Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/178 E. 2021/443 K. 01.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …/… – …/….
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …/…
KARAR NO : …/…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE …. TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/06/2020
NUMARASI : …/… Esas …/… Karar

DAVACI : ..
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …..Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLİ : Av…..
DAVA : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 01/04/2021
YAZIM TARİHİ : 07/04/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye …. Ticaret Mahkemesi’nin …/… Esas sayılı dosyası ile açılan ipotek davasında 29/06/2020 tarihinde tesis edilen karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili nöbetçi asliye ticaret mahkemesine hitaben sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Konya İli, … İlçesi, …. Mahallesi, … Ada, … Parselde kain … Blok, … kat … nolu bağımsız bölüm meskenin maliki olduğunu, dava dışı .. … Ürünleri Tic. Ltd. Şti. isimli şirketin yetkilisi ile müvekkilinin akraba olduğunu, dava dışı şirket yetkilisi …’ın müvekkiline gelerek, davalı şirketten alacağı maddi destek karşılığında, müvekkilinin yukarıda belirtilen taşınmazına ipotek konulması hususuna rıza göstermesini teklif ettiğini, müvekkilinin de kabul ederek tapuda ipotek tesisi gerçekleştirdiklerini, daha sonra müvekkili ile davalı şirket arasında yapılan görüşmelerde dava dışı …’e davalı şirketin maddi destek olmadığı, hatta ipotek verildiğinden haberdar dahi olmadığını, konan ipoteğin ana para ipoteği olduğunu, doğacak alacaklar için konmadığını, ipotek senedinde, ipotek borçlusu dava dışı…. ürünleri Tic. Ltd. Şti’nin imzasının bulunmadığını, bu nedenle ipoteğin borcu ispatlayan bir belge olmadığını, lehine ipotek verilen davalıdan hiç bir şekilde para alınmadığından ipotek borcunun da bulunmadığını, ticari defterlerde de para ödemesi görülmediğini belirterek, bahsi geçen bağımsız bölüm üzerine konan ipoteğin fekki ile dava sürecinde ipoteğin satılması halinde ödenmiş olan paranın istirdadını, satış ve tescil işlemlerinin tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava dışı … Ürünleri Tic. Ltd. Şti. arasında, 20/05/2014 tarihinde yapılan 5 yıl süreli akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalandığını, davalı müvekkili şirket tarafından dava dışı şirkete verilen ürün bedelleri ile sözleşmeden kaynaklı kar mahkumiyeti ve cezai şart alacağı karşılığında, sözleşmeye göre üçüncü şahıs olan davacı adına kayıtlı konu bağımsız bölüme ipotek tesis edildiğini, dava dışı şirketin bayilik sözleşmesine kesintisiz 5 yıl sürdürmeyi ve yıllık 1250 m3 akaryakıt almayı taahhüt etmesine rağmen taahhüdünü yerine getirmediğini, müvekkilli şirket dışında başka firmadan mal aldığını, ödemelerini vadesinde yapmaması nedeniyle de ihtarname ile alacakları saklı kalmak kaydıyla bayilik sözleşmesinin haklı nedenlerle fes edildiğini, dava dışı şirketin müvekkili şirketten aldığı akaryakıt bedellerini süresinde ödememesi nedeniyle ihtarname gönderilerek borçlarını ödemeleri aksi taktirde ipoteğin paraya çevrileceğini ihtar ettikleri, ihtarlarının semeresiz kalması nedeniyle …. İcra Müdürlüğünün …/… Esas sayılı dosyasıyla ipotek takibine başladıklarını, takibin itiraza uğramadan ipotekli taşınmazın ihaleyle satıldığını, dava dışı şirketin ihalenin feshine yönelik Konya … İcra Hukuk Mahkemesine …/… Esas sayılı dosyası ile dava ikame ettiğini ve davanın halen derdest olduğunu, TMK’nın 881/1 maddesine göre doğmamış veya doğmamış olmakla beraber doğması kesin veya olası bulunan herhangi bir alacağın ipotekle güvence altına alınabileceği belirtildiğini, davaya konu bağımsız bölüm üzerine 27/08/2014 tarihinde ipotek konduğunu ve ipotek veren davacı …’ın, dava dışı şirketin müvekkili şirketle akdettiği bayilik sözleşmesi gereğince doğmuş ve doğacak tüm borçlarının 275.000,00 TL’ye kadar olan kısmı için müvekkili şirket lehine ipotek tesis ettiğini, dava dilekçesindeki iddiaların asılsız olduğunu, konu gayrimenkule ipotek tesis edenin davacı, ipotek alacaklısı davalı müvekkili firma, ipotek borçlusu ise dava dışı şirket olduğundan ipotek veren ve ipotek alanın ipotek resmi senedini imzalamalarının gerektiğini, bu nedenle müvekkili firma lehine verilen ipotek işleminde usulü bir eksikliğin bulunmadığını, ipotek tesisinden dava dışı şirketin haberinin olmadığı ve maddi yardım almadığı iddialarının asılsız olduğunu, dava dışı şirketin müvekkili davalı şirketten aldığı ürün bedellerine karşılık müvekkili lehine üç adet ipotek tesis edildiğini, ipotek verenlerin dava dışı … Şirketi yetkilisinin birinci dereceden yakın akrabaları olduğunu, dava dışı .. .. müvekkili davalı şirkete 174.787,21 TL cari hesap borcunun bulunduğunu, iş bu davanın müvekkili firmanın alacağına ulaşmasını engellemek amacıyla asılsız iddialarla ikame edildiğinin reddini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; … Asliye Ticaret Mahkemesinin …/… Esasına kayıtlı iş bu dava 29/06/2020 tarihinde …/… Karar numarası üzerinden davacının tacir olmadığı ve davanın da mutlak ticari davalardan olmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve istek halinde dosyanın yetkili ve görevli Konya nöbetçi asliye hukuk mahkemesine gönderilmesine karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı vekili cevap dilekçesini tekrarlayarak verilen görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle kaldırılasını istinaf ettiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Konya İli, … İlçesi, … Mahallesi, .. Ada, … Parselde kain … Blok, … kat … nolu bağımsız bölüm meskenin üzerine konan ipoteğin kaldırılması (fekki) istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. Maddesi “Mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir.” hükmünü getirmiştir.
