Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/860 E. 2022/1000 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/01/2020
NUMARASI : … Esas -… Karar

DAVACI (ÖLÜ) : … – T.C Kimlik No: …
MİRASÇILARI :
:
:
VEKİLİ : Av. … –

İSTİNAF EDEN
DAVALILAR : 1- …
:
: 3- …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali İstemli

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 07/06/2022
YAZIM TARİHİ : 08/06/2022
Davacı tarafından, davalılar aleyhine Konya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyası ile açılan genel kurul kararının iptali istemli davasında 22/01/2020 tarihinde tesis edilen karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …Ş’nin 500.000,00 TL sermayeli ve beheri 5,00 TL den 100.000 paya ayrılmış bir şirket olduğunu, müvekkilinin adı geçen şirketin 145.000,00 TL nominal değerli 29.000 paya malik olduğunu, yine diğer davalı …Ş’nin 100.000,00 TL sermayeli ve beheri 10,00 TL den 1.000 paya ayrılmış bir şirket olduğunu, müvekkilinin adı geçen şirketin 25.000,00 TL nominal değerli 250 paya malik olduğunu ve yine diğer davalı …’nin 50.000,00 TL sermayeli ve beheri 500,00 TL den 100 paya ayrılmış bir şirket olduğunu, müvekkilinin adı geçen şirketin 5.000,00 TL nominal değerli 10 paya malik olduğunu, davalı …Ş. nin dava dışı …. nin tüm hisselerine sahip olduğunu, davalı …Ş. nin halen … Hastanesini çalıştırdığını, yeni alınan bir arsa üzerine …. nin yeni bir hastahane inşaatı yaptırmaya başladığını, …. nin yönetim kurulu başkanının müvekkilinin eşi olan … olduğunu, davalı şirketlerinde yönetim kurulu başkanlarının aynı kişi olduğunu, müvekkilinin kocası olan … ün hastahane de işe aldığı sekreteri ile gönül ilişkisine girerek gayri meşru olarak birlikte yaşadıklarını, sekreterini hastahaneye müdür yaptığını, kocasının müvekkiline şiddet uyguladığını ve hakkında aile konutundan uzaklaştırma kararı verildiğini, müvekkilinin de özel hastahane de yönetici ve doktor olarak görev yaparken bu olaylar nedeniyle hastahanedeki görevlerine kocası tarafından son verildiğini, vekillik görevlerinden azledildiğini, iş mahkemesinde ve ticaret mahkemelerinde çeşitli davaların açıldığını ve bir kısmının görülmekte olduğunu, davalıların müvekkilinin ortak olması nedeniyle yasal bilgi edinme hakkının engellendiğini, çektikleri ihtarnameden sonuç alamadıklarını, şirketlerin kayıtlarının incelettirilmediğini, şirketlerin kayıtlarının incelenmesi için farklı ticaret mahkemelerinde davalar açtıklarını, şirketlerin genel kurul toplantılarının yapılmamış olması nedeniyle kayyım marifetiyle toplantıların yapılması için davalar açtıklarını, davalar sürerken genel kurul toplantılarının şirketçe yapılarak davaların konusuz bıraktırıldığını, davalar görülürken 21/11/2019 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde davalı 3 şirketin de yönetim kurullarının 18/11/2019 tarihli kararları ile her 3 şirketin 09/12/2019 günü saat 17:00 da ve ayrıca davalı …Ş. nin ayrıca ve ek olarak 16/12/2019 günü saat 17:00 da 500.000,00 TL olan şirket sermayesinin 2.000.000,00 TL ye çıkarılması yönünde genel kurul toplantılarının yapılmasının kararlaştırıldığını öğrendiklerini, her 3 anonim şirketin aynı yer, aynı gün ve aynı saatte genel kurul toplantısı yapacak olmasının tamamen şekli birer genel kurul toplantısı olacağını gösterdiğini, genel kurul toplantılarının şirket ortaklarının bilgi alacağı, yönetim kurulu başkanlarının şirketlerin çalışmaları, finansal durumları, kar ve zarar gibi tüm bilgilerin ortaklara aktarılacağı en üst şirket organı olduğunu, aynı anda 3 şirketin aynı ortaklarının toplantılarına katılmasının ve toplantı yapılmasının fiziken ve hukuken mümkün olmadığını, bu konuda 24/11/2019 tarihli ihtarnameleri davalı şirketlere göndererek bu sıkıntıları davalılara bildirerek toplantıların ertelenmesini istediklerini, davalıların ihtarnamelere cevap bile vermediklerini, 16/12/2019 tarihinde sermaye artırımı ile ilgili davalı …Ş. nin yapmayı düşündüğü genel kurulun ise adı geçen şirketin mal varlığının, çalışmalarının, bilanço ve mizanları gibi konuların ne olduğu hakkında müvekkilinin bir bilgisinin olmadığını, bilgi verilmediğini, bilgi alabilmek için dava dahi açtıklarını, alel acele genel kurul yapılması yönünde karar alınmasının müvekkilinin sermayedeki payının azaltılmasına yönelik iyi niyetten yoksun bir girişim olduğundan bahisle davalı 3 şirketin de 09/12/2019 günü saat 17:00 da ve ayrıca davalı …Ş. nin 16/12/2019 günü saat 17:00 da yapacakları genel kurul toplantılarının yapılması ile ilgili 4 adet şirket yönetim kurulu kararlarının iptallerine ve yönetim kurulu kararları gereğince yapılacak olan şirketlerin genel kurul toplantılarının yapılmalarının durdurulmasına ve yapılacak toplantıların iptallerine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketlerin yönetim kurullarının 18/11/2019 tarihli kararları ile 09/12/2019 tarihinde ve ayrıca müvekkili …. nin 25/11/2019 tarihli yönetim kurulu kararı ile ayrıca 16/12/2019 tarihinde genel kurul toplantılarının yapılmasına karar verildiğini, davacının şirketlerin ortağı olduğunu ancak yönetim kurulu üyesi olmadığını, yönetim kurulu kararlarının iptali ile ilgili TTK da ve ilgili mevzuatta herhangi bir düzenleme olmadığını, genel kurul kararlarının iptalinin hukuken mümkün olduğunu, TTK nun 391. maddesinde yönetim kurulu kararlarının butlanının/yokluğunun tespitinin düzenlendiğini, bunların da sınırlı sayıda olduğunu ve dava konusu iddiaların butlan kapsamında olmayan hususlar olduğunu, Sermaye Piyasası Kanununun 12/6. maddesinde iptal edilebilecek yönetim kurulu kararının münferit bir duruma özgü olduğunu, davamızda böyle bir durumunda söz konusu olmadığını, yönetim kurulu kararı ile bir sonuç ortaya çıkmıyorsa yönetim kurulu kararına karşı dava yoluna gidilemeyeceğini, bununla bağlantılı bir genel kurul kararı varsa genel kurul kararına karşı dava yoluna gidilebileceğini, müvekkili şirketlerin halka kapalı şirketler olması nedeniyle yönetim kurulu kararlarına karşı iptal davası açılamayacağını, genel kurulun yetkilerini yönetim kuruluna devretmesi halinde de yönetim kurulu kararlarının iptalinin değil hükümsüzlüğünün dava konusu edilebileceğini, davamızda böyle durumların da olmadığını, şirket yönetim kurullarının genel kurul toplantısına ilişkin kararlarına karşı iptal veya butlan davası açılamayacağını, davacının varsa zarar ziyanlarını sorumluluk ve eda davaları ile isteyebileceğini, davacının azınlık olarak çoğunluğu ve şirket işlerini sabote ettiğini, davacının açtığı davalarla bir yandan şirketlerin genel kurul toplantılarını yapmak üzere izin ve yetki isterken diğer yandan şirketlerin yapacağı genel kurul toplantılarının yapılmasını bu dava ile önlemek istemesinin kötü niyetin ifadesi olduğunu, davacının pervasız davrandığını, yapılacak olan genel kurul toplantılarının yapılmasından sonra davacının iptal ve butlan davaları açabileceğini, eşler arasındaki ailevi problemlerin şirket işlerine sirayet ettirildiğini, şirketler hukukunun bu duruma müsait olmadığını, şirketlerin yönetim kurullarınca ortakların haklarını ihlal eden veya kanuna veya esas sözleşmelere aykırı bir karar verilmediğini, müvekkili şirketlerin halka kapalı şirketler olduğunu, ortakların bilgi alma haklarının kapsamının ve sınırlarının olduğunu, ortakların şirketlerin işleyişi ve genel muhasebesi hakkında bilgi alma haklarını genel kurul toplantılarında kullanabileceklerini, yapılan çağrılarda bu bilgilerin veya bu bilgilere erişilecek imkanların ortaklara iletildiğini, işbu davadan sonra genel kurul toplantılarının yapıldıklarını, davacının temsilci göndermek suretiyle tüm genel kurullarda hazır bulunduğunu, ortakların ortak olması nedeniyle yönetim kurulu ve kararlarına müdahale edemeyeceklerini, ortakların yöneticileri görevden