Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/813 E. 2022/695 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/01/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ : Av. … –

DAVALI :
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 26/04/2022
YAZIM TARİHİ : 28/04/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 16/01/2020 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirket ile davalı şirketin 2 yılı bulan sürekli bir ticaretinin bulunduğunu, takibe ve davaya konu krom nikel saç ve aksesuarları alım satımı hususunda mutabık kalındığını ve müvekkili tarafından irsaliyeli faturalar tutarında teslim yapıldığını, mezkur faturaların altında teslim olgusuna dair davalı şirket çalışanlarının imzalarının mevcut olduğunu, faturaların altındaki imza sahiplerinin beyanlarına başvurulmasını imza inkarı halinde imza incelemesine gidilmesinin iddialarının sübuta ermesini sağlayacağını beyan ederek, davalının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı ile iki yılı aşkın zamandır ticari ilişkilerinin bulunduğunu, bu ticaret nedeni ile müvekkili ile davacı taraf arasında açık hesap olduğunu, bu açık hesaba göre müvekkili tarafından dilekçemize ekli kredi kartı ekstrelerinden görüleceği üzere ödemelerin yapıldığını, 2017 yılından bu yana farklı tarihlerde toplam 54.154,61 TL. ödendiğini, ilgili bankalara müzekkere yazılmasının gerektiğini beyan ederek, davanın ve icra takibinin iptalini ve kötü niyetli olan davacının alacağının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….davacı şirket ile davalı şirketin 2 yılı bulan sürekli bir ticaretinin bulunduğunu, takibe ve davaya konu krom nikel saç ve aksesuarları alım satımı hususunda mutabık kalındığını ve müvekkili tarafından irsaliyeli faturalar tutarında teslim yapıldığını, mezkur faturaların altında teslim olgusuna dair davalı şirket çalışanlarının imzalarının mevcut olduğunu, faturaların altındaki imza sahiplerinin beyanlarına başvurulmasını imza inkarı halinde imza incelemesine gidilmesinin iddialarının sübuta ermesini sağlayacağını beyan ederek, davalının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına ve davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini dava ve talep ettiği görülmekle davanın yasal dayanağını oluşturan İİK.67. maddesinde; “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Dosya kapsamına uygun görülerek her iki tarafın ticari defterlerinde inceleme yapan bilirkişinin rapor ve ek raporu hükme esas alınmıştır. Bilirkişi tarafından düzenlenerek dosyaya sunulan bilirkişinin raporunda ve ek raporunda davalı şirketin davacı şirkete borcunun bulunduğunun bildirildiği, bilirkişinin raporunun ve ek raporunun ayrıntılı ve denetime açık olması karşısında ödemeyi ispat yükünün davalı tarafa düştüğü, davalının borcunu ödediğine ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. Alacağın miktarı belirli olup bu haliyle likit olduğundan asıl alacak üzerinden İİK.nın 67/2 maddesi uyarınca % 20 oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiş oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulumuştur.” gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddi ile davalının Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı takibine yapmış olduğu itirazın iptali ile 6.350,14 TL. üzerinden takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, hükmedilen 6.350,14 TL.nin %20’si kadar icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyadaki mevcut hem kök rapor, hem de ek raporda müvekkili şirketin ticari defterlerine göre, müvekkilinin alacağının; 8.266,36 TL olduğu tespitinde bulunulduğunu, davacı taraf olarak gerek 29.08.2019 günlü ” bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçelerinde” gerekse, 14.10.2019 ve 16.01.2020 günlü celselerde açıkça icra takiplerine konu miktar üzerinden; bu mümkün değil ise, 8.266,36 TL’lik bilirkişi raporuna konu miktar üzerinden hüküm tesisini talep ettiklerini, yerel mahkeme, kök raporda davalı ticari defterlerinde gözüken 6.350,14 TL’lik miktar üzerinden hüküm tesis ettiğini ve bu miktar üzerinden takiplerinin devamına karar verdiğini, davalı tarafın muhakeme safahatındaki beyanının aksine; 6.350,14 TL’lik miktar üzerinden hüküm tesisini kabul etmediklerini, yine davalı beyanın aksine; ısrarla ifade ettikleri üzere, icra takibine konu miktar üzerinden, bu mümkün değil ise; 8.266,36 TL üzerinden hüküm tesisi talep etmiş olmakla; hükmedilen miktara itirazlarını esasen ortaya koyduklarını düşündüklerini, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak takiplerinin 8.266,36 TL üzerinden devamını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; faturalı mal satımından kaynaklı alacak nedeniyle yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
İspat yükü ile ilgili genel kuralı düzenleyen TMK’nın 6. maddesine göre; “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” İspat yükü kenar başlıklı HMK’nın 190. maddesine göre; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”
Belirtilen yasa hükümleri karşısında, alacağın tahsili için girişilen icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında kural olarak ispat yükü davacı alacaklıya aittir. Bununla birlikte itirazın iptali davasında davalı borçlunun ödeme savunmasında bulunması ya da borcu ortadan kaldıran diğer itirazları ileri sürmesi halinde ispat yükü yer değiştirecek ve davalıya geçecektir.
