Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1577 E. 2023/669 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/04/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALILAR : 1-… – (T.C. Kimlik No: …)
2-… – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 24/03/2023
YAZIM TARİHİ : 27/03/2023
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 06/04/2021 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalılar arasında frenchising sözleşmesi olduğunu, davalıların işletmiş oldukları kafede satılan ürünlerin müvekkili şirket tarafından faturalandırılarak kargo yoluyla davalılara gönderildiğini, davalıların aldıkları ürünlerin bedelini ödememesi üzerine haklarında Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiklerini ve takibin durdurulmasına karar verildiğini, tarafların defter kayıtları incelendiğinde bu faturaların varlığının tespit edilebileceğini beyanla davalıların icra takine yaptıkları itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar ayrı ayrı sundukları cevap dilekçelerinde özetle; icra takibine konu faturalardan dolayı davacı şirkete borçlarının olmadığını, kafeyi … ile birlikte ortak olarak açtıklarını, …’nın hissesini … tarihinde düzenlenen sözleşme ile …’ya 400.000 TL bedel karşılığında devrettiğini, bu devir işleminden ve senetten …’ın haberinin olmadığını, sözleşme gereğince tüm borçların da devredildiğini, …’nın bu tarihten sonra işletmenin başına geçerek kafeyi idare ettiğini, kendilerini de kafeye almadığını, kafenin işlerinden bu nedenle haberdar olmadıklarını, bu durumla ilgili hakkında Çorum C.Başsavcılığına şikayette bulunduklarını, takibe konu faturada gösterilen malzemelerin teslim edildiyse bile kendilerine teslim edilmediğini, malzemelerin kendilerince kullanılmadığının açık olduğunu beyanla davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; “…İş bu davada ispat yükü davacıda olup, davacı, davalılara franchise verdiğini ve bu kapsamda faturadaki malları davalılara teslim ettiğini ispatla yükümlüdür.
Davacı vekili, 12/02/2021 tarihli dilekçesi ekinde, … ismiyle anılan yiyecek ve içecek hizmetinin verildiği kafe işletmeciliğine ilişkin marka-patent hakkının müvekkiline ait olduğuna dair evrakları sunmuş ise de, iş bu ünvan altında davalıların kurduğu adi ortaklığa franchise verildiğini ispatlar yazılı bir delil sunamamıştır. Buna karşılık davalılar vekili 04.02.2021 tarihli dilekçesi ile taraflar arasında ne sözlü ne de yazılı bir franchise sözleşmesi bulunmamadığını, söz konusu kafe kurulacağı dönemde davacı tarafla müvekkilleri arasında yapılan görüşmeler neticesinde kafenin iç dizaynının belli bir ücret karşılığında davacılara yaptırıldığını, kafe hazır olduktan sonra kafede kullanılacak ürünlerin davacıdan alınması koşullu bir anlaşma yapılmadığını, kafeyi müvekkillerinin işlettiği dönemde davacıdan herhangi bir ürün almadıklarını, dosyaya bildirmiştir.
Davacı defterlerini inceleyen mali müşavir bilirkişi … tarihli raporunda, icra takibine konu faturaların davacı defterlerinde davalılar borçlandırılarak kayıtlı olduğu ve aradaki cari hesap ilişkisi nedeniyle takip talebindeki miktar kadar davacının davalılardan alacaklı olduğu tespitlerine yer verilmiştir. Ne var ki, davalılar icra takibinden bu yana aşamalardaki beyan ve dilekçelerinde davacıdan mal satın almadıklarını ifade etmişlerdir. Davalılar dosyaya gönderilen yazı cevaplarından anlaşıldığı üzere tacir olmayıp; ticari defter tutmamaktadır ve savunmalarında münhasıran davacının ticari defterlerine delil olarak dayanmamışlardır. Bu itibarla davacının defterlerindeki kayıtların iş bu dava için lehine delil niteliğinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Diğer taraftan fatura tek taraflı olarak düzenlendiğinden alacağın varlığını tek başına ispatlayan bir belge değildir. Davacı taraf, dava değeri dikkate alındığında teslim olgusunu yazılı delille kanıtlamalıdır. Her ne kadar davacı vekili satılan ürünlerin kargo yoluyla davalılara gönderdiğini ileri sürmüş ise de, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında sıklıkla ifade edildiği üzere sevkıyatı yapılan şeyin ne olduğuna ilişkin ayrıntılı ve net bilgi içermeyen kargo kayıtları faturadaki ürünlerin ilgilisine teslim edildiğini ispata elverişli değildir. Bu sebeple kargo şirketi kayıtlarına itibar edilmemiştir. Anılan nedenlerle, davacı, fatura içeriğindeki malların davalılara satılıp teslim edildiğini ispatlayamadığından….” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafça … tarihinde sunulan delil dilekçesinde davalı defterlerinin mali müşavir …’da olduğuna ilişkin beyanının bulunduğunu, bu delil toplanmadan mahkemenin esas hakkında karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, mali müşavirin başka mahkeme için göndermiş olduğu defter kayıtlarında işbu dava konusuna ilişkin faturaların da kayıtlı olduğunu, mahkeme tarafından işbu evraklar istenmemiş olup hatalı karar verildiğini, söz konusu yargılamada davacının ticari defterlerin incelenmiş olup, müvekkilin defter kayıtları ile alacaklı olduğunun sabitleştiğini, davalı defterlerinin de getirtilerek yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde işbu malların teslimi ve müvekkilin alacağının ispatlanacağını, ilk derece mahkemesi gerekçesinde her ne kadar teslim olgusunun yazılı delille ispatı gerektiğinden bahsetmişse de bu hususun hatalı olup, Yargıtay …HD … E. … K. Sayılı kararına göre de yerel mahkemenin eksik inceleme neticesinde, deliller toplanmadan ve yemin delili dahi hatırlatılmadan hatalı bir karar verdiğini, kararın bozularak eksik hususların tamamlanarak karar verilmesi gerektiğini belirterek; davanın kabulü ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … E. … K. sayılı kararın kaldırılarak bozulmasına, yeniden inceleme yapılmak üzere yerel mahkemeye gönderilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı vekili, müvekkili ile davalılar arasında franchise sözleşmesi yapıldığını ve bu kapsamda davalıların işletmiş oldukları kafeye bir kısım malları sattıklarını ancak bedelinin ödenmediğini iddia etmekte; davalılar ise davacının kendilerine herhangi bir mal satışı yapmadıklarını, takibe dayanak faturalardaki malların kendilerince alınmadığını savunmaktadırlar.
Bilindiği üzere, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davalar tanımlanmıştır. Buna göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile maddenin devamı fıkralarında belirtilen davalar ticari dava olarak nitelendirilmiştir. Yine aynı Kanunun 5/3. maddesinde “Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan yasal düzenlemeler karşısında, Asliye Ticaret Mahkemelerinin özel mahkeme niteliğinde bulunduğu, bu niteliği gereği görev alanının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre belirleneceği ve genel mahkemeler ile arasındaki ilişkinin önceki kanunun aksine görev ilişkisi olduğu açıktır. Asliye Ticaret Mahkemelerinin çekişmeli yargıdaki görev alanının TTK’da ve diğer özel kanunlarda ticari dava olduğu belirtilen davalarla sınırlı olduğu kuşkusuzdur.
Öte yandan, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nin 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Gerek mutlak ve gerekse nispi ticari davaların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceği açıktır.
Yukarıda değinilen hususlar çerçevesinde somut olaya bakıldığında; eldeki davada davalıların tacir olmadıkları, davanın mutlak veya nisbi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan sözedilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görevi kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir. (Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 2019/699 2020/4277 Esas sayılı Kararı) Mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüm yerinin 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girilerek karar verilmesi yerinde olmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1.a.3 maddesi gereğince, ilk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/04/2021 tarih, … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/03/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

…Ç