almak ve yenisi seçmek gibi haklarının olduğunu, davacının yöneticiliğe aday dahi olmadığını, eşler arasındaki problemlerin davamızın konusu olmadığını, dava konusu olup davadan sonra yapılan genel kurul toplantılarının gündemlerinin davacının taleplerinin çoğunu karşılar içerikte olduğunu, her 3 şirket toplantısının aynı gün ve saatte yapılacak olmasının mümkün olmadığına ilişkin itiraza gelince davadan sonra her 3 şirketin toplantılarının yapıldığını ve davacının da temsil yoluyla genel kurul toplantılarına katıldığını, toplantıların hükümet komiserinin katılımıyla yapıldıklarını, faaliyet döneminin sonundan itibaren 3 ay içinde yapılması gereken genel kurulların 3 ay geçtikten sonra yapılmış olmasının toplantıların yapılmasına engel olmadığı gibi alınmış kararlara da bir olumsuz etkisinin olmadığının yerleşik uygulama olduğunu, dava konusu genel kurul toplantılarından önce davacının temsilcisine tüm belge ve tabloların imza karşılığı teslim edildiğini, inceleme hakkının kullanıldığını, dava konusu yönetim kurulu kararlarının toplantı ve karar nisaplarının tam olduğunu zaten bu yönde bir iddia olmadığını, kararların ahlaka hukuka ve esas sözleşmelere aykırı olmadığını, davacının dava açmakta hukuki yararının dahi olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “….Davalı şirketler halka açık olmayan (halka kapalı) şirketlerdendir. TTK nun 391. maddesi ve SPKn hükümleri açık olup, davacının dava konusu ettiği hususlar TTK nun 391. maddesindeki hususlardan değildir. İlke olarak yönetim kurulu kararlarının iptali dava konusu edilemez. Kaldı ki dava konusu yönetim kurulu kararları şirketleri genel kurula çağrı kararlarıdır. Yönetim kurulu kararlarında bir hukuka aykırılık varsa genel kurul toplantısından sonra alınmış kararların yokluğunun tespiti veya iptali istenilirken orada tartışılacaktır da. Mahkememizin … Esas sayılı dosyasında davacımız davalı …Ş. ye karşı davamıza konu olan ve davadan sonra yapılan genel kurul kararının yokluğu/iptali için dava açılmıştır. O davada ve diğer şirketlere karşı açılmışsa veya açılacaksa o davalarda tartışılacak hususlar yönetim kurulu kararlarının iptali adı altında işbu davada tartışılamaz. Yönetim kurulu kararlarının yokluğunu ve iptalini gerektirir bir husus yoktur. Sözün özü davacının davasının esastan reddi gerekmektedir. Ancak ne var ki esastan reddi gereken davaya konu genel kurul toplantıları davadan sonra yapıldığından eldeki şirketlere yönelik davaların konusu kalmamıştır. Konusu kalmayan işbu davalar hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına….” karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı şirketler yönetim kurulu başkanı …’ün her üç şirketin genel kurul kararını alırken Medeni Kanunun 2.maddesine göre iyi niyetli davranmak mecburiyetinde olduğunu, Ticaret Kanununun hiçbir maddesinde şirket ortağının genel kurulda kendisini temsil etmesi için herhangi bir şahsa vekaletname verme zorunluluğu getirmediğini, müvekkilinin TTK 445.maddesi yollamasıyla TTK 446.maddesinde göre şirket pay sahibi olduğunu, dolayısıyla 445.maddesine göre genel kurul kararına göre iptal davası açabileceğini, yerel mahkeme kararında müvekkil aleyhine her bir şirket için ayrı ayrı 3.400,00 TL vekalet ücreti takdirinin kaldırılması gerektiğini, kararın kaldırılarak masraflar ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararındaki “davalılara yönelik davanın konusunun kalmadığından bir karar verilmesine yer olmadığı” şeklindeki hükmün istinaf incelemesi neticesinde kaldırılarak “davacının davalılara yönelik davalarının ayrı ayrı reddine” şeklinde düzeltilmesine, ilam vekalet ücreti yönünden karar yerinde olup, hukuka ve kanuna uygun olduğundan davacının bu husustaki istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin yönetim kurulu kararlarının iptali talebine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince verilen