Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1576 E. 2021/2248 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/06/2021
NUMARASI : … Esas -…Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … – […] UETS
Av. … – …] UETS

DAVALILAR : 1- …
2- … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … …] UETS
DAVA : Adi Ortaklığın Fesih ve Tasfiyesi

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/11/2021
YAZIM TARİHİ : 17/11/2021
Taraflar arasında görülen davada Konya Asliye… Ticaret Mahkemesi’nin… Esas- … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların tacir olduğunu ve adi ortaklığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili kurulduğunu, taraflar arasında kurulan adi ortaklığın amacının ”Semih Perde” isimli ticari işletmenin işletilerek elde edilecek karın paylaşımı, davanın konusunun da adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi olduğundan görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisi gereği müvekkilinin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiğini ancak adi ortaklık devam ederken müvekkiline kar payı ödemesi yapılmadığını, davalıların ortaklığa ait mal varlığını uhdelerine geçirdiklerini ve müvekkilini zarara uğrattıklarını, davalılar tarafından müvekkilinin getirmiş olduğu katılım payı, kar payı ile vermiş olduğu avans ve masraf gibi kalemler müvekkiline iade edilmeden ortaklık ilişkisinin tek taraflı olarak sonlandırıldığının bildirildiğini ileri sürerek, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin feshi ile tasfiyesi, tasfiye neticesinde müvekkilinin ortaklık için vermiş olduğu katılım payının iadesi ile ortaklık için verdiği ve yaptığı avans/masraf/giderin TBK’nın 627/2 maddesi uyarınca işlemiş faiziyle müvekkiline ödenmesi, TBK’nın 627/3 maddesi gereği sarf ettiği emek için takdir edilecek ücret ile adi ortaklığın etmiş olduğu kardan müvekkilinin payının ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkilleri ile herhangi bir ortaklık ilişkisi bulunmadığını, kendi müşterilerine müvekkillerinden aldığı malzemeleri satarak müvekkillerinden bağımsız olarak iş yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, taraf olan gerçek kişilerin tacir olduğuna ilişkin hiçbir bilgi ve belge bulunmadığı, ”……….” ismi altında faaliyet gösterilmesinin tarafları tacir yapmayacağı, her iki taraf gerçek kişinin de esnaf sicilinde kayıtlı esnaf olduğu, ticaret sicilde ya da vergi kayıtlarında tacir olduklarına dair bir kaydın da bulunmadığı, dava konusunun tacir olmayan davacı ile tacir olmayan davalı … ve tacir olan diğer davalı şirket arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ile ilgili olup, işbu davaya bakmakla görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliği nedeniyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, HMK’nın 20. maddesi gereğince talep halinde dosyanın görevli Konya Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davada asliye ticaret mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararının kaldırılması gerektiğini, davacı ve davalı tarafların iş yeri adresleri ve ticaret adreslerinin aynı yerde olması ve bu adreslerde tek bir ticari işletme olan ”…………………….” isimli iş yeri bulunmasının taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisini gösterdiği gibi asliye ticaret mahkemesini de görevli kıldığını zira, adi şirketin bir ticari işletme işletmesi halinde ortaklarının tacir kabul edileceğini, davanın taraflarından birisinin şirket olduğunu, bu nedenle de davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olduğunu, TTK’nın 12/1 maddesi uyarınca da davaya asliye ticaret mahkemesince bakılması gerektiğini ileri sürerek, mahkemenin görevsizlik kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılmıştır.
Hukuk mahkemelerinin hangileri olduğu ve bunların kuruluşu 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 4 ve 5 inci maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 6 ncı maddesinin ikinci fıkrasına göre asliye hukuk mahkemeleri, sulh hukuk mahkemelerinin görevleri dışında kalan ve özel hukuk ilişkilerinden doğan her türlü dava ve işler ile kanunların verdiği diğer dava ve işlere bakar. Bu husus 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 2 nci maddesiyle de teyit edilmiştir. Anılan maddenin ikinci bendi Hukuk Muhakemeleri Kanununda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesinin diğer dava ve işler bakımından da görevli olduğunu vurgulamıştır.
Asliye Ticaret Mahkemeleri de 5235 sayılı Kanunun üçüncü fıkrasında düzenlenmiştir ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5 inci maddesinin 1 numaralı bendi uyarınca bu mahkemeler, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Bir davanın ticari nitelikte olup olmadığı, bir diğer ifade ile asliye ticaret mahkemesinde görülüp görülmeyeceğinin belirlenmesi işi de Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinde gösterilen ilkelere göre yapılmalıdır. Öğretide de benimsenen görüşe göre ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Türk Ticaret Kanununun 4 üncü maddesinin 1 inci bendinin (a) alt bendi uyarınca bu Kanunda düzenlenen hukuk davaları mutlak ticari davalardır. Nispi ticari davalar ise konusu ne olursa olsun, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarıdır (TTK.m.4/1). Kanuni düzenleme uyarınca sadece mutlak ya da nispi ticari davalar asliye ticaret mahkemesinde görülürken, bunlar dışında kalan davalar (istisnalar saklı kalmak kaydıyla) asliye hukuk mahkemelerinde görülmelidir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 19.maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.
Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.
Bu açıklamalar ışığında somut olayın incelenmesinde, davaya konu uyuşmazlığın adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkin olduğu, taraf gerçek kişilerin tacir olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından uyuşmazlığın çözümünün yukarıdaki yasa hükümlerine göre Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevi içinde olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olduğundan bahisle mahkemenin görevsizliği ile davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/11/2021 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır