Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/924 E. 2021/2368 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : …
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … –

İSTİNAF EDEN
DAVALILAR : 1- … Makina Mühendislik İnşaat San. ve Tic. Ltd. Şti.
2- … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … – …

DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : …
YAZIM TARİHİ : …
Taraflar arasında görülen davada Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – …Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketten plazma makinesi ve havalandırma boru makinesi satın aldığını, buna karşılık lehtarı olduğu … keşide, … vade tarihli, 12.000,00 TL bedelli bonoyu davalı şirket yetkilisi diğer davalı …’a ciro ederek verdiğini, müvekkilinin davalı … Makine Müh. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin hesabına EFT yoluyla açıklamalı olarak ödeme yaptığını, bu ödeme ile müvekkilinin borcunun kalmadığını, ödeme yapılmasına rağmen davalı … tarafından aleyhine kötü niyetli olarak takip başlatıldığını ileri sürerek, müvekkilinin icra dosyasında takibe konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili, davaya konu senette alacaklının müvekkili … olduğunu, bono bedeli olarak ödendiği iddia edilen meblağın ise diğer müvekkili olan davalı şirket hesabına gönderildiğini, davalı şirketin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olduğunu, davacı ile davalı şirket arasında da ticari ilişki bulunduğunu, yapılan EFT açıklamasında söz konusu para transferinin “… tarihli … senedine istinaden” yapıldığının belirtildiğini, davalı … adına takibe konulan bononun ödeme tarihinin … olduğunu ve davalı şirket ile bir ilgisi olmadığını, davacının ödeme yaptığı … tarihli … Makine Ltd. Şti.’ndeki bononun ise davacıya teslim edildiğini, takibe konu bononun davalı … ile davacı arasındaki borç ilişkisine dayandığını ve bu bono için herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacının davalı şirkete olan bono borcuna karşılık yaptığı ödemeyi davalı … adına takibe konulan senede istinaden yaptığını iddia ettiğini, takibe konu … ödeme tarihli senede ilişkin ödeme yapılmadığını savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalılardan … tarafından … ödeme tarihli 12.000,00 TL tutarlı bonoya dayalı olarak davacı … ve dava dışı … aleyhine … tarihinde icra takibi başlatıldığı, davacının icra takibine konu bono bedelinin davalı … Makine Müh. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin banka hesabına … tarihinde yapılan EFT yoluyla ödendiğinden bahisle söz konusu bono nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, işlem dekontundan davacının hesabından davalı … Makine Müh. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin hesabına … tarihinde yapılan EFT açıklamasında “… … senede istinaden” açıklamasının bulunduğu, takibe konu bononun keşidecisinin … , lehtarının ise davacı olduğu, ticaret sicil kayıtları celbedilen davalı … Makine Müh. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin kurucu ortağı ve şirket müdürünün icra takibinde bulunan diğer davalı … olduğu, her ne kadar dekont açıklamasında “… ” tarihli senede ilişkin yapıldığı belirtilmiş olsa da ödemenin yapıldığı tarih, meblağ ve dekont üzerindeki “… senedi” ibarelerinden söz konusu ödemenin … tarihli, 12.000,00 TL tutarlı takip konusu bono için yapılmış gecikmeli bir ödeme olduğu, davalıların davacının söz konusu ödemeyi diğer davalı şirkete olan aynı tutardaki … tarihli bonoya karşılık yaptığını ileri sürmüş ise de davalı şirket defterlerinde böyle bir alacak ve ödeme kaydı bulunmadığı anlaşılmakla davalıların bu yöndeki savunmalarına itibar edilmediği gerekçesiyle, davanın davalı … yönünden kabulü ile davacının Konya …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra dosyasına konu … vade tarihli, 12.000,00 TL tutarındaki bono nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, takip konusu alacağın %20’si oranındaki 2.400,00 TL tazminatın haksız yere takipte bulunduğu anlaşılan davalıdan tahsiline, davalı şirket aleyhine açılan davanın kabulü ile davacının dava konusu … vade tarihli 12.000,00 TL tutarındaki bono nedeniyle … Makine