Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1912 E. 2023/716 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – …
İSTİNAF EDEN
DAVALILAR : 1-… – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. … – …
: 2-… – T.C Kimlik No: …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/03/2023
YAZIM TARİHİ : 30/03/2023
Davacı tarafından, davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin .. sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 22/04/2021 tarihinde tesis edilen karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile … Ltd. Şti. arasında 17.07.2007 tarihli ve 26.10.2009 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri ile … ve … tarihli Kredi Çerçeve Sözleşmelerinin akdedildiğini, bu sözleşmelere istinaden mezkur şirkete kredi kullandırıldığını, borçlu şirketin kredi borcunu ödemediğini, bunun üzerine Beyoğlu …Noterliği’nce 03.11.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı kat ihtarnamesinin keşide edildiğini, davalılar … ve …’in 17.07.2007 ve 26.10.2009 tarihli Genel Kredi Sözleşmelerinde müşterek müteselsil kefil olduklarını ve mezkur ihtarnamenin kendilerine tebliğ edildiğini, sonuç alınamaması sebebiyle 274.489,84 TL tutarındaki alacağın tahsili için Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, borçluların haksız olarak icra takibine itiraz ettiklerini ve itiraz neticesinde takibin durdurulduğunu, bu itibarla müvekkilinin banka alacağının tahsili için gerekli incelemenin yapılarak borçlu-davalıların itirazlarının iptaline, takibin devamına, haksız itirazları nedeniyle %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 2012 yılının Aralık ayına kadar … Ltd. Şti’ nin %5 hisseli ortağı olduğunu, adı geçen şirketin 17.07.2007 ve 26.10.2009 tarihlerinde davacı bankadan genel kredi sözlemesi ile kredi kullandığını, müvekkilinin de sözleşmede kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, zikredilen kredi sözleşmelerinde kullanılan kredi tutarının davacı bankaya ödendiğini, müvekkilinin borcun ödenmesinden sonra 2012 yılı Aralık ayında şirket ortaklığından ayrıldığını ve 2013 yılında başka bir şirkette sigortalı olarak işe başladığını, müvekkilinin 2012 ve 2015 yılında imzalanan kredi sözleşmeleri ile bir ilgisi bulunmadığını, söz konusu sözleşmelerde bir imzası bulunmadığı gibi 2015 yılında akdedilen sözleşme yönünden şirket ortağı dahi olmadığını, dolayısıyla imzasının bulunmadığını ve tekeffül etmediği kredi borcundan dolayı şahsi olarak sorumluluğuna gidilemeyeceğini, bu bağlamda müvekkilinin imzasının bulunmadığı sözleşme yönünden sorumluluğunun, TTK’nın 503/1 maddesi uyarınca şirket esas sözleşmesi uyarınca koymayı taahhüt edip ifa etmediği sermaye payı ile sınırlı olduğunu, davacı yanın %20 oranında icra inkar tazminatı talep etmesinin de yersiz olduğunu, zira kötü niyet tazminatı hükmedilebilmesi için alacağın likit olmasının gerektiğini, oysa somut olayda alacağın likit olmadığından bahisle; haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine, davacının %20 oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; takip borçlusu … Ltd. Şti.’nin kullanmış olduğu birden fazla kredi mevcut olup her bir kredi için davacının belirttiği tarihlerde ayrı ayrı sözleşmeler imzaladığını, davacının da bu durumu ikrar ettiğini, dava dilekçesinde 2007-2009-2012-2015 yıllarına ait ayrı ayrı sözleşmeler bulunduğundan bahsettiğini, 2012 ve 2015 yılında imzalanan sözleşmelerde müvekkilinin imzasının bulunmadığını, icra takibinin konusu kredi borcunun da 02.02.2015 tarihli sözleşmeden kaynaklanan kredi olduğunu, müvekkilinin borçul … Şti.’nin ortaklığından 13.11.2011 tarihinde ayrıldığını ve hisselerini 12.12.2011 tarih ve 49 no’lu karar ile …’e devrettiğini, bu durumun 22.12.2011 tarih ve 7967 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi ile yayınlandığını, dolayısıyla 22.12.2011 tarihli ilan tarihinden sonra şirkette ortaklığı kalmadığı