Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1417 E. 2023/718 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/01/2021
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1-…

: 2- …
: 3-…
VEKİLİ : Av. …
: 4- …
VEKİLİ : Av. …
: 5- …
: 6- …
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 29/03/2023
YAZIM TARİHİ : 31/03/2023
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan Tazminat (Rücuen Tazminat) davasında 21/01/2021 tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;müvekkili kurumun, 233 sayılı KHK uyarınca kurulmuş bir kamu iktisadi teşebbüsü olup bina ve eklentilerinin güvenliğinin sağlanması ihale yöntemiyle özel güvenlik şirketlerinden satın alındığını, özel güvenlik hizmetinde, ihale edilen her bir yüklenici firma ihale konusu hizmeti yürütmek üzere çalıştıracağı işçileri kendileri belirlemekte söz konusu firmalarla yapılan sözleşmeler gereği işe alma ve işten çıkarma yetkileri ile bundan doğacak sorumluluk bu firmalara ait olduğunu, işin doğası gereği de ihale makamı olan müvekkili Kurumun, hizmet alımı için ihaleye çıkarak söz konusu güvenlik işini ihale usulü gereği en uygun teklifi veren firmaya bırakmakta ve bu firma da kendi çalıştırdığı işçileri ile bu hizmeti verdiğini, kendi işçileri açısından doğacak sorumlulukların da bu firma tarafından yerine getirilmesi gerektiğinin açık olduğunu, dava dışı … adlı güvenlik işçisinin, müvekkili Kurumun güvenlik işlerini üstlenen davalı şirketlerin bünyesinde 18/09/2006 tarihinde işe girdiğini ve 30/05/2018 tarihinde çalıştığı işyerinin tasfiyesi nedeniyle yüklenici firmaya iadesinin yıpıldığını, bunun üzerine …’ün çalışmış olduğu 11 yıl 7 ay 18 günlük hizmetinin karşılığı olarak 232,56 TL damga vergisi de dahil olmak üzere toplam 30.640,40 TL kıdem tazminatı ile 613,70 TL gelir vergisi, 31,06 TL damga vergisi olmak üzere toplam 4.091,36 TL ihbar tazminatı olmak üzere toplam 34.731,76 kendisine müvekkil Kurum tarafından ödenmiş bulunduğunu, dava dışı …’ün müvekkili İdare bünyesinde ihale ile güvenlik hizmetlerinde bulunan davalı şirketler bünyesinde çalışan bir işçi olduğunu, söz konusu şirketler ile müvekkili Kurum arasında imzalanan sözleşme ve şartnamelerin ilgili maddeleri, 4875 sayılı İş Kanunun 2/6. maddesi ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 162-168 maddeleri uyarınca müvekkili Kurum tarafından …’e ödenen bedelin davalı şirketler tarafından müvekkili Kuruma ödenmesi gerekmektiğini, sözleşmelerin ilgili maddelerinde yüklenicinin; çalışma hayatını düzenleyen mevzuatın işverene yüklediği tüm yükümlülükleri yerine getirmesi gerektiği belirtilmiş olduğunu, yine sözleşme konusu işlerin yapılması ve çalıştırılan işçiler bakımından firmanın, İş Kanunu ve mevzuatın işverenlere yüklediği yükümlülükleri yerine getirmekten sorumlu olacağı belirtildiğini, davanın işçi alacaklarının ödenmesinden kaynaklanan tazminatın rücuen tahsili istemine ilişkin olup taraflar arasındaki hizmet sözleşmesinden doğan bir alacak davası olmadığını, bu nedenle de Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkil Kurumun ihale yapan bir kamu kuruluşu olmasına ve …’ün müvekkili Kurumun değil de davalı şirketlerin işçisi olmasına binaen, müvekkili Kurum tarafından ödenen miktarın davalılardan tahsili gerektiğini belirterek müvekkili tarafından ödenen 34.731,76 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı şirketlerden ilgili dönemleri ilişkin sorumlulukları oranında tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalılardan …Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin şirketin işyerini devrettiğini, sorumluluklarının devirden itibaren 2 yıl geçmekle sonra ereceğini, davacının