Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1164 E. 2023/429 K. 24.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … , …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (… )
ÜYE : … (… )
ÜYE : … (… )
KATİP : … (… )

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2021
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … (T.C. Kimlik No: … )
VEKİLLERİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVA : Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 24/02/2023
YAZIM TARİHİ : 27/02/2023
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 04/03/2021 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesiyle özetle; müvekkilinin … internet sitesi üzerinden satış yaptığını, 27/05/2020 tarihinde alıcısına iletilmek üzere 2.749,00 TL fatura bedelli profesyonel mutfak şefi ürününü … kargo Şubesine teslim ettiğini, ürünün alıcısına ulaşmadan … aktarma sırasında kaybolduğunu, zararın karşılanmasının talep edilmesine rağmen başvurunun semeresiz kaldığını, bu durumun müvekkilinin satışlarını büyük oranda etkileyerek kazanç kaybına sebep olduğunu ileri sürerek teslim edilmeyen ürün bedeli ve mahrum kalınan karın tazmini olarak 5.000,00 TL maddi ve müvekkilinin uğramış olduğu mağduriyetin az da olsa giderilmesi adına 5.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 27/05/2020 tarihinden itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle özetle; kargonun taşıma tarihinin 27.05.2020 tarihi olduğunu, gönderici tarafından süresinde usulüne uygun bir başvuru yapılmadığını, dava ve talep hakkının düştüğünü, tacir olan davacının kargo içeriğine ilişkin iddiasını müvekkili şirketin imzası bulunan yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, Davacı kargo içeriğine dair iddiasını … tarihli faturaya dayandırmış ise de bu faturanın kanunda belirtildiği üzere iki tarafça imzalanan belge niteliğinde olmadığı gibi kargo içeriğinin müvekkil şirket tarafından denetlendiğini ve kargo içeriğinde faturaya konu emtianın bulunduğunu ispata elverişli de olmadığını, dava dilekçesi ekindeki fatura tarihinin 30.05.2020, taşımanın yapıldığı tarihin 27.05.2020 olması ile de davacının teslim edilmediğini bildiği kargoya ilişkin fatura düzenlemesinin de iyi niyetten uzak olduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sınırlı olduğunu, davacı tarafça istenilen maddi tazminat miktarının zenginleşme aracı olarak kullanıldığını, manevi tazminat talebinin reddinin gerektiğini, teslim edilmeyen ürün için KDV talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; davaya konu kargonun alıcısına teslim edildiği noktasında ispat yükü davalıda, kargo paketi içinde 2.749,00 TL değerinde mal olduğunun ispat yükü ise davacı üzerinde olduğu, mevcut belge ve deliller incelendiğinde; davaya konu kargonun 27/05/2020 tarihinde davalıya teslim edildiği, gönderi belgesinde kargo paketinin içeriğine ilişkin bilgilerin bulunmadığı, gönderinin 12 kg ağırlığında olduğu, kargoya ilişkin olarak davalıya ait sisteme 29/05/2020 tarihinde ulaşmayan kargo girişi kaydı yapıldığı, 26/06/2020 tarihinde ise “kayıp arama başlatıldı kaydının yapıldığı”nın anlaşıldığı, anılan belge ve deliller dikkate alındığında davacı tarafından teslim edilen malın alıcısına teslim edildiği davalı tarafça usulünce ispatlanamadığı, her ne kadar davacı, kargo paketi içinde 2.749,00 TL değerindeki ürünün bulunduğu iddiasının ispatı için ürüne ait bilgilerin yer aldığı sistem görüntüsünü dosyaya sunmuş ise de bu belge iddianın ispatı için yeterli görülmediği, bu bakımdan davacı davalıya teslim edilen paket içinde 2.749,00 TL değerinde mal bulunduğu iddiasını ispatlayamadığı, davacı davaya konu kargo içeriğindeki malın cinsini ve değeri ile zararın davalının kastından ve pervasız davranışlarından kaynaklandığını ispatlayamadığından davacının talep edebileceği zararın 6102 sayılı TTK’nın 882. Maddesine göre hesaplanması gerektiği, bu kapsamda düzenlenen ve hükme esas alınan 25/01/2021 tarihli bilirkişi raporu ile davacının kargo paketinin kaybolması nedeniyle talep edebileceği tazminat tutarının 928,90 TL olduğu tespit edildiği, her ne kadar davacı kar kaybı talebinde de bulunmuş ise de davacı, başta kargo paketi içinde iddia edilen ürünün olduğu olmak üzere, kargo paketinin kaybolmasından kaynaklı kar kaybına uğradığı usulünce ispatlayamadığı, davacı aynı zamanda malın alıcısına ulaşmaması nedeniyle satıcı puanının düşürüldüğünü, ayrıca alıcıya karşı zor durumda kaldığını iddia ederek manevi tazminat isteminde bulunduğu, her ne kadar davacın taşınmak üzere davalıya mal teslim edildiği sabit ise de malın cinsinin ne olduğu ve alıcıya teslim edilmeyen