gibi bu tarihten sonra şirketin hiçbir tasarrufunda bulunmadığını ve şirketin kullandığı hiçbir kredi sözleşmesine de imza atmadığını, dolayısıyla davacı bankanın dilekçesinde belirttiği … tarih ve … tarihli sözleşmelerde kefaleten imzası bulunmadığından dolayı da bu sözleşmelerden kaynaklı olarak kullandırılan krediler ve şirketin borçlarından kefaleti ve hiçbir hukuki sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin davacı bankaya hiçbir borcunun bulunmadığını, davacı bankanın kendi üzerine düşen araştırma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek muhtemelen şirketin hali hazırda yetkililerini kontrol etmeden eski kayıtlara bakarak kredi işlemlerini yaptığını, müvekkilinin 2012 ve 2015 yıllarında imzalanan Kredi Sözleşmelerinde imzasının bulunmadığını bile bile hakkında icra takibinin başlatılması ve itirazın iptali davasının açılmış olmasının açıkça davacının kötüniyetini gösterdiğini, davacı aleyhinde %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince; “….Davacı banka ile dava dışı … Tic. Ltd. Ştii. arasında 17.07.2007 tarihli ve 26.10.2009 tarihli Genel Kredi Sözleşmeleri ile 15.10.2012 ve 02.02.2015 tarihli KRedi Çerçeve Sözleşmelerinin akdedildiğini, bu sözleşmelere istinaden mezkur şirkete kredi kullandırıldığını, borçlu şirketin kredi borcunu ödemediğini, bunun üzerine Beyoğlu … Noterliği’nce 03.11.2016 tarihli ve … yevmiye numaralı Kat İhtarnamesinin keşide edildiğini, davalılar … ve …’in 17.07.2007 ve 26.10.2009 tarihli Genel Kredi Sözleşmelerinde müşterek müteselsil kefil olduğuklarını ve mezkur ihtarnamenin kendilerine tebliğ edildiğini, ihtarname ile de sonçu alınamaması sebebiyle asıl alacak, BSMV, ihtar gideri, işlemiş faiz olmak üzere 274.489,84 TL tutarındaki alacağın tahsili için Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile borçlular aleyhine icra takibi yapıldığını, borçluların vermiş oldukları itiraz dilekçeleri ile haksız olarak icra takibine itiraz ettiklerini ve itiraz neticesinde icra takibinin durdurulduğunu, borcun varlığının apaçık ortadayken davalıların borca itirazının haksız ve hakikatı yansıtmadığını, bu itibarla banka alacağının tahsili için gerekli incelemenin yapılarak borçlu-davalıların itirazlarının iptaline, takibin devamına, haksız itirazları nedeniyle %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmelerine karar verilmesini talep ettiği görülmekle davanın yasal dayanağını oluşturan İİK.67. maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde düzenleme yapıldığı görülmektedir. Dosya incelendiğinde; davacı bankanın yapmış olduğu icra takibinde kefillerden … ve …’in yani davalıların yapılan takibe itirazının kaldırılması için söz konusu davanın açıldığı görülmüştür. Davalılar esas olarak davacı bankanın yapmış olduğu takipteki borçta kefil olmadıkları, asıl dava dışı borçlularla ilişikliklerinin kesildiği, söz konusu davaya konu kredilerin kendilerinin dava dışı asıl borçlulardan ayrıldıktan sonraki tarihlerde davacı ile dava dışı taraflar arasında yapılan sözleşmelerdeki bağlı olarak alınan kredilerden kaynaklandığını iddia etmişlerdir. Dosya kapsamında alınan bütün raporlarda davalılar ve dava dışı diğer borçlular ile davacı arasında yapılan sözleşmeler incelenmiş, davalıların sözleşmelerde her ne kadar bir kısmında imzalarının bulunmadığı ayrıca söz konusu kredilerin alındığı tarihlerde dava dışı şirketin sorumlu olmadıklarını görülse de, yapılan incelemelerde davalıların müteselsil kefaletlerinin ve sorumluluklarının bulunduğu anlaşılmıştır. Zira yapılan sözleşmelerde kefaletin sürekliliği görülmüş, aynı zamanda tarafların kefaletlere ilişkin iptallere yönelik herhangi bir işlem yapmadıkları gibi kefaletlerin sona ermesine ilişkin herhangi bir açıklama ve izahat bulunmamıştır. Dosya çeşitli bilirkişilerce incelendiğinde, sözleşmelerin hepsinin yapılmış olduğu, kefillere ihtaratların yapıldığı, sürelerin verildiği anlaşılmaktadır.
