Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1527 E. 2023/637 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA …ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/03/2023
YAZIM TARİHİ : 27/03/2023
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas -… Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekillerince istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı aleyhinde ödenmeyen 30/09/2019 düzenleme tarihli, 163.221,14 TL bedelli, 31/10/2019 düzenleme tarihli, 45.417,02 TL bedelli 2 adet faturadan kaynaklanan bakiye borç nedeniyle Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davalı müvekkilinin tacir olmaması ve işin mutlak ticari iş olmaması sebebiyle davanın görevsiz mahkemede açıldığını, davanın taraflarının eksik olup iş sözleşmesi gereğince sözleşmenin iki tarafının bulunduğunu, buna göre iş sözleşmesinden kaynaklı işin taşero edildiği diğer taraf …’nin de ticari davaya dahil edilmesi gerektiğini, dava dilekçesi ile sunulan sözleşmede …’ün imza attığının görülmekte olduğunu ancak sözleşmeye ek olarak sunulan bir vekalet örneğinin olup olmadığının araştırılması gerektiğini, müvekkilinin bu sözleşmeden ve temsilden haberdar olmadığı gibi sözleşme tarihinde de yurt dışında bulunduğunu, vekalete imza atan …’ün yetkisiz temsili söz konusu olduğundan sözleşmenin geçersiz olacağını, davanın tarafları olan husumetliler arasında 07/09/2019 tarihli iş sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmeye istinaden davanın taraflarının … İnşaat sahası içerisinde bulunan inşaatın kazısının yapılması, harfiyatının kırımı, yüklenmesi ve nakliyesi gibi işlemlerin yükleniciler tarafından yapılmasını ve bu işlemlerden kaynaklı olarak fatura kesim tarihinden itibaren %40’ını 40 gün içerisinde ödemeyi kalan kısmı 90 günlük …’ın çekinin ödeme olarak verilmesini taahhüt ve kabul ettiğini, buna göre aynı zamanda … sözleşmesi işbu sözleşmede geçen … tarafından başkaca bir sözleşmeye bağlanmış olup, bu sözleşmeninde davalı tarafı … sözleşmeden kaynaklı işi taşero eden olduğunu, davacının davalıya 48.215,20 TL borcunun bulunduğunu ve sözleşmenin diğer tarafı olan …’ın da mıcırdan kaynaklı olarak 15.000,00 TL borcu bulunduğunu, işin yapımı ve üstlenilmesi konusunda her iki yüklenici de müşterek sorumlu olduğundan yapılan ödemelerin de paylaşılması gerektiğini, buna göre takas defi’si iddialarının mevcut olduğunu, davaya konu miktar likit olmayan alacak olduğundan icra inkar tazminatı da talep edilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; 7155 s. Kanunla birlikte arabulucuğa başvuru şartı dava şartı olarak kabul edildiğinden başvuru şartının gerçekleştirildiğini ancak olumlu bir sonuç alınamadığını, davalı aleyhinde sıra No:…, 30/09/2019 düzenleme tarihli 163.221,14 TL. bedelli fatura, sıra no :…, 31/10/2019 düzenleme tarihli 45.417,02 TL. bedelli 2 adet faturadan kaynaklanan bakiye borç nedeniyle Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı söz konusu takibe 26/02/2020 tarihinde itiraz ettiği için takibin durduğunu, Konya …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine başlatılan takip, ödenmeyen fatura borçlarına dayanmakta olduğunu, faturalar davalıya bizzat tebliğ edildiğini, tebliğ edilen faturalar süresi içerisinde davalı tarafından kesinlikle hiçbir şekilde itiraz edilmemiş olup, bir kısım ödeme de yapıldığını beyan ederek, davalının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı doyasına yaptığı itirazın iptalini, takibin kaldığı yerden devamını, davalı hakkında alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmekle davanın yasal dayanağını oluşturan İİK.67. maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde düzenlemenin yapıldığı görülmektedir.
Dosya kapsamına uygun görülerek her iki tarafın ticari defterlerinde inceleme yapan bilirkişinin raporu ayrıntılı ve denetime açık olması nedeniyle hükme esas alınmıştır.
Dava ve takip konusu faturanın davalı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olması karşısında ödemeyi ispat yükünün davalı tarafa düştüğü, davacı tarafın defterlerinde ödeme kaydının bulunmadığı, davalının ödemeye ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği anlaşılmıştır.
Davalının Mahkemenin görevine ilişkin itirazları dosya incelendiğinde Mahkememizce reddine karar verilmiştir.
Davalının temerrüte düşme konusundaki itirazı ise taraflar arasında sözleşmenin bulunması ve ödeme tarihlerinin belli olması ayrıca, davanın temürrüte düşmesinin sonucu olan faiz tarihi başlangıcının belirlenmesinde zaruri olup, mahkememizce dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verileceğinden davanın temerrüte düşme tarihi mahkememizin karar verme selayetini etkilememiştir.
