Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1837 E. 2023/907 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …’ın mirasçıları;
: 1- … – T.C Kimlik No: …
: 2- … – T.C Kimlik No: …
: 3- … – T.C Kimlik No: …

DAVALILAR : 1- … – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. …
: 2- … – T.C Kimlik No: …

: 3- … ‘in mirasçıları;
MİRASÇI : … – T.C Kimlik No: …

: 4- … – T.C Kimlik No:…

DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/04/2023
YAZIM TARİHİ : 03/05/2023
Davacı tarafından, davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 10/11/2020 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2012 yılına kadar davalıların sahibi olduğu …’de pazarlamacı olarak çalıştığını, o dönemde işsiz olması ve işini kaybetmemek için genel teammül geriğince yapılan boş senede imza atmak durumunda kaldığını, 2012 yılında işten ayrıldıktan sonra imzalamış olduğu senedi istediğini ancak kendisine yırtıldı, kayboldu gibi ifadelerle senedin verilmediğini, aradan geçen zamanda senedi unuttuğunu, bahse konu senedin Antalya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibine konularak müvekkilinden tahsil edilmek istendiğini, müvekkilinin bu senetten dolayı borcunun olmadığını, senedin davalılardan … ve … tarafından doldurularak işleme konulduğunu düşündüklerini, boş olarak imzalanan senedin sonradan usulsüz bir şekilde doldurulduğunun açık olduğunu, davalıların şirketin sahibi ve sorumlu müdürleri olduğunu, müvekkilinin 2012 yılında işten ayrılmış olmasına rağmen senede 2016 tarihi atılarak Antalya ilinde icra takibine konulmasının bile bu durumun kötüniyetli bir davranış olduğunun kanıtı olduğunu, söz konusu şirketin de ticari faaliyetinin Konya ilinde olduğunu, müvekkili kendi halinde gariban bir kişi olup senede konu miktarı ya da karşılığı hizmeti almış olmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, konuyla ilgili Konya C. Başsavcılığına da suç duyurusunda bulunduklarını, müvekkili işçi olup geçimini çalışarak sağladığını beyanla davanın kabulü ile öncelikle şartları oluşan Adli Yardım ve Tedbir taleplerinin kabulüne karar verilerek işlem yapılmasını, davanın kabulü ile icra takibinin durdurulmasını ve borcu olmadığının tespiti, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAPLAR: Davalı … cevap dilekçesinde özetle; açılan davada taraf olmadığını, eskiden ortağı olduğu şirkete ilişkin senedin tahsili için başlatılan icra takibinde de alacaklı olmadığını, kendisinin dava ve icra takibi ile ilgisinin olmadığını, taraf sıfatının olmadığından öncelikle bu yönden davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, esasa ilişkin cevaplarında; davaya konu senedin miktarının 200.000,00TL olup tanık dinletme taleplerine muvafakatı olmadığını, kanun gereğince ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, kambiyo senetleri düzenlenirken temel ilişkinin kaynağına yönelik ibarelerin senede yazılmasının zorunlu olmadığını, sened ticari hayatın olağan akışı içinde düzenlenmiş bir senet olup taraflar arasındaki alacak verecek durumuyla ilgisinin olmadığını beyanla davanın reddine, %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … ‘in cevap dilekçesinde özetle; davacıyı yaklaşık 10 yıldır tanıdığını, birlikte iş yapmaya karar verdiklerini, kendisine 200.000,00TL nakit olarak verdiğini, aldığı parayla ticaret yapmadığı gibi kendisine iade de etmediğini, kendisini maddi ve manevi yönden zor durumda bıraktığını, kendisinin de içinde bulunduğu zor durum nedeniyle dava dışı söz konusu şirkette 2018 yılında çalışmaya başladığını, takibe konu alacağın şahsi alacağı olduğunu, teminat senedi olmadığını, nakit olarak vermiş olduğu paranın karşılığında düzenlenen bir senet olduğunu, senedin üzerinin sonradan doldurulduğu iddiasının da davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, Yargıtay içtihatlarına göre de senedin teminat senedi olmadığının açık olduğunu, davada ispat yükünün davacı tarafta olduğunu beyanla davanın reddine %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; açılan davada kendisinin de taraf olmadığını, başlatılan icra takibinde ne borçlu ne de alacaklı durumda olmadığını, kendisinin dava ve icra takibi ile ilgisinin olmadığını, taraf sıfatının olmadığından öncelikle bu yönden davanın reddine karar verilmesini talep ettiğini, esasa ilişkin cevaplarında; davaya konu senedin miktarı 200.000,00 TL olup tanık dinletme taleplerine muvafakatı olmadığını, kanun gereğince ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, taraflar arasındaki alacak verecek durumuyla ilgisinin olmadığını beyanla davanın reddine, %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yardım talebinin kabulünü ve tedbir talebinin kaldırılmasını, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetki itirazlarının olduğunu, yetkili mahkemelerin Antalya Mahkemeleri olduğunu bu nedenle yetkisizlik karar verilmesini, esasa ilişkin cevaplarında; müvekkilinin diğer davalı olan …’den alacaklı olup davacı ile bir ilişkinin olmadığını, davacının açılan takibe itirazının bulunmadığını, davacının 2012 yılına kadar dava dışı şirkette çalıştığı yönündeki iddiaları hususunda bilgilerinin bulunmadığını, müvekkilinin şirkete 11/10/2013 yılında