Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1175 E. 2021/1406 K. 18.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :
TARİHİ :
NUMARASI :

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVA : Alacak (Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 18/06/2021
YAZIM TARİHİ : 22/06/2021
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya Asliye … Hukuk Mahkemesinin …Esas sayılı dosyası ile açılan tazminat davasında 20/12/2018 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulü kısmen reddine ilişkin karara karşı, davacı ile … nin istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra; dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yurt dışında çalışarak biriktirdiği paralarını, hem ülkesinde değerlendirilmesi hem de istediği zaman geri alabileceği maksadıyla, davalı şirkete bir belge karşılığında yatırdığını, ancak defalarca istemesine rağmen, müvekkilinin davalılardan halen parasını geri alamadığını, davalıların dolandırmak kastı ile açıkça kanunlara aykırı hareket etmek suretiyle, gerçek olmadığını bile bile müvekkilini ve daha binlerce kişiyi kandırarak bir takım belgeler kaşılığı, şirket kayıtlarına geçirdiğini, davalıların tüm bu faaliyetlerinin hukuka aykırı olduğunu ve dolandırma kastı ile hareket ettiklerini, bu nedenle de şirketleri paravan olarak kullanmak suretiyle kanunu dolanarak işlem yaptıklarını, TBMM meclis tutanaklarında, hem de SPK raporlarında ayrıntılı açıklandığını, bu nedenlerle müvekkili ile davalılar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine ve fazlaya dair hakları sakla kalmak kaydı ile 1.000 Euro’nun ödendiği tarih itibariyle işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının oyalama iddiasının basmakalıp olduğu, makul ve inandırıcı delillerle ispatının gerektiği, 23 yıl boyunca oyalanmış olabileceğinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacı taleplerinin zamanaşımına uğradığını, belirtilen basın açıklamalarından da anlaşılacağı üzere dava açılmasına engel bir vaatte bulunulmadığını, davacının elindeki hisse senetlerini 13/05/2016 tarihinde İMKB’ye kote ettirdiğini, buda ortaklık iradesini gösterdiğini, müvekkili şirket yöneticileri aleyhine açılan ceza davalarının bir kısmının zamanaşımına uğradığını, bir kısmında ise beraat ettiklerini, gerek mülga 818 sayılı BK’nın 60 ve gerekse merri 6089 sayılı TBK’nın 82/f.1 maddesi gereğince zamanaşımı talebinde bulunarak davanın reddini talep ettikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının davasının aktif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: İş bu dosyada müvekkilinin dava dışı … ile ortak hissesinin olduğu ve tek başına dava açamayacağı gerekçesinin hukuken kabul edilebilir yanı olmadığını, müvekkilinin davasında kendi hissesine düşen kısmı talep ettiğini, …’a ilişkin bir talebinin bulunmadığını belirterek istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak istemine ilişkindir.
Dosyanın yapılan incelenmesinde; ilk derece mahkemesince açılan dava ile ilgili 09/09/2020 tarihinde davanın kabulüne ilişkin karar verildiği, ancak yargılama devam ederken 20/05/2020 tarihinde davacının vefat ettiği anlaşılmıştır.
Davacı …’nın ölümü ile TBK’nın 513/1 maddesi gereğince vekalet ilişkisi sona erdiğinden gerekçeli kararın 20/05/2020 tarihinde ölen davacı vekiline tebliğinin hukuka uygun olmadığı, gerekçeli kararın davacının mirasçılarını gösteren mirasçılık belgesinin temin edilmesinden sonra davacı mirasçılara tebliğ edilip istinaf süresi beklendikten sonra karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulup başvurulmaması durumuna göre işlem yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- Dava dosyasının HMK’nın 352. maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi gereğince, İlk Derece Mahkemesi’ne GERİ ÇEVRİLMESİNE,
2- Yukarıda belirtilen işlemler yapıldıktan sonra istinaf talebinin incelenmesi için dosyanın dairemize gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda, 18/06/2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

e-imzalıdır

e-imzalıdır
(muhalif)

e-imzalıdır

e-imzalıdır

MUHALEFET ŞERHİ: İşbu alacak davasının 08.11.2019 tarihinde ikame edildiği, ilk derece mahkemesinde yargılama devam ederken, davacı …’ın 20.05.2020 tarihinde vefat ettiği, ilk derece mahkemesince davacının vefat ettiğine dikkat edilmeden 09.09.2020 tarihinde davacının aktif husumet dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermiştir.
UYAP sisteminden ölü davacı …’ın nüfus aile kayıt tablosunun incelendiğinde, evli ve birden fazla çocuklu olarak vefat ettiği anlaşılmıştır..
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 640/II. Maddesinin I. fıkrasında; “Birden çok mirasçı bulunması hâlinde, mirasın geçmesiyle birlikte paylaşmaya kadar, mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir.” hükmü ve aynı maddenin II. fıkrasında “Mirasçılar terekeye elbirliğiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere, terekeye ait bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler.” hükmü düzenlenmiştir.
Davacının ölümü ile mirasçıları arasında elbirliği mülkiyeti oluşmuştur. Bu nedenle aralarında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır.
Somut olayda, davacının mirasçılarının davaya katılması sağlanmadan, izinleri alınmadan veya terekeye temsilci atanmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması hatalıdır.
Taraf teşkilinin sağlanması dava şartı olup, bu koşul yerine getirilmeden işin esasına girilemez. Kamu düzenine ilişkin bu hususun, yargılamanın her safhasında Mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir.
İlk derece mahkemesince davacının vefat ettiği dikkate alınmadan, ölü davacı hakkında hüküm kurduğu, sayın heyetin de davacının mirasçılarına tebligat çıkarılmaması nedeniyle eksikliğin ikmali ile dosyanın tekrar dairemize gönderilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, ölü kişi hakkında karar ittihazının doğru olmaması nedeniyle, 4721 sayılı yasanın 640. maddesinde belirtildiği şekilde taraf teşkili sağlandıktan sonra, ilk derece mahkemesince iddia ve savunmalar çerçevesinde toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olacağı, ölü kişi hakkında hüküm kurulmasının kamu düzenini zedelediği, davada taraf teşkilinin ise direk kamu düzeniyle ilişkili olduğu ve yargılamanın her aşamasında dikkat edilmesi gerektiği, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 06/07/2020 tarih, 2017/30038 Esas, 2020/8846 Karar, 16. Hukuk Dairesinin 08/07/2020 tarih, 2016/17305 Esas, 2020/2769 Karar sayılı içtihatlarının da bu yönde olduğu, Yargıtay’ın bahsi geçen daireleri ile diğer dairelerin ölü kişi hakkında hüküm kurulması halinde; mirasçılara tebligat yapılması gerekçesiyle dosyaları geri çevirmediği, verilen kararı usul, yasaya ve kamu düzenine aykırı olması nedeniyle ölü kişi hakkında verilen kararları bozduğu, sayın çoğunluğun kabulüne göre de davacının ölümü ile vekalet ilişkisinin son bulduğu gözetilmeden, eksikliğin ikmali ile dosyanın daireye tekrar gönderilmesi isteminin tenakuz oluşturduğu, bu halde ilk derece mahkemesinin vekalet ilişkisinin son bulması nedeniyle istinaf talebinin reddine karar vermesinin usul ve yasaya uygun olacağı anlaşıldığından, sayın çoğunluğun görüşüne katılmadığıma dair muhalefet şerhimdir.

e-imzalıdır