Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/1054 E. 2021/1432 K. 21.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :
TARİHİ :
NUMARASI :

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA :Ayıplı Mala İlişkin Sözleşmeden Dönme Nedeniyle Bedel İadesi ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/06/2021
YAZIM TARİHİ : 29/06/2021
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan ayıplı mala ilişkin sözleşmeden dönme nedeniyle iadesi ve alacak davasında 28/01/2021 tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket adına davalıdan Konya … Noterliği’nin 06/12/2019 tarih, … yevmiye numaralı işlemi ile dava konusu …model aracın satın alındığını, bunun karşılığında 4 adet 25.000 TL bedelli çek ile 60.000 TL şirket adına kredi kartı ile ödeme yaptığını, aracın güncel km’sinin 196.000 civarında göründüğünü ancak aracın km’sinin 12/05/2015 tarihinde 202.660, 12/06/2017 tarihinde 275.052, 12/09/2019 tarihinde ise 194.184 olduğunun öğrenildiğini, aracın km’sinin orijinal olmadığını, müvekkilinin 03/02/2020 tarihinde davalıyı aradığını ancak davalı tarafın durumun kendilerini ilgilendirmediğini beyan ettiğini, bu hususta davalıya ihtarname çektiklerini ancak geri dönüş yapılmadığını, aracın ayıplı olduğunu, tüm bu nedenlerle 6502 sayılı 11. Madde gereğince sözleşmeden dönme nedeniyle araç satış bedeli olan 160.000 TL ve yapmış oldukları 25.000 TL bakım masrafı olmak üzere 185.000 TL’nin yasal faizi ile taraflarına ödenmesini, bunun mümkün olmaması halinde ayıp oranında satış bedelinden indirim farkının taraflarına ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davaya konu … plaka sayılı aracı 06/09/2018 tarihinde satın aldığını, bu tarihte aracın km’sinin 168.000’de olduğunu gözlemlediğini, daha sonra arcın davacı tarafa 06/12/2019 tarihinde satıldığını, aracın müvekkilinde olduğu zaman aralığında 196.000 km’ye kadar kullanılmış olmasının olağan bulunduğunu, davacı tarafça aracın 12/06/2017 tarihinde 275.052 km’de olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin aracın göstergesine göre aracı 168.000 km’de satın aldığından, eğer aracın km.sinde oynama var ise müvekkilinden önceki araç sahipleri elinde iken olduğunun kesin olduğunu, aracın km.sine müdahalenin motor ve bilgisayar incelemesinden sonra ne zaman ve ne suretle yapıldığının ortaya çıkacağını, davacının taleplerinin fahiş, haksız ve yersiz olduğunu, davanın arabuluculuk şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Konya … Tüketici Mahkemesi’nin … Esas … Karar 30/06/2020 tarihli görevsizlik kararı ile mahkememize tevzi edilerek …….. sayılı esasa kaydedilen dosyada dava tarihi olan 24/06/2020 tarihinden önce dava şartı olarak arabulucuya başvurulmadığı gerekçesiyle davacının davasının arabuluculuk dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin arabuluculuk şartının yerine getirilmediğinden bahisle dava şartı yokluğu nedeniyle davayı usulden reddettiğini, bu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, şöyle ki; davanın ilk önce Konya … Tüketici Mahkemesinin … E. … K. Sayılı dosyası ile Tüketici mahkemesine açıldığını, o dönem Tüketici Mahkemesinde arabuluculuk şartı olmadığı için arabuluculuk başvurusu olmadan açıldığını, görevsizlik kararı neticesinde Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … esasını aldığını, taraflarınca Ticaret Mahkemesinde davanın açılmasını müteakip arabuluculuk başvurusunun 18/12/2020 tarihinde yapıldığını ve uzlaşma gerçekleşmeden 18.01.2021 tarihinde son tutanak ile tespit edildiğini, usulü eksikliklerin dava aşamasında tamamlanabileceğini, kaldı ki davanın belirttikleri üzere üzere ilk önce Tüketici Mahkemesinde açıldığını ve daha sonra görevsizlik karan verilerek Ticaret Mahkemesine gönderildiğini ve arabuluculuk başvurularının ön inceleme duruşmasından önce yapılmış olduğunu ve usulü eksikliklerin giderildiğini, buna rağmen yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle yerel mahkemenin… esas … Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; ayıplı mal nedenine dayalı olarak sözleşmeden dönme nedeniyle bedel iadesi ve alacak talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Bilindiği gibi 18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen 5/A maddesinde; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” düzenlemesi ile,
Türk Ticaret Kanunu’nun geçici 12. maddesinde; “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.” düzenlemesi getirilmiştir.
Ayrıca, 6325 sayılı HUAK’na “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile 18/A maddesi eklenmiş olup, 6325 sayılı HUAK’nın 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Bu düzenlemelere göre 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir.
Bir davanın ticari dava olup olmadığını, davanın açıldığı mahkeme değil, nizanın içeriği belirler. Niza, ticari dava niteliğinde ise ticaret mahkemelerinde açılması gerekir. Ticaret mahkemesinde açılması gereken bir davanın, hukuki yanılgıyla başka bir mahkemede açılması, o davanın ticari dava vasfını ve ticari dava vasfına bağlanan dava şartlarını ortadan kaldırmaz. Mahkemelerin görevine ilişkin kurallar (önceden) kanunla düzenlenmiş, net kurallar olup yoruma açık değildir. Dolayısıyla mahkemelerin görevine ilişkin yapılan hukuki hatalar, o davanın, dava şartını ortadan kaldıran bir durum olarak kullanılamaz.
Bu durumda, yukarıda yer verilen yasal mevzuat ve açıklamalara göre davacı tarafından, 6325 sayılı HUAK’nın 18/A, 2 fıkrasına göre dava açılmadan önce, arabulucuya başvurulmadığı anlaşılan, her iki tarafın tacir olması nedeniyle, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığa ilişkin olarak açılan davanın usulden reddi gerektiği bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınan harç yeterli olduğundan yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6- Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 21/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır