Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1589 E. 2022/2628 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/09/2019
NUMARASI : .. Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN
DAVALILAR : 1- …
2- … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …

MÜTEVEFFA : 3- … – (T.C. Kimlik No: …)
TASFİYE MEMURU : … – (…)

DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
YAZIM TARİHİ : 14/02/2023
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olmadığının tespiti ve alacak davasında 25/09/2019 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı tarafın yüksek faiz getireceği ve istendiği an geri ödeneceği garantisi ile davalı tarafa 66.000 DM karşılığı olan 33.744 EURO miktarında para verdiğini, müvekkili davacı tarafa yatırdığı para karşılığı belge verildiğini, bu parasının müvekkiline iadesinin gerektiğini ancak müvekkili davacı tarafın verdiği paraları geri istemesine rağmen davalı tarafça müvekkili davacı tarafın parasının iade edilmediğini, davalı tarafın Bankacılık Kanunu ‘na aykırı şekilde mevduat topladığını, SPK ‘na aykırı olarak aracılık faaliyetinde bulunup hisse senetlerini halka arz ettiğini, davalı şirket veya şirketlerin yöneticilerinin vs. cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak vs. suçlarından değişik ceza dava dosyalarında yargılandıklarını, birçok devlet kuruluşunca davalı tarafın denetlendiğini ve denetlemelere ilişkin birçok rapor düzenlendiğini, davalı şirket veya şirketlerin ticari defterlerinin de usulüne uygun tutulmadığından bahisle diğer davalı gerçek kişiler … ve …’in de şirket veya şirketlerin yöneticilerinden olması nedeniyle müvekkili davacı tarafı zarara uğrattıklarından ve müvekkili davacı tarafa karşı sorumlu olduklarından da bahisle müvekkili davacı taraf ile davalı taraf arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve ayrıca davalı tarafa verilen para nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik aynen ödenmesi kayıt ve şartıyla 100 EURO nun ödeme tarihinden (paranın davalı tarafa verildiği tarihten) itibaren işleyecek döviz faiziyle birlikte
davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacı taraf … tarihli ıslah dilekçesiyle talep miktarını 33.642 Euro artırarak 33.742 Euro’ya çıkarmıştır.
CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacı tarafın hem … A.Ş. ‘nin hem de … A.Ş. ‘nin pay defterinde kayıtlı ortak olduğunu, TTK 417. maddesi gereğince şirket pay defterinde kayıtlı hisse senedi sahibi olması nedeniyle davacı tarafın şirket ortağı sıfatını kazandığını, TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin mümkün olmadığı gibi şirketin de kendi paylarını temellük etmesinin de mümkün olmadığını, davacı tarafın şirket ortağı olduğuna dair elinde halen varsa hamiline hisse senetlerini üçüncü şahıslara devretme hakkının olduğunu, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, bu iddianın ispat edilmesi gerektiğini, davacı tarafın dayandığı belgelerdeki imzaların müvekkili şirket veya şirketlerin yetkililerine ait olmadığını, belge veya belgelerin içeriğini kabul etmediklerini, bu belge veya belgelerde dahi şirket hisse senedi alındığının yazılı olduğunu, bu belge veya belgelerin delil değerinin olmadığını, davacı tarafın hata veya hileye maruz kaldığı ile ilgili talep ve beyanlarının BK 31. m. gereğince dinlenemeyeceğini, kaldı ki böyle bir davranışın olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her hangi bir para vermediğini, sunulan delillere göre davacı tarafın şirket paylarını üçüncü kişilerden edindiğini, edindiği şirket hisseleri nedeniyle şirketin kâr ve zararına ortak olduğunu, ayrıca BK 126. m. gereğince şirket ile ortaklar arasındaki davaların 5 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu, hatta sebepsiz zenginleşme ile ilgili BK 66. m. bir yıllık ve on yıllık zaman aşımı sürelerinin de geçtiğini, müvekkili şirketten veya şirketlerden döviz olarak para istenemeyeceği gibi faiz de istenemeyeceğini, davacı tarafın tüm iddia ve taleplerinin hak düşürücü süre ve zaman aşımına uğradığından bahisle davanın öncelikle hak düşürücü süre veya zaman aşımı yönlerinden bunlar olmadığında esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile özetle; davalı şirket adına verilen cevap dilekçesindeki hususları tekrarla davalı şirketin veya şirketlerin eski ve/veya halen yöneticilerinden olan gerçek kişi müvekkilinin/müvekkillerinin, şirket yöneticisinin sorumluluğu kuralı gereğince herhangi bir sorumluluklarının olmadığını ve davacı tarafın tüm iddia ve taleplerinin hak düşürücü süre ve zaman aşımına uğradığından bahisle davanın öncelikle hak düşürücü süre veya zaman aşımı yönlerinden bunlar olmadığında esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vasisi tarafından davaya cevap verilmediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yargıtay ilamları gereğince davalı şirketin/şirketlerin eylemleri karşısında eylem/tahsil tarihindeki yöneticilerin sorumlu olduğu muhakkaktır. Talep varsa şirket ve yöneticileri müştereken ve müteselsilen davacı tarafa karşı sorumludurlar. Güven sorumluluğu ilkesi de nazara alınmak suretiyle davalı şirket ile dönemin şirket yöneticilerinden olan davalılar … ve … hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğinden…” gerekçesiyle davacı tarafın, davalı şirketin ortağı olunmadığının tespiti ile ilgili talep kısmının kabulü ile davacı tarafın davalı şirketin ortağı olmadığının tespitine, davacı tarafın alacak davasının kısmen kabulü ile; 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 99. maddesi gereğince davacının talebi gereğince aynen ödenmesi kayıt ve şartıyla; 3095 Sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanunun 4/a maddesi gereğince dava tarihi olan 24/05/2018 tarihinden itibaren Devlet Bankalarının Euro cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek döviz faizi ile birlikte 12.810 Euro’nun davalılar … A.