Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1168 E. 2023/517 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/03/2021
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : …
VEKİLLERİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 10/03/2023
YAZIM TARİHİ : 13/03/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 18/03/2021 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; davalı tarafından müvekkili şirket aleyhine Konya … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlatıldığını, takibin kesinleştiğini, taraflar arasında birçok ticaret yapıldığını, 2018 yılı içerisinde … ‘ın sahibi olduğu grup şirketler adına … ile müvekkili şirket yetkilisi … arasında, …’ın sahibi olduğu grup şirketler üzerinden yurt dışından 14 adet CNC tezgahın ithal edilerek, müvekkil şirkete satışı konusunda anlaşmaya vardıklarını, taraflar arasındaki yılların getirdiği karşılıklı güven ilişkisine dayanarak müvekkili şirketin henüz satın alacağı mallar ithal edilip, kendisini teslim edilmeden önce dilekçede dökümü yapılan makinaları, çekleri ve nakit parayı verdiğini, kendi edimini yerine getirdiğini, sevkiyatı yapılan makinelerin müvekkili şirkete teslim edilmeden başkaca firma ve şahıslara satıldığını, çeklerin bedelsiz kaldığını, bedelsiz kalan çeklerden … seri nolu, 26.500 TL.bedelli, … tarihli çekin muvazaalı olarak davalı şirkete ciro edildiğini, ciro silsilesindeki şirketlerin sahiplerinin kardeş olmalarının yapılan işlemin muvazaalı olduğunu ortaya koyduğunu, çekteki ciro silsilesinin ilk cironun lehtar cirosu olmaması nedeniyle kopuk olduğunu, davalı şirketin ciro silsilesi kopuk olan çeki kötüniyetli olarak devraldığını ileri sürerek müvekkilinin takibe konu çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki takibin iptaline, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiş, 09/10/2019 tarihli dilekçesi ile de icra dosyasına yatırılan paraların alacaklıya ödendiğini, bu nedenle davaya istirdat davası olarak devam ettiklerini beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle özetle; müvekkilinin çekte son yetkili ve iyiniyetli hamil olduğunu, davacının taleplerinin muhatabının müvekkili olmadığını, müvekkilinin lehtar şirketten bağımsız, ilgisi bulunmayan 3. şahıs olduğunu, müvekkili davalının lehtar ve diğer cirantalarla birlikte hareket ettiği ve kötüniyetli olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğunu, ciro silsilesindeki kopukluğu iddiasına gelince müvekkilinin kendisinden önceki ciroların sıhhatini araştırma yükümlülüğünün bulunmadığını, dava konusu çekin tahsil edildiğini ve icra dosyasının kapatıldığını savunarak davanın reddine ve davacının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince;Davaya konu çekin incelenmesinde; keşidecisinin davacı, lehtar-cirantasının dava dışı … Şti., hamilinin davalı, tanzim tarihinin 27/09/2019 olduğu anlaşıldığı, her ne kadar davacı çekteki lehtar unvanı ile ilk ciranta unvanının farklı olması nedeniyle çekteki ciro silsilesinin kopuk olduğunu davalının yetkili hamil olmadığını ileri sürmüş ise de 23.12.2019 tarihli Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün yazı cevabı ile … Şti. Unvanlı bir şirketin bulunmadığının bildirmesi karşısında, davaya konu çekin lehtar kısmında yazılı unvanın ”pazarlama” kısmının hatalı olarak yazıldığı, çekin lehtarının … . Şti. Olduğu ve çekteki ciro silsilesinde kopukluk olmadığı kabul edildiğinden davacının bu iddiası yerinde görülmediği, davacı şirket temsilcisinin, aralarında davalı şirket temsilcisininde olduğu 3 kişi hakkında yaptığı şikayet üzerine açılan Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasında şüpheliler hakkında dolandırıcılık suçundan soruşturma yapıldığı, soruşturma neticesinde 09/01/2020 tarihinde aralarında davalı şirket temsilcisinin de bulunduğu şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği, karara itiraz edilmesi üzerine de itirazın reddine karar verilerek takipsizlik kararının kesinleştiği, somut olayda ispat yükünün davacıda olduğu, davacının öncelikle davaya konu çekin bedelsiz olduğunu ispatlaması devamında da davalının çekin bedelsiz olduğunu bilmesine rağmen kötü niyetli olarak çeki iktisap ettiğini ispatlaması gerektiği, her ne kadar senede karşı senetle ispat kuralı gereğince davacı çekin