Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/696 E. 2021/194 K. 17.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE .. TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2020
NUMARASI : Esas Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLLERİ :
İSTİNAF EDEN
MÜDAHİL :
VEKİLLERİ :

DİĞER MÜDAHİLLER :
VEKİLLERİ :
:
VEKİLLERİ :
:
VEKİLİ :
:
VEKİLLERİ :
:
VEKİLİ :
:
VEKİLLERİ
:
VEKİLLERİ :
:
VEKİLLERİ :
:
VEKİLİ :
:
VEKİLLERİ :
:
VEKİLLERİ :
:
VEKİLLERİ :
DAVA : Konkordato

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/02/2021
YAZIM TARİHİ : 17/02/2021
Davacı tarafından Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile açılan konkordato davasında 24/01/2020 tarihinde tesis edilen talebin reddine ilişkin karara karşı davacı ve müdahil …’nin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili ilk derece mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin tek ortağının … olduğunu, 1973 yılında 15.000,00 m2 alanda yumurta civcivi ile sektörde çalışmaya başladığını, 1999 yılında ise 10.000,00 m2 ve 15.000,00 m2 yeni arazileri bünyesine katarak toplamda, 145.000,00 m2 açık, 9.000.00 m2 kapalı alanda ticari faaliyetlerini bugünkü sürece getirdiğini, şirketin 30/05/2019 tarihi itibariyle sermayesinin 3.000.000,00 TL olup tamamının ödendiğini, müvekkili şirketin sıkıntılı süreçte dahi yıllık ortalama 40.000.000,00 TL yurt içi ve 6.000.000,00 TL ihracat olmak üzere yıllık 46.000.000,00 TL işlem hacmini rahatlıkla gerçekleştirebildiğini, tavuklarda yaşanan hastalık nedeniyle üretim kapasitesinde azalmalar yaşandığını, yeni civcivlerin alımı ve tüy dökümü diye tabir edilen işlemlerin yapılması şirketi zor durumda bıraktığını, ayrıca 2019 yılının nisan ayında Irak’taki üreticilerle Ukrayna’da ki üreticiler arasında yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle ihracat kanallarının kapanmasının şirketi konkordato sürecine soktuğunu, finans sıkıntısı yaşandığından bankalardan kredi çekildiğini, döviz kurunda ve faizlerde yaşanan ani artışlar ile fiyat dalgalanmalarının, şirketi ciddi olarak etkilediğini, bankalarca kredi artırım taleplerinin kabul edilmemesi veya faizlerin çok yüksek olması nedeniyle kredi kullanamaması sonucu olarak borçlarını ödeyemez hale geldiğini, icra takibi tehlikesi altında olmasına rağmen henüz haklarında takip bulunmadığını, 31/03/2019 tarihi itibariyle hazırlanan rahiç değer bilançosuna göre kısa vadeli banka kredilerinin 5.860,742,45 TL uzun vadeli olarak 9.777.284,26 TL, personel borçlarının 40.133,26 TL, vergi ve fon borçlarının 5.680,84 TL, tedarikçi çeklerinin 2.447.277,40 TL, açık hesap olarak nitelendirilen borçların ise 2.279.845,41 TL olduğunu, diğer borçlarla birlikte toplam 20.725.764,90 TL pasifinin bulunduğunu, aktiflerinin toplamının ise 32.540.901,81 TL olduğunu, üretim kapasitesini etkilemeyen gayrimenkullerin satışı sonucunda elde edilecek ve alacaklılara gönderilecek miktarın 11.363.151,81 TL olarak öngördüklerini, konkordato sürecinin başlamasından itibaren 15 aylık süreçte 5.701.738,33 TL kar sağlanarak ödeme yapılabileceğini, sonuç olarak tekliflerinin kabulü halinde ise toplam 17.064.935,14 TL ödeme yapabileceklerini, ön proje olarak şirketin işlem hacmine göre çok yüksek olmayan ödenebilir kamu borcunun bulunduğunu, amaçlarının ticari hayatları için gerekli makine ve tesisatların haczi ile banka hesaplarına bloke konarak müvekkili şirketin ticari hayatının devamının imkansız hale gelmesini önlemek olduğunu, borçlarını 48 ay sürede ödemek üzere vade konkordatosu talep ettiklerini, bu durumda şirketin ticari hayatına devam edebileceğini, alacaklıların takip yaparak şirketin değerlerini sattırmaları halinde ancak %70 oranının daha da altında paraya çevrileceğini, bu durumda da alacaklıların alacağının çok azına kavuşabileceğini, konkordato tekliflerinin kabul edilmesi halinde 15 aylık süreçte toplam 17.064.935,14 TL aktarılabileceğini, bu durumda alacaklıların alacaklarının tamamına kavuşacaklarını, önerilerinin