Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1701 E. 2023/791 K. 10.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 10/04/2023
YAZIM TARİHİ : 11/04/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında … tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı borçlu aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından icra takibine yetkili icra dairesinin İstanbul İcra Daireleri olduğundan bahisle yetkiye ve takibe konu borcu olmadığı gerekçesi ile borca itiraz ettiğini, davalı borçlunun iddialarının asılsız olduğunu, müvekkili … Kurumundan alacağı nedeniyle dava şirket ile 18/12/2010 tarihinde sözleşme yaptığını, sözleşme gereğince davalı firmanın 28/06/2011 tarihinden 28/05/2017 tarihine kadar her ay 262,00 USD ödeme yapmayı kabul ettiğini, davalı şirketin sözleşme gereğince ilk taksitten itibaren 1.773 USD ödeme yaptığını, kalan taksitleri ise ödemediğini, müvekkili ile davalı arasında yapılan sözleşme ve miktarların tartışmasız olup, alacak hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmayıp alacağın likit olduğunu, bu nedenle başlatılan icra takibine yapılan haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına alacak likit olduğundan ve itirazın haksız ve kötü niyetli olduğundan davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “… Toplanan deliller değerlendirildiğinde; somut olayımızda davacının … ‘den katılma alacağının temlik sözleşmesi ile davalıya temlik edildiği, temlik uyarınca davalının belirlenen vadelerde ödeme yapmayı taahhüt ettiği, ödemelerin yapılmadığı iddiasıyla başlatılan takibin itiraz üzerine durdurulduğu, bu nedenle itirazın iptali talep edilmiş ise de; esas borçlu … nin Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gelen cevabi yazı da dikkate alındığında henüz tasfiye aşamasında olduğu, tasfiye işlemlerinin tamamlanmamış olduğu anlaşılmakla, ancak tamamlandıktan sonra kar ve zarar hesabının netleşeceği, alacağın muaccel olacağı dikkate alındığında takip ve dava tarihi itibariyle muaccel bir alacak bulunmadığından (her ne kadar alınan bilirkişi raporları davacı yanın alacağı yönünde tespitte bulunmuşsa da; muaccel bir alacak bulunmadığından itibar edilmemiştir) ve Yüksek Yargıtay 19. HD’nin 2013/6602 E, 2014/3748 K sayılı 2602/2014 tarihli, Yüksek Yargıtay 11. HD’nin 2014/5732 E, 2014/11490 Karar sayılı 16/06/2014 tarihli ilamlarının da benzer nitelikte olduğu anlaşılmakla davanın reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip ve dava konusu sözleşme imzası ikrar edilen kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren bir belge olduğundan, davanın esasına ilişkin hiçbir inceleme yapılmadan kabul kararı verilmesi gerektiğini, Yargıtay kararlarının dava konusu ile aynı sözleşmeyi kayıtsız şartsız borç ikrarı içeren bir sözleşme olarak değerlendirdiğini, müvekkil ile dava dışı … arasında ticari karz sözleşmesi akdedildiğini, ticari karz akdini imzalayan dava dışı şirketin, söz konusu borca ilişkin “Kâr Ve Zarara Katılma Hesap Cüzdanı” adındaki belgeyi müvekkile teslim ettiğini, ilk derece mahkemesinin bu ilişkiyi hukuki dayanaktan yoksun bir şekilde katılma alacağı olarak nitelendirdiğini, yerel mahkemece borcun müeccel olmasından dolayı taleplerinin reddedildiğini, verilen kararın gerekçesinin dava dışı şirketin tasfiye halinde bulunması olarak gösterildiğini, fakat söz konusu müecceliyetin, borcun niteliğinden mi yoksa tüzel kişinin tasfiye halinden mütevellit borç üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmadığından mı kaynaklandığının belirtilmediğini, müvekkil ile davalı arasındaki yapılan sözleşmenin hukuki niteliğinin lafzi olarak yorumlandığında alacağın temliki sözleşmesi sayılsa bile, tarafların gerçek iradesinin borca katılma sözleşmesi yaptığını, sözde temlik sözleşmesindeki karşı edim ile müvekkilinin … ‘den alacağının aynı miktar olmasının bu durumu izahtan vareste hale getirdiğini, sözleşme, lafzi yorumlanıp alacağın temliki sözleşmesi olarak nitelendirilse bile ilk derece mahkemesi kararının hatalı olduğunu, müeccel bir borç dahi şarta bağlı borç mahiyetiyle alacağın temliki sözleşmesine konu edilebileceğini, gerek yargıtay kararlarında gerekse öğretide alacağın temliki sözleşmesinin mücerret ve bağımsız bir sözleşme olduğu görüşünün hakim olduğunu, alacağın temliki olarak nitelendirilen sözleşmenin taraflarının müvekkili ve davalı olduğunu, dava dışı … ‘nin bu sözleşmenin tarafı olmadığı gibi onun borçluluğunun dahi etkilenmediğini, dava dışı şirketin tasfiye halinde olmasının borcun muacceliyetine engel olsa dahi bu durum bağımsız bir sözleşme olan alacağın temliki sözleşmesini etkilemeyeceğini belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacının davalı şirketten alacağının tahsili için Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla faizle birlikte toplam 107.218,07TL üzerinden takip başlattığı, takip dayanağı olarak 18/10/2010 tarihinde taraflar arasında düzenlenen temlik ve ibra sözleşmesi olarak gösterildiği, davalı borçlu şirket vekilinin borca, takibe, faize ve ödeme emrine yetkiye itiraz da bulunduğu, bu nedenle iş bu itirazın iptali davasının ikame edildiği görülmüştür.
Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile asliye ticaret mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. TTK’nun 4/1 maddesine göre her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari dava niteliğindedir. Nispi ticari davalarda, uyuşmazlığın taraflarının tacir olması ve uyuşmazlık konusunun da tarafların ticari işletmesine ilişkin olması şarttır. Ancak, TTK’nın 4/1. fıkrası (a)-(f) bentlerinde sayılan mevzuat ile düzenlemelerde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları herhangi bir şart aranmaksızın mutlak ticari dava olarak kabul edilmektedir.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olduğundan göreve ilişkin usul hükümleri uygulanacaktır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Somut olayda, davacı tarafından temlik sözleşmesi uyarınca davalının üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğinden bahisle alacak isteminde bulunulmuş olup, davacının temlik sözleşmesine konu yaptığı alacağın borçlusu durumundaki tasfiye halindeki … bu davada taraf olmadığı gibi, uyuşmazlık konusu alacak da doğrudan doğruya davalının ticari işletmesiyle ilgili değildir. Uyuşmazlığın çözümünde 818 sayılı BK’nın 162 vd. maddeler (6098 sayılı TBK’nın 183 vd.) uygulacağından yukarıda yapılan açıklamalar uyarınca ve Yargıtay 11. HD’nin 2013/9126 E- 2013/22795 K. , 2015/14567 E- 2016/55 K. , 2015/7717 E-2015/10326 K. ,2015/9772 E-2015/10702 K., 2015/14950 E- 2016/3539 K. sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere, davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu, Asliye Ticaret Mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yargılamaya devamla davanın esasının incelenmesi doğru görülmediğinden ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a-3 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre, davacı vekilinin istinaf istemlerinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/04/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Y.