Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1629 E. 2021/2182 K. 05.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/06/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Sanayi Ve Ticaret A.Ş.
VEKİLİ : Av. … – […] UETS

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – […] UETS
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 05/11/2021
YAZIM TARİHİ : 09/11/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 29/06/2021 tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra; dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin Konya Bölgesinde “…” markasıyla marketlerinin bulunduğunu, davalı tarafın ise bu market şubelerinden birisini kiralayan konumunda olduğunu, bu sebeple aralarında kiracı-kiralayan hukuki ilişkisinin olduğunu, davacı müvekkilinin … Mahallesi … Cad. Aventus İş Merkezi No:… Konya adresinde bir müddet kiracı olarak bulunduğunu, müvekkili şirketin ekonomik sıkıntıya girmesi nedeniyle Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile konkordato çektiğini ve konkordatosunun mahkemece onaylandığını, bu konkordato içinde yapılan ilanlara rağmen davalı tarafın herhangi bir alacak (kira v.s.)bildiriminde bulunmadığını, şayet alacaklı olduğu iddiasında ise alacağının ve kira isteği yada faturalarına konu ettiği alacaklarının konkordato projesi ve dava dosyasında değerlendirilmesi gereken husus olduğunu, böylece davacı taraftan herhangi bir alacağının bulunmadığını, hakdüşürücü süre ve başvuru yapılmaması nedeniyle bu borcun talep edilemez hale geldiğini, hem esastan hem usulden ayrı ve tek başlarına yeter gerekçelerle davacının, davalı tarafa herhangi bir kira yada başkaca kira ilişkisine bağlı bir borcunun bulunmadığını, davalı tarafın bu süreçte müvekkili aleyhine 44 adet ve toplam 11.012.284,80 TL bedelli fatura kestiğini, davacı müvekkilinin bu e-faturaların hepsini süresi içinde davalıya geri iade ettiğini, buna rağmen davalı tarafın bu faturaları kesip tebliğ etmeye devam ettiğini, sonunda davacı şirketin yine noter ihtarnamesini keşide ettiğini ve uyarıda bulunduğunu, davalı tarafın tuhaf ve anlaşılmaz biçimde fatura iade edildikçe aynı yada ertesi gün tekrar aynı faturayı kesip gönderdiğini, davalı tarafı bu arada faturaların tahsili için aylar önce ticari arabuluculuğa başvurduğunu, ancak herhangi bir alacak vs. davasının açılmadığını, yine herhangi bir icra takibi vs. yapılmadığından bahisle; her türlü fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile dava dilekçelerinin 5.maddesinde yazılı bulunan toplam 44 adet faturadan dolayı davalı tarafa 11.012.284,80(44 adet faturanın toplamı)borçlu olunmadığının tespiti ile aralarında muarazaanın giderilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 6100 Sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanununun “Sulh Hukuk Mahkemelerinin Görevi”başlıklı 4.maddesinde kira sözleşmelerinden kaynaklı tüm davalara bakmakla görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğunun düzenlendiğini, (1)Sulh Hukuk Mahkemeleri, dava konusunun değer ve tutarına bakılmaksızın;a)Kiralanan taşınmazların, 09/06/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları kon alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları”, davaya konu kesilen faturaların konusunun taraflar arasında imzalanan Kira Sözleşmesinden kaynaklı alacak olduğunu, bu kapsamda işbu dava için görevli mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olup, davanın öncelikle görev yönünden reddine karar verilmesini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “….taraflar arasındaki uyuşmazlığın TTK.4.maddesinde tahdidi olarak sayılan dava türlerinden olmadığı, taraflar arasında imzalanan “13.11.2018 tarihli kira sözleşmesi”ne bağlı kira ilişkisinden kaynaklanmakta olduğu, davanın Sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, TK.4.5. maddeleri gereğince mahkememizin görevli olmadığı, Konya Nöbetçi Sulh Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğu, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 04/10/2016 tarih ve 2016/8857 Es. 2016/8413 Kar. Sayılı ilamının da benzer mahiyette olduğu…” gerekçesiyle dava dilekçesinin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ve mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı firmanın müvekkilinin işyerini kira sözleşmesi ile 13/11/2023 tarihine kadar kiraladığını, ancak davacının müvekkili firmaya 18/03/2020 tarihinde tebliğ edilen ihtar ile kiracılık ilişkisini 11/11/2019 tarihinde sona erdiğini bildirdiğini, lakin ne bu tarihte nede dava tarihinde anahtarın teslim edilmediğini, özetle müvekkilinin 304.969,84 TL alacağını tahsil etmek istediğini, bu alacak miktarının 250.279,20 TL’lik kısmı ile ilgili olarak iade faturasının davacı tarafça kesilmesi nedeni ile yeniden fatura kesilmek durumunda