Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1290 E. 2023/505 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/04/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : … – (T.C Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 10/03/2023
YAZIM TARİHİ : 13/03/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan Menfi Tespit davasında 21/04/2021 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın davacı şirket ortaklarından iken 2.500 hissesinin 2.000 adedini ortaklardan …’a, 500 adedini de ortaklardan …’a devrederek 2016 yılında ortaklıktan ayrıldığını, hisse devrine ilişkin şirket ortaklar kurulu kararı da alındığını, bu devirden sonra davacı şirketin 2 ortaklı hale gelip ortaklar … ve …’ın hisselerinin eşit olduğunu, hissedarların kardeş olduğunu, davalının ortaklıktan ayrıldıktan sonra Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takip dosyası üzerinden davacı şirket aleyhine 2.000.000,00 TL bedelli bonoya istinaden icra takibi başlattığını, bu bononun davacı şirketin kayıtlarında yer almadığı gibi davacının hisse devrinden dolayı da davacı şirketten alacaklı olmadığını, çünkü, davalının hisselerinin şirkete değil şirket ortaklarına devredilmiş olduğunu, alacaklı/davalı birlikte hareket eden müvekkilin şirketin “450 pay sahibi ve yöneticisi olan …’ın, gerçeğe aykırı olarak müvekkil şirketi borçlandırmış icra takibine dayanak teşkil eden bonoyu keşide edip alacaklıya verdiğini, …’ın bu hususu Cumhuriyet Savcılığı huzurunda ikrar ettiğini, hisse devir bedeli ile bono bedelinin de uyumsuz olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile pay devri bedelinin 250.000,00 TL olduğunu, bonoda nakden kaydı bulunup davalı tarafından bonoda yazılı bedelin davacı şirkete verilmediğini, dava konusu senedin müvekkili şirketin borçlarından dolayı değil, davalının ortaklara devrettiği payların bedelinin teminatı olarak şirket müdürü … tarafından verildiğini ileri sürerek Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibine dayanak teşkil eden bonodan dolayı davacı şirketin davalı …’a borçlu olmadığının tespitine ve davalının %20 tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının hisselerini davacı şirketin diğer iki ortağı olan kardeşlerine devrettiğini, devir bedelinin 2.000.000,00 TL olarak kararlaştırıldığını, ancak o sıralarda borçlu şirketin …’da yeni bir fabrika kurma projesi olduğundan, hisse devir bedelini nakit verme yerine …’da yapılacak fabrikayı müvekkile bırakmayı teklif ettiklerini, müvekkilinin de bu durumu kabul etmiş ve bir süre beklemeyi göze aldığını, bu sırada da şirket adına şirket temsilcisi … tarafından keşide edilen 07.10.2016 düzenleme tarihli, 08.01.2017 ödeme tarihli 2.000.000 TL bedelli senet verildiğini, ancak geçen süre zarfında …’da fabrika kurulmadığı gibi, senet bedelinin de ödenmediğini, müvekkilinin babasının ricası üzerine işlem yapmadığını ve uzun bir süre ödeme yapılmasını beklediğini, ancak 2019 yılı yaz aylarında şirketin mallarını devrettiklerine dair duyumlar almıştır. Yine 3 yıllık senet süresinin dolmaya yakın olması nedeni ile senedin tahsili için icra takibine girişildiğini, devir döneminde davalı …’a elden veya banka kanalı ile herhangi bir devir bedeli ödenmediğini, davacı tarafından da devir bedelinin ödendiğine dair bir kayıt sunulamadığını, müvekkilinin, hisse devir tarihinde davacı şirketin ekonomik yapısını ve iş hacmini bildiği için şirket adına senet verilmesini istediğini, ortada şirketi temsile yetkili kişinin imzaladığı ve geçerliliği sabit olan bir senet söz konusu olduğunu, davacı tarafın senede karşı senetle ispat zorunluluğunu görmezden