Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1411 E. 2023/717 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 29/03/2023
YAZIM TARİHİ : 31/03/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında … tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; alacaklısı davalı …, keşidecisi müvekkili ve lehtarı alacaklı …’in eşi ve yanı zamanda müvekkilinin kardeşi … olan senetten dolayı, müvekkili aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibine girildiğini, davaya konu senette lehtar olarak görülen … , ağabeyi olan müvekkili için … ‘den kredi çektiğini, çekilen krediye teminat olarak da boş bir senet müvekkili tarafından … ‘e teslim edildiğini, kredinin ödenmesinde yaşanan aksaklıklar sebebiyle banka tarafından icra takibi başlatıldığını müvekkili çekilen kredinin bir kısmını bankaya ödediği gibi Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. ve Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyaları ile icra takibine konu olan büyük kısmını da bir diğer kardeşi …’e vererek icra dosyalarının kapatılmasını istediğini, … müvekkilinden aldığı paranın 10.000,00 TL.sini 28/06/2019 tarihinde, 10.541,00 TL.sini ise 31/07/2019 tarihinde … ‘ın avukatına makbuz karşılığında ödeyerek borcu kapattığını, müvekkili için çekilen kredinin asıl ve ferileri tamamen müvekkili tarafından ödenmiş ve verilen boş senetin konusuz kaldığını, davalının ise müvekkilinin kardeşi … ‘in eşi olduğunu, bankadan müvekkili için çekilen kredi müvekkili tarafından kapatıldığı halde, … senedi eşine ciro ederek verdiğini ve bir nevi teminat olarak verilen boş senet doldurularak eski tanzim ve vade tarihleri düzenlenerek icraya konulduğunu, eşler arasında yapılan cirolar iyiniyet kuralından yararlanamayacağını, başka bir senetle de aynı alacaklı tarafından aynı ciro silsilesi ile müvekkili aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, ancak takibe konu senetteki imzalar müvekkiline ait olmadığı için Konya … İcra Hukuk Mahkemesi … E. sayılı dosyası ile imzaya itiraz davası açıldığını ve dosyanın halen derdest olduğunu, müvekkilinin kardeşi … ‘e ya da … ‘in eşi olan davalı …’e bir borcunun olmadığını, müvekkili için çekilen kredinin ödenmesinin müvekkilce yapıldığı dosyaya sunulan/sunulacak ödeme makbuzları ve … ‘tan gelecek yazı cevapları ile ortaya çıkacağını beyan ederek, müvekkilinin Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından davalıya borcu olmadığının tespit edilmesine, öncelikle dava sonuna kadar teminatsız olarak ya da icra dosyasında müvekkili adına kayıtlı olan varlıklar üzerine konulan hacizlerin teminat olarak kabulüne veya takdir edilecek teminat karşılığında icra takiplerinin tedbiren durdurulmasına, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeniyle senetlerde yazılı miktar olan toplam 23.000,00 TL.nin %20’si üzerinden kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; senedin hangi hukuki ilişkinin teminatı olduğu hususunun bir başka deyişle karşılıklı edimleri, içeren bir sözleşmenin teminatı için verildiği konusunun yazılı belge ile kanıtlanmasının gerekli olduğunu, senedin teminat senedi hükmünde olabilmesi için senedin üzerinde açıkça teminat olarak verildiğinin yazılması gerektiğini, takibe konu senet üzerinde teminat ibaresi bulunmadığı gibi, davacı tarafından takibe konu senedin teminat senedi olduğuna dair herhangi bir sözleşme veya yazılı delil sunulmadığını, davacı borçlu olmadığını belirtmekle birlikte bunu ispatlayacak herhangi bir belge, delil sunamadığını, müvekkilinin kocası … , … şubesinde abisi … için 20.000,00 TL.lik kredi çektiğini, abisi bu borcu ödeyemediği için … hakkında banka icra takibine geçtiğini, müvekkillerinin sahibi olduğu … plakalı araca haciz konulduğunu ve bu haczi müvekkilinin eşi … 35.000,00 TL. icra dairesine yatırarak … İcra ve … İcra Müdürlüğüne yatırarak haczi kaldırdığını, yatırıldığında müvekkili … ve eşi … ‘nın beraber yatırdıklarını, geri kalan borç için müvekkilinin eşi … , … işletmekte olup buradan kazandığı paralarla bankaya olan borcunu ödediğini, davacının iddia ettiği gibi icra takibindeki borcu davacının kendisinin ödemesi olayının da olmadığını, bu konu ile ilgili tanıklarının dinlenebileceğini beyan ederek davanın ve tedbir talebinin reddine, davacının davalı müvekkiline % 40 icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Davacının iddia ettiği dava konusu senedin Banka’dan alınan krediye karşılık bu kredinin ödenmesine kadar teminat amacıyla davalıya verildiği iddiası, her ne kadar tanıklarca bu konu hakkında bilgi verilse de, söz konusu senet ve kredi ile dava konusu senedin aynı senet olup olmadığı, tanık ifadelerinin çelişkili olduğu, mahkememizin Ticaret Mahkemesi olması nedeniyle şekli hukuka bağlı kalma prensibi gereğince senede karşı senet ile ispat yükümlülüğünün istisnası olan tanık beyanlarının mevcut olayda tam olarak açıklayıcı olmadığından, senede karşılık senet konusunun ispatının istisnai hükümlerine mahkememizdeki çözüm odağı olarak kullanılmamıştır. Davacı taraf senedin gerçekliğine ve imzaya yönelik herhangi bir itirazda bulunmayıp, sadece senedin ödendiği ve ödemeyi kendisinin yaptığı bu nedenle senetten dolayı borçlu olmadığını iddia etse de davacı taraf yapılan ödemelerde kendi adına kesin ödemeye ilişkin dosyaya herhangi bir makbuz sunamamıştır. Dosya içerisinde bulunan ödemeler bir üçüncü şahıs tarafından yapılmış olduğu gibi, davalı taraf da söz konusu kredinin kendisi tarafından ödendiğini, dolayısıyla davaya konu senedin karşılığını hiçbir zaman alamadığını iddia ederek söz konusu senedi eşi vasıtasıyla takibi koydurduğunu ikrar etmiştir. Bütün dosya kül olarak incelendiğinde, davaya konu senedin geçerli olduğunu, senedin yasal ciro yoluyla devredildiği, davalı tarafın her ne kadar taraflarla akrabalık bağı bulunsa da söz konusu akrabalık ilişkisinin hak sahibi olduğu senet üzerinde senede ilişkin bir olumsuz durum yaratmayacağından davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davacının davasının reddine, davalının talep etmiş olduğu ispatlanamayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin tanık beyanlarını göz ardı ederek söz konusu senet ve kredi ile dava konusu senedin aynı senet olup olmadığına karar vermesinin hatalı olduğunu, tanıklardan …’in 05.04.2021 tarihli duruşmadaki beyanında açıkça; “krediye karşılık …’in … ‘e senet düzenlediği” şeklinde ifadesinin bulunduğunu, yine lehine senet düzenlenen ve eşi vasıtası ile bu senedi icraya konu eden davalı tanığı … ‘de 05.04.2021 tarihli duruşmadaki beyanında “… bana dava konusu senedi ilk çektiğimiz krediye istinaden verdi” dediğini, yani senedin bizzat lehtarı olan, davalının eşi ve tanığı olan … açık açık senedin krediye karşılık verildiğini belirttiğini, mahkemenin, bizzat senedi alan kişi bu durumu kabul etmişken krediye verilen senetle davaya konu senedin aynı olduğunu daha hangi delille ikna edilmesi gerektiğini, mahkeme senede karşı senet ile ispat yükümlülüğünün istisnası olarak tanık beyanlarının mevcut olayda tam olarak açıklayıcı olmadığını belirttiğini, tanık beyanlarının açık olmamasından ne kastedildiğinin anlaşılamadığını, tanık … ise “… ve … benim kardeşlerimdir, bunlar ortak olarak fırın işletmektedirler, ben tam olarak içeriğini bilmemekle beraber ben … ‘ın kardeşi … ‘den kredi alması için teklifte bulundu ve bu krediye karşılıkta …’in … ‘e senet düzenlediğini ve bu senedi de bana teslim ettiler, daha sonra bu kredi ödendi, ben bu senedi normalinde …’e vermem gerekiyordu, ancak … bu senedi benden zorla aldı, hatta bana bu senedi vermezsen seni karakola bildiririm dedi, bende bunun üzerine arada kalmamak için senedi … ‘e verdim” şeklinde beyanda bulunduğunu, bu tanık, hem tarafların kardeşi hem olayların bizzat içinde olan birisi hem de kredi borcunun kapatılması için müvekkilinden parayı alacaklı vekiline götüren kişi olduğunu, bu tanığın beyanlarının gayet açık olduğunu, yine mahkemece krediye karşılık verilen senedin davaya konu senet olduğunun kabul edildiğini, davalının eşi ve tanığı olan … ‘nın ikrarı da kabul edildiğini, ancak ödemelerin üçüncü kişi tarafından yapılmış olduğu yönünde bir kabulün tamamen hatalı olduğunu, mahkemece verilen kararın gerekçesi itibariyle de çelişkili olduğunu beyanla ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalının senet bedelinin %20’si üzerinden kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre davalı tarafından davacı aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile davacının keşidecisi, dava dışı … ‘in lehtarı olduğu, davalıya ciro yoluyla geçen 23.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak toplam 29.156,55 TL alacak üzerinden kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlatıldığı, davacının icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, ancak harcı bono bedeli olan 23.000,00 TL üzerinden yatırdığı, mahkemece harcın tamamlattırılmadığı görülmüştür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120/1 maddesinde, davacının, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu hüküm altına almıştır.
Harç devletin mahkemeler aracılığı ile yaptığı adli hizmete ondan yararlananların katkısıdır. Ancak yasada belirlenen durumlarda harç alınabilir. Diğer bir deyimle kanunsuz harç alınamaz ve eksik olan harç tamamlanmadan işlem yapılamaz. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde de “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 409 uncu maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda belirtilen yasa hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktar ödenmedikçe, davaya devam edilme olanağı bulunmamaktadır. YHGK’nın 04/07/2012 tarih 2012/19-260 Esas 2012/432 Karar sayılı ilamında da bu husus “…Şu hale göre; karar ve ilam harcı maktu ise tamamı, nispi ise dörtte biri dava açılırken davacı tarafından peşin olarak ödenmelidir. Peşin olarak dörtte biri ödenecek olan nispi karar harcı, dava dilekçesinde gösterilen değer üzerinden hesaplanacaktır. Ancak; mahkeme davacının dava dilekçesinde belirlediği hakkın niteliği ve değeri ile bağlı olmadığı gibi hakkın niteliğini ve değerini resen araştırması gereklidir. Bir başka deyişle maktu harca tabi bir iş olduğunu söyleyen davacının bu nitelendirmesi ile mahkeme bağlı değildir. Mahkemenin dava konusu hakkın mal varlığı hakkı (dava konusunun belirli bir değerle ilgili) olduğu kanısına varması halinde bu hakkın değerini takdir etmesi ve karar ve ilam harcını bu değer üzerinden hesaplayarak, davacıya tamamlattırması gerekir. Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamayacağına göre, davanın başında alınmış olan karar ve ilam harcının noksan olduğu, sonradan anlaşılırsa noksan karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunup müteakip işlemler yapılamaz. Yargılama sırasında, dava konusunun değerinin dava dilekçesinde bildirilenden daha fazla olduğu anlaşılır veya mahkemece tespit edilirse, yalnız o oturum için davaya devam edilerek ondan sonraki oturuma kadar noksan değer üzerinden harç tamamlanmadan davaya devam olunamaz. Peşin harcın tamamlanmamasının müeyyidesi ise dosyanın işlemden kaldırılmasıdır…” şeklinde belirtilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, dava konusu takibin fer’isi ile birlikte 29.156,55 TL olduğu gözetildiğinde davacının bu miktar üzerinden peşin harç yatırması gerekirken, bono bedeli olan 23.000,00 TL üzerinden harç yatırdığı anlaşıldığından eksik peşin harç davacıya tamamlattırılmadan işin esasının incelenmesi yerinde olmayıp, kamu düzenine ilişkin ve re’sen nazara alınması gereken işbu husus nedeniyle davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/03/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.Ç