Asliye ve Ticaret Mahkemeleri ancak kanun ile görevli kılınabilir. Göreve ilişkin öngörülen kurallar kamu düzenine ilişkindir ve emredici niteliğe sahiptir, yorum veya kıyas yolu ile genişletilmeleri ya da değiştirilmeleri mümkün değildir. Taraflar aralarında yapacakları anlaşma ile görevli mahkemeyi tayin edemezler ve uyuşmazlığın başka bir mahkemede görülmesini sağlayamazlar. Taraflarca yapılan bu yöndeki bir anlaşma, emredici hükme ve kamu düzenine aykırı olduğundan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 27. maddesi doğrultusunda kesin hükümsüzlük yaptırımına tabidir.
Uyuşmazlıklar bakımından da göreve ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkin olduğundan, uyuşmazlığın kanunen tayin edildiği mahkemede görülmesi bir dava şartıdır (HMK m.114/1, c). Uyuşmazlığın görevsiz mahkemede görülüyor olması, kamu düzeninin ihlali anlamına gelir. Bu sonucun doğumuna engel olmak adına, davanın açıldığı mahkeme, yargılamanın her aşamasında görevli olup olmadığını kendiliğinden inceler (HMK m.115/1) ve görevsiz olduğu kanaatine ulaşırsa davanın usulden reddine karar vermesi gerekir. (HMK m.115/2). Görev kurallarına atfedilen değerden ötürü, ilk derece mahkemesinden başka Bölge Adliye Mahkemesi veya Yargıtay dahi, görevli olup olmadıklarını kendiliğinden gözetmeleri gerekir. (HMK m. 353/1-a-3, 371/1-b). Mahkemenin görevi dava şartı olduğundan (HMK m.114/1, c), davanın açıldığı mahkeme görevli olup olmadığını ön inceleme aşamasında yapar (HMK m.137/1) ve ilk olarak bu konuda karar verir (HMK 138). İnceleme sonucunda görevsiz olduğu sonucuna ulaşırsa görevsizlik kararı verecektir. Görevsizlik kararı, yargılamayı sona erdiren usule ilişkin nihai bir karardır. Bu karar ile görevsiz mahkemenin hakimi dosyadan elini çeker, görevli mahkemeyi bildirir ve dosyanın o mahkemeye gönderilmesine hükmeder. Ancak dosya, karar verilmesi üzerine görevli mahkemeye gönderilmez, Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 20 hükmü gereği taraflardan birinin talebi ve bu hükmün tatbiki gerekir.
Dairemizce UYAP sisteminden yapılan araştırmada, davacının dava tarihi itibariyle tacir olmadığı ve ticari işletmesinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde, dava dışı şirketin, davalı şirketten alacağı maddi destek karşılığında, davaya konu bağımsız bölüme üzerine davacının rızasıyla ipotek konulduğu, fakat davalı şirketin dava dışı şirkete maddi destek olmaması nedeniyle ipoteğin fekkinin dava edildiği, cevap dilekçesinde ise dava dilekçesinde anlatılan olayların gerçek olmadığı, konu ipoteğin davalı şirketle, dava dışı şirket arasında bulunan bayilik sözleşmesine istinaden konulduğunu savunduğu, İlk Derece Mahkemesince davacının tacir olmadığı, dava konusunun da mutlak ticari davalardan olmadığı gerekçesiyle, davanın görev dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verdiği, verilen usulden red kararının usul ve yasaya aykırı olduğu iddiasıyla davalı tarafından istinaf edildiği, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin TTK 11. maddesinde tanımlanan ticari işletme ile ilgili olmadığı ve davacının aynı yasanın 12. maddesinde tanımlanan tacir sıfatına sahip olmadığı, diğer bir değişle açılan davanın TTK’nın 4. maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan ve ticari işletme ile ilgili nispi ticari davalardan olmadığı ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-2630 Esas 2019/328 Karar ve 21/03/2019 tarihli içtihatı) anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin açılan davanın usulden reddine karar vermesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, bu nedenle davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/04/2021 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Ç