Müh. İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’ne borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili, davacı ve davalı müvekkillerinin her ikisi arasında ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili … ‘in davalı şirket kurulmadan önce ticari faaliyette bulunduğunu, icra dosyasında alacaklının müvekkili … olduğunu oysa davacı tarafından ödemenin davalı şirkete yapıldığının iddia edildiğini, kambiyo senetlerinin illiyetten mücerret olduğunu ve müvekkili … ile davacı arasında bulunan borç ilişkisi nedeniyle davacı tarafından müvekkili …’e verildiğini, davacı ile diğer davalı şirket arasında da ayrıca ticari ilişki bulunduğunu, paranın müvekkili davalı şirketin hesabına gönderildiğini, davacının müvekkili şirket ile ticari ilişkisinin bulunduğunu ancak, davalı müvekkili … adına takipte bulunan bononun ödeme tarihinin … olduğunu ve bu bononun davalı şirket ile hiçbir alakasının bulunmadığını, davalı şirketin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olduğunu, takibe konu bononun müvekkili … ile davacı arasında bulunan borç ilişkisine dayandığını ve bu bono için herhangi bir ödeme yapılmadığını, davacının göndermiş olduğu bedeli davalı şirkete olan bono borcuna istinaden göndermesine rağmen kötüniyetle davalı müvekkil adına takibe konulan bonoya istinaden olduğunu iddia ettiğini, davacının ödemesinin … vade tarihli müvekkili şirkette bulunan bonoya ait olup, bu bononun elden davacıya teslim edildiğini, başka bir borç ve bono için yapmış olduğu ödemeyi takibe konu bonoya mesnet tutmaya çalışan davacının haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacı tarafından müvekkili … hesabına gönderilen herhangi bir bedel olmadığının bilirkişi raporu ile de tespit edildiğini, dava konusu bononun davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmamasının sahibi lehine delil olma özelliği taşıyamayacağını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bonoya dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda, davacı tarafça davalı şirketten mal satın alındığı, bu satın alınan malların bir kısmına karşılık lehtarı olduğu takip ve dava konusu … keşide, … vade tarihli, keşidecisi dava dışı … olan 12.000,00 TL bedelli bonoyu davalı şirketin yetkilisi, diğer davalı …’e ciro ederek verdiği, davalı şirketin hesabına açıklamalı olarak EFT ile ödeme yapıldığı ve borcun sona erdiği iddia edilmiş, davalı tarafça davalı şirket yönünden husumet itirazında bulunulmuş, takipte alacaklının davalı … olduğu oysa, davacının davalı şirkete ödeme yaptığını iddia ettiği, bononun davalı … ile olan ilişkiye istinaden verildiği, davacı ile diğer davalı şirket arasında ayrıca ticari ilişki bulunduğu, ödemenin dava konusu bonoya ilişkin olmadığı savunulmuştur.
Dava konusu takip dosyasının incelenmesinde, davalı … tarafından, davacı ve dava dışı … aleyhine, … keşide, … vade tarihli, 12.000,00 TL bedelli, keşidecisi … , lehtarı davacı olan, davacı tarafından davalı …’e ciro edilen, bonoya dayalı olarak takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Evvelemirde, takip konusu senetten dolayı borçlu olunmadığı iddiası ile açılan işbu davada, ne takip konusu bonoda ne de takipte taraf olmayan davalı şirkete husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bononun ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olduğu, bağımsız borç ikrarını içerdiği, senede karşı senetle ispat kuralı gereğince, davacının bononun bedelsiz olduğunu yazılı delille kanıtlaması gerektiği, davada ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, davacının malı davalı şirketten aldığını ve buna karşılık dava konusu bonoyu davalı şirketin temsilcisi olan davalı …’e ciro ettiğini, parayı da davalı şirket hesabına ödediğini iddia etmiş ise de, davalı şirket adına ödenmek üzere senedin cirolandığına ilişkin herhangi bir belgenin bulunmadığı, davalı … davalı şirketin temsilcisi olsa dahi şirketin ayrı tüzel kişiliği bulunduğu, davacının bonoyu cirolarken bunu davalı şirkete olan borcu nedeniyle ciroladığını ispatlayamadığından, davalı şirket hesabına yapılan ödemenin de bonoyu bedelsiz bırakmayacağı kaldı ki ödemenin bu bonoya istinaden yapıldığının dahi ispatlanamadığı kanaatine varılmıştır.
