Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1908 E. 2023/831 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … -…
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
…. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 14/04/2023
YAZIM TARİHİ : 26/04/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında … tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 27/06/2018 tarihinde ticari nitelikte sözlü olarak alım-satım sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeyle tarafların yüklenecekleri edimlerin belirlendiğini, sözleşmeye göre taraflar aralarında 52,72 ton … ‘ın teslimi ve bedelinin ödenmesi hususlarında anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin sözleme ile birlikte bir adet 27/06/2018 düzenleme 26/08/2018 vade tarihli … sayılı faturayı tanzim ettiğini, faturada taraflar arasında emtia bedeli olarak kararlaştırılan bedel, teslim edilecek olan emtianın cinsi, miktarı ve teslim edilme tarihinin düzenlendiğini, ancak fatura USD üzerinden düzenlenmiş olup, döviz kuru olarak 27/06/2018 tarihi esas alınarak 4,6740 USD bedelli fatura düzenlendiğini, düzenlenen fatura vadeli fatura olup, ödeme gününün 26/08/2018 tarihi olduğunu, davalı şirketin de ödemeyi 27/08/2018 tarihinde yaptığını, satışın yabancı para üzerinden yapıldığını ve bu nedenle müvekkilinin fiili ödeme tarihi üzerinden kur farkı alacağı ortaya çıktığını, müvekkili şirket söz konusu alacağı için 18/09/2018 düzenleme 19/09/2018 vade tarihli … sayılı faturayı düzenlediğini ve davalı şirkete gönderildiğini, ancak davalı taraf faturayı böyle bir borçlarının olmadığı iddiasıyla müvekkili şirkete iade ettiğini, yabancı para üzerinden kurulan temel ilişkide fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki farkın istenebilmesi için uygulama ya da teamül aranmadığını ileri sürerek 27/06/2018 tarihli alım faturasındaki 29.307,14 TL bedelin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında herhangi bir sözleşme olmaksızın 52,72 ton … teslimi konusunda alım satım ilişkisi kurulduğunu, buna karşılık 88.684,14 TL ödenmesi husunda sonuca varıldığını, taraflar arasında ticari ilişkiye yönelik yazılı bir sözleşme bulunmadığını, müvekkili davalı şirket tarafından yapılan ödeme taraflar arasındaki kurulan ticari ilişkiye binaen 88.684,14 TL olarak banka kanalı ile davacı şirkete ödendiğini, davacı tarafından faturanın USD üzerinden düzenlendiği iddiaları yerinde olmadığını, zira fatura incelenecek olursa 52,72 ton … ‘ın birim fiyatı 1.425,57 TL ve toplamı 75.156,05 TL olduğunu, KDV’nin 13.528,09 TL olduğu toplam bedelin 88.684,14 TL olduğunu, davacı şirketin müvekkili şirketten kur farkına ilişkin düzenlediği faturaya istinaden alacak talebinde bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında kurulan ticari ilişkide ödemenin Türk Lirası cinsinden yapılmasının kararlaştırıldığını, ödemenin yabancı para cinsinden yapılmasına ilişkin taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını, buna istinaden müvekkili şirket tarafından yapılan ödemenin Türk Lirası cinsinden yapıldığını, davacının düzenlediği fatura yabancı para cinsinden değil, Türk Lirası cinsinden düzenlendiğini, ayrıca davacı tarafça gönderilen fatura müvekkili şirketin kayıtlarına Türk Lirası cinsinden işlendiğini, davacı şirketin herhangi bir anlaşmaya dayanmaksızın tek taraflı olarak davaya konu faturayı düzenlediğini, müvekkili şirketin de iş bu faturayı kabul etmeyerek iade ettiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; Bilirkişi raporlarına göre davalı defterinin usulüne uygun tutulmadığı, davacı defterlerinin ise davacı lehine delil teşkil edebileceği, kur farkı istenmesinin ve buna ilişkin fatura düzenlenmesinin mümkün olduğu, buna ilişkin sözleşmenin yazılı yapılmasının şart olmadığı, ancak bunun ispata yönelik bir kolaylık sağlayacağı taraflar arasında kesilen faturalarda dövize ilişkin emarelerin bulunması halinde taraflar arasında yabancı para ve buna ilişkin kur farkı faturası olma ihtimaline emare olduğu, gerek sunulan faturalar gerekse de bilirkişi incelemesinde taraflar arasındaki faturaların içeriğinde yabancı paraya ilişkin emarelerin olduğunun anlaşıldığından taraflar arasında zımni bir kur farkı talep edilebileceğine ilişkin bir anlaşma olduğu kanaatine varıldığı, taraf defterlerinin birbirini tutmaması, davalının defterlerinin hükme elverişli olmaması, dava dışı faturalarda döviz kuru çevrimlerinin yapıldığı anlaşılması dikkate alınarak davacının davasında haklı olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı; müvekkili ile arasındaki satışın döviz cinsi üzerinden yapıldığı ve ödeme tarihindeki döviz kurunun dikkate alınacağı yönündeki iddialarını ispatlayamadığını, davacı şirketin tüm faturalarına döviz kuru bilgisini tek taraflı olarak yazdığını, davacının dava konusu faturayı türk lirası cinsinden düzenlediğini, faturanın Türk parası karşılığı gösterilerek yabancı para birimine göre düzenlenen bir fatura olmayıp doğrudan türk lirası üzerinden düzenlenen bir fatura olduğunu, davacı tarafın ispata elverişli delil dâhi sunamadığını, mahkemenin somut olayı doğru tespit edemediğini ve delillerin takdirinde hataya düştüğünü, müvekkilinin defterleri usule ve esasa uygunken, sadece toplama çıkarmaya dayalı maddi hatadan kaynaklanan ve düzeltilen hesap yüzünden müvekkili lehine delil olarak kabul edilmediğini, bu nedenle delillerin takdirinin hatalı olduğunu, kur farkı faturasının karşılığında alacak talep hakkı sunan bir fatura olmadığını, kur farkı faturası, döviz cinsinden düzenlenerek düzenlenme tarihindeki türk lirası karşılığı gösterilen faturanın, dövizle ödeme sonrasında oluşan kur farkının vergi dairesine bildirilmesi amacıyla düzenlenen, mal veya hizmet satımına ilişkin olmayan bir fatura olduğunu, bu nedenle mahkemenin hataya düştüğünü, mahkemece takdir yetkisi açıkça hatalı kullanıldığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur. beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini ileri sürerek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kur farkı alacağının tahsili talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, toplanan delillere göre davacı tarafça düzenlenip davalıya ait ticari defterlere işlenen faturanın mali mevzuat gereği TL üzerinden düzenlenmiş ise de, döviz karşılığının da faturada belirtildiği, bu durumda çekle yapılan ödemelerden dolayı kur farkı talep edilemeyecek ise de, havale yada elden yapılan ödemeler yönünden farkın istenebileceği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2020/3819 Esas, 2021/2489 Karar sayılı kararı) buna göre mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı tarafça ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın kabulüne ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 2.001,97 TL harçtan peşin alınan 500,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.501,47‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/04/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

O.B