye 350.000,00 TL limitle imzasının bulunduğu, … tarihli 360.000,00 TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinde de davalılardan …’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeye 360.000,00 TL limitle imzasının bulunduğu, davaya ve takibe dayanak kredi 12/09/2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kullandırıldığından ve 12/09/2017 tarihli sözleşmede sadece …’ın kefil olarak 360.000,00 TL limitle imzasının olması nedeniyle sadece … yönünden banka alacağının bulunduğu, diğer davalı …’ın bu borçtan sorumlu tutulamayacağından …yönünden davanın reddine karar vermek gerektiği, dava konusu … nolu spot kredisi nedeniyle dava tarihinden sonra … tarihinde 300.000,00 TL ödeme yapıldığı, bu ödemenin infaz sırasında İcra Müdürlüğünce değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine, Konya …İcra Müdürlüğünün … Es.sayılı dosyasından 360.220,90 TL asıl alacak, 52.448,16 TL işlemiş Faiz, 2.622,41 TL BSMV, 889,82 TL noter masrafı olmak üzere toplam 416.181,29 TL alacağa yönelik davalı …’ın itirazının iptali ile bu miktar üzerinden ve takip tarihi olan 11/06/2018 tarihinden itibaren asıl alacağa %62,40 oranında temerrüt faizi uygulanmak ve Konya … İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosyasından yapılan takip nedeniyle tahsilde tekerrüre esas olmamak suretiyle takibin devamına, davalı …’ın belirlenen alacağa yönelik itirazında haksız olduğu alacağın hesaplanabilir olması hususu da dikkate alınarak İİK.67/2.maddesi gereğince kabul edilen 416.181,29 TL alacağın takdiren %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, davalı … hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece dosya arasına alınan bilirkişi raporunda bilirkişinin takip konusu kredinin incelenmesinde kredinin …’ın kefil olduğu … tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırıldığının anlaşıldığının, dava konusu kredinin (…) tarihli genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırıldığından … tarihli sözleşmede sadece …’ın kefil olarak 360.000,00 TL limitle imzasının olması nedeniyle sadece … yönünden banka alacağının hesaplandığının, diğer davalı … yönünden hesaplama yapılmadığının belirtildiğini, bu rapora itiraz ettiklerini, ancak mahkemece itiraz dikkate alınmadan karar verildiğini, kararın hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, borçlu firmaya kullandırılan ilk kredide firma ortağı olan …‘ın kefaletinin olduğunu, 2015 yılında açılmış olan … nolu kontrat ve 250.000 TL spot kredinin 29.06.2016 tarihinde … nolu kontrat ile açılan yapılandırma kredisi ile yapılandırıldığını, …, …, … nolu 3 kontratın da yapılandırma kredisi şeklinde açıldığını, yani ilk krediden gelen borca istinaden sürekli yapılandırma yapıldığını, ilk krediye ilişkin olarak da …’ın kefaleti bulunduğunu, dolayısı ile bilirkişinin kredinin … tarihli sözleşmeye istinaden kullandırıldığı ve bu sebeple yerel mahkemenin …’ın sorumlu tutulamayacağı şeklindeki tespitlerinin hatalı olduğunu, yine yerel mahkeme kararına dayanak olan bilirkişi raporunda müvekkilin alacağı olan miktarların da yanlış hesaplandığını, zira bilirkişinin temerrüt tarihini yanlış belirlediğini, taraflararası sözleşmeye göre, hesabın kat edilmesi ile herhangi bir ihtara gerek kalmaksızın borçlunun mütemerrit olacağını, müvekkili bankanın hesabı 12.03.2018 tarihinde kat ettiğini, bu sebeple bu tarihten, takip tarihine kadar temerrüt faizi uygulanması gerektiğini, temerrüt tarihinin 12.03.2018 olarak belirlenmesi halinde faiz alacağı doğru şekilde 56.818,84 TL olarak çıktığını, faiz miktarı yanlış hesaplandığı için BSMV’nin de yanlış hesaplandığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin asıl borçlu olmayıp kefil konumunda olduğunu, imzaladığı sözleşmelerin takip ile bağlantılı olmayan kredi sözleşmelerine ilişkin olduğunu, müvekkilinin şirket yetkilisi olduğu … Şirketi karşı başlatılan dava konusu icra takibine tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla başlatılan Konya … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı ipoteğin paraya çevrilmesine ilişkin takipteki taşınmazın başkaca birine yüksek bir bedelle satıldığını, fazlaya ilişkin de bir hak ve alacak kalmadığını, buna rağmen dosyaya bildirilmeyen ödemeler nedeniyle müvekkil alınan bilirkişi raporunda borçlu gözüktüğünü, bu icra dosyalarının ayrı ayrı incelenmediğini, mahsup edilecek tutarların bilirkişi raporunda mahsup edilmediğini, yerel mahkemece bu itirazları dikkate alınmadan karar verildiğini, bu sebeple mahkemece, 300.000,00 ödemeye rağmen 416.181,29-TL üzerinden karar verildiğini, haksız bir şekilde icra inkar tazminatı