Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1541 E. 2022/2625 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2019
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av.

DAVALI : ….
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 30/12/2022
YAZIM TARİHİ : 31/01/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 12/07/2019 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket grubu başta Almanya olmak üzere birçok ülkede yüksek faiz garantisi ve paraların her an geri çekilebileceği sözü verilerek binlerce Türk Vatandaşı’ndan mevduat topladığını, söz konusu tahsilatların şirket adına çalışan ve şirket temsilcilerince yürütülen temsilciler tarafından yürütüldüğünü, bu tahsilatların bireylerin yurt özlemi ve dini duyguları sömürülere parasını her an geri alabileceği ve yüksek oranda kar getirileceğinden bahisle belge karşılığı yapıldığını ve daha sonrasında bu belgelerin geri toplandığını, hiçbir şekilde ortaklık ilişkisi kurmak istemeyen bireylere ortaklık durum belgesi, hisse senedi vs. adında derhal istendiği an bununla yatırdıkları paraları yüksek faiziyle geri alabileceğinden bahisle belgeler verildiğini, bireylerin paraları geri istediğinde ise bu taleplerin reddedildiği ve şirketlerce verdiği paraların hiçbir şekilde tahsil edilemediğini, bununla beraber şirketlere para yatıran bireylerin hisselerini SPK’ya aykırı olarak izinsiz şekilde halka arz ettiklerini, şirketler para toplama işini yasa dışı kurye ve kargolarla yaptığını, şirket ve yöneticileri hakkında cürüm işlemek amacıyla çete oluşturmak vs. suçlarından birçok ceza davaları açıldığını, birçok devlet kuruluşunca davalı tarafın denetlendiğini ve birçok rapor düzenlendiğini, şirketin bu şekilde para toplamasının Bankalar Kanunu, TTK, BK ve diğer kanunların açık hükmüne aykırı olduğunu, hisse senetlerinin izinsiz olarak halka arzının SPK’ya aykırı ve yasa dışı olduğunun resmi raporlarda ifade edildiğini, müvekkilinin yatırdığı paranın davalı şirketin muhasebe kayıtlarına yansıtılmadığını ve davalı şirketlerce ikincil bir muhasebe kaydı tutulduğunu, bununla beraber taraflar arasında hiçbir şekilde ortaklık ilişkisi olmamasına rağmen yıllarca karşı taraf ortağın yatırdığı parayı geri alamayacağından bahisle iade taleplerini reddettiğini, bu nedenlerle taraflar arasında ortaklık ilişkisi olmadığının ve müvekkili tarafından davalı şirketlere verilen tüm paraların tespitine, fazlaya ilişkin dava, faiz ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı şirketlerde alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesine ekli olarak sunulan belgeleri kabul etmediklerini, davalı yönünden belgelerin bağlayıcı olmadığını, TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin ve şirketin kendi paylarını geri almasının mümkün olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, müvekkili şirket veya şirketlerin davacı taraftan para almadığını, müvekkili şirketin bankacılık mevzuatına dayanarak herhangi bir mevduat toplamadığı gibi bunun da mümkün olmadığını, aynı şekilde müvekkilinin SPK, TTK ve BK hükümlerini de ihlal etmediğini, hakdüşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davacının Türkiye’de mutad meskeni olmadığını, teminat yatırılması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Neticede; davacının davalıya 74.121,00 Euro yatırdığı, davalı tarafından davacıya 152.769,76 Euro ödendiği, dava tarihi itibariyle davacının davalı şirketten alacağının bulunmadığı, dosya içerisinde bulunan CD kayıtları, bilirkişi raporu, davalı tarafça sunulan ödeme ve devir belgeleri ve tüm dosya kapsamından davacının davalıdan dava konusu alacağının bulunmadığı….” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketin, müvekkilinden hukuka ve yasaya aykırı olarak tüm birikimini aldığını, müvekkilinin iade talebini reddettiğini, davalı tarafından sunulan belgelerdeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle usul ve yasaya aykırı kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … A.Ş’nin ünvanının …. A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının …. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Geçici Madde 4- (Ek:5/12/2019-7194/41 md.)31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır, şeklinde düzenlenmiştir.
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda davacı, yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini, istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini, verdiği paranın faizi ile tahsilini; davalı taraf ise, davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini, davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini, Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını, aksinin kabulü durumunda ise davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; davacının istinaf başvuru talebinin kabulü ile, tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/07/2019 tarih … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflara ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 170,78 TL peşin harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 90,08‬ TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 9.200,00 TL maktu ücret-i vekaletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
4-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 80,70 TL peşin harç, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 167,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.084,1‬0 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
D) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 30/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

…Ç