Ticari defterlerin delil olmasına ilişkin düzenleme HMK 222. maddede yer almaktadır. Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2). Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4).
Somut olayda, davacı alacaklı tarafından Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasında 27/04/2018 tarih 7.751,36 TL bedelli, 15/05/2018 tarih 2.756,78 TL bedelli, 16/05/2018 tarih 488,54 TL bedelli ve 13/06/2018 tarih 1.386,35 TL bedelli faturalara istinaden icra takibi başlatıldığı, borçlunun borca itirazı nedeniyle takibin durduğu, davacı tarafça eldeki itirazın iptali davası açıldığı, mahkemece taraf ticari defterleri üzerinden yaptırılan SMMM …’in 16/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda, taraf defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, muhasebe usul ve esaslarına uygun şekilde tutulduğu, davacıya ait ticari defterlerde icra takibine konu faturaların yer aldığı, davalının cari hesap borcuna istinaden davacıya 53.011,32 TL ödeme yapıldığı, ancak takip tarihi itibariyle davalının davacıya takip konusu faturalardan kaynaklanan 8.266,36 TL alacaklı olduğu; davalıya ait ticari defterlerde icra takibine konu faturaların yer aldığı, davalının cari hesap borcuna istinaden davacıya 52.551,17 TL ödeme yaptığı ancak takip tarihi itibariyle davalının davacıya takip konusu faturalardan kaynaklanan 6.350,14 TL borcu olduğu tespitlerinin yer aldığı, rapora karşı davacı vekilinin beyan ve itiraz dilekçesinde, talep konusu 12.383,03 TL ile bilirkişi tarafından tespit edilen 8.266,36 TL arasında 4.116,67 TL’lik farkın “döviz kur farkı” olduğu, talepleri gibi karar verilmesi, mahkeme aksi kanaatte ise 8.266,36 TL üzerinden hüküm tesisi talep edildiği, davalı vekilin beyan ve itiraz dilekçesinde rapora göre davacının 58.901,31 TL alacaklı olduğu, davalının 54.154,61 TL ödeme yaptığı, davacı alacağının aradaki fark olan 4.746,70 TL olduğunun tespiti ile karar verilmesi gerektiği, bu durumda davalının 4.746,70 TL üzerinden borçlu olduğunu kabul ettiği, mahkemece taraf vekillerinin beyan ve itirazları doğrultusunda alınan 05/11/2019 tarihli ek raporda, davacı defterlerinde 21 adet fatura kaydına yer verildiği, davalı defterlerinde ise 17 adet fatura kaydının bulunduğu, davalı defterlerinde olmayan faturaların, takibe konu edilen faturalar dışında 30/09/2017 tarih 823,59 TL bedelli, 23/11/2017 tarih 685,67 TL bedelli, 27/11/2017 tarih 474,04 TL bedelli ve 27/11/2017 tarih 393,07 TL bedelli faturalar olduğu, belirtilen 4 adet fatura içeriği mal alım faturası olduğu, döviz kuru farkı olmadığı, bu faturalarla ilgili davalı ticari defter kayıtlarında 03/01/2018 tarihinde ödeme kayıtları yer aldığı anacak faturaların davalı defterlerine kayıt edilmediği, 823,59 TL bedelli faturadan kaynaklı ödemenin davacı defter kayıtlarında yer almadığı, kök raporda davalıya ait ticari defter kayıtlarına göre 6.350,14 TL borç olduğu tespit edildiği, davalı defterlerinde eksik olan 4 adet fatura tutarı 2.376,37 TL’nin ödemelerinin kredi kartıyla yapıldığı, ödemeler ticari defterlerde gözükmesine rağmen faturaların ticari defterlerde kayıt altına alınmadığı, davalı ticari defterlerine göre davalının borcunun 6.350,14 TL + 2.376,37 TL = 8.726,51 TL olduğu, davacının ticari defterlerine göre ise borcun 8.266,36 TL olduğunun bildirildiği, davalı vekilince ek rapora karşı sunulan beyan ve itiraz dilekçesinde borcun 4.746,70 TL olduğu, mahkeme aksi kanaatte ise kök rapora davacı tarafça itiraz edilmediği, tespit edilen 6.350,14 TL’nin HMK’nın 281. Maddesi uyarınca kendileri açısından usuli kazanılmış hak olduğu, ilk talepleri kabul edilmeyecekse, bu miktar üzerinden karar verilesini talep ettikleri, ilk derece mahkemesince 6.350,14 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiği, karara karşı davacı vekilince 8.266,36 TL üzerinden karar verilmesi gerektiği sebebine istinaden istinaf isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır.
Öncelikle davacı vekilince kök rapora karşı sunulan 29/08/2019 tarihli beyan dilekçesinde davacı ticari defterleri incelenmesi ile ortaya çıkan 8.266,36 TL üzerinden karar verilmesi talep edildiğinden, davalı vekilinin, davacı tarafça kök rapora itiraz edilmediği, bu nedenle 6.350,14 TL yönünden kendileri açısından usuli kazanılmış hak oluştuğu iddiaları yerinde değildir. Davacı vekilince raporlara karşı sunulan beyan dilekçelerinde alacağın 8.266,36 TL olduğu kabulü ile bu miktar kadar alacağın sınırlandırıldığı görülmüştür.
Bilirkişi ek raporunda, takip konusu olamayan ve davalı ticari kayıtlarında da görülmeyen 30/09/2017 tarihli 823,59 TL bedelli fatura bedelinin davalı tarafından müşterisinin kredi kartıyla ödendiği savunmasında bulunulduğu, yine takip konusu olmayan ve davalının ticari defterlerinde görülmeyen diğer 3 adet faturanın toplam 1.552,78 TL bedelli olduğu, davalının 29/12/2017 tarih ve … nolu fatura ile 2.108,07 TL tutarında mal almakla toplam borcunun 3.660,85 TL olduğu, bu borcun da davalının müşterisi …’e ait kredi kartıyla ödendiği, ancak ödeme kayıtlarının davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, bu nedenle davalının borcunun 6.350,14 TL ve takip konusu edilmeyen davalı defterlerinde de kaydı olmayan 4 adet faturanın toplam bedeli olan 2.376,37 TL’nin toplamı ile ortaya çıkan 8.726,51 TL olduğu ifade edilmiş ise de, bilirkişi ek raporunda tespit edilen borç miktarının yerinde olmadığı, zira toplam 2.376,37 TL bedelli 4 adet faturanın davalıya ait ticari defterlerde yer almadığı, bu faturaların da takip konusu edilmediği, belirtilen 4 adet faturaya konu malların davalıya teslim edildiğine dair ispat yükü üzerinde olan davacının, teslimi usulünce ileri sürülmüş delillerle kanıtlayamadığı, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/04/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Y