Bilirkişilerinde yapmış olduğu hesaplar ve mahkememiz dosyaları incelediğinde; davalıların nakdi kredi borcu olarak toplamda 155.085,96 TL ile buna bağlı 41.109,49 TL. faiz ve 2.055,46 TL. BSMV masrafı, ayrıca nakdi kredi olarak (çek güvence bedelleri olarak) 35.250,00 TL. olmak üzere toplam 198.250,51 TL. borcu olduğu ancak, yapılan hesaplarda taleple bağlılık da dikkate alınarak ve mahkememizce tespit edilen nakdi kredi olarak asıl borç olan 155.085,96 TL. ana para, Mahkememizce kabul edilen 22.554,01 TL işlenmiş temerrüt faiz ve 1.243,90 TL. BSMV ile mahkememizce davalılar tarafından icra dairesinin bildireceği bir bankaya yatırılmak üzere gayri nakdi kredi (çek bedelleri) 35.250,00 TL. olmak üzere toplam 178.883,87 TL.nin davalılar tarafından davacıya karşı borçlu olduğu, bu nedenle davacının her ne kadar ıslahla talep etmiş olduğu miktarlar farklı olsa da mahkememizce tespit edilen bedelin davacının davasının kabulü ile Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibinde yapılmış olan takibin itirazın iptali ile takibin 178.883,87 TL üzerinden devamına, ancak takibin devam edilmesine kabul edilen 178.883,87 TL.nin, 35.250,00 TL.lik kısmının icra müdürlüğünün tespit edeceği bir banka içerisine depo edilmesine, hükmedilen 178.883,87 TL.nin üzerinden % 20’si kadar icra inkar tazminatının davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; davalının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile 178.883,87 TL. üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, bankaya ibraz edilmemiş çek yaprağı içinde 35.250,00 TL’nin depo edilmesine karar verilmiştir.

İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin, hatalı ve eksik tanzim edilen bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen reddine karar verdiğini, bilirkişi raporu ile banka hesap dökümlerinin birbiriyle uyuşmadığını, asıl borçlunun borcu takip tarihi itibarıyla 274.489,84 TL nakdi + 55.800,00 TL gayri nakdi olarak belirlenmiş olup, davalı kefillerin sözleşmedeki kefalet limitinin toplamda 550.000,00 TL olduğunu, kefilin, kefalet ettiği limit ve bu limitin temerrüdünden sorumlu olup doğmuş ve doğacak riskler bakımından da sorumlu olduğunu, asıl borçlu şirketin belirlenen borç toplamının davalı kefillerin kefalet limitinin altında kaldığını, bu nedenle davalı kefillerin de asıl borçlu gibi yukarıda belirttikleri 274.489,84 TL nakdi + 55.800,00 TL gayri nakdi risklerinden tamamından kefalet limitleri kapsamında sorumlu olması gerektiğini, kefiller ile müvekkili banka arasında imzalanan sözleşmeler incelendiğinde, asıl borçlu şirketin doğmuş, doğacak tüm alacak ve risklerinden kefillerin de sorumlu olacaklarının açık bir şekilde anlaşıldığını, faiz miktarlarına yönelik bilirkişi tespitlerinin fahiş hatalar içerdiğini, takip talebinde talep edilen 1.912,64 TL tutarındaki masraf kalemi borçluların her birine noter aracılığıyla hızlı tebligatla gönderilen ihtarname masraflarına ait olduğunu, talep edilen 1.912,64 TL tutarındaki masraf kaleminin belgesiz olduğu yönündeki bilirkişi tespitinin yerinde olmadığını beyanla kararın ”davanın kısmen reddine ilişkin verilen kısım yönünden” kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin 17.07.2007 ve 26.10.2009 tarihinde akdedilen kredi sözleşmelerinde imzasının bulunduğunu, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere … ve … tarihli sözleşmelerde kefil sıfatıyla imzası bulunmadığını, davacı bankanın … Şubesi ile dava dışı asıl borçlu … Tic. Ltd. Şti.’ ne kullandırdığı ve dava konusu yapılan kredilerden … numaralı Kredili Mevduat Hesabı dışındaki tüm kredilerin müvekkilinin şirket ortaklığından ayrılmasından sonra akdedilen ve müvekkilinin imzasının bulunmadığı 04.02.2015 tarihinde düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesi ile irtibatlandırıldığının görüleceğini, dolayısıyla müvekkilin 20.000 