ürünün taşınmak üzere davalıya bırakılan ürün olduğu ispat edilemediğinden, bir başka deyişle varsa manevi zararların oluşumunda davalının kusurlu olduğu ispat edilemediğinden, davacının manevi tazminat isteminin reddine karar vermek gerektiği, tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının taşınmak üzere davalıya mal teslim ettiği, malın taşıma esnasında kaybolduğu, malın cinsinin ve zararın oluşumunda davalının kasıtlı ve pervasız davranışlarının neden olduğunun ispatlanamaması nedeniyle davacının ancak 6102 sayılı TTK’nın 882. Maddesi uyarınca hesaplanacak zararının tazmin edilmesini isteyebileceği, yine taşıma esnasında kaybolan ürünün cinsinin ispatlanamaması nedeniyle davacının ürünün teslim edilememesinden kaynaklanan (kar kaybı ve manevi zarar) zararlarının davalıdan talep etmesinin mümkün olmadığı kabul edildiğinden davacının maddi tazminat davasının 928,90 TL üzerinden kabulüne, manevi tazminat isteminin ise reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davacının maddi tazminat davasının kısmen kabul kısmen reddi ile 928,90 TL’nin dava tarihi olan 30/09/2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacının istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilin … internet sitesi üzerinden satış yaptığını, 27/05/2020 tarihinde alıcısına iletilmek üzere 2.749,00 TL fatura bedelli … Mutfak Şefi ürününü … Kargo Şubesi’ne teslim ettiğini, Söz konusu kargonun gönderi takip numarasının … olduğunu, ürünün, alıcısına ulaşmadan … aktarma sırasında kaybolduğunu, … Kargo Müşteri Hizmetlerini arayan müvekkile kargonun kaybolduğunun beyan edildiğini, Bunun üzerine müvekkil tarafından 08/06/2020 tarihinde gönderinin kargo taşıması esnasında kaybolduğunu bildiren ve zararın ivedilikle tazmin edilmesi istemine ilişkin dilekçenin şubeye teslim edildiğini, Ancak müvekkilin … Kargoya yapmış olduğu tüm başvuruların semeresiz kaldığını, müvekkilin her gün … kargoyu aramasına ve şubeye gitmesine rağmen … Kargo tarafından olumlu ya da olumsuz hiçbir dönüş yapılmadığını, müvekkilinin yalnızca ürünün kaybolması ve kargo şirketi tarafından dönüş yapılmamasından dolayı değil kargoya verilen ürünün alıcısına ulaştırılamamasından dolayı da mağdur olduğunu, Müvekkilin … internet sitesi üzerinden satış yapmakta olduğunu, söz konusu ürünün alıcısına ulaştırılamaması nedeni ile internet sitesi üzerindeki satıcı puanının düşürülmüş olduğunu ve bu durumun müvekkilin satışlarını büyük oranda etkileyerek kazanç kaybı yaşamasına neden olduğunu, yukarıda anlatılan olaylar neticesinde 04/09/2020 tarihinde ticari dava şartı olan arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ancak tarafların anlaşamadığını, kargo şirketinin söz konusu eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğundan davalı şirket adına Konya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … Soruşturma Numaralı dosyası ile soruşturma başlatıldığını, ancak yerel mahkemece savcılık dosyasının sonucu beklenilmeden karar verildiğini, yerel mahkeme tarafından 14/01/2021 tarihli duruşmada “1 SDR nin kaç TL’ye tekabül edeceğinin hesaplanması” için dosyanın bilirkişiye gönderilmesi hususunda ara karar kurulduğunu, Dosyada da mevcut olan 25/01/2021 tarihli bilirkişi raporunda “1 SDR’nin 9,2928 olduğu, 1 kg kargonun 8,33 SDR olduğu 12 kg kargonun 928,90 TL ye tekabül ettiği” bilgisi verildiğini, “dava konusu olayda davalı kargo şirketinin kusurlu, davalı … ‘in ise kusursuz olduğu”nun belirtildiğini, ilk derece mahkemesi tarafından gerekçeli kararda “davacının davaya konu kargo içeriğindeki malın cinsini ve değeri ile davalının kastından ve pervasızca davranışlarından kaynaklandığını ispatlayamadığından” denmek sureti ile davalı tarafın kusurunun ispatlanamadığını belirtildiğini, ancak bilirkişi raporuna bakıldığında görüleceği üzere davalı kargo şirketinin kusurunun ispatlanmış olduğunu, bununla beraber bilirkişi tarafından yalnızca kayıp kargonun ağırlığına denk gelen SDR miktarı hesaplanmış olup bundan başka tazminat hesaplamasının yapılmadığını, kaybolan kargonun maddi değeri dosyada da suretleri bulunan fatura ve … internet sitesi üzerinden alınan sevk irsaliyesi ile de sabit olduğundan ve bilirkişi tarafından davalı kargo şirketinin kusurlu olduğu belirtildiğinden bilirkişi raporuna itiraz edildiğini, mahkeme tarafından bilirkişi raporunda belirtilen, müvekkilin hak ettiği tazminat miktarı olan SDR tutarı ile sınırlıymışçasına karar verildiğini, oysa ki kusurluluğu sabit olan kargo şirketinin, kaybetmiş olduğu ürünün bedelini ve müvekkilin bu durumdan dolayı uğradığı diğer maddi ve manevi kayıplarını da karşılaması gerektiğini, davalı kargo