karara karşı yukarıda yazılı gerekçelerle taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş ise de; davacı asilin ölümü üzerine mirasçıları tarafından ilk derece mahkemesine verilen dilekçe ile istinaf başvuru talebinden ve davadan feragat ettiklerini bildirdikleri, dilekçenin dairemize gönderildiği anlaşıldığından; HMK’nın 349/2 maddesi gereğince davacı (mirasçıları)nın istinaf başvuru talebinin feragat nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davaya son veren taraf işlemleri olan feragat, kabul ve sulh, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307 ilâ 315. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Tasarruf ilkesinin bir sonucu olarak davaya son veren taraf işlemleri hüküm kesinleşinceye kadar yapılabilir. Bir başka ifade ile taraflar davayı kabul ederek ya da davadan feragat ederek veya sulh sözleşmesi yaparak yargılamanın her aşamasında ve hatta kanun yollarında herhangi bir hükme gerek kalmaksızın davayı sona erdirebilirler. Ancak bu işlemler vekil tarafından yapılacaksa vekilin vekâletnamesinde özel yetkinin bulunması gerekir (HMK m. 74).
Davadan feragat, davayı kabul ve sulh, içerikleri itibariyle birer maddi hukuk işlemi olmakla birlikte, yapılış şekli itibariyle birer usulü işlemdir. Bu nedenle söz konusu işlemler bir taraftan maddi hukuk anlamında uygulama imkânı bulan iradeyi bozan hâllere dayanılarak iptal edilebilirken, diğer taraftan kesin hüküm gibi sonuç doğurmaktadır.

Davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir (HMK m. 307). Davadan feragat eden davacı, bununla dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan kısmen veya tamamen vazgeçer. Feragat, davayı kesin olarak sonuçlandıran bir hukuki neden olup, yapıldığı anda kesin hükmün sonuçlarını doğurur.
Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde ise, davacı mirasçıları tarafından ibraz edilen dilekçenin davadan feragat dilekçesi olduğu, HMK’nın 310. maddesi gereğince karar kesinleşinceye kadar davadan feragat mümkün olduğundan ve Dairemizce henüz tarafların istinaf sebepleri esastan incelenip karara bağlanmadığından, davacının, davadan feragat beyanı nazara alınarak davalıların istinaf başvuru taleplerinin kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacının (mirasçılarının) istinaf başvuru talebinin FERAGAT nedeniyle REDDİNE,
1- Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacının mirasçılarından tahsili ile hazineye irad kaydına,

2- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3
– İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacı mirasçıları tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
B) Davacı mirasçılarının davadan feragat beyanı nazara alınarak, davalıların istinaf başvuru taleplerinin kabulü ile; Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/01/2020 tarih … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf kanun yoluna başvuran her bir davalı tarafından ayrı ayrı yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde ayrı ayrı davalılara iadesine,
2- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar vekilinin beyanı nazara alınarak davalılar üzerinde bırakılmasına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,3‬0 TL harcın davacı mirasçılarından tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Davacının (mirasçılarının) yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar vekili vekalet ücreti ve yargılama gideri talep etmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C)İlk derece mahkemesince davacıdan tahsiline karar verilen tamamlama harcı ile ilgili düzenlenen 28/04/2020 tarihli harç tahsil müzekkeresinin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin İlk derece mahkemesince yapılmasına,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
E) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 07/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

A.G