bedelsiz olduğunu yazılı delillerle ispat etmek zorunda ise de yetkili hamil konumundaki davalının kötü niyetli olduğunu tanık dahil her türlü delille ispatlanabileceği, davacının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 13/08/2020 tarihli bilirkişi raporu ile; davaya konu çekin davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, inceleme tarihi itibariyle davacının dava dışı şirketten 1.639.609,31 TL tutarında alacaklı olduğunun tespit edildiği, davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen 16/11/2020 tarihli bilirkişi raporu ile; davaya konu çekin davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, defter kayıtlarına göre davalının davacı ve dava dışı şirketle aralarında ticari ilişki bulunmadığının tespit edildiği, her ne kadar dava dışı şirkete ait ticari defter ve belgeler üzerinde de incelme yapılmasına karar verilmiş ise de ilgili şirkete defter ibrazı hakkında gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesine rağmen ticari defter ve belgeler ibraz edilmediği, bu kapsamda davacı defterlerine göre davacı dava dışı şirketten alacaklı olarak gözükse de davaya konu çekin davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, ayrıca dava dışı şirket defterlerinde inceleme yapılamaması nedeniyle davacı defterlerindeki davacının alacaklı olduğu yönündeki kayda itibar edilmesinin 6100 sayılı HMK’nın 222. Maddesi uyarınca mümkün olmadığı, dava dışı şirketin defter ibraz yükümlülüğünü yerine getirmemesinin eldeki davada taraf olmaması nedeniyle davacı lehine yorumlanamayacağı kabul edildiğinden davacının bedelsizlik iddiasını usulünce ispatlayamadığı sonucuna ulaşıldığı, 6100 sayılı HMK’nın 226. Maddesi uyarınca konusu suç teşkil eden vakıalar yemin konusu olamayacağı, somut olayda, davacının iddiası senedin bedelsiz olduğuna ilişkin olup, bedelsiz senedi kullanma TCK kapsamında suç teşkil ettiğinden davacıya yemin delili hatırlatılmadığı, tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının davaya konu çekin bedelsiz olduğunu ve davalı tarafından kötü niyetli olarak iktisap edildiğini usulünce ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, İİK 72/4. Maddesi ve İİK 72/5. Maddesinde belirtilen tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle de tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacının istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında; “davaya konu çekin davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacının dava dışı şirketten (lehtar ciranta) alacaklı olduğu, davaya konu çekin davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalının, davacı ve dava dışı şirketle ticari ilişkisi olmadığı hususlarının tespit edildiğini, bir başka anlatımla müvekkilinin çek nedeniyle borçlu olmadığının, bu durumun davalı defterlerinden de anlaşıldığının tespit edildiğini, bu tespitlere rağmen dava dışı şirketin defterlerini ibraz etmediğinden bahisle lehe delil olmama gerekçesiyle davanın rededildiğini, oysa ki, davalının defterlerinde de bu çekin yer almadığını, yine davalının defterlerine göre de bu çekin davalıya verilmesini gerektirecek dava dışı şirketle bir ticari işlerinin olmadığını, HMK 222 gereğince davalı defterleri kendisi aleyhine delil olma özelliği taşıdığını, buna göre gerekçe ve tespitler ile hüküm çelişmekte olup, maddi gerçeklere aykırı hüküm tesis edildiğini, davalı ile arasında ticari ilişki yokken, davalının kendi defterlerinde dahi kayıtlı olmayan çeki tahsile koymasının doğal bir işlem olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, üstelik, aralarında ticari ilişki olmayan bu ” … ” Unvanlı yani ortak unvanlı şirketlerin abi-kardeş iki kişiye ait olduğu da değerlendirildiğinde, iyi niyetten bahsetmenin imkansız olduğunu, çekin cirolanarak iyi niyetli 3. Kişi izlenimi yaratılmaya çalışıldığını, buna karşın ticari kayıtlarla bunun aksinin ispat edildiğini ne var ki yerel mahkemece usul, yasa ve maddi gerçeklere aykırı şekilde anlaşılması mümkün olmayan bir mantık yürüterek kendi tespit ettiği bu gerçekler hilafına çelişkili olarak davanın reddine karar verdiğini, yerel mahkemece hükmüne dayanak yaptığı HMK 222. maddesinin ise lafzı, ruhu ve aynı konudaki devam maddeleri gözetilmeden değerlendirmesinin hatalı olduğunu, dava dışı şirketin ticari defterlerini ibraz etmediği ve bu nedenle de incelemenin yapılamaması karşısında lehe delil kuralının işletilemeyeceğinden bahisle hüküm kurulduğunu, bahsedilen defterlerin, yasa gereği tutulması zorunlu olan ve varlığında şüphe olmayan ticari defterler olduğuna göre, dava dışı şirketin “elimde ticari defter yoktur” deme şansının da bulunmadığını, benzer şekilde, defter ibrazından kaçınılmasının da mümkün olmadığını, müvekkili şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonrası hazırlanan 13.08.2020 tarihli “Bilirkişi Raporunda” müvekkil şirketin, dava dışı … A.