Ancak, davacının yemin deliline de dayandığı anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’da yemin 225-239. maddeler arasında düzenlenmiş bir kesin delildir. Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf o vakıayı başka delillerle ispat edemezse diğer tarafa yemin teklif edebilir. Yani yemin teklifini ispat yükü kendisine düşen taraf yapar. Yemin teklifi davanın karşı tarafına yapılır. İspat yükü kendisine düşmeyen taraf diğer tarafa yemin teklif ederse, diğer taraf yemin etmiş bile olsa, bu yemin geçersizdir.
İspat yükü kendisine düşen taraf başlangıçta diğer delilleri ile birlikte yemin teklifinde de bulunabilir. Bu halde öncelikle diğer delilleri incelenir, bunlar ile iddia ispat edilirse yemin teklifine gerek kalmaz. Buna karşılık, diğer delillerle iddia veya savunmasını ispat edemezse, o zaman kendisine yemin teklifi hakkı kullandırılmalıdır. Bu durumda mahkemenin, iddiasını veya savunmasını başka delillerle ispat edememiş olan tarafa yemin teklif etme hakkı olduğunu hatırlatması uygun olur. Taraf davasını kendisi takip etmekte ise, mahkeme yemin teklif etme hakkı olduğunu tarafa duruşmada kendisi hatırlatır.
Taraf davasını vekil aracılığıyla takip etmekte ise, mahkeme yemin teklif etme hakkını tarafın vekiline hatırlatır. Bu halde tarafın kendisine yemin teklif etme hakkını kullanıp kullanmayacağını bildirmesi için ihbarname gönderilmesine gerek yoktur. (B.Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulu, Altıncı Baskı, cilt III, syf 2483-2562)
Mahkemece … tarihli celsede ”Davacı vekiline yemin deliline dayanıyor iseler; yemin metnini hazırlayıp mahkememize sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, kesin süre içerisinde yemin metni ibraz edilmediği taktirde HMK’nun 324. maddesi gereğince yemin delilinden vazgeçilmiş sayılacığının ihtarına” şeklinde ara karar kurulduğu görülmüştür.
Öncelikle HMK’nın ”Delil ikamesi için avans” başlıklı 324. maddesinde ” (1) Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse, gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler.
(2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır.
(3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır. ” hükmü düzenlenmiştir.
Yukarıda da açıklandığı üzere, yemin; bir tarafın mahkeme önünde belirli bir vakıanın doğruluğu konusunda yasanın öngördüğü şekilde yaptığı beyandır. İspat yükü altında bulunan taraf delil listesinde bulunması koşuluyla uyuşmazlığı çözüme bağlayıcı bir vakıa hakkında hasmına yemin teklifinde bulunabilir. Yemin, son çare olarak başvurulan bir delildir. Başka bir deyişle, yemin deliline başvurabilmek için öncelikle yemin önerisinde bulunanın ileri sürdüğü diğer delillerin incelenmesi ve bunların yeterli olmadığının anlaşılması gerekir. Yani, ispat yükü üzerinde olan ve yemin deliline dayanan tarafın diğer delillerinin incelenmesi ve bunların yeterli olmadığının anlaşılması halinde öncelikle, yemin deliline dayanan tarafa yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması (HMK mad. 227), yemin teklif edildiği ve davalı taraf da bu teklifi kabul ettiği takdirde HMK’nın 228. vd. maddelerinde gösterilen usul uygulanarak öncelikle yemin teklif eden tarafa kesin süre verilerek, yeminin yaptırılacağı husus açıklanarak, bu hususla ilgili yemin metninin hazırlanmasının istenmesi, hazırlanacak yemin metninin mahkeme hakimince denetlenerek metnin düzenlenmesi, karşı tarafın yemini kendisine teklif edilen yemin metni çerçevesinde eda etmesinin sağlanması gerekir. Yargıtay 8. HD’nin 2019/2405 E- 2021/2311 K. sayılı ilamı da bu doğrultudadır.
Davacı vekilinin … tarihli celsede ”…yemin deliline dayanma ihtiyacı duymadığımızdan yemin metni hazırlayıp dosyaya ibraz etmedik…” şeklinde beyanda bulunduğu da anlaşılmıştır.
HMK’nın ”Delilden vazgeçme” başlıklı 196 maddesinde de ” Delil gösteren taraf, karşı tarafın açık izni olmadıkça, o delile dayanmaktan vazgeçemez.” hükmü düzenlenmiştir.
