Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1461 E. 2023/1003 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. …
DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 10/05/2023
YAZIM TARİHİ : 10/05/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında … tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’ın aval veren sıfatıyla imzalamış olduğu her vadesi her 25. günü olan her biri 10.000,00 TL değerinde olan bonoların davalı şirkete verildiğini, müvekkilinin bu bonolardan kaynaklı borcunu ödeme yapma amacıyla 10/05/2018 tarihinde davalının sahibi olduğu hesaba 20.000,00 TL gönderdiğini, göndermiş olduğu bu miktar iki adet bononun borcunu karşıladığını, davalının bu ödemeyi ödeme tarihine göre vadesi ilk gelmiş bonolar olan 25/05/2018 tarihli 25/06/2018 tarihli bonolara mahsup etmesi ve bonoları müvekkiline iade etmesi gerekirken kötü niyetli olarak hiç ödeme yapılmamış gibi bu bonoları banka nezdinde işleme koyduğunu, bono borçlusunun ticari itibarının zedelenmesi için ödeme yapmak zorunda kaldığını, bu hususun banka kayıtları ile ispatlanacağını, müvekkilinin mükerrer ödenen bu bedeli geri almak amacıyla davalıya 28/08/2018 tarihinde göndermiş olduğu ihtarname ile başvurduğunu ancak davalı tarafından verilen cevabi yazıda bu miktarın müvekkilinin cari hesabından düşüldüğünün yazıldığını, müvekkilinin davalı ile tek ticari ilişkisinin bahsedilen ilişki olduğunu, davalının yazı cevabında belirtildiği gibi asaleten ya da kefaleten davalı ile başka bir ticari ilişkisinin bulunmadığını beyan ederek 20.000,00 TL’ nin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davacı şirkete 24/02/2017 tarihinde iki adet ısıl işlem makinesini ve eklerini sattığını ve tırlara yükleyerek davalıya gönderdiğini, buna ilişkin olmak üzere 24/02/2017 tarihli sevk irsaliyelerini düzenlediğini, davalı ile davacı arasında bir alım satım sözleşmesi olduğunu ve bu sözleşmeye istinaden müvekkiline sıralı çek tanzim edilerek verildiği konusunda herhangi bir tereddütün söz konusu olmamasına rağmen davacının Konya …Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açtığını, yargılama devam ederken davacının ortağı olduğu şirketin çekleri ödeyemediğini, bunun üzerine müvekkili şirket yetkilileri ile davacıların bir araya gelerek senetler düzenlediğini, toplamda çek miktarının 221.500,00 TL olduğunu, çeklerin alınması ve çeklere karşılık verilen senetlerden sonra açıkta kalan 108.300,00 TL lik kısım içinde karşılık olarak değerinin 52.500 TL olarak belirlendiği,… plakalı aracı müvekkiline devretmek konusunda anlaştıklarını, söz konusu aracın üzerinde vergi borcu çıkması nedeniyle devrin gerçekleştirilemediğini ve davacı tarafından araç üzerindeki borcun bir hafta içinde kaldırılacağının söylenerek müvekkili şirket çalışanı …’ ye satış yetkisi verildiğini, müvekkili şirketin davacıdan aracın devri için borcun kaldırıldığı haberini beklerken davacının da ortağı olduğu şirketin diğer yetkilisi …’ın kötü niyetli olarak azilname ile vekaleti iptal ettiğini, müvekkili şirketin de bu yolla alacağını alamadığını, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesine ibraz edilen bilirkişi raporunda müvekkili şirketin davacıdan halen 108.300,00 TL daha alacaklı olduğunun sabit olduğunu, müvekkili firmanın hesabına hiçbir açıklama yapılmadan 20.000,00 TL’lik ödemenin cari hesap borcuna ilişkin olduğunu, bu ödemenin borca mahsuben yapıldığının sabit olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….davacı vekili Müvekkili …’ın aval veren sıfatıyla imzalamış olduğu her vadesi 25. Günü olan her biri 10.000,00 TL değerinde olan bonoların davalı şirkete verildiğini, müvekkilinin bu bonolardan kaynaklı borcunu ödeme yapma amacıyla 10/05/2018 tarihinde davalının sahibi olduğu hesaba 20.000,00 TL gönderdiğini, göndermiş olduğu bu miktar iki adet bononun borcunu karşıladığını, davalının bu ödemeyi ödeme tarihine göre vadesi ilk gelmiş bonolar olan 25/05/2018 tarihli 25/06/2018 tarihli bonolara mahsup etmesi ve bonoları müvekkiline iade etmesi gerekirken kötü niyetli olarak hiç ödeme yapılmamış gibi bu bonoları banka nezdinde işleme koyduğunu, bono borçlusu ticari itibarının zedelenmesi için ödeme yapmak zorunda kaldığını, bu hususun banka kayıtları ile ispatlanacağını, müvekkilinin mükerrer ödenen bu bedeli geri almak amacıyla davalıya 28/08/2018 tarihinde göndermiş olduğu ihtarname ile başvurduğunu ancak davalı tarafından verilen cevabi yazıda bu miktarın müvekkilinin cari hesabından düşüldüğünün yazıldığını, müvekkilinin davalı ile tek ticari ilişkisinin bahsedilen ilişki olduğunu, davalının yazı cevabında belirtildiği gibi asaleten ya da kefaleten davalı ile başka bir ticari ilişkisinin bulunmadığını açmış oldukları davanın kabulü ile 20.000,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep etmiş, davalı yan yasal süresi içesinde cevap dilekçesini ibraz etmiştir.