müvekkili şirket bünyesinde çalışmadığını beyan ederek davanın reddine, dava masraf ve avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Davacı ile … Ltd. Şti arasında yapılan 18/09/2006 – 31/12/2006 dönemini kapsayan hizmet sözleşmesinin eki teknik şartnamede kıdem tazminatından sorumluluğun yükleniciye ait olduğunun hüküm altına alındığı, bu hüküm uyarınca bu döneme isabet eden kıdem tazminatından … Şti.’nin sorumlu olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile bu döneme isabet eden kıdem tazminatı tutarının 180,35 TL olduğu anlaşılmakla davalı … Şti’ye yönelik davanın bu tutar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı ile … (…) Ltd. Şti arasında yapılan 12/01/2007 – 31/12/2011 dönemini kapsayan hizmet sözleşmesinin eki teknik şartnamede kıdem tazminatından sorumluluğun yükleniciye ait olduğunun hüküm altına alındığı, bu hüküm uyarınca bu döneme isabet eden kıdem tazminatından … Şti.’nin sorumlu olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile bu döneme isabet eden kıdem tzaminatı tutarının 5.267,90 TL olduğu anlaşılmakla davalı … Şti’ye yönelik davanın bu tutar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı ile davalı … Şti – … Şti. – … Şti. Anonim ortaklığı arasında yapılan 01/01/2012 – 31/12/2013 dönemini kapsayan hizmet sözleşmesinin eki teknik şartnamede mevzuattan kaynaklanan tüm borç ve yükümlülüklerden yüklenicin sorumlu olduğunun hüküm altına alındığı, bu hüküm uyarınca bu döneme isabet eden kıdem tazminatından bu şirketlerin müteselsilen sorumlu oldukları sorumlu olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile bu döneme isabet eden kıdem tazminatı tutarının 2.592,62 TL olduğu anlaşılmakla, davalı … Şti – … Şti. – … Şti.’ye yönelik davanın bu tutar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı ile … Ltd. Şti arasında yapılan 01/01/2016 – 15/03/2016 dönemini ve 01/06/2016 – 10/06/2016 kapsayan hizmet sözleşmesinin eki teknik şartnamede kıdem tazminatı hariç tüm sorumluluğun yükleniciye ait olduğunun hüküm altına alındığı, bu hüküm uyarınca yüklenicinin işçinin kıdem tazminatından sorumlu olmadığı anlaşıldığından, davacının bu döneme ilişkin rücu talebinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı ile davalı … Şti – … Şti. Anonim ortaklığı arasında yapılan 01/01/2014 – 31/12/2015 dönemini kapsayan hizmet sözleşmesinin eki teknik şartnamede mevzuattan kaynaklanan tüm borç ve yükümlülüklerden yüklenicin sorumlu olduğunun hüküm altına alındığı, bu hüküm uyarınca bu döneme isabet eden kıdem tazminatından bu şirketlerin müteselsilen sorumlu oldukları sorumlu olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile bu döneme isabet eden kıdem tzaminatı tutarının 3.192,56 TL olduğu anlaşılmakla davalı … Şti – … Şti.’ye yönelik bu döneme ilişkin davanın bu tutar üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı ile davalı … Şti – … Şti. Anonim ortaklığı arasında yapılan 16/03/2016 – 31/05/2016, 14/06/2016 -31/07/2016, 01/08/2016 – 31/08/2016, 01/09/2016 -31/10/2016 ve 01/11/2016 – 31/08/2017 dönemini kapsayan hizmet sözleşmesinin eki teknik şartnamede kıdem tazminatı hariç tüm sorumluluğun yükleniciye ait olduğunun hüküm altına alındığı, bu hüküm uyarınca yüklenicinin işçinin kıdem tazminatından sorumlu olmadığı anlaşıldığından davacının bu dönemlere ilişkin rücu talebinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Davacı ile davalı … Ltd. Şti – … Şti. Anonim ortaklığı arasında yapılan 01/09/2017 – 31/08/2018 dönemini kapsayan hizmet sözleşmesinin eki teknik şartnamede (Davacı vekili tarafından 17/11/2020 tarihli dilekçe ekinde sunulan teknik şartname) mevzuattan kaynaklanan tüm