borçların 48 ay içerisinde taleplerinin onaylanmasından itibaren başlayarak ödenmesi olduğunu belirterek ilgili tedbirlerle birlikte davalarının kabulüne karar verilmesini dava ve talep ettikleri, dilekçelerine İİK 286. maddede belirtilen bilgi ve belgeleri ekledikleri görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; 2004 sayılı yasanın 292 ve 293/3 maddelerinden bahisle, hükme esas alınan 31/12/2019 tarihli rapora göre, davacı şirketin borca batık olmadığı, ancak ön projede yer alan öngörünün %99 oranında gerçekleşmediği, ticari faaliyetlerinin sürekli zarara ve şirket mal varlığının azalmasına sebebiyet verdiği, proje makul olmadığı, gerçekleşme ve uygulama ihtimalinin bulunmaması nedeniyle başarıya ulaşamayacağının belirtildiği, raporun davacıya tebliğ edildiği, son duruşmada davacı taraf ve müdahil alacaklılar ile konkordato komiseri davet edildiği, rapora yönelik itirazların dayanıksız ve soyut görüldüğü, bu nedenle İİK’nın 292/1-b maddesi gereğince davacıya verilen kesin mühletin kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiği, bu durumda şirket yönünden borca batık olmamasına rağmen, ayrıca iflas kararı da gerekip gerekmediği yönünde de inceleme yapılarak, Yargıtay ve bölge adliye mahkemelerinin örnek içtihatları doğrultusunda konkordato isteyen şirketin talebinin kabul edilmemesi ve kesin mühletin kaldırılması halinde borca batık olmasa dahi iflasa tabi davacı şirket yönünden iflas kararı verilmesinin zorunlu olduğu kanaat ve gerekçeleriyle neticeten; davacı şirketin konkordato talebinin reddine, 11/06/2019 tarihli ve … Esas sayılı kararı ile verilen bütün tedbirlerin kararın kesinleşmesi beklenmeksizin derhal kaldırılmasına, 04/09/2019 tarihli duruşmada verilen kesin mühlet ve bütün tedbirlerin kararın kesinleşmesi beklenmeksizin derhal kaldırılmasına, Konya …’nün … nolu siciline kayıtlı davacı ….’nin İİK 292/1-a ve b maddesi gereğince iflasına, 24/01/2020 günü saat 10:30 itibariyle iflasının açılmasına, karar verilerek ilan ve sair ilişkin feri hükümlere de hükmettiği görülmüştür.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; konkordato komiserinin 04/11/2019 tarihli kesin mühlet 1. raporunda, rapor tarihi itibariyle kesin mühleti kesintiye uğratacak bir faaliyetin tespit edilemediği, 31/12/2019 tarihli 2. raporuna; davacı şirketin borca batık olmadığı, konkordato projesinin uygulama imkanının bulunmadığı, konkordatonun başarıya ulaşmayacağı kanaatinin oluştuğunu belirttiği, son raporun rayiç değer bilançosunun yanlış değerlendirilmesi, pasif değerlerin hatalı hesaplanması, mali durum hesaplarının hatalı olması ve yumurta sektöründe dönemsel meydana gelen sıkıntıların gözetilmemesi nedenleriyle itiraz edildiğini, yerel mahkemece itirazlarının gözetilmediğini, sadece rapor esas alınarak ret kararı verildiğini, hatalı rapora dayanılarak ret kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığını, ret ve iflas kararının ne borçlulara ne de alacaklılara menfaat sağlamayacağını, sadece ipotek alacaklılarının alacaklarını tahsil ederek, haricindeki alacaklıların alacaklarına ulaşma ihtimalini ortadan kaldırdığını, dönemsel maddi zararın sona ermesi halinde projenin uygulanabilir hale geleceğini ve alacaklıların da alacaklarını tahsil edebileceklerini, borca batık olmayan şirket hakkında da iflas kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ettikleri görülmüştür.
Müdahil … vekilinin sunduğu istinaf dilekçesinde özetle; karara esas teşkil eden 31/12/2019 havale tarihli komiser raporunda davacı şirketin borca batık olmadığının bildirilmesi karşısında iflas şartlarının oluşmayacağını, raporun yeterli araştırma yapılmadan kaleme alındığını belirterek tedbirlerin kaldırılması kararının onanmasına, iflas yönündeki kararın ise kaldırılmasına karar verilmesini talep ettikleri görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; adi konkordato istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkili şirketin neden konkordatoya ihtiyaç duyduğundan bahsederek