Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1856 E. 2021/2419 K. 17.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : .. – …

DAVALI : …
VEKİLİ : … – …
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ :…
Konya Asliye …Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra; dosya incelendiğinde;
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde dava konusu asıl taleplerinin dışında müvekkilinin alacağının semeresiz kalmaması adına davalı adına kayıtlı taşınmaz, araç, menkul ve 3. kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine ihtiyati tedbir/haciz kararı verilmesini de talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan değerlendirme sonucunda; ”… Davanın konusu itirazın iptali olup, ihtiyati tedbir konulması istenilen araç ve taşınmazların dava konusu olmadığı anlaşıldığından ihtiyati tedbir talebinin reddine, ihtiyati haciz talebinin ise mevcut delil durumu dikkate alındığında davacı tarafça sunulan deliller incelendiğinde alacağın varlığı, miktarı ve muacceliyeti hususunda alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davacının dava dilekçesindeki ihtiyati tedbir/haciz taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. Sayılı konkordato süreci akabinde davalı bankanın 2004 s. İİK’nun m.308/b gereğince çekişmeli alacakları sebebi ile müvekkili şirketin banka hesaplarına blokaj koyulduğunu, ancak davalının da ikrarı ile görüleceği üzere konkordato sürecinden sonra açılan çekişmeli alacak davasında herhangi bir tedbir ya da mahkeme kararı olmaksızın haksız şekilde yargı mercii gibi hareket ederek müvekkili şirketin hesabına gelen paraların bloke edildiğini, dava seyrinde gerekli görüldüğü takdirde yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde de davalının itirazının haksız olduğunun, müvekkili şirketin borçludan alacağının olduğunun ortaya çıkacağını, müvekkili şirketin davalı tarafın da kabulünde olan alacağının semersiz kalmaması adına işbu dava konusu icra takip dosyası borcu üzerinden ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, eldeki davada davalının sorumluluğun haksız fiil sorumluluğu olduğunu, davaya konu tazminat itibariyle muacceliyet şartının haksız fiil tarihi itibariyle gerçekleştiğinin sabit olduğunu, ihtiyati haczin İİK 257/1 maddesi itibariyle değerlendirilmesi gerektiğini, İİK 257/1 maddesi itibariyle ihtiyati haciz istenebilmesi için davalıların mal kaçırma girişiminde bulunması veya borçluların muayyen adreslerinin bulunmaması şeklinde özel bir şart olmadığını, davalının haksız eylemlerini mahkeme içi açıkça ikrar ettiğini, davalının bir banka kurumu olmasına rağmen müvekkilinin mağduriyetine sebebiyet verilmek adına kasti hareket edilerek işlemler yapıldığını, müvekkili şirketin alacağının tahsilinin yargılama sırasında imkansız hale gelme ihtimali kuvvetle muhtemel olduğundan ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, bu sebeplerle ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati haciz talebinin reddine yönelik ara kararın kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Talep, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılması istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
İhtiyati haciz rehinle temin edilmemiş bir alacağın tahsilinin güç ya da imkansız olduğu iddiasıyla alacağın tahsilini güvence altına alan bir geçici hukuki koruma önlemidir. İhtiyati haczin hangi koşullarda verileceği İcra ve İflas Kanunu’nun 257’nci maddesinde gösterilmiştir.
İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK’nın) 257.maddesinin 1.fıkrası uyarınca “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi hâlinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir. İİK’nın 258’nci maddenin 1’nci fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur….” Bu hükme göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat yeterli olup, kesin bir ispat aranmamakta ise de özellikle hukukî bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir.
Somut olayda ihtiyati haciz talebine konu alacakla ilgili yaklaşık ispatın yerine gelmediği, bu sebeple istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/12/2021 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.