gelircesine hareket ettiğini, savacının …’ın şirketi zarara uğrattığını, şirketten senedi gizlediğini belirtmesine karşın davayı müvekkile yönlendirdiğini, davacının bu iddialarının dinlenileceği yer işbu menfi tespit davası değil, şirket ortağı …’a açacağı sorumluluk davası olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Davalının dava konusu bononun şirket hisse devri karşılığında düzenlendiğini beyan ettiği, bonoyu tanzim eden …’ın da, Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasına ilişkin 13/09/2019 tarihinde poliste verdiği beyanlarında da davalının beyanlarını teyit ettiği, davalının hissesinin, 06/10/2016 tarihli şirket ortaklar kurulu kararına istinaden Konya … Noterliği’nin 07/10/2016 gün ve …yevmiye nolu hisse devir işlemi ile diğer ortaklara devredilmesi, dava konusu bononun hisse devir tarihi olan 07/10/2016 tarihinde (aynı gün) tanzim edilmesi, tarafların ve davacı şirket adına bu bonoyu tanzim eden …’ın (polis ifade tutanağındaki) beyanları birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu bononun davalının hisse devri karşılığında ancak, hisseyi alan ortaklar değil, dava dışı şirket borçlu gösterilerek düzenlendiği, bononun vadesinde ödenmemesi üzerine, …’da yaptırılacak fabrikadan hisse verilmesinin teklif edildiği sonucuna varılmış, bononun …’daki fabrika hissesi verilmesi teklifinden sonra değil önce düzenlendiği, dolayısıyla teminat bonosu da olmadığı sonucuna varıldığı, dava konusu bono, davacı şirketin ticari defterlerinde kayıtlı değil ise de, bu bononun davacı şirketin münferit temsilcilerinden … tarafından ve …’ın yetkili olduğu dönemde imzalandığı ihtilafsız olduğundan, şirket adına düzenlendiğinin kabul edildiği, her ne kadar bonoda nakden kaydı yazılı ise de, tarafların müşterek beyanlarından bu bononun davalının diğer ortaklara devrettiği hisse bedeli karşılığında düzenlendiği, hisse bedelinin de davalıya ödenmediğinin anlaşıldığı, dava ve takip konusu 2.000.000 TL. bedelli bononun davacı şirket adına verildiğinin, bonoyu şirket adına imzalayan dava dışı …’ın bu şirketin münferiden temsil yetkisinin bulunduğunun sabit olması karşısında dava konusu bonodan dolayı davacı şirketin kural olarak sorumlu olduğu, bononun, sebepten mücerret borç ikrarı niteliğinde kambiyo senedi olması karşısında bononun davacı tarafın ticari defterlerinde yer almamasının bononun vasfını ve geçerliliğini etkilemeyeceği, bononun nakden kaydı içermesine rağmen davalı …’ın dava dışı şirketteki hisselerinin devri karşılığında düzenlendiğinin sabit olduğunun belirlendiği, dava konusu bononun, davalı …’ın davacı şirketteki hisselerinin devri karşılığında düzenlendiğinin sabit olması nedeniyle, hisse devrinden doğan borcun davacı şirkete değil, bu hisseleri devralan …ve … ‘a ait olması nedeniyle davacı şirketin bu bonodan dolayı borçlu olmadığı düşünülebilecek ise de; davacı şirketin münferit yetkili iki ortağının bulunup, ortaklardan birisinin şirket adına imzaladığı bononun diğer ortak tarafından geçerli olmadığının ileri sürülmesinin davacı şirket yönünden hakkın kötüye kullanılması teşkil edeceği, 4721 s. MK’nın 2. maddesine göre de hakkın kötüye kullanılmasını da Kanun’un himaye etmeyeceği, davacı şirketin veya şirket ortaklarından …’ın bu bonoyu şirket adına düzenleyen diğer ortak …’a karşı bu senedin düzenlenmesi nedeniyle, şartları varsa sorumluluk davası açma hakkı saklı kalmak kaydıyla, şirket ortağı olmayan davalı lehtar alacaklıya karşı açılan bu davanın, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olması nedeniyle davanın reddine karar vermek gerektiği, davalı taraf her ne kadar tazminat talep etmemiş