borç ve yükümlülüklerden yüklenicin sorumlu olduğunun hüküm altına alındığı, bu hüküm uyarınca bu döneme isabet eden kıdem tazminatından bu şirketlerin müteselsilen sorumlu oldukları sorumlu olduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporu ile bu döneme isabet eden kıdem tzaminatı tutarının 1.940,81 TL olduğu, ayrıca bu şirketlerin son işveren olmaları nedeniyle işçiye ödenen kıdem tazminatından da sorumlu oldukları, davacının bu davalılardan rücuen talep edebileceği ihbar tazminatı tutarının 4.091,36 TL olduğu anlaşılmakla davalı … Şti – … Şti.’ye yönelik ve bu döneme ilişkin davanın (1.940,81 + 4.091,36 =) 6.032,17 TL üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davalı … Şti’ye de husumet yöneltilmiş ise davacı ile bu şirket arasında dava dışı işçinin çalıştığı dönemi kapsayan bir hizmet alım sözleşmesi imzalanmadığı anlaşılmakla bu davalıya yönelik davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davacının davalı … Ltd. Şti.’ye yönelik davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davacının, davalı … Şti.’ye yönelik davasının kabulü ile 5.267,90 TL’nin ödeme tarihi olan 04/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının, davalı … Şti.’ye yönelik davasının kabulü ile 180,35 TL’nin ödeme tarihi olan 04/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının, davalı … Şti., davalı … Şti. ve davalı … Ltd. Şti.’ye yönelik davasının kabulü ile 2.592,62 TL’nin ödeme tarihi olan 04/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının, davalı … Şti. Ve davalı … Hizmetleri Ltd. Şti.’ye yönelik davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 9.224,73 TL’nin ödeme tarihi olan 04/07/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; … San. Tic. Ltd. Şti. Yönünden davanın husumet yokluğu gerekçesiyle reddine karar verildiğini, oysa adı geçen şirketten herhangi bir taleplerinin olmadığını, davalılar arasına maddi hata sonucu sehven eklendiğini, maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin taleplerinin bulunduğunu, 6100 sayılı HMK’nın, tarafta iradi değişiklik başlıklı 124/3,4 fıkralarına göre; “Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” … Hiz. San. Tic. Ltd. Şti. yönünden davanın husumet yokluğu gerekçesiyle verilen davanın reddi kararının kaldırılmasını talep ettiklerini, yine dava dışı işçiye ödenen işçilik alacaklarının tamamının davalı şirketlerden sorumlulukları oranında tahsiline hükmedilmesi gerektiğini, mahkeme kararının hatalı olduğunu, dava dışı … müvekkili idare bünyesinde ihale ile güvenlik hizmetlerinde bulunan davalı şirketler bünyesinde çalışan bir işçi olduğunu, söz konusu imzalanan sözleşmeye göre müvekkili kurum tarafından …’e ödenen bedelin davalı şirketler tarafından müvekkili kuruma ödenmesi gerektiğini, alacaklıya karşı müteselsilen sorumlu olan borçlular, kendi aralarındaki iç ilişkide, nihai sorumluluğun hangi tarafa ait olduğu konusunda sözleşme yapabileceğini, nitekim 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 167. (Mülga Borçlar Kanunu Madde 146.) maddesinde düzenlenen, “Aksi kararlaştırılmadıkça veya borçlular arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinden anlaşılmadıkça, borçlulardan her biri, alacaklıya yapılan ifadan, birbirlerine karşı eşit paylarla sorumludurlar. Kendisine düşen paydan fazla ifada bulunan borçlunun, ödediği fazla miktarı diğer borçlulardan isteme hakkı vardır.” şeklindeki hüküm de müteselsil borçlulardan her birinin alacaklıya yapılan ifadan birbirlerine karşı genel olarak eşit paylarla sorumlu olduklarını ancak bunun aksinin kararlaştırılabileceği de açıkça belirtildiğini, müteselsil borçlu, ödediği miktarın iç ilişkide