Ş” den 1.639.609,31 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, buna karşın, dava dışı şirket ” … ” ticari defterlerini teslimden kaçındığını, davalının ticari defterlerinin kendisi aleyhine delil olması ve defterlerindeki lehe ve aleyhe kayıtların birbirinden ayrılamamasının yasa gereği olduğunu, yine hem davalının hem de davacının defterlerinde bu çek kayıtlı olmadığına göre, bu kayda da itibar edilmesi gerektiğini, davalı şirketin ticari defterlerinde yapılan inceleme sonrası hazırlanan 16.11.2020 tarihli Bilirkişi Raporunda; “…davaya konu çekin davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı, defter kayıtlarına göre davalının, davacı ve dava dışı şirketle aralarında ticari ilişki bulunmadığı tespit edilmiştir…” şeklinde teknik tespitte bulunulduğunu, bu rapora mahkeme tarafından da itibar edildiğini, davalı şirketin sahibi ve yetkilisinin … olduğunu, Dava dışı şirket ” … A.Ş.” nin sahibi ve yetkilisinin ise … olduğunu, gerek davalı şirketin gerekse dava dışı şirketin sahibi ve yetkililerinin abi – kardeş olduklarını, dava dışı şirketin, kendilerine usule uygun tebligat yapılmasına karşın defterlerini ibraz etmemesi ve kardeşinin şirketi olan davalı şirketle de bilirkişi raporu ile sabit arasında hiçbir ticari ilişki olmamasına karşın davaya konu çekin ciro yoluyla neden devrettiğini, özetle iyi niyetli 3. Kişi imajı yaratmaya çalışarak, aslında ticari ilişkiye konu olmayan ve gerçekte davacı müvekkilin alacaklı olduğu yerde haksız kazanç elde etmeye çalışarak bu işlemleri yaptığının sabit olduğunu, yerel mahkemece eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, dava konusu çekte ciro silsilesi kopuk olduğundan davalının yetkili hamil olmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı taraf, Konya … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında takip dayanağı olan … seri nolu, 26.500,00 TL bedelli, … tarihli çekin bedelsiz kaldığını, çekin lehtar tarafından davalıya ciro edildiğini, çekin lehtarı olan şirket yetkilisi ile çeki lehtardan ciro yoluyla devralan şirket yetkilisinin kardeş olması nedeniyle çek devrinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek istirdat talebinde bulunmakta, davalı taraf ise dava konusu çekin meşru hamili olduğunu, çeki iyiniyetle iktisap ettiğini savunarak davanın reddini talep etmektedir.
Türk Ticaret Kanunu’nun 818. Maddesi yollaması ile çekler hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 687. Maddesinde “Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun” düzenlemesi bulunmaktadır. Bu madde hükmüne göre davacı, davalının kötüniyetle hareket ettiğini ispatlaması halinde lehtara karşı ileri sürebileceği defileri dava konusu çek lehtardan ciro yoluyla devralan davalıya karşı ileri sürebilecektir. Davacı taraf, davalı şirketin dava konusu çeki kötüniyetle devraldığını ispatlayacak herhangi bir delil bildirmemiştir. Dava konusu çekin lehtarı olan şirketin yetkilisi ile davalı şirketin yetkilisinin kardeş olması, davalı şirket yetkilisinin kötüniyetle hareket ettiğini kabule yeterli değildir. HMK 226. Maddesi gereğince konusu suç teşkil eden vakıalar yemine konu olamayacağından bu hususta davalıya yemin teklif edilmesi de mümkün değildir. Ayrıca kambiyo senetlertinin ticari defterlere kayıt edilmesi zorunluluğu bulunmadığından dava konusu çekin davalı defterine kaydedilmemiş olması davalının çekten alacaklı olmadığı anlamına gelmez. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirilerek mahkemece davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin HMK’nın 353/1.b.1. maddesi gereğince esastan reddi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/03/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

O.B