ise de; Yargıtay 19. HD’nin 08.07.2020 gün ve 2019/417 E. 2020/1377 K. sayılı emsal içtihadına göre, “İİK’nun 72/4 maddesinde yazılı bu tazminat davalı talep etmese bile mahkemece re’sen verilmesi gereken bir tazminat olduğundan” davacı tarafın uygulanan ihtiyati tedbir talebi nedeniyle re’sen davalı lehine dava değerinin %20’si oranında İİK’nın 72/4. maddesi gereğince tazminata hükmetmek gerektiği gerekçesiyle davanın reddine, 11/12/2020 tarihli ara kararı ile verilen ihtiyati tedbirin kararın kesinleşmesi beklenmeksizin kaldırılmasına, 2004 sayılı İİK’nın 72/4. maddesi gereğince, dava değeri olan 2.665.136,98 TL’nin %20’si olan 533.027,40 TL tazminatın öncelikle dosyadaki 400.000,00 TL’lik teminattan karşılanmak suretiyle davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derce mahkemesince davalının da imzası olduğu … tarihli noter onaylı ortaklık kurulu kararını dikkate almadan karar verdiğini, bu yönüyle kararın hukuka ve yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, taraflar arasında noter onaylı devir sözleşmesi yapıldığını, devir bedeli olarak 250.000,00 TL bedel kararlaştırıldığını, dolayısıyla müvekkilinin en azından 250.000,00 TL’lik kısım hariç borcunun olmadığının noter onaylı resmi senet ile ispatlanmış olacağını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla söz konusu senedin şirket paylarının devrine karşılık verildiği kabul edilse bile şirketin borcunun 2.000.000,00 TL değil, 250.000,00 TL olduğunun davalının noter onaylı imzasını içerir senet ile ispat edildiğini, davalının resmi makamlardaki beyanlarına göre söz konusu senedin teminat olarak verildiğini ikrar ettiğini, dolayısıyla senedi talil ettiğini, senette yazan nakden kaydını değiştirdiğini, bundan sonra davalının, müvekkili şirketten alacaklı olduğunu yazılı delil ile ispat etmek zorunda olduğunu, dava konusu senedin, davalı ve müvekkili şirketin eski yöneticisi … tarafından muvazaalı olarak şirketi zarara uğratmak maksadı ile düzenlendiğini, mahkemenin bu konulardaki itirazlarını hiç dikkate almadığını, davalının ve senedi düzenleyen …’ın Irak’ta bir şirkette ortak olduklarını ve müvekkilinden haczettikleri viyol makinesini bu şirkete satış göstererek ihracatını gerçekleştirdiklerini, dava konusu senedin de müvekkili şirketten haksız şekilde mal tahsil etmek amacıyla düzenlendiğini, dava konusu senedin düzenlenmesi sebebiyle Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyasında …’ın müdürlük yetkisinin kaldırıldığını, müvekkili şirkete karşı başlatılan icra takibindeki ödeme emrinin, senedi düzenleyen … tarafından tebellüğ edildiğini, ancak şirkete haber vermediğini, mahkemenin; senedin önce verildiğini, sonrasında ise davalıya …’daki fabrikanın teklif edildiğini değerlendirdiğini, ancak bu değerlendirmenin maddi vakıalara aykırı olduğunu, davalının …’daki fabrikada yönetici olarak senet tarihinden önce çalışmaya başladığını, icra dosyasında; davalının müvekkili şirkete ait 2 adet makineyi 1.500.000,00 TL bedel üzerinden alacağına mahsuben aldığını ve başka tahsilatlar da yapıldığını, mahkemenin icra dosyasında bakiye alacak miktarını hesaplamadan %20 oranında tazminata karar vermesinin, ayrıca talep olmadan re’sen tazminata karar vermesinin de hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Açılan dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı taraf, dava konusu senedin şirket yetkilisi ve ortağı … tarafından şirket pay devrinden kaynaklanan alacağın teminatı olarak verildiğini, şirketin senet nedeniyle borçlu olmadığını ileri sürmekte, davalı taraf ise senedin şirket pay devri borcu karşılığı alındığını savunmaktadır.