TL bedelli Kredili Mevduat Hesabı kapsamında çekilen kredi dışındaki borçlardan bir sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilin kredi kullanın şirketteki ortaklık hisse oranı, şirket yönetiminde söz hakkı, şirketteki konumu, ortaklık payı, şirketten kısa bir süre sonra ayrılması, başka bir iş yerinde maaşlı olarak çalışmasına göre ancak aylık olarak kendisini geçindirebilecek gelire sahip olması hususları gözetildiğinde ödeme imkanının bulunmadığını, ekonomik olarak kendisinin mahvına sebep olacak böyle bir sözleşmeyle borç ve taahhüt altına girme iradesinin bulunmadığının açıkça görüleceğini, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, açıklanan nedenlerle istinaf taleplerinin kabulü ile kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece banka kayıtları üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinin dikkate alınmamış olması nedeniyle infazında sakınca doğabilecek şekilde hüküm kurulduğunu, istinaf konusu kararın usulen hatalı olması nedeniyle kaldırılması gerektiğini, müvekkili … tarafından haricen yeni öğrenilen bilgiye göre davacı banka icra takibine konu alacağının büyük bir kısmını daha bilirkişi raporunda ortaya çıkan tahsilatlar dışında, dava sürecinde tahsil ettiğini, huzurdaki davanın konusunu oluşturan Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının esas borç nedeniyle yine davacı banka tarafından başlatıldığını haricen öğrendikleri Konya … İcra Müdürlüğü … E. sayılı ipotek dosyası kapsamında (alacaklı davacı … ve borçlu dava dışı şirket…. Ltd.Şti.) davacı bankanın taşınmaz satışını gerçekleştirdiğini ve 06.11.2018 tarihinde alacağına istinaden 160.000,00 TL ile ipotekli taşınmazı satın aldığını, tapu kayıtlarının ve icra dosyasının celbi gerektiğinin ortada olduğunu, söz konusu taşınmazın 19.03.2018 tarihinde davacı banka adına tescil olunduğunu, … Ltd.Şti. hakkında başlatılan ipotek takibinde davacı …Ş. tarafından alacağa mahsuben 160.000 TL bedel ile alındığı sabit olup satış tarihi 22.02.2018 tarihi itibariyle bu tutarın borçtan düşülmesi gerektiğini, ayrıca itirazın iptali davalarında dava tarihinden önce ve sonra ödenen borç miktarları açısından da davacı bankanın huzurdaki davayı ikame etmesinde ve ıslah tarihi olan 15.03.2021 tarihi itibariyle hukuki yararı bulunmadığının ortaya çıkacağını, müvekkili …, kredi borçlusu … Tic. Ltd. Şti. ortaklığından 13.11.2021 tarihinde ayrılmış olup davacı banka tarafından da ikrar edilen 2012 ve 2015 yıllarında imzalanan kredi sözleşmelerinde imzasının bulunmadığını, bu nedenle müvekkilin iş bu sözleşmeye bağlı olarak verilmiş olan kredilerden sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporları birbirleriyle çelişmekle birlikte raporlara karşı gerçekleştirmiş oldukları itirazlarının yerel mahkemece dikkate alınmadığını, yerel mahkemece tesis edilen hükümde davacı bankaya ibraz edilmemiş çek yaprağı için 35.250,00 TL’nin depo edilmesine karar verilmiş olup iş bu kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu, taleple bağlılık kuralı gereği çek depo bedeline ilişkin olarak 35.520 TL çek depo bedeli miktarının davacı alacağına dahil edilmesinin mümkün olmadığını, dava dilekçesinde, davacının çek yapraklarına ilişkin banka sorumluluğunun depo edilmesine ilişkin bir talebinin bulunmadığını, davanın genişletilmesine muvafakatlarının bulunmadığını defalarca mahkemeye bildirdiklerini, yerel mahkemece gerçekleştirilen yargılama sırasında taraflarınca defaatle belirtilen keşif talebi veya bilirkişilere yerinde inceleme yetkisi verilmiş olsa idi; kat ihtarı sonrası, takip sonrası, itirazın iptali davası açılışı öncesi ve sonrası yapılan tüm ödemelerin ortaya çıkacağı gibi takip konusu borcun kaynağı kredilerin kullanımına dayanak teşkil eden genel kredi sözleşmeleri ve çek karnesi talep, teslim ve taahhüt sözleşmelerinde müvekkilinin imzasının olmadığının açıkça ortaya konulmuş olacağını, ancak bu taleplerinin yerel mahkemece kabul edilmediğini, açıklanan nedenlerle davanın kısmen kabulüne ilişkin hükmün ortadan kaldırılarak haksız şekilde ikame edilen davanın tüm talepler yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; itirazın iptali istemine ilişkindir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266 ve devamı maddelerinde “bilirkişi incelemesi” düzenlenmiş olup, anılan maddede mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebileceği düzenlenmiştir. 