Her ne kadar davalı vekili gerek cevap dilekçesinde gerek ise bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarında kendisinin de alacağının olduğu, bu nedenle takas mahsup defi’sini ileri sürmüş ise de ; dosya incelendiğinde davalı vekilinin zamanında cevap dilekçesi vermediği, cevap dilekçesinin süresinde sonra verdiği dolayısıyla, davalının beyan ve taleplerinin muvafakata bağlı olduğu, karşı tarafında da muvafakat etmemesinden dolayı BK. uyarınca davalının eğer bir alacak hakkı var ise bunu başkaca bir davada talep edebileceği kanaati ile davalının takas mahsuba yönelik itirazları mahkememizce reddedilmiştir.
Davacı tarafın ticari defter ve belgelerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, defter kayıtlarının birbirini doğruladığı, davalı tarafın ise ödeme hususunu yazılı ve kesin delillerle ispat edemediği görüldüğünden takip konusu faturalardan dolayı 78.563,94 TL. borçlu olduğu sonucuna varılarak davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Alacağın miktarı belirli olup bu haliyle likit olduğundan asıl alacak üzerinden İİK.nın 67/2 maddesi uyarınca % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine…” dair, davanın kısmen kabulü ile, davalının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile 78.563,94 TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
hükmedilen 78.563,94 TL’nin % 20’si kadar icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece kısmi reddedilen kısımdan kaynaklı olarak yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakıldığını ve davalı lehine vekalet ücreti taktir edildiğini, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-11 gereğince arabuluculuk toplantısına katılmayan davalı lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini ve yargılama giderinin tamamından davalının sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürerek, mahkeme kararının bu yönüyle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalı müvekkilinin tacir olmaması ve işin mutlak ticari iş olmaması sebebi ile davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin işin taşero edilmesi halinde İş Mahkemesi aksi halde Asliye Hukuk Mahkemesi olması gerektiğini, mahkemece bu hususun değerlendirilmediğini, iş sözleşmesi gereği işin taşero edildiği diğer şirketin de davaya dahil edilmesi gerektiğini, davanın ilk açıldığı zamandan beri ileri sürdükleri takas defi mevcut olduğunu, ilgili iki şirketten de davalı müvekkilinin alacağı bulunduğunu ancak, mahkemece cevap dilekçesinin zamanında sunulmadığı gerekçesiyle takas definin dikkate alınmadığını, dava konusu miktar likit olmadığından hükmedilen icra inkar tazminatının da hatalı olduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Öncelikle, davacı vekilinin istinaf istemlerinin incelenmesinde; Somut olayda, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve davada reddedilen miktarın 2.536,10 TL olduğu anlaşılmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “İstinaf Dilekçesinin Reddi” başlıklı 346/1 maddesinde “İstinaf dilekçesi, kanuni süre geçtikten sonra verilir veya kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme istinaf dilekçesinin reddine karar verir ve 344 üncü maddeye göre yatırılan giderden karşılanmak suretiyle ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder.” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı Yasa’nın “İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar” başlıklı 341/2 maddesinde de “Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir.” hükmünün düzenlendiği, 02/12/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 24/11/2016 tarihli 6763 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 41. maddesi ile de, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, bu miktarın Maliye Bakanlığınca her yıl için tespit ve ilan edilecek yeniden değerleme oranında artırılmasının kabul edildiği ve yeniden değerleme oranına göre yapılan hesaplamaya göre ilk derece mahkemesinin karar tarihi olan 03/06/2021 tarihi itibariyle istinaf kanun yoluna başvurma sınırının 5.880,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmıştır.
HMK’nın 346. maddesi gereğince kesin olan kararlara karşı verilen istinaf dilekçesi ilk derece mahkemesince reddedilebileceği gibi 352. maddesi gereğince yapılan ön inceleme neticesinde Bölge Adliye Mahkemesi tarafından da istinaf isteminin reddine karar verilebilir.
Bu itibarla, mahkemece reddedilen miktarın yukarıda belirtilen yasal düzenleme uyarınca kesinlik sınırının altında kaldığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince hükme karşı istinaf kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesinin de taraflara yasayla verilmemiş bir hakkı bahşetmeyeceği sonuç ve kanaatiyle davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin HMK 352/1-b maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı tarafın istinaf sebepleri incelendiğinde; mahkemece taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak yazılı olduğu şekilde davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davalıya dava dilekçesinin 10.7.2020 tarihinde tebliğ edildiği, cevap dilekçesinin ise, 03.9.2020 tarihinde verildiği, cevap dilekçesinin ve takas def’inin süresinde olduğu anlaşılmakla, mahkemece yanılgılı değerlendirme ile davalı tarafça ibraz edilen cevap dilekçesi ve savunmaların dikkate alınmaması yerinde görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin REDDİNE,
1- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B) Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 1.342,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5- Konya… İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 22/03/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 352/1.b ve 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T