vekalet ücreti ve tüm ferilerin yanlış hesaplandığını, müvekkilinin herhangi bir sorumluğunun olmadığını, bankanın tek bir kredi/kefalet sözleşmesine imza alıp borçlunun sonraki kullanmış olduğu başka kredilere ilişkin müvekkil kefili sorumlu tutulmasının yanlış olduğunu, ayrıca bilirkişi raporunda, dava konusu kredinin … tarihli sözleşmeye istinaden kullandırıldığı ve … ‘ın sorumlu tutulamayacağı yönünde görüş bildirildiğini, asıl borçlusu olmayan bir alacağın kefili olmanın ise hayatın olağan akışı ve hukuk mantığıyla örtüşmediğini, tüm bu hususlar göz ardı edilerek eksik bilirkişi raporu ile verilen karar hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, Genel Kredi Sözleşmelerinde matbu olarak yer alan “kredi alanın doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak … TL’ye kadar kefilim” şeklindeki maddenin hukuken geçersiz olduğunu, bu hususta çokça Yargıtay kararı bulunduğunu, kefilin, sadece imzaladığı sözleşmeye istinaden geri ödemesi yapılmamış kredilerden sorumlu olduğunu, dava konusu alacağın likit olmadığını, bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre taraflar arasında 16.09.2015, 27.06.2016 ve … tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri imzalandığı, icra takibine konu kredinin 12.09.2017 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında kullandırıldığı anlaşılmakta olup davalı …’ın bu sözleşmede kefil olarak imzası bulunmamaktadır. Her ne kadar davacı taraf … tarihli kredi sözleşmesinin yeni bir kredi sözleşmesi olmadığını, söz konusu sözleşmenin önceki sözleşmelerden kaynaklanan kredi borcunun yapılandırılması niteliğinde olduğunu ileri sürmekte ise de … tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ayrı bir sözleşme şeklinde düzenlenmiş olup sözleşme içeriğinde sözleşmenin önceki sözleşmelerle bağlantılı olduğunu gösteren bir ibare bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece sözleşmede kefalet imzası bulunmayan davalı … yönünden davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yine davacı vekili mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda temerrüt tarihinin yanlış belirlendiğini, kredi hesabı kat edilmekle alacağın muaccel olacağını ileri sürmekte ise de temerrüt faizi istenebilmesi için davalı taraflar arasında imzalanan sözleşmede hesap kat tarihinden itibaren temerrüt faizi istenebileceği yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece davalının temerrüde düştüğü tarihten itibaren temerrüt faizine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre alacaklı banka tarafından icra takibine konu edilen alacağın … tarihinde imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında kullandırılan krediden kaynaklandığı anlaşılmakta olup davalı davalı … sözkonusu sözleşmeyi kefil olarak imzalamıştır. Müteselsil kefil, kredi borcunun muaccel olduğu tarih itibariyle gerçekleşen kredi borcundan, kefalet sözleşmesinde yazılı kefalet limiti miktarınca sorumludur. Daha açık bir anlatımla vadeli kredi borçlarında vadenin sona erdiği tarih itibariyle vadesiz cari hesap şeklinde işleyen kredi borçlarında ise, cari hesabın kesildiği tarih itibariyle gerçekleşmiş olan borç tutarından kefalet limiti ile sınırlı olmak üzere sorumludur. Kefilin kefalet limiti üzerinde sorumluluğu, ancak kendi temerrüdünden doğar. Muaccel olan borçtan kefalet limiti miktarınca sorumlu olan kefil hakkında alacaklının keşide edeceği ihtar ile temerrüde düşürülmesi halinde, kefalet limitinin üzerinde ayrıca temerrüt faizi ile sorumlu olur.Dava konusu somut olayda davalı …’ın dava dışı borçlu tarafından kullanılan krediye kefil olduğu sabit olduğundan mahkemece davalı … yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde ve davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin yerleşik uygulamalarına göre itirazın iptali davası açıldıktan sonra yapılan kısmi ödemelerin icra müdürlüğü tarafından infaz sırasında dikkate alınması gerektiğinden mahkemece dava tarihinden sonra yapılan kısmi ödemenin infazda nazara alınmasına karar verilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Taraf vekillerinin istinaf talebi yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülmediğinden davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Tarafların istinaf başvuru taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
2- Alınması gereken 28.429,34 TL harçtan peşin alınan 7.107,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 21.322,01 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuranlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 03/02/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır
O.B