Konuyla alakalı olarak TBK’nın 102. Maddesi uyarınca; ” Kanunen geçerli bir açıklama yapılmadığı veya makbuzda bir açıklık bulunmadığı durumda ödeme, muaccel borç için yapılmış sayılır. ” hükmü bulunmaktadır.
Mahkememiz dosyasına kazandırılan bilirkişi raporunda; davacı tarafça ibraz edilen 2017-2018 yılları ticari defterlerinin açılış tasdiklerinin yasal süresinde yapıldığı, kapanış tasdikine tabi olan 2017-2018 yılları yevmiye defterinin de kapanış tasdikinin yasal süresinde yapıldığı, bu itibarla ticari defterlerin tacirlerin kendi lehlerine delil olarak kullanılabilmesine olanaklı olduğu, davalı yasal defterinin davaya ve takibe konu edilen muhasebenin genel kabul görmüş ilkesine uyun olarak tutulduğu, bu davanın konusu … tarafından gerçekleştirilen … tarihli 20.000,00 TL tutarlı EFT işleminin cari ve açık hesapta kayıtlı olmadığı, 31/12/2018 tarihinde davalı yanın …’den 148.656,75 TL alacaklı olduğu, davalı yanın ticari defterlerinden ve dosya kapsamından tespit edildiğinin bildirildiği görülmekle dosya kapsamına kazandırılan bilirkişi raporunun hukuka, oluşa ve denetime elverişli olması nedeniyle davacının davasının reddi ile aynı zamanda taraflar arasında (davalı … ile dava dışı …) ticari ilişkinin olduğu dosya kapsamına göre sabit olduğu, 25/05/2018 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli lehtarının …, tanzim edenin … olduğu, aval verenin … olduğu, 25/06/2018 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli lehtarının …, tanzim edenin …olduğu, aval verenin … olduğu, iş bu bonoların ödemelerinin yapılmış olduğu, davacı yanın 10/05/2018 tarihinde davalı adına 20.000,00 TL nin banka aracığı ile AÇIKLAMASIZ gönderdiği, davacı vekili tarafından 28/08/2018 tarihinde mezkur bonolara ilişkin ihtarname gönderildiği anlaşılmıştır. Davacı yan, daha sonra ödemelerini yaptığı bonolarla ilgili (10 gün ve 45 gün sonrası) herhangi bir itirazı kayıt yapmadan ödeme yapmıştır. Banka kanalı ile yaptığı ödemede ise ödemesi yapılan iş bu bonolarla ilgili herhangi bir açıklama yoktur. (TBK 102. Maddesi) Davalı yan borcuna ilişkin ödeme yapmıştır, savunmasında bulunmuştur. Bu durumda Yargıtay uygulamalarına baktığımızda herhangi bir açıklama yapılmadan yapılan ödeme borcun ödenmesine ilişkin olduğu yönünde birçok karar vardır. (Yargıtay 13. HD’nin 07/02/2019 tarih, 2016/6831 Esas, 2019/1338 Karar sayılı ilamı, Adana BAM 6. HD’nin 22/02/2021 tarihli, 2019/1485 Esas, 2021/220 Karar sayılı ilamı ile Yargıtay 13. HD’nin 14/09/2015 tarih, 2014/32140 Esas, 2015/26810 Karar ile aynı dairenin 20/03/2018 tarih, 2015/38665 Esas, 2018/3314 Karar sayılı ilamları.)