Ş., … ve … ‘den müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, davacı tarafın fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafça ileri sürülmüş takas mahsup defi bulunmadan ödeme nitelendirilmesi yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, müvekkiline teklif edilen yemin eda edilirken 6100 sayılı HMK’ya aykırı olarak yemin teklifi dışı soru yöneltme suretiyle alacağın eksik belirlendiğini, borsa kote işlemi nedeniyle davacının alacağından düşüm yapılmasına itirazlarının olduğunu, 01/01/1999 tarihli ortaklık durum belgesi başlıklı belgelerde yazılı rakamsal değerlerin tediye anlamına gelmediğini, ilk derece mahkemesinin haksız fiil olgusunu kabul edip 6098 sayılı TBK’nın 117.maddesi hükmünün uygulamamasının çelişkili olduğunu, 7194 sayılı Kanun’un 41.maddesinin 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyet Anayasasına aykırı olması nedeniyle Anayasanın 152.maddesinde yer alan somut norm denetimi yetkisine istinaden yerel mahkeme kararının kaldırılarak, dosyanın Anayasa Mahkemesine gönderilmesine, açıklanan nedenlerle haklı davalarının ıslah edilmiş haliyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … Holding A.Ş. ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; haksız fiil kurallarında ön görülen zamanaşımı kurallarının, yasaya aykırı bir şekilde ortadan kaldırıldığını, SPK listelerinin yanlış değerlendirildiğini, yerel mahkemenin, davacının hile veya kesin hükümsüzlük iddiasını ispat ettiğine yönelik kabulünün ve taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığına yönelik kabulünün yasaya aykırı olduğunu, yerel mahkemenin zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin uygulanmayacağı ve zamanaşımı def’ilerinin dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu yönündeki gerekçelerinin de usul ve yasaya uygun olmadığını, davacının yedinde bulunduğu iddia edilen hisse senetlerinin davalı şirkete iadesine karar verilmemesinin de aykırı olduğunu, davalı gerçek kişiler hakkında ispatlanamayan davanın hem esastan hem de zamanaşımandan reddinin gerektiğini, davacının ıslah talebinin kabul edilmesinin aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 7194 sayılı kanunun 41.maddesi uyarınca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … Ticaret A.Ş’nin ünvanının … A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun,
Geçici Madde 4- (Ek:5/12/2019-7194/41 md.)31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
Madde 152 ; Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.
Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır……….
Yasal düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu ve bu nedenle Anayasa Mahkemesine gidilmesine yönelik davacı iddiası yapılan müzakereler sonucunda ciddi görülmemiştir.
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen … tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun … tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda … tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve … tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 743 sayılı MK. 48 (4721 sayılı TMK 50. maddesi), 6762 sayılı TK 7 ve 321 (6102 Sayılı Yasanın 7/1 ve 371/5. maddeleri) ile 818 sayılı BK 145 (6098 sayılı TBK’nın 166/2. maddesi) maddelerindeki düzenlemeler ve davalı gerçek kişi hakkında sadece davalı şirket yöneticisi olması sıfatıyla şirket ile birlikte müştereken / müteselsilen sorumlu olduğuna ilişkin iddia gözönünde bulundurulmak suretiyle 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince davacı ile davalılar … A.Ş ve …’in istinaf başvuru taleplerinin KABULÜNE; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/09/2019 tarih … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
1-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-İstinaf talebinde bulunan davalı şirket tarafından yatırılan 1.210,10 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalı şirkete iadesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacı tarafından yatırılan 162,10 TL başvurma harcının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davalı şirket tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1- Açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 35,90 TL peşin ve ıslah talebi sırasında yatırılan 3.430,53 TL olmak üzere toplam 3.466,43 TL harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 3.385,73 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 80,70 maktu karar harcı, 253,80 TL keşif harcı, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 320,40 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 3.690,80 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince 9.200,00 TL ücret-i vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5- Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) İlk derece mahkemesince davalıdan tahsiline karar verilen bakiye karar harcı ile ilgili yazılan 16/07/2021 tarihli harç tahsil müzekkeresinin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
E) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 30/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

D.A.Ç