şirketinin taşıma senedi ve taşıma irsaliyesi düzenlemesi zorunlu olduğundan ve bu senet ile irsaliyede gönderinin içeriğine ilişkin bilgilerinde bulunması gerektiğinden dava konusu gönderiye ilişkin taşıma senedi ile taşıma irsaliyesinin mahkemece davalı kargo şirketinden istenmesinin talep edilmesine rağmen mahkemece bu hususta herhangi bir araştırma yapılmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, davalı kargo şirketinin kusurlu olup müvekkilin zararını karşılaması gerektiğini, ancak mahkeme tarafından eksik inceleme yapılarak karar verildiğini, mağdur olan müvekkilin mağduriyetinin daha da artmasına neden olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taşıma sözleşmesine dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Maddi Tazminat Talebi Yönünden;
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesiyle 5.000,00 TL maddi tazminatın tahsilini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulü ile 928,90 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, işbu karara karşı davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur. İstinafa konu edilen dava değeri, yani davacı vekilinin talebinin kabul edilmeyen kısmı olan 4.071,10 TL 2021 yılı için belirlenen 5.880 TL kesinlik sınırı altında kaldığından ilk derece mahkemesince maddi tazminat talebinin kabulüne yönelik olarak verilen karar kesindir. Bu nedenle davacı vekilinin maddi tazminat talebinin reddine yönelik istinaf başvuru dilekçesinin kesin olan bir karara ilişkin olması sebebiyle reddine karar vermek gerekmektedir.
Manevi Tazminat Talebi Yönünden;
TBK’nın 58. (818 sayılı BK, m. 49) maddeleri ile koruma altına alınan kişilik hakları, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru, sır alanı, mesleki itibarı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.
Görüldüğü üzere, TBK’nın 58. (818 sayılı TBK, m. 49) maddesi gereğince kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Burada kural olarak doğrudan doğruya zarar görme koşulu aranmaktadır. Ancak kişilik değerlerinin kapsam ve çerçevesi, yerleşik değer yargılarına ve yaşam deneyimine bağlı olarak belirlenmelidir. TBK’nın 58. maddesi genel bir düzenleme olup, öngördüğü koşullar gerçekleştiğinde, ruhsal uyum dengesi sarsılanın, kişilik değerlerine saldırı nedeniyle manevi tazminat isteyebilmesi olanağı vardır. Manevi tazminat isteminin temelinde, davalının haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere haksız eylemin unsurları hukuka aykırı fiil, kusur, zarar ve fiil ile zarar arasında illiyet bağı bulunmasıdır.
Öte yandan, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir ise de, hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumları da dikkate almalıdır. (HGK’nın 02.05.2019 gün, 2017/11-44 Esas-2019/508 Karar sayılı ilamı)
Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil, kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder. 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesine göre, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören kişi, uğradığı manevi zarara karşılık olarak manevi tazminat adı altında bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Aynı Yasa’nın 114/2. maddesinde ise, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin kıyasen sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanacağı belirtilmiştir. Buna göre, sözleşmeye aykırı bir davranış sebebiyle kişilik hakları zarar gören kişinin manevi tazminat talep etme hakkı mevcuttur. Ancak, her borca aykırı davranışın da kişilik haklarını zedeleyecek nitelikte olduğundan söz edilemez. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için borca aykırı davranışın kişilik haklarını ihlal eder nitelikte olması gerekmektedir. Somut olayda, davacı taraf ticari amaçla satılan bir ürünün davalı tarafça taşındığı sırada kaybolması sözkonusu olup ticari satışa konu bir ürünün kaybedilmesinin kişilik haklarını ihlal eder nitelikte olduğunun kabulü mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece koşulları oluşmayan manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin maddi tazminat talebinin kısmen kabulü kararına yönelik istinaf dilekçelerinin usulden reddine, davacı vekilinin manevi tazminat talebinin reddi kararına yönelik istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının manevi tazminat talebine yönelik istinaf başvuru dilekçesinin REDDİNE,
2- Davacının maddi tazminat talebine yönelik istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
3- Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
7- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/02/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır

O.B