Tüm bu açıklamalar iddia savunma tüm dosya kapsamına göre ve Yüksek Yargıtay ve İstinaf Mahkemesi kararları da dikkate alındığında davacı yan ödemelerin bonolara ilişkin olduğunu ispat edememiştir, dolaysıyla davalı yanın sebepsiz zenginleştiği hususunu da ispat edemediğinden (davacı yan açıkça yemin deliline de dayanmadığından yemin delili hatırlatılmadan) davacının davasının reddine dair mahkememizde oluşan vicdani kanaate göre aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir. ” gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişinin de ve mahkemenin de dava dışı tüzel kişi ile davacı gerçek kişi müvekkilini birbirine karıştırdığını, ikisi aynı kişilermiş ve birbirlerinin borcundan da sorumlularmış gibi her türlü hukuki dayanaktan yoksun olarak kanaatte bulunduklarını, davacı müvekkilinin … olduğunu, … olmadığını, davalının bu şirketten başka borçlardan alacaklı olmasının müvekkilini ilgilendirmediğini, çünkü o borçlarda müvekkilinin kefaletinin olmadığını zaten müvekkili şirketin başka borçlarına kefaleti olduğuna dair iddia ve tespit de olmadığını, müvekkilinin davalı tarafla tek ticari ilişkisinin dava dilekçelerinde anlattıkları bonolara kefil olmasından kaynaklı olduğunu, davalı tarafça da, müvekkilinin davalı ile başka bir ticari ilişkisinin olduğunu kanıtlayamadığını, davalı tarafın ticari defterleri incelendiğinde, davalı şirketin müvekkili …’ın şahsından dava konusu bonolardan başka bir alacaklarının olmadığının anlaşılacağını, kaldı ki bu hususu ispat yükünün davalı şirket üzerinde olduğunu, bu nedenle yapılan ödeme bu bonolara mahsuben yapılmış sayıldığını, dava uyuşmazlığın bonolardan kaynaklanması nedeniyle ticaret mahkemesinde açıldığını, davalının dilekçelerindeki beyanlarından anlaşılacağı üzere davalının, müvekkilinin kefil olduğu bonolara ilişkin yaptığı ödemeleri müvekkili ile alakası olmayan bir şirketin hesabından düştüğünü, davalının bu savunmasına itibar edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, davalı dilekçesinde açıkça, müvekkilinin yaptığı ödemeyi müvekkilinden başka, bağımsız ve farklı bir kimsenin borcundan mahsup ettiğini ikrar ettiğini, bu durumun açıkça hukuka aykırı olduğunu, ticaret sicili kayıtlarının celbi halinde müvekkilinin, davacının bahsettiği şirketle bir alakasının olmadığını, bu şirketin yetkilisi ya da temsilcisi olmadığının anlaşılacağını, müvekkilinin kendisinin sadece bonolara kefil olduğunu, davalı ile başka bir ticari ilişkisinin bulunmadığını beyan ederek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava; sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre davacı, aval veren olarak imzaladığı bonolardan 10/10/2017 tanzim, 25/05/2018 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli ve yine 10/10/2017 tanzim, 25/06/2018 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli 2 adet bononun ödenmesi maksadıyla bonoları elinde bulunduran davalı şirketin banka hesabına 10/05/2018 tarihinde 20.000,00 TL gönderdiğini, davalı şirketle aralarında başkaca bir hukuki ilişki bulunmadığını, davalı şirketin bonoları kendisine iade etmesi gerekirken iade etmeyerek tahsile koyması üzerine bonoda borçlu olan kişinin ticari itibarının zedelenmemesi için bono bedellerini tekrar ödediğini, davalının mükerrer tahsilat yaptığını iddia ederek kendi ödediği 20.000,00 TL’nin davalıdan iadesini talep etmiştir.
Davacının 10/05/2018 tarihinde yapmış olduğu 20.000,00 TL ödemeyle ilgili dekontta herhangi bir açıklama bulunmasa da, davalı şirket ile davacı gerçek kişi arasında başkaca bir hukuki ilişki olduğu davalı tarafından ispatlanamadığından dava konusu bonoların keşide tarihinden sonra yapılan ödemenin davacının aval veren olarak imzaladığı dava konusu bonoların ödenmesi amacıyla yapıldığının kabulü gerekir. Ancak davacının kendi beyanlarından ve dosya kapsamından dava konusu edilen yukarıda belirtilen bonoların tahsile konulması üzerine 25/05/2018 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli bononun 28/05/2018 tarihinde, 25/06/2018 vade tarihli 10.000,00 TL bedelli bononun ise 27/06/2018 tarihinde ödemesini yapan davacı değildir. Davacının yaptığı 20.000,00 TL’lik ödeme aval veren olarak kendi borcudur. Bu sebeple ikinci kez mükerrer bir ödeme yapılmış ise bu mükerrer ödemeyi talep etme hakkı ikinci ödemeyi yapan kişiye aittir. Bu sebeple davacının davada aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır.
İlk derece mahkemesince davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddi gerekirken değişik gerekçeyle davanın esastan reddine karar verilmesi yerinde olmadığından davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A)Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf yoluna başvuru harcı ile 5,50 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 167,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflara ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 341,55 TL peşin harçtan karar tarihi itibariyle alınması gereken 179,90 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 161,65‬ TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T 7/2 maddesi gereğince 3.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine
C)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılmasına,
D) Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/05/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.Ç