Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1198 E. 2023/368 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/02/2023
YAZIM TARİHİ : 22/02/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 25/03/2021 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı … A.Ş.’ nin kredili müşterisi olduğunu, kredi kullandırım şartı olan müşteri çeklerine aval imza eklenmesi ile çek bedelinin, vade ve tutarına göre iskonto (kredi kullandırılması) edilmesi kaydıyla kredi kullanıldığını, davalı …’ın, … .’ nin müşterisi olduğunu ve … .’ nin düzenlediği … tarihli … seri … numaralı faturaya istinaden … ‘ ye olan borcuna karşılık kendi müşteri olan … – … ortaklığından aldığı 2 adet müşteri çekiyle ödeme yaptığını, …’dan bu aldığı çeklerle birlikte elinde bulunan diğer 3 adet çekle … ‘ den kredi alabilmek için ciro edilerek … A.Ş.’ ye verildiğini,… .Şti. adına müvekkili tarafından ciro edildiği ayrıca işlemin gerçekleşebilmesi için aval imzası ile çekin ön yüzüne şahsi kefalet imzası atması gerektiğini, buna bağlı olarak müvekkil … ‘in de her bir çekin ön yüzüne, keşideci imzasının yanına kendi isim ve soyismini yazarak imzaladığını, dolayısıyla müvekkili …, … A.Ş.’ den kredi kullanım gereği … A.Ş. lehine şahsi aval imzalayarak kefil olduğunu, ancak vadesi geldiğinde … – … ortaklığına ait çeklerin ödenmediğini, …’ ın çek bedellerini … A.Ş.’ ye ödediğini, kendi mağduriyetini giderebilmek için sadece çek sahibi … – … ortaklığına başvuru yapabilecek iken, iptal edilmeyen aval imzası halen çekin ön yüzünde mevcut olan aval imza sahibi müvekkili … ‘ e de başvurarak yasal olmayan bir yola başvurduğunu, ancak müvekkil … ‘ in sorumluluğu olmamasına rağmen Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına icra takibi başlatıldığını, davalı … ve vekili Av. …’ a defalarca bu borcun kendisine ait olmadığının belirtildiğini ve karşılığında sehven kendisine yöneltildiğinin belirtilmesine rağmen takibe istinaden müvekkili … ‘ den tahsil etmek için … ‘ in sahip olduğu … ili, … ilçe, … li Mah/köy, … parsel, … cilt no, … sayfa nolu, … m² yüzölçümü, … niteliğinde olan ½ hisse olan taşınmaz üzerine … tarih … sayılı haciz yazısı ile 6.472,25 TL bedel ile icrai haciz işlendiğini, yine müvekkilinin sahip olduğu taşınmaz üzerine … tarih … sayılı haciz yazısı ile 11.879,32 TL bedel ile icrai haciz işlendiğini, ilave olarak davalının yine haksız ve yasal olmayan bir şekilde Konya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyaya 13.500,00 TL tutarla müvekkili … ‘ in çalıştığı işyeri olan … ‘ na maaş haczi yazısı gönderdiğini, bu yüzden müvekkili … ‘in mağduriyetinin giderilmesi için Konya … İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı dosyalarında borçlu olmadığının tespitine, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalının dava dilekçesinin tebliğine rağmen herhangi bir cevap vermediği duruşmalara da katılmadığı görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının dava dışı … . Şti.’nin şirket müdürü olduğu, davaya konu çeklerin davalı tarafından davacının müdürü olduğu dava dışı … Şti.’ye devredildiği, dava dilekçesinin ekinde yer alan çek görüntüleri dikkate alındığında davalının çekleri devraldığı ve ciroladığı dönemde çeklerin ön yüzünde avalist imzasının bulunmadığı, avalist imzasının çeklerin devrinden sonra atıldığı, bu bakımdan davacının bu avalist imzasından kaynaklı davalıya borçlu olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. 2004 sayılı İİK’nın 72/5. Maddesi uyarınca;Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Somut olayda, davalının çekleri devraldığı ve ciroladığı dönemde çek üzerinde davacının avalist imzasının bulunmadığını bilmesi veya bilmesi gerekmesi nedeniyle takibin kötüniyetli olduğu kabul edilerek davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmetmek gerekmiştir…” gerekçesiyle davanın kabulü ile; Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibi ve Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibi nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibi ve Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibinin davacı … yönünden iptaline, 13.691,00 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 2.738,20 TL tazminatın davalı …’dan alınarak davacı … ‘e verilmesine, 2004 sayılı İİK’nın 72/5. Maddesi uyarınca Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibi ve Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin davacı … yönünden derhal durdurulmasına şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Türk Ticaret Kanunu’nun 701/4. maddesinde “Kimin için verildiği belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır.
