Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/168 E. 2021/361 K. 12.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …/…
KARAR NO : …/…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/11/2020
NUMARASI : …/… Esas – …/… Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … -…

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … -…
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 12/03/2021
YAZIM TARİHİ : 22/03/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesinin …/.. Esas esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 26/11/2020 tarihinde tesis edilen karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında 27/06/2018 tarihinde ticari nitelikli ve sözlü olarak alım-satım sözleşmesi yapıldığını, sözleşmeye göre taraflar aralarında 52,72 ton Mısır DDGS (GDO) emtiasının teslimi ve bedelinin ödenmesi hususlarında anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin sözleme ile birlikte bir adet 27/06/2018 düzenleme, 26/08/2018 vade ve … sayılı faturayı tanzim ettiğini, faturada taraflar arasında emtia bedeli olarak kararlaştırılan bedel, teslim edilecek olan emtianın cinsi, miktarı ve teslim edilme tarihinin düzenlendiğini, ancak döviz kuru olarak 27/06/2018 tarihi esas alınarak 4,6740 USD bedelli fatura düzenlendiğini, düzenlenen fatura vadeli fatura olup, ödeme gününün 26/08/2018 tarihi olduğunu, davalı şirketin de ödemeyi 27/08/2018 tarihinde yaptığını, satışın yabancı para üzerinden yapıldığını ve bu nedenle müvekkilinin fiili ödeme tarihi üzerinden kur farkı alacağı ortaya çıktığını, müvekkili şirket söz konusu alacağı için 18/09/2018 düzenleme, 19/09/2018 vade tarihli … sayılı faturayı düzenlediğini ve davalı şirkete gönderildiğini, ancak davalı taraf faturayı böyle bir borçlarının olmadığı iddiasıyla müvekkili şirkete iade edildiğini, yabancı para üzerinden kurulan temel ilişkide fatura tarihindeki kur ile ödeme tarihindeki kur arasındaki farkın istenebilmesi için uygulama ya da teamül aranmadığını beyan ederek, 27/06/2018 tarihli alım faturasındaki 29.307,14 TL. bedelin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket ile müvekkili şirket arasında taraflar arasında herhangi bir sözleşme olmaksızın 52,72 ton mısır DDGS (GDO) teslimi konusunda alım satım ilişkisi kurulduğunu, buna karşılık 88.684,14 TL ödenmesi husunda sonuca varıldığını, taraflar arasında ticari ilişkiye yönelik yazılı bir sözleşme bulunmadığını, müvekkili davalı şirket tarafından yapılan ödeme taraflar arasındaki kurulan ticari ilişkiye binaen 88.684,14 TL olarak banka kanalı ile davacı şirkete ödendiğini, davacı tarafından faturanın USD üzerinden düzenlendiği iddiaları yerinde olmadığını, zira fatura incelenecek olursa 52,72 ton mısırının birim fiyatı 1.425,57 TL ve toplamı 75.156,05 TL olduğunu, KDV’nin 13.528,09 TL olduğu toplam bedelin 88.684,14 TL olduğunu, davacı şirketin müvekkili şirketten kur farkına ilişkin düzenlediği faturaya istinaden alacak talebinde bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında kurulan ticari ilişkide ödemenin, Türk Lirası cinsinden yapılması kararlaştırıldığını, ödemenin yabancı para cinsinden yapılmasına ilişkin taraflar arasında yazılı bir sözleşmenin bulunmadığını, buna istinaden müvekkili şirket tarafından yapılan ödeme Türk Lirası cinsinden yapıldığını, davacının düzenlediği fatura yabancı para cinsinden değil, Türk Lirası cinsinden düzenlendiğini, ayrıca davacı tarafça gönderilen fatura müvekkili şirketin kayıtlarına Türk Lirası cinsinden işlendiğini, davacı şirketin herhangi bir anlaşmaya dayanmaksızın, tek taraflı olarak davaya konu faturayı düzenlediğini, müvekkili şirket de iş bu faturayı kabul etmeyerek iade ettiğini, davacı şirket tarafından müvekkili şirkete gönderilen kur farkına ilişkin fatura kabul edilmeyerek davacı şirkete iade edildiğinden, taraflar arasında yabancı para ile ödeme hususunda sözleşme olmadığından, müvekkili şirketin de ödemeyi TL cinsinden yapıp kayıtlarına bu şekilde işlendiğini, müvekkili hakkında açılmış bulunan iş bu alacak davasının reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; incelenen bilirkişi