Anılan yasal düzenleme kapsamında, tarafların delilden vazgeçme usulü düzenlenmiş olup, bu madde ile delil gösteren tarafın, karşı tarafın açık izni olmadıkça o delile dayanmaktan vazgeçemeyeceği kural altına alınmıştır. Her türlü delilden vazgeçilmesi karşı tarafın açık onayına bağlıdır. Bu cümleden olarak, delil gösteren tarafın karşı tarafın açık muvafakati olmadan o delilden vazgeçme hakkı bulunmadığından bu durumun da sonuca etkisi yoktur. Yargıtay 2. HD ‘nin 2017/3498 E- 2019/547 K. , 7. HD’nin 2014/2880 E-2014/11653 K. 2014/2880 E-2014/11653 K. , 9 HD’nin 2015/698 E- 2016/9072 K. 2015/699 E- 2016/9073 K., 2016/800 E-2017/19293 K. sayılı ilamları da bu yöne ilişkindir.
Yargıtay 11. HD’nin 2020/3125 E-2021/3651 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, burada “vazgeçme” kavramından ne anlaşılması gerektiğinin de saptanması gereklidir. Teorik tartışmalar bir yana, kavramın hangi manada kullanıldığına dair HMK metni üzerinden kavram taraması yapıldığında “vazgeçme” kelimesinin üç ayrı maddede yer aldığı görülmektedir. Bunlar HMK’nın 196, 213 ve 307. maddeleridir. Bu üç madde metni bir bütün halinde değerlendirildiğinde “vazgeçme” kelimesinin daha çok “feragat” manasında zikredildiği anlaşılmaktadır. Hatta kanun koyucunun HMK’nın 307. maddesinde düzenlenen “feragat” müessesini tarif ederken açıkça “vazgeçme” olarak tarif ettiği görülmektedir.
“Vazgeçme” kavramının hukuk dilindeki karşılığı yanında ikinci bilimsel kaynak olan Türk Dil Kurumu sözlüğünde Arapça kökenli “feragat” için; “hakkından kendi isteğiyle vazgeçme” şeklinde açıklama yer alırken, “vazgeçme” kelimesi için de: “kendi hakkı saydığı bir şeyi artık istemez olmak” açıklamasına yer verildiği görülmektedir.
Bu durum karşısında, yukarıda da açıklandığı üzere, ispat yükü altında bulunan tarafın delil listesinde bulunması koşuluyla uyuşmazlığı çözüme bağlayıcı bir vakıa hakkında yemin teklifinde bulunabileceği, yeminin, son çare olarak başvurulan bir delil olduğu yani, yemin deliline başvurabilmek için öncelikle yemin önerisinde bulunanın ileri sürdüğü diğer delillerin incelenmesi ve bunların yeterli olmadığının anlaşılması sonrasında da yemin deliline dayanan tarafa yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediği sorularak HMK’nın 227 vd. maddelerindeki usulün işletilmesi gerektiği, mahkemece ise, HMK’nın 324. maddesi belirtilmek suretiyle yazılı olduğu şekilde kesin süre ihtaratında bulunulması doğru olmadığı gibi, yemin deliline ilişkin HMK’nın 227 vd. maddelerindeki usule riayet edilmemesinin de doğru olmadığı kaldı ki, ispat yükü üzerinde olan davacının iddiasını diğer delillerle ispatlayamadığı kanaatine varılması halinde yemin teklifi hakkının hatırlatılması gerektiği gibi, HMK’nın 196. maddesi uyarınca delil gösteren tarafın, karşı tarafın açık izni olmadıkça o delile dayanmaktan vazgeçemeyeceği, vazgeçmenin feragat olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, feragat olarak değerlendirilmesi halinde feragatin açık olması gerektiği, mahkemece ise, davanın yazılı gerekçe ile kabulüne karar verildiği, yemin teklif edilmeksizin davanın kabulüne karar verilen işbu dosyada, mahkemece yemin teklifi hakkının hatırlatılmasının icapsız yemin niteliğinde olup olmadığı, HMK’nın 227 vd. maddelerindeki usule riayet edilmemesinin doğuracağı sonuçlar ve özellikle de davacının yemin delilinden vazgeçmiş sayılıp sayılamayacağı ve ayrıca, ne takip konusu bonoda ne de takipte taraf olmayan davalı şirkete husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken anılan hususlar nazara alınmaksızın eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalılar vekilinin istinaf taleplerinin KABULÜ ile, Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … tarih, … Esas- … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davalılar tarafından ayrı ayrı yatırılan 205,00 TL istinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda … tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T