” hükmünün belirtildiğini, bu hüküm aksi ispat edilemeyecek, kesin kanuni karine içerdiğini, davacının, senedin ön yüzünü “avalistimdir” ibaresini yazarak imzaladığını, eğer davacı, davasında iddia ettiği gibi bir başkası lehine aval vermiş olsaydı bunu özel olarak belirterek imza etmesi gerekirken, menfi tespit davasına konu olan çek üzerinde bu hususa ilişkin hiçbir ibare bulunmadığını, davacının iddialarının, kambiyo senedi üzerinde davacının aval imzası bulunmakla birlikte borcu olmadığına ilişkin olduğunu, bir senedin karşılıksız (bedelsiz) olduğunun ispat yükünün, davacı borçluya düştüğünü, kambiyo senedinin bedelsizliğini ileri süren borçlunun, bu iddiasının ispat yükü altında olduğunu, bedelsizlik iddiasının yazılı delille ispatlanması gerektiğini, ilk derece mahkemesince verilen hükümde hukuka aykırı bir diğer durumun ise, davacının iddialarının, üzerinde teknoloji marifetiyle oynama yapmanın çok kolay olduğu senet fotokopileriyle ispatladığının varsayıldığını, TTK’ da öngörülen aval, temeldeki borç ilişkisi sakat olsa bile, aval verenin avalliğini koruduğunu, ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararın; TTK’nın 701. maddesinde belirtilen kesin kanuni karineye aykırılık teşkil ettiğini, aynı zamanda HMK’nın 200 ve 201. maddelerinde öngörülen ispata ilişkin şartları karşılamayan, çek fotokopisinin hükme esas alınmış olmasının bir diğer hukuka aykırılık nedeni olduğunu, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak, yeniden yargılama neticesinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.10.2020 tarih 2017/12-268 Esas 2020/729 Karar sayılı ilamında “…. 14. Aval, TTK’nın 700. maddesine göre poliçede yazılı bulunan borcun kısmen veya tamamen teminat altına alınmasını sağlayan bir nevi kefalettir. Bu kefaleti veren şahsa, aval veren denir (Bozer A./Göle C.: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2017, s.161).
15. TTK’nın 700. maddesinin 2. fıkrasına göre aval, üçüncü bir kişi veya poliçede imzası bulunan başka bir kişi tarafından da verilebilir. Bu şekilde poliçe borçlularından biri lehine aval verilmek suretiyle poliçenin ödenmesi güvence altına alınacağından o poliçenin tedavülü kolaylaştırılmış olur (Bozer/Göle, s. 161 ).
16. TTK’nın avalin şekline ilişkin 701. Maddesi; “(1) Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır. (2) Aval “aval içindir” veya bununla eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve aval veren kişi tarafından imzalanır. (3) Muhatabın veya düzenleyenin imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır. (4) Kimin için verildiği belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır.” şeklindedir.