kalındığını, davacının defterlerinde de müvekkilinin defterlerinde de durumun bu şekilde olduğunu, söz konusu faturalama işlemlerinin akabinde taraflarınca kira sözleşmesinden kaynaklı alacak için 18/01/2021 tarihinde Konya …Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı davası açıldığını, dava değeri 304.969,84 TL olup davacı tarafın durumdan haberdar olunmadığı ve faturaların neyden kaynaklı olarak kesildiğini bilmediği iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın kötü niyetli ve haksız davasının görev yönünden reddedilmesine rağmen ilamda vekalet ücreti hükmedilmediğini, bu nedenle kararın eksik ve hatalı olduğunu, yerel mahkeme kararının istinaf nedenleri doğrultusunda kaldırılmasını, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davalının görevsizlik kararı nedeniyle vekalet ücreti hükmedilmesine yönelik istinaf talebinin incelemesinde; “Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28/02/2019 tarih 2017/2-3004 esas, 2019/217 karar ilamında da belirtildiği gibi görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararlarından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum eder. Söz konusu hüküm, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda (HMUK) yer almayan, 6100 sayılı HMK’nın getirdiği bir yenilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki,1086 sayılı HMUK’un yürürlükte olduğu dönemde Yargıtay Büyük Genel Kurulu’nun 25/04/1945 tarih ve 1943/21 esas, 1945/9 karar sayılı İçtihadı Birleştirme kararı gereğince “yargılama masraflarıyla avukatlık ücretine dair olan istemlerin görevsizlik yahut yetkisizlik kararı veren mahkemece hüküm altına alınmasının gerekli olduğu” belirtildiğinden uygulamada görevsizlik veya yetkisiz mahkemece harca, yargılama giderlerine ve vekillerine temsil edildiği takdirde davalı/davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesini yasal zorunluluk olduğu kabul edilmekteydi. Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlük tarihinden sonra ise “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlığı altında düzenlenen HMK’nın 331. Maddesinin 2. Fıkrası ile yargılama tekliği esası benimsemiş ve görevsizlik/yetkisizlik mahkemece yargılama giderlerine hükmedilmeyeceği kabul edilmiştir. Şöyle ki, görevsizlik ya da yetkisizlik halinde verilecek karar “usulden ret” kararıdır. (HMK m.115/2)diğer bir anlatımla görevsizlik ve yetkisizlik kararları ile mahkeme davadan elini çekmiş olsa da söz konusu kararlar davanın esasını çözmeyip, davacı bu kararların kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde görevli veya yetkili mahkemeye başvurarak davaya kaldığı yerden devam olunmasını sağlayabilmektedir. (HMK m.20). Ne var ki HMK’nın 331/2. Maddesi ile görevli ve yetkili mahkemede yargılamaya devam edilmesi halinde ilk kararı veren mahkemedeki yargılama için ayrıca bir yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmolunması gerektiği sonucu çıkarılmamalıdır. Çünkü usule ilişkin nihai kararla davanın esası hakkında herhangi bir karar verilmediğinden davanın sonunda hangi tarafın haklı, hangi tarafın haksız olduğu tespit edilemez. Ancak “yargılama giderlerinin, kural olarak aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilmesi” gerektiğine ilişkin HMK’nın 326. maddesi ve yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin, mahkemece ilamın altına yazılması” gerektiğine ilişkin HMK’nın 332. Maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde henüz yargılamayı sona erdirmeyen görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararları üzerine yetkili mahkemede davaya devam edildiği hallerde uyuşmazlığın esası hakkında verilecek nihai kararda haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin hüküm altına alınması yerinde olacaktır. İlgili maddenin gerekçesinde de; 1086 sayılı HMUK’da bu konuda açık bir düzenleme bulunmaması sebebiyle yerel mahkemeler ile Yargıtay’ın birbirinden farklı kararlar verdiği ve uygulamada yaşanan bu karışıklığın önlenmesi bakımından maddenin ikinci fıkrasında “görevsizlik, yetkisizlik ve gönderme kararlarından sonra, dosyanın gönderildiği mahkemede dava görülmeye başlanmış ise yargılama giderlerine davayı gören ikinci mahkemece hükmedileceği” hususunun düzenlendiği ifade edilmiştir. Öte yandan, görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkemenin dosya üzerinde bu durumu tespit ederek davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceği de maddede belirtilen diğer bir husus olduğu bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen görevsizlik kararı nedeniyle davalı lehine vekalet ücretine hükmetmemesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınan harç yeterli olduğundan harç ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/11/2021 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır