Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : …
KARAR NO : …
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/07/2019
NUMARASI : … Esas – … Karar
DAVACI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. … – …
İSTİNAF EDEN DAVALI : 1- …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI/ MÜTEVEFFA : 2- … – T.C Kimlik No: …
TASFİYE MEMURU : …- T.C Kimlik No:…
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti Ve Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 28/09/2022
YAZIM TARİHİ : 03/10/2022
Davacı tarafından, davalılar aleyhine Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 12/07/2019 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davalı şirketin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda verilen 16/07/2020 tarih … Esas … sayılı kararın Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 24/05/2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamıyla bozularak dairemize iade edildiği anlaşılmakla, dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılar temsilcilerinin yüksek kar payı verileceği ve kendilerine verilen paraların istendiği zaman geri alınabileceği vaadiyle müvekkillinden para tahsil ederek karşılığında makbuz verdiklerini, belirli bir süre sonra müvekkilinin parasını talep etmesine rağmen geri alamadığını, taraflar arasında sahih bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığını, davalıların eski TTK ve BK Kanunu hükümlerini ihlal ettiklerini, özen ve karşı tarafı aydınlatma yükümlülüğünün kasten ihlal etmiş olup hileye uğrayan müvekkilinin iradesinin sakatlanmış olduğunu, haksız fiilin gerçekleştiği tarih itibariyle temerrüde düşüldüğü, temerrüt faizinin haksız eylemin gerçekleştirildiği tarihten itibaren başlatılması gerektiğini, davalı grubun dava konusu olayıp başlangıç aşamasında ödenmiş sermayesinin olmadığını, mali açıdan zararda olup mali durumunu düzeltmek için hileli yollara başvurmuş olduğunu, davalı şirket yönetim kurulunun zarardan müteselsil sorumlu olduğunu, Bankacılık Kanunu hükümlerine göre karar verilmesi gerektiğini beyan ederek müvekkilinin davalı şirket ile ortaklık ilişkisinin olmadığının tespitine, müvekkilinden haksız eylem neticesi alınan 126.755,00 DM (64.813,91 Euro)’nun fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00 Euro’luk kısmının müvekkilinin davalılara ödediği tarihten itibaren 3095 Sayılı Kanun’un 4/A maddesi gereğince fiilen tahsil tarihine kadar işleyecek faizi ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 12/04/2019 tarihinde talep miktarını 39.235,00 Euro artırarak 39.335,00 Euro’ya çıkarmıştır.
CEVAP: Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davaya dayanak yaptığı belge ve davacının beyanları birlikte değerlendirildiğinde davacının davalı şirkete karşı dava açma ehliyetinin bulunmadığını, dava dışı … SA ile davalı şirketin farklı tüzel kişiliklere haiz şirketler olduğunu, varsayıma dayalı olan davacının iddiasının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, bu nedenlerle davanın öncelikle husumetten reddini talep ettiklerini, dava dilekçesine ekli olarak sunulan belgeleri kabul etmediklerini, davalı yönünden belgelerin bağlayıcı olmadığını, TTK’nın 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin ve şirketin kendi paylarını geri almasının mümkün olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, müvekkili şirket veya şirketlerin davacı taraftan para almadığını, müvekkili şirketin bankacılık mevzuatına dayanarak herhangi bir mevduat toplamadığı gibi bunun da mümkün olmadığını, aynı şekilde müvekkilinin SPK, TTK ve BK hükümlerini de ihlal etmediğini, husumet yöneltilemeyeceğini, hakdüşürücü süre ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, davacının Türkiye’de mutad meskeni olmadığını, teminat yatırılması gerektiğini beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, 38.608,00 Euro’nun dava tarihi olan 19/04/2018 tarihinden itibaren işletilecek 3095 Sayılı Kanun’un 4/A maddesi gereğince T.C. Devlet Bankalarının bir yıl vadeli Euro cinsindeki dövize uyguladıkları en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine…” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemenin davacının ödeme ve hile iddiasını ispat ettiğine yönelik kabulünün yasaya aykırı olduğunu, zamanaşımı definin dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu gerekçesiyle reddedilmesinin usul ve yasa aykırı olduğunu, davalı tarafından SPK’ya sunulan CD ve üst yazı içeriklerinin yanlış değerlendirildiğini, zamanaşımına uğrayan dava hakkında kabul kararı verilmesinin hukuki izahının bulunmadığını, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığına yönelik kabulün TTK 329 ve 405 maddelerine aykırı olduğunu, davacının taleplerini hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden reddetmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının elinde bulunan hisse senetlerinin iadesine karar verilmemesinin, bir kısım ödeme belgelerindeki miktarın düşülmemesinin hukuka aykırı olduğunu, ıslah ile artırılan miktar bakımından ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, dava tarihindeki yabancı paranın değeri üzerinden zarar hesabı yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, yerel mahkemenin yemin delilini kullanma hakkının ve isticvap isteminin usul ve yasaya aykırı bir şekilde reddedildiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dairemizin 16/07/2020 tarih … Esas … Karar sayılı kararı ile davalı şirketin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dairemizce verilen karar davacı tarafça temyiz edilmiştir.
Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 24/05/2021 tarih … Esas … Karar sayılı bozma ilamıyla: “….Dava, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespitine ve alacak talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesi kararı taraflara tebliğ edilmiş olup davalılardan … vasisi tarafından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Davada davalı şirket ile davalı gerçek kişiler arasında mecburi dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesi kararına karşı davalı … tarafından süresinde istinaf başvurusunda bulunulmaması nedeniyle … hakkında verilen İlk Derece Mahkemesi kararı kesinleşmiş bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf incelemesi, kamu düzenine aykırılık halleri dışında, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Somut olayda kamu düzenine aykırılık da söz konusu olmadığından bölge adliye mahkemesince istinaf kanun yoluna başvuran davalılar hakkında inceleme yapılması ve bir karar verilmesi gerekirken, davalı … hakkında verilen hükmün kesinleşmiş olduğu gözetilmeksizin İlk Derece Mahkemesi kararının tamamen kaldırılarak dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olması doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle re’sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir….” şeklinde hüküm kurularak dosyanın dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Yargıtay bozma ilamından sonra dairemizce yapılan yargılamada Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin 24/05/2021 tarih … Esas … Karar sayılı bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği gibi gerek davalılardan …’ın gerekse davacının İlk Derece Mahkemesi kararına karşı süresinde istinaf başvurusunda bulunmadığı bu sebeple davalı … hakkında verilen İlk Derece Mahkemesi kararının kesinleştiği anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … yönünden istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davaya konu … A.Ş’nin ünvanının … A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
İlk derece mahkemesince delillerin esastan değerlendirilmesi ve davalı …’nin istinaf kanun yoluna başvurmasından sonra 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4.Madde eklenmiştir.
Yasal düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu ve bu nedenle Anayasa Mahkemesine gidilmesine yönelik davacı talebi dairemizce uygun görülmemiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının TTK.nun 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; davacı ile davalılardan … A.Ş. arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle; tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 743 sayılı MK. 48 (4721 sayılı TMK 50. maddesi), 6762 sayılı TK 7 ve 321 (6102 Sayılı Yasanın 7/1 ve 371/5. maddeleri) ile 818 sayılı BK 145 (6098 sayılı TBK’nın 166/2. maddesi) maddelerindeki düzenlemeler gözönünde bulundurulmak suretiyle 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının istinaf talebinde bulunan davalı …. yönünden kaldırılarak HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili davalı … yönünden karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine karar vermek gerekmiş Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.03.2021 tarih … Esas … Karar sayılı ilamında da belirtildiği Yargıtay bozmasından sonra duruşma açılarak karar verilmesi durumunda istinaf vekalet ücretine hükmedilemeyeceği anlaşıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince davalı … ‘nin istinaf talebinin kabulüne, Konya Asliye … Ticaret Mahkemesinin 12/07/2019 tarih … esas karar sayılı kararının davalı … yönünden KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davalı tarafından yatırılan 3.296,97 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
2- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacının … A.Ş’ye yönelik talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1- Bu davalı yönünden açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2- Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 35,90 TL peşin ve ıslah talebi sırasında yatırılan 4.330,00 TL olmak üzere toplam 4.365,90 TL harçtan alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 4.285,20 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3- Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla (Yargıtay’ca kesinleştiği belirtilen … ile ilgili hüküm) 9.200,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde ve temyiz aşamasında yapılan; 35,90 TL başvurma harcı, 80,70 maktu karar harcı, 267,80 TL temyiz yoluna başvurma harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti gideri, 384,40 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere tahsilde tekerrüre sebebiyet vermemek kaydıyla (Yargıtay’ca kesinleştiği belirtilen … ile ilgili hüküm) toplam 1.568,80 TL yargılama giderinin 3332 sayılı yasanın geçici 4.maddesi gereğince davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5- Davalı şirket tarafından yapılan yargılama giderlerinin 332 sayılı yasanın geçici 4.maddesi nazara alınarak üzerinde bırakılmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,
7- İlk derece mahkemesince davalıdan tahsiline karar verilen tamamlama harcı ile ilgili harç tahsil müzekkeresi düzenlenmiş ise; müzekkerenin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin İlk derece mahkemesince yapılmasına,
C) Davalı … ile ilgili ilk derece mahkemesince verilen karar kesinleşmiş olduğundan bu davalıya yönelik açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
D) İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … Esas sayılı icra dosyası üzerinden tehiri icra talebi ile ilgili İİK’nın 36/5 maddesi gereğince yatırılan teminatın yatırana iadesine,
E) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
F) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; tarafların yokluğunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 28/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır
A.G