17. Bu düzenlemeye göre poliçenin ön yüzünde avale ilişkin herhangi bir ibarenin bulunmaması ancak imzanın bulunması hâlinde, muhatabın veya düzenleyenin imzaları dışında poliçenin ön yüzüne atılan her imza aval şerhi sayılır. Poliçenin ön yüzüne atılan aval şerhinin kimin için verildiği belirtimez ise aval düzenleyici için verilmiş sayılır.
18. Avale ilişkin hükümler TTK’nın 778. maddesinin 3. fıkrası gereğince bonolar hakkında da uygulanır. TTK’nın 776. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi ile aynı Kanunun 778. maddesinin atfı ile uygulanması gereken TTK’nın 701. maddesi birlikte değerlendirildiğinde bononun geçerli olması için tek imza yeterlidir ve senet ön yüzüne atılan ikinci imza aval şerhi sayılır. Ne var ki, poliçenin ön yüzüne düzenleyen tarafından iki imza atılmış olsa dahi, bu imzalar TTK’nın 700. maddesine göre aval olarak kabul edilemez. Ancak, keşideciden başka bir kişi tarafından aval veya benzeri sözler kullanılarak imzalanmışsa aval olarak sayılır.
19. Aval verenin borcu bağımsız bir borçtur, bir diğer ifade ile feri nitelikte değildir. Aval ile teminat altına alınan borç geçersiz olsa bile, aval verenin sorumluluğu devam eder. Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerlidir. Yani lehine aval verilenin borcu geçersiz olsa bile, aval veren bu geçersizliği ileri süremez. Lehine aval verilenin mevcut olmaması, ehliyetsiz olması ya da imzasının sahte olması hâlinde de aval verenin sorumluluğu devam eder. TTK’nın 702. maddesinin 2. fıkrası gereğince aval veren, sadece kambiyo senedindeki zorunlu şekil eksikliğini ileri sürebilir (20.04.2018 tarihli ve 2017/4 E., 2018/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı)…” hususunun belirtildiği,
Davacının dava konusu çeklerdeki avalimdir şerhinin faktoring şirketinin talebi üzerine 2.ciranta lehine ve son hamil lehine verdiğini iddia etmiş ise de; çeklerdeki aval şerhinin kimin lehine verildiği belli olmadığından keşideci lehine verilmiş sayılacağı, davacının avali faktoring şirketinin talebi üzerine 2.ciranta lehine ve son hamil lehine verildiğini yazılı delille ispat edemediği, bu nedenle lehtara karşı çeklerde belirtilen borçtan keşideciyle birlikte müteselsilen sorumlu olduğu (Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 25/11/2015 tarih 2015/3785 Esas 2015/15626 Karar sayılı ilamı), ancak davacının yemin deliline de dayandığı, yemin delilinin HMK’nın 225 ve devamı maddelerinde düzenlendiği, yeminin kesin delillerden olduğu, yemin deliline dayanan taraf, iddia veya savunmasının diğer delillerle ispatlanmamış olması nedeniyle bu delile sıra gelmiş olduğunu başka türlü bilemeyeceğinden; mahkeme, yemin teklif etmek hakkı bulunduğunu istek sahibine hatırlatmakla yükümlü olduğu, şu durumda kural olarak, yemin teklifi hakkı kullandırılmadan karar verilemeyeceği, hal böyle olunca davacı taraf avalin faktoring şirketinin talebi üzerine 2.ciranta lehine ve son hamil lehine verildiğini, bu nedenle borcunun bulunmadığını iddia ettiğinden ispat yükünün davacıya düştüğü, davacının avalin faktoring şirketinin talebi üzerine 2.ciranta lehine ve son hamil lehine verildiğini yazılı delille ispat edemediğinden, davacıya yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği, bu nedenle ilk derece mahkemesince davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan deliller toplanmamış ve bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından davalının istinaf başvurusunun kabulüne karar vermek gerekmiş yukarıda belirtilen eksikliklerin ikmalinden sonra delillerin esastan değerlendirilip hüküm tesis etmek üzere HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 233,81 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/02/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G