Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1127 E. 2022/2109 K. 09.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2021
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: -…)
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : … A.Ş
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … – …
DAVA : Alacak (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 09/12/2022
YAZIM TARİHİ : 20/12/2020
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 16/03/2021 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil …’in … da işçi olarak çalışırken davalı şirketçe, istediği an kendisine verileceği ve yüksek oranda faiz verileceği garantisi ile … Belge No’lu Hisse Senetleri, tahsilat makbuzu ve cari ekstreler karşılığında 24.632,01 Euronun (48.176,00DM) müvekkilinden tahsil edildiğini, müvekkilinin yatırdığı parasını defalarca istemesine rağmen oyalandığını, paranın geri ödenmesi yönündeki taleplerinin reddedildiğini, davalı şirketin müvekkil gibi binlerce kişiyi bu şekilde sömürerek para toplamasının Bankalar Kanunu, TTK, SPK, BK ve diğer kanunların açık hükümlerine aykırı olduğunu, ayrıca davalı şirketin, hisse senetlerini izinsiz halka arz ettiğini, para toplama eyleminin yasa dışı yollarla ve kuryelerle yapıldığını, ilgililer hakkında ceza soruşturması ve davaların bulunduğunu, tüm bu sebeplerle müvekkil ile davalı şirket arasında TTK, SPK, BK ve sair mevzuata aykırı olarak kurulan ortaklık ilişkisinin hükümsüz olduğunu belirterek;
1-Müvekkilin, davalı şirketle kurulmuş hukuken geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti ile mevzuata aykırı şekilde kurulan yatırım ilişkisinin hükümsüzlüğüne, fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalması kaydıyla müvekkilden tahsil edilen 24632.01 Euro’nun (48.176,00DM)’nin şimdilik 1000 Euro’sunun tahsil tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun’nun 4/A maddesi uyarınca devlet bankalarının yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline,
2-Aksi takdirde, müvekkilin davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ile ortaklığın şirket kayıtlarına işlenmesine ve ortaklıktan kaynaklanan kar payı ve sair her türlü parasal haklarının hesap edilerek davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, soyut iddialara dayandığını, fiili olarak da çelişkiler ve eksiklikler içerdiğini, davanın reddinin gerektiğini, kendisini ve içeriğini kabul anlamına gelmemek üzere; davacının … ve … nolu hisse senetleri karşılığında kendisinde 48.176 DM tahsil edildiğini beyan ettiğini, bu iki hisse senedinin 70 hisseye karşılık geldiğini, davacının sunduğu tahsilat makbuzunda 96 hisse gözüktüğünü, hesap ekstrelerinde 26.05.2016 tarihi öncesi kârlar şekilde bir bölümün yer aldığını ve 90 hisse gözüktüğünü, davacının dosyaya sunduğu hisse senetlerinin tahsilat makbuzu ile örtüşmediğini, bu çelişkili durumların davacıya açıklattırılması gerektiğini, müvekkili şirketin çok ortaklı şirket statüsünde olmadığını, SP Kurulu tarafından kurul kaydına alınmadığını, müvekkili şirket tarafından davacıda dahil hiçbir üçüncü şahsa şirket olarak hisse senedi satışı yapılmadığını, davacının dosyaya dayanak olarak sunduğu hisse senetlerinin hamiline yazılı olması sebebiyle hisse senetleri oranında davalı şirketin ortağı olduğunu, hisse senetlerinin elinde bulunduğu sürece şirketin ortağı olduğunu, davacının şirket kayıtlarında para ödemesinin gözükmediğini, müvekkilinin şirket yetkililerinin iddianın aksine hiç kimseye hiçbir vaatte bulunmadığını, davacının taleplerinin açıkça hukuka aykırı olduğu gibi taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından sunulan içeriğini ve davalı şirket tarafından verildiğini kabul etmediklerini 01/01/2001 tarihli hesap ekstresi esas alındığında üzerinden 7 yıl geçtiğini, bu süre zarfında davacının oyalandığına dair bir iddiasının bulunmadığını, bu nedenlerle yersiz ve mesnetsiz davanın öncelikle zamanaşımı sebebiyle, esasa girilmesi halinde ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Yapılan yargılama sonucunda; “…Mali müşavir bilirkişi … tarafından dosyaya sunulan bilirkişi raporlarına göre; … A.Ş. defterlerinde yapılan incelemede; Davacının dosyaya sunmuş olduğu belgelerde yer alan tutarlar ile ilgili bir tahsilat kaydının tespit edilmediği ve davacının sermaye hesabından adı geçen şirket ortakları arasında yer almadığı, davalı şirketin defter kayıtlarına göre 2001 ve 2002 yıllarında çeşitli tarihlerde sermaye taahhütlerine karşılık tahsilatların yapıldığı, bu tahsilatlara ilişkin yevmiye defteri ve defteri kebirde ki kayıtlarda yapılan incelemelerde hisse senetlerinin satış bedelinin nominal bedelinden fazla olanının 520 hisse senetleri ihraç primleri hesabına kaydedildiği, dolayısı ile davalı şirketin primli hisse senedi ihracının söz konusu olduğunun belirlendiği fakat defterlerde yardımcı hesabın açılmaması nedeniyle bu tahsilatların kimden yapıldığının tespit edilemediğinin bildirildiği, hesap ekstresinin ve tahsilat makbuzunun kim tarafından düzenlendiğinin belli olmadığı, davalı tarafından da bu belge ve içeriğinin kabul edilmediği, bu sebeple davalı … bağlamayacağı gibi bu ekstrenin davacının davalı şirkete para yatırdığına delil teşkil etmeyeceği, davalı şirket kayıtlarında ve T.C.Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu 2001 yılı … A.Ş.Denetim raporunun ekinde bulunan CD’de de davacının isminin yer almadığı, davacının elinde bulundurduğu hisse senetlerinin hamiline yazılı olduğu, pay sahipliğinin hamiline yazılı hisse senedini elinde bulundurana ait olduğu, davalı şirket tarafından kar payı dağıtımına ilişkin alınmış bir genel kurul kararı olmadığı, dava döviz üzerinden açıldığından (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 20/04/2016 tarih ve 2015/9645 Es.2016/4426 Kar.,Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22/11/2018 tarih ve 2016/13870 Es.2018/7291 Kar. Sayılı ilamları ile de kabul edildiği gibi) harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin dava tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti … Bankası Efektif Satış Kuru 1 Euro=6,7510 TL esas alınarak belirlenen dava değeri üzerinden değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından ispat edilemeyen davanın reddine..” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin, ne dava dilekçelerini ne de bilirkişi raporuna itiraz dilekçelerini incelemediğini, tahsil edilen paranın anonim şirket muhasebe kayıtlarına geçtiği ispatının da değerlendirilmediğini, bilirkişi raporunda “davalı şirketin primli hisse senedi ihracının söz konusu olduğu kabul edilmiş ancak defterlerde yardımcı hesabın açılmaması nedeniyle bu tahsilatların kimden yapıldığının tespit edilemediği, hesap ekstresinin ve tahsilat makbuzunun kim tarafından düzenlendiğinin belli olmadığı, davalı tarafından da bu belge ve içeriğinin kabul edilmediği, bu sebeple davalı … bağlamayacağı gibi bu ekstrenin davacının davalı şirkete para yatırdığına delil teşkil etmeyeceğinin” beyan edildiğini, oysa ki tahsilat makbuzunda davacı müvekkilin adının, davalı şirketin ise kaşesinin bulunduğunu, kaldı ki dilekçe ekinde sundukları hisse senetleri aslı ve fotokopisi, tahsilat makbuzu evrakları, cari ekstreler incelendiğinde … isimli kişiden alınan paranın imza karşılığında bizzat şirket yönetim kurulu üyelerine teslim edildiğini, ayrıca müvekkilinin ilk taleplerinin mümkün olmadığı takdirde ikinci talepleri yönünden değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek; davalarının kabulüne, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas, 16.03.2021 tarih sayılı kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili, aksi takdirde davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ile ortaklığın şirket kayıtlarına işlenmesine ve ortaklıktan kaynaklanan kar payı ve sair her türlü parasal haklarının hesap edilerek davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre … A.Ş. antetli “Tahsilat Makbuzu” başlıklı … tarihli belge ile davacıdan 48.176 DM tahsil edilerek bu tahsilat karşılığında davacıya … nolu 50’lik, … ve … nolu 20’lik, … nolu 5’lik, … nolu 1’lik hisse olmak üzere toplam 96 adet hisse verildiği, tahsilat makbuzu üzerinde davalı şirkete ait hiçbir kaşe ve imzanın olmadığı, tahsil eden kısmında imza bulunduğu ancak isim olmadığı görülmüştür.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde yukarıda bahsedilen hamiline yazılı hisse senetlerinin avukat onaylı suretlerinin sunulduğu, dosyada hisse senetlerinin asıllarının mahkeme kasasına alındığına dair bir kayıt olmadığı görülmüştür.
Mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre davacıdan tahsil edildiği belirtilen paraya ilişkin davalı şirketin ticari defterlerinde herhangi bir kayıt olmadığı, davacının şirket ortakları arasında adının bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı, tahsilat makbuzu ile ödediği bedel karşılığında davalı şirkete ait 96 adet hamiline yazılı hisse senedini aldığını iddia etmiş, bu iddiasına dayanak olarak da tahsilat makbuzunda numaraları belirtilen hisse senedi asıllarını dosyaya ibraz ettiğini dava dilekçesiyle bildirmiştir. Ancak dosya kapsamından hisse senet asıllarının sunulup sunulmadığı anlaşılamamaktadır. Bu sebeple hisse senet asıllarının davacıda olup olmadığı sorulup senet asıllarının incelenmesi gerekir. Hisse senetlerin hamiline yazılı niteliği gözetildiğinde hisse senedi aslını elinde bulunduran kişi senet üzerinde bu belge nedeniyle kurulan ortaklık ilişkisinin geçersiz olduğunu, ödenen bedelin iadesine ilişkin hak iddia edebilecektir. Bu durumda hisse senedi asıllarının davacı tarafından ibrazının sağlanması, ibraz edilmesi halinde bu durumunun sonuca etkisi üzerinde durularak hüküm kurulması gerekmektedir. Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının taraflar arasındaki ihtilaf ile ilgili esasa ilişkin delillerin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/03/2021 tarih, … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/12/2022 tarihinde oyçokluğu ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır
Muhalif

…Ç

MUHALEFET ŞERHİ: Açılan dava; geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili, aksi takdirde davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ile ortaklığın şirket kayıtlarına işlenmesine ve ortaklıktan kaynaklanan kar payı ve sair her türlü parasal haklarının hesap edilerek davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı; yeterli inceleme yapılmaması, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilmemesi ve ikincil talebi ile ilgili karar tesis edilmemesi istinaf sebeplerine dayanarak istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacının istinaf talebi doğrultusunda dava dosyası incelendiğinde; ilk derece mahkemesince tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda bildirdikleri delillerin toplandığı, hukuka uygun olarak delillerin değerlendirildiği ve Avukatlık Kanunu’nun 56/2. maddesi gereğince, davacı vekili tarafından davaya dayanak hisse senetlerinin onaylı suretinin dosyaya sunulmuş olması nazara alındığında; davanın yeniden görülmesi için araştırılacak bir hususun bulunmadığı, istinaf sebeplerinin esastan incelenmesi gerektiği kanaatindeyim.
Bu nedenle; sayın çoğunluğun davacı vekili tarafından onaylı örneği sunulan hisse senetleri asıllarının dosyaya kazandırılmasından sonra değerlendirilmesi için davanın yeniden görülmesi bakımından dava dosyasının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince karar veren mahkemeye gönderilmesi görüşüne katılmıyorum.

Başkan …