ortak olduğunu, müvekkilinin iyi niyetli 3.kişi durumunda olduğunu, davacının icra takibine itiraz etmeyerek menfi tespit davası açmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, takip konusu senette ” Teminattır” ibaresinin olmadığını, olmuş olsa bile teminatın açıklanmadığı, bu durumda senedin teminat senedi olduğunun kabul edilemeyeceğini, tanık dinletilmesi talebine muvafakatlarının olmadığını, senede karşı senet kuralı ile davacının iddiasını yazılı delile dayanarak ispat etmesi gerektiğini beyanla müvekkili yönünden davanın reddine, %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “….Menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira, davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660; 17.04.2015 gün ve E:2013/19-1622, K:2015/1238 sayılı ilamları).
Davalılardan … ve … dava konusu bononun lehtarı veya cirantası olmayıp aynı zamanda bonoyu takibe koyan kişilerde değildir. Dava konusu takip senede ilişkin olarak başlatıldığından senette alacaklı sıfatı bulunmayan kişilere menfi tespit davasında husumet yöneltilemeyeceğinden adı geçen davalılar yönünden davanın usulden reddi gerekmiştir. Davacı vekili tarafından, bononun teminat amaçlı verildiği, buna rağmen anlaşmaya aykırı düzenlendiği iddia edilmiş ise de, imza inkarında bulunulmamış ve ayrıca senedin anlaşmaya aykırı düzenlendiği yazılı delille ispatlanamamıştır. Davalılar … ve … kendilerine teklif edilen yemini huzurdaki beyanlarında eda etmişler ve senedin borç para karşılığı olarak alındığını, hatır amaçlı düzenlenen ya da teminat amaçlı düzenlenen bir senet olmadığını, kendilerinden önceki senet hamillerinin alacaklılarıyla olan ilişkilerini bilmediklerini ifade etmişlerdir. Bu itibarla davacının iddiaları ispatlanamadığından davanın reddi gerekmiştir…” gerekçesiyle davanın davalılar … ve … açısından pasif husumet ehliyeti yokluğundan usulden reddine, davanın davalılar … ve … açısından esastan reddine, dava konusu icra takibi tedbiren durdurulduğundan hükmolunan meblağ %20’sine tekabül eden 53.438,3 TL tazminatın davacıdan alınarak davalı …’e verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yapılan yargılama sırasında delillerinin toplanmadığını, dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ise de yerel mahkemece tanık dinletmelerine müsade edilmeden icapsız yere yaptırdığı yeminle davayı sona erdirdiğini, bilindiği üzere menfi tespit davasını reddetmenin kolay olduğunu, asıl mesele HMK’nın 31. maddesinde hakime ödev olarak yüklenen davanın aydınlatılması ve hakkın tesisi olduğunu, davalılardan …’in diğer davalı … ‘in sahibi olduğu …da müdür olarak çalıştığını, işe girerken açık vaziyette verdiği senedin müdür adına doldurulduğunu, müvekkilinin davalılarla iş sözleşmesi dışında bir hukuki ilişki kurmadığını ve senet vermesini de gerektirecek bir husus bulunmadığını, açıklanan nedenlerle müvekkilin dava konusu bonodan dolayı davalı işverenlere herhangi bir borcu bulunmadığını, bu sebeple usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılarak, haklı davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Davacının davalıların sahibi olduğu …’nde pazarlamacı olarak çalıştığını, kendisine takibe konu senedin teminat senedi olarak alındığını, işten ayrıldığında senedi istediğini, senedin kendisine iade edilmediğini, Antalya …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında takibe konulduğu belirterek takibe konu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini ve takibin iptalini talep ettiği,
Takibe konu senedin lehtarının … olduğu, bu kişi tarafından ciro edilerek …’e verildiği, uyuşmazlığın lehtarın işveren olmaması sebebiyle iş akdinden kaynaklanmadığı, taraflar arasında işçi ve işveren ilişkisi sebebiyle menfi tespit iddiasında bulunulmadığı,
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla yükümlüdür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” şeklindedir.
Menfi tespit davasında da anılan Yasa hükümlerindeki ispat yüküne ilişkin kuralın uygulanması gerekir. Buna göre, menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak alacaklı olduğunu iddia eden tarafa yani davalıya düşer. Ancak davalının alacağı senede dayanıyorsa ispat yükü yer değiştirerek senetten dolayı borçlu olmadığını iddia eden davacı tarafa düşer (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2017/3521 Esas 2019/1844 Karar sayılı ilamı).
Davacının dava konusu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, 6100 sayılı HMK’nın 201. maddesine göre senede karşı ileri sürülen her türlü iddia ve def’inin yazılı delille kanıtlanmasının zorunlu olduğu, davacının borçlu olmadığının yazılı delille ispat edemediği, şahsi defilerin iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemeyeceği, davacı tarafından teklif edilen yeminin davalılar … ve … tarafından eda edildiği, diğer davalıların ise takibe konu bono üzerinde bir sıfatlarının bulunmadığı, ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı ile 492,00 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince kararın dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
6-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 27/04/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G