282. Madde ise hakimin, bilirkişinin oy ve görüşünü serbestçe değerlendirileceğini, işin çözümünde teknik bilgi ve birikimin gerekliliğine inanılarak bilirkişi incelemesi yaptırılmışsa ve verilen raporlar çelişkili ise mahkeme HMK’nın 281. maddesi hükmüne dayalı olarak, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi duruşmada sözlü olarak açıklamada bulunmasını da resen isteyebilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa giderilmeden karar veremez. Gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hakim raporu serbestçe takdir eder (Yargıtay 19. HD 10/10/2016 tarih 2016/3458 Esas 2016/13172 Karar sayılı ilamı).
Bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen 04/02/2019 tarihli ek raporda takibe dava konusu yapılan kredilerden kredi mevduat hesabı haricindeki diğer tüm kredilerin davalıların imzasının bulunmadığı, … tarihli kredi sözleşmesine istinaden kullandırıldığının bildirildiği, bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen rapor ve ek raporlarda ise kredilerin hangi kredi sözleşmesinin istinaden kullandırıldığının belirlenmediği, hükme esas alınan bankacı bilirkişi … ‘un raporunda ise kredilerin hangi kredi sözleşmesinin istinaden kullandırıldığının belirlenmediği, ancak davalıların kefalet sözleşmelerinin geçerli ve tarafları bağlayıcı niteliğinin devam ettiğini, bu nedenle davalıların sorumlu olduklarının belirlendiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 17/10/2022 tarih 2021/2937 Esas 2022/7037 Karar, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 17/12/2018 tarih 2017/1029 Esas 2018/6660 Karar ve 05/02/2018 tarih 2016/15353 Esas 2018/405 Karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi davalıların imzası bulunmayan sonraki tarihli kredi sözleşmelerine istinaden kullandırılan kredilerden davalıların sorumlu olmayacakları anlaşıldığından, takip ve dava konusu kredilerin hangi sözleşmelerine istinaden kullandırıldığı, ayrıca depo talep edilen çeklerin hangi kredi sözleşmesine istinaden verildiğinin davalıların imzası bulunan kredi sözleşmelerine istinaden verilmiş ise kefillerin sorumlu olup olmayacağı belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi, ayrıca takibe konu edilen ihtarname masraflarının yargılama giderleri içinde değerlendirilmemesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından tarafların diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvuru taleplerinin kabulü ile, HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve değerlendirme yapıldıktan sonra karar verilmek üzere dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların istinaf başvuru taleplerinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/04/2021 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 537,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı … tarafından yatırılan 3.054,89‬ TL istinaf karar harcının talep halinde bu davalıya iadesine,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalı … tarafından yatırılan 3.054,89 TL istinaf karar harcının talep halinde bu davalıya iadesine,
6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-İstinaf başvurusunda bulunanlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
8-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/03/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G