Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1599 E. 2023/586 K. 17.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/05/2021
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACI : … Şti.
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/03/2023
YAZIM TARİHİ : 21/03/2023
Davacı şirket tarafından davalı şirket aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 18/05/2021 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı şirket vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … İlçesinde inşaat malzemeleri alım-satımı vb. işi ile uğraştığını, bu iş için gereken malzemelerin bir kısmını davalı şirketten aldığını ve davalı şirket ile aralarında açık hesap bir çalışma olduğunu, müvekkilinin bu alışverişlere istinaden davalı şirketten faturalar karşılığı mal aldığını, davalıdan aldığı malların bedellerini davalı şirketin … Kredi ve … Bankalarında bulunan hesaplarına ve verilen çekler ile ödediğini, 18/08/2017 tarihi itibariyle son ticari alışverişin yapılmış olduğunu, bu tarihten sonra müvekkilin davalı şirketten mal almadığını, fakat davalı şirkete borcundan fazla para ödediğini, fazla yapılan ödemelerin davalı şirketten talep edildiğini ancak iade edilmediğini, davalı şirketin müvekkile düzenlemiş olduğu fatura bedellerinin toplamının 168.358,66 TL olup, müvekkili tarafından yapılan ödemelerin toplamının 185.030,00 TL olduğunu, davalı şirketin uhdesine 16.671,34 TL fazladan geçmiş olduğunu, bu alacağın tahsili için Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yaptıkları takibe davalının itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu belirterek; davalının Konya … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile yapılan takibe haksız itirazlarının iptali ile takibin aynen devamına, alacağın %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili ile açık hesap usulü çalışıldığına ilişkin beyanının gerçek olmadığını, davacı tarafın müvekkilden aldığı mallara karşılık senetler keşide ettiğini ve bu senetlerin büyük bir çoğunluğunun vadesinde ödenmemiş olduğunu, vadesinde ödenmeyen senetlerden dolayı müvekkilinin protesto giderleri, senetlerin icra yoluyla tahsili giderleri ve vekalet ücreti gibi pek çok masraf yaptığını ve zarara uğradığını, dava dilekçesinde bahsi geçen edimlerin yalnızca faturalardan doğan borcun ödenmesine ilişkin edimler olmadığını, bir kısım borçlarının zamanında ifa edilmemesinden kaynaklanan menfi ve müspet zararları da kapsayan edimler olduğunu, bu senetlerin tahsili için müvekkilinin masraf yapmak zorunda kaldığını, dolayısı ile müvekkilinin sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddine, davacı tarafın müvekkili lehine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; “….Dosya kül halinde değerlendirildiğinde; davacı vekilince davalı aleyhine açılan işbu davada, davalı borçlunun Konya …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptali, takibin devamı ve %20 icra inkar tazminatı talep edilmiş olup, alınan rapor ve dosya kül halinde değerlendirildiğinde, davacı taraf alacağını ödeme dekontları ile ispatlamış olup, davalı yanca teklif edilen yemini davacı şirket yetkilisi eda ettiğinden dolayı asıl alacak olan 16.671,34-TL tutarında davacının alacaklı bulunduğu, ancak takipten evvel davalı temerrüde düşürülmediğinden dolayı davalının icra takibi ile temerrüde düştüğü kabul edilmekle takipten evveli için hesaplanan faizin yerinde olmadığı anlaşılmakla…” gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulü ile; davalının Konya … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 16.671,34 TL üzerinden iptali ile takibin devamına, 16.671,34 TL’ye takip tarihinden itibaren yıllık %9 ve değişen oranlarda yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemlerin reddine, şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dilekçesinde bahsettiği üçüncü kişiler tarafından keşide edilen kıymetli evrakların tamamının ve banka kanalıyla yapılan ödemelerin bir kısmının, bahsi geçen vadesinde ödenmemiş senetlerin bedelleri ve bu senetlerin vadesinde ödenmemesinden müvekkilin uğradığı menfi-müspet tüm zararlar ile müvekkili tarafından yapılan tüm masrafları karşılamak üzere müvekkil şirkete verildiğini, davacının mal alımına ilişkin yaptığı ödemelerin bir kısmının müşterilerinden alınan çekler vasıtasıyla yapıldığının beyan edildiğini, ancak yerel mahkemece bu çeklerin ödenip ödenmediği hakkında araştırma yapılmayarak eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, mahkemenin likit ve belirlenebilir olmayan alacak için icra inkar tazminatına hükmetmesinin yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafın ödemeleri kendi rızası ile hiçbir itirazi kayıt öne sürmeksizin yaptığını, dolayısıyla davacı taraf davaya konu ettiği ödemeleri kendini borçlu zannederek; hataen yaptığını ispat etmedikçe müvekkilin sebepsiz zenginleşme hükümlerince iade borcunun doğduğundan söz edilemeyeceğini, davaya konu ödemelerin hatalı olarak yapıldığına ilişkin ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, davacının bu husustaki iddiasını ispatlayamadığını belirterek; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Dava, itirazın iptaline ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı vekili, davalı şirket ile müvekkili arasında cari hesap ilişkisi olduğunu, ticari ilişkilerinin sona erdiği 18/08/2017 tarihi itibariyle davalı şirkete fazla ödeme yaptıklarını iddia etmiş; davalı vekili, müvekkilinin fazla ödeme yapmadığını, davacının davalıya verdiği senetlerin zamanında tahsil edilememesi nedeniyle protesto giderleri, icra masrafları ile vekalet ücreti ödemeleri yaptığını, davacının yaptığı ödemelerin de bu zararları karşılamak üzere yapıldığını savunmuştur.
Tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor aldırılmış, deliller toplanmış, davalının yemin teklifini kabul eden davacı usule uygun şekilde yemini eda etmiştir.
İspat yükü ile ilgili genel kuralı düzenleyen TMK’nın 6. maddesine göre; “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” İspat yükü kenar başlıklı HMK’nın 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Belirtilen yasa hükümleri karşısında, alacağın tahsili için girişilen icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında kural olarak ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Bununla birlikte davalı- borçlunun ödeme savunmasında bulunması ya da borcu ortadan kaldıran diğer itirazları ileri sürmesi halinde ispat yükü yer değiştirecek ve davalıya geçecektir.
Somut olayda davalı, davacının yapmış olduğu ödemeleri inkar etmemiş, ancak davacının bu ödemeleri, davalıya verdiği senetlerin geç tahsil edilmesi nedeniyle protesto masrafları, icra masrafları ve vekalet ücreti ödemelerini karşılamak amacıyla yaptığını savunmuştur. Davalı, hangi senetler için protesto masrafı yapıldığını, icra takibine konu edildiyse icra dosya bilgilerini bildirmediği gibi yapmış olduğu masraflara ilişkin herhangi bir belge veya delil de sunmamıştır. Ticari defterler üzerinde inceleme yapan bilirkişiler de raporlarında vade farkı, protesto masrafları, icra masrafları ve vekalet ücretinden kaynaklanan masraflardan kaynaklı dosyada herhangi bir belge veya kayda rastlanmadığını bildirmişlerdir. Şu halde davalı, savunmasını ispatlayamamış, davacı kendisine davalı tarafından teklif edilen yemini eda etmiştir.
Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara ve gerekçe içeriğine göre, mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın somut olayın özelliklerine uygun olarak belirlendiği, yargılamanın Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda belirtilen usullere uygun olarak yürütüldüğü, taraflarca gösterilen hükme etki edecek delillerin usulüne uygun olarak toplandığı, toplanan delillere ve özellikle Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen bilirkişi raporuna göre davacı ile davalı arasında cari hesap ilişkisi olduğu, her ne kadar davalının ticari defterlerinde kayıtlı olmasa da davacının bankalar aracılığıyla davalıya fazladan 27.613,98 TL ödediği, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin sona erdiği tarih itibariyle davacının davalıya fazladan yapmış olduğu ödemenin 27.613,98 TL olduğunun tespit edildiği, yapılan ödemenin davalı tarafça inkar edilmediği, davalı ilgili ödemenin davacının verdiği senetlerin geç tahsili nedeniyle protesto, icra masraflarından kaynaklandığını savunmuşsa da bu savunmasını ispatlayamadığı, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalının icra takip tarihinde temerrüde düştüğü ve mahkemenin bu husustaki tespitinin yerinde olduğu, alacağın likit olduğu ve davalı aleyhine inkar tazminatına hükmedilmesinin de yerinde olduğu, açıklanan nedenlerle davalı tarafından ileri sürülen istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı, mahkemece delillerin takdirinde ve yasa kurallarının olaya uygulanmasında bir isabetsizlik görülmediği, davanın kısmen kabulüne ilişkin kararda kamu düzenine aykırı herhangi bir husus bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 1.138,82 TL harçtan peşin alınan 290,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 848,82 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/03/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

D.A.Ç