borcun nihai yükümlüsü olan borçludan rücuen tahsil talep etme hakkının mevcut olduğunu, müvekkilinin dava dışı işçiye ödemek zorunda kaldığı tüm tutarı davalılardan rücu etme hakkına sahip olduğunu beyanla ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak … Ltd. Şti’nin davalılar arasından çıkarılmasına, …Tic. Ltd. Şti. ve … Şti. yönünden davanın kabulünü talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmelerinden kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş akdinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 14/12/2020 tarih 2019/2265 Esas 2020/4279 Karar, 29/06/2020 tarih 2019/1436 Esas 2020/2329 Karar ve 21/12/2020 tarih 2019/2279 Esas 2020/4436 Karar sayılı ilamları)
Davacının davalı … Şti. yönünden istinaf isteminin yerinde olmadığı, bu davalının sehven davalı olarak gösterildiği iddiasının ispat edilemediği, keza bu davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesine davacı vekili tarafından verilen cevaba cevap dilekçesinde davacı tarafın esasa yönelik beyanlarda bulunduğu, bu davalıyı maddi hataya dayalı olarak davalı gösterdikleri yönünde bir beyanda bulunmadığı, davacının bu davalıya yönelik istinaf isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacının diğer istinaf sebepleri incelendiğinde ise; Taraflar arasında imzalanan Hizmet Alımına İlişkin Sözleşme’nin 8.2 maddesine göre ihale dökümanları arasında çelişki veya farklılık olması halinde Hizmet İşleri Genel Şartnamesi hükümlerinin 1. Sırada uygulanmasının gerektiği belirtilmiştir. Taraflar arasında imzalanan Hizmet İşleri Genel Şartnamesine göre, yüklenicinin iş verdiği alt yüklenicilerin gündelikçi, haftalıkçı veya aylıkçı olarak işyerinde çalıştırdığı işçi, personel ve teknik elemanların tamamı da yüklenicinin elemanları hükmünde olup bunların ücretlerinin ödenmesinden doğrudan doğruya yüklenicinin sorumlu olacağının kararlaştırıldığı, sözleşmede işçi hak ve alacakları nedeniyle açıkça yüklenicinin (alt işveren davalıların) sorumlu olacağı belirtilmiş olup, tarafların serbest iradeleri ile düzenlemiş oldukları sözleşme ve şartname hükümleri tarafları bağlayacaktır. (benzer nitelikte Y.6.HD 2021/5092 E. – 2021/747 K. Sayılı ilamı)
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı ile davalılar arasında imzalanan sözleşmelerden davalılar … Ltd.Şti. – . … Ltd. Şti. İş Ortaklığı ile imzalanan ve davalı . … Ltd.Şti ile imzalanan bir takım sözleşmelerin eki teknik şartnamelerin 14/6.maddesinde her ne kadar yüklenicinin kıdem tazminatına ilişkin sorumluluktan açıkça muaf tutulduğu anlaşılmış ise de yukarıda ifade edildiği üzere, işçi hak ve alacaklarından Hizmet İşleri Genel Şartnamesi uyarınca açıkça yüklenicinin (alt işveren davalıların) sorumlu olacağı belirtilmiş olup, Hizmet İşleri Genel Şartnamesi hükümleri tarafları bağlayacaktır.
Bu sebeple davacı tarafından ödenen kıdem tazminatının tamamından dava dışı işçiyi çalıştıran davalıların çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak tam sorumluluk esasına göre sorumlu oldukları anlaşılmakla, bilirkişi tarafından teknik şartnamede kıdem tazminatından yüklenicinin muaf tutulduğu sözleşmelere göre bir kısım dönemler için kıdem tazminatı yönünden hesaplama yapılmadığı görüldüğünden bilirkişiden kıdem tazminatı yönünden tüm dönemler için tam sorumluluk esasına göre hesaplamanın yapıldığı ek rapor alınarak bir karar verilmesi gerektiğinden davacının istinaf talebinin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılarak dosyanın mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/01/2021 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/03/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.Ç