Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1067 E. 2022/2491 K. 23.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2021
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN
DAVACILAR :

VEKİLİ :

İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
YAZIM TARİHİ : 30/12/2022
Davacılar tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 27/01/2021 tarihinde tesis edilen karar verilmesine yer olmadığına ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların murisi … tarafından davalı şirkete para yatırıldığını, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, davacıların murisinin davalı şirkete ortak olacağı, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edeceği ve yatırdığı paranın istendiğinde iade edileceği konusunda güven telkin edildiğini, davalı holdingin grup şirketleri bünyesinde barındırdığını, davacıların yatırdığı paraları geri istediğinde davalı şirketin ödeme yapmadığını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacılar ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti ile davacıların murisinin davalı şirkete yatırdığı paralardan dolayı şimdilik, 1.000 Euro’nun dava tarihinden itibaren işleyecek, 3095 s. Kanun’un 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarınca 1 yıl vadeli Euro cinsinden açılacak vadeli hesaplara uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve davacılara miras hisseleri oranında verilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunmuş ve bu davanın 7194 s. Kanun’un 41. maddesinin (3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesinin) 07/12/2019 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra açılması nedeniyle, davanın öncelikle reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise 3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesine uygun karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesine göre, “davacılar ve murisleri … ile davalı … A.Ş. arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin kurulduğu, davalı … A.Ş.’ye yapılan ödemelerin pay karşılığı yapıldığının kabul edilmesi gerektiği, ortaklık ilişkisinin kurulmadığının iddia edilemeyeceği” açıktır. Yine aynı yasal düzenlemeye göre, bu hükmün eldeki mevcut bu dava ve ihtilafa da uygulanması gerekeceğinden, davacı tarafın 3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra bu tespit ve alacak davasını açmasında hukuki yarar bulunmadığı, hukuki yararının 6100 s. HMK’nin 114/1-h maddesi gereğince dava şartı olup, 6100 s. HMK’nin 115/1. maddesine göre de her aşamada ve re’sen gözönünde bulundurulması gerektiği anlaşıldığından, davacı tarafın davasının (talebinin) hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir. 6325 s. Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-11. maddesine göre, “Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.” ise de ; davalı … A.Ş.’nin ilk toplantıya katıldığı, ve son tutanakta davalı tarafın imzasının bulunduğu anlaşıldığından, davalı tarafın arabuluculuk ücretinden sorumlu olmadığı, davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle davacı tarafın arabuluculuk ücretinde de sorumlu olduğu sonucuna varılmış ve oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçesiyle davacıların davasının hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddenin anayasaya aykırı olduğunu, anayasanın 152. maddesi uyarınca bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurma taleplerinin ilk derece mahkemesince kabul edilmediğini, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak öncelikle davanın kabulüne karar verilmesini, aksi takdirde Anayasa’nın 152. maddesi uyarınca bu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince ilk derece mahkemesince 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde uyarınca davanın esastan reddedilmesi ve davalı yararına maktu ücretin altında olmamak üzere nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … A.Ş’nin ünvanının … A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
Sermaye Piyasasının Teşviki, Sermayenin Tabana Yaygınlaştırılması Ve Ekonomiyi Düzenlemede Alınacak Tedbirler İle 5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu Ve 3182 Sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun,
Geçici Madde 4- (Ek:5/12/2019-7194/41 md.)31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI
Madde 152 ; Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır.
Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır……
Yasal düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu ve bu nedenle Anayasa Mahkemesine gidilmesine yönelik davacı iddiası yapılan müzakereler sonucunda ciddi görülmemiştir.
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacılar murisinin yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacılar murisi tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini, davacılar murisinin şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu göz önünde bulundurulduğunda;
Davacıların; Anayasaya aykırılık itirazları Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 152. maddesi ile 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 40. maddesi gereğince gerek ilk derece mahkemesince ve gerekse dairemizce ciddi bulunmaması; 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesinin açık hükmü gereğince davalı şirkete ortak sayılan ve yatırdıkları parayı herhangi bir sebeple geri istemesi mümkün olmayan davacıların anılan yasa yürürlüğe girdikten sonra dava ile talep ettikleri alacağa ilişkin İlk Derece Mahkemesince hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ,Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 06/06/2022 tarih 2022/311 Esas 2022/4407 Karar sayılı kararının da benzer mahiyette olduğu, dava, dava şartı yokluğu nedeniyle reddedildiği için AAÜT’nin 7/2 ve 13/1 maddeleri göz önüne alınarak davalı lehine maktu ücretin altında nisbi vekalet ücreti takdir edilmesinde de bir isabetsizlik olmadığı kanaatiyle, tarafların istinaf başvuru taleplerinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Tarafların istinaf başvuru taleplerinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan toplam 237,20 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 156,50 TL karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4-İstinafa başvuran davacılar tarafından yapılan 162,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı olan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına, fazla yatırılan toplam 486,30 TL istinaf yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
5-Davacıların istinaf aşamasında yaptıkları posta ve tebligat gideri olan istinaf yargılama giderinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
6-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
8-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 23/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.Ç