raporlarında davalının defterlerinin usulüne uygun tutulmadığı, muhasebe yanlışlarının bulunduğu, bilirkişi raporunda belirtildiğinden söz konusu defterin davalı tarafından lehine delil teşkil etmeyeceği kabul edildiği, davacı tarafın ise defterlerinin lehine hüküm teşkil edebileceği, mahkemece anlaşıldığından ve bu defterlerde davacının defterlerinde davacının alacaklı olduğunda, davalı defterlerinin incelenmesinde lehine hüküm kurulamayacağı anlaşıldığı, bilirkişi raporuna göre davalının davacıya borçlu olduğu tespit edildiği, söz konusu defterlerin birbirini tutmaması, davalının defterlerinin hükme elverişli olmaması, dava dışı faturalarda döviz kuru çevrimlerinin yapıldığı anlaşılması dikkate alınarak davacının davasında haklı olduğu kanaatine varıldığından davacının davasının kabulüne karar verildiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kur farkı istenmesi için gerekli şartların oluşmamış olup kur farkı talebiyle düzenlenen faturanın davalı tarafından kabul edilmediğini, Türk Parasının Korunması Hakkında Kanuna göre sözleşme bedelinin döviz cinsinden kararlaştırılamayacağının belirtildiğini, Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı karara ilişkin tebliğ ile yapılan değişiklikle kur sabitleme yoluna gidildiğinden kur farkının oluşmadığını, mahkeme gerekçesinde davalının defterlerinin usulüne uygun tutulmaması nedeniyle lehine delil teşkil etmeyeceğini, davacının ise defterlerinde alacaklı olduğunu belirtmesinin hatalı olduğu davalının defterlerindeki muhasebe yanlışlarının maddi hatadan ibaret olduğunu, defterlerinin tutulmasında usule aykırılık bulunmadığını, davacının kur farkının asıl faturanın düzenleme tarihine göre düzenlemesinin hatalı olduğunu, davacının iddiasını kesin ve inandırıcı delille ispatlayamadığını belirterek istinaf talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; kur farkından kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.

Hükmün nasıl tesis edileceği, tefhimi ve kararın nasıl yazılacağı HMK madde 294-297. maddelerinde etraflıca düzenlenmiştir. Yasal düzenleme uyarınca; hüküm kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırılmayacak şekilde gösterilmesi gerekmektedir. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Hukuka uygunluk denetiminin yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır.
İlk derece mahkemesince 26/11/2020 tarihli 7. Duruşmada “davacının davasının kabulüne” şeklinde karar verdiği, 14/12/2020 tarihinde kaleme alınan gerekçeli kararda ise dilekçelerin, talimat ve mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarının özetlendiği, davanın ticari satımdan kaynaklanan alacak davası tespitinden sonra gerekçe yazıldığı ve hüküm fıkrasından sonra 1 nolu paragrafta “davacının davasının KABULÜNE” 2 nolu ve devamı paragraflarında ise harçların, avukatlık ücreti ve masrafların işlendiği, davacının davasının ne olduğu, hüküm fıkrasında davaya ilişkin hangi talep veya taleplerin kabul edildiğine dair bir açıklık bulunmadığı gibi davalının neye mahkum edildiğinin de belirtilmediği, ilamın bu haliyle yerine getirilmesinde şüphe ve tereddütlere yol açacağı ve infaz edilememesi gibi durumlar ortaya çıkacağı, 6100 sayılı HMK’nın 297/2 maddesinde hükmün taleplerden her biri hakkında hüküm verileceği ve taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiğinin hüküm altına alındığı, istinafa konu gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise taraflara yüklenen borç ve/veya tanınan hakların hüküm fıkrasında belirtilmeyerek HMK’nın 297. maddesine muhalefet edildiği anlaşıldığından, davalının istinaf başvuru talebinin kabulüne, HMK’nın 297. maddesi delaletiyle HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davaya konu olay nedeniyle, delillerin esastan değerlendirilip, duruma göre karar verilmek üzere, dosyanın mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya Asliye …. Ticaret Mahkemesinin 26/11/2020 tarih …/… Esas …/.. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 500,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/03/2021 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Ç