Dava konusu senedin …Şti ortağı ve yetkilisi … tarafından düzenlendiği hususu her iki tarafın beyanları ile sabittir. Bu durumda davalının şirket pay devri nedeniyle davacı şirketten alacak talep edip edemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davalının şirketteki paylarını davacı şirket ortaklarına devrine ilişkin Konya … Noterliği’nce onaylanan … tarihli sözleşmelerde devir bedelinin nakden ve tamamen ödendiğinin belirtildiği görülmektedir. Noterlik Kanunu’nun 82. maddesi gereğince noterlikçe onaylanan imzalar sahteliği sabit oluncaya kadar geçerlidir. Buna göre davalının şirket pay bedelini peşin olarak aldığının kabulü gerekmekte olup aksini iddia eden davalının bu iddiasını geçerli delillerle ispatlaması gerekir. Her ne kadar senedi düzenleyen davacı şirket yetkilisi …, dava konusu senedin şirket pay devri karşılığında verildiğini beyan etmiş ise de Türk Ticaret Kanunu’nun 626. maddesinde limited şirketlerde müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle yükümlü oldukları düzenlenmiş olup özenli bir temsilci, iyiniyet ve sadakat borcu gereği, temsil ettiği şirketin çıkarına aykırı olarak bir işlem yaparsa bu işlem kural olarak temsil görevinin dışında kalacağından davacı şirket yetkilisinin özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı beyanı davacı şirketi bağlamaz. Ayrıca, dava konusu senette nakden kaydı bulunmakta olup davalı senedin pay devri karşılığında verildiğini beyan ederek senedi talil etmiş ve ispat yükünü üzerine almıştır. Buna göre davacı şirket pay devri nedeniyle davacı şirketten alacaklı olduğunu ispatlamakla yükümlüdür. … Şti’deki paylarını davalı şirkete değil, davalı şirket ortaklarına yapmış olan davalı pay devri nedeniyle davacı şirketten alacaklı olduğunu ispata elverişli yazılı delil sunmamış, cevap dilekçesi ve delil listesinde yemin deliline de dayanmamıştır. Mahkemece tüm bu hususlar gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar vermek gerektiği, ancak mahkemece yapılan yanlışlık yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK 353/1/b.2 maddesi gereğince davanın esası hakkında yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca, menfi tespit davasının kabulü halinde borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötüniyet tazminatı olup, borçlu lehine kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için, icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının da kötüniyetli olması gerektiği, alacaklı icra takibi başlatmakta kötüniyetli değilse, aleyhine kötüniyet tazminatı hükmedilemeyeceği, davalı alacaklının kötüniyetli olduğunu gösteren herhangi bir delil bulunmadığından davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/04/2021 tarih, … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,

1-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının karar kesinleşince ve talep halinde davacıya iadesine,
2- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflara ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı, 16,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 178,60 TL istinaf yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın KABULÜ ile; davacının, takip dayanağı 07/10/2016 düzenleme, 09/01/2017 vade tarihli 2.000.000,00 TL bedelli senet olan Konya …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nedeniyle davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Davacının kötüniyet tazminatı talebinin REDDİNE,
3- Alınması gereken 182.055,50 TL harçtan, peşin alınan 45.513,88 TL harcın mahsubu ile bakiye 136.541,62 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 230.954,11 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5- Davacı tarafından yapılan 44,40 TL başvuru harcı, 45.513,88 TL peşin harç, 650,00 TL bilirkişi ücreti, 149,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 46.357,28 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6- Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta hüküm kurulmasına yer olmadığına,
7-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 1.320,00 TL yargılama giderinin, davalıdan tahsili ile Hazine’ye irad kaydına, bu amaçla harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
8-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde gider avansını yatıran tarafa iadesine
C) İlk derece mahkemesince arabuluculuk ücreti ile ilgili 28/06/2021 tarihinde düzenlenen harç tahsil müzekkeresinin bila infaz iadesinin ilk derece mahkemesince istenmesine,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince kararın dairemiz tarafından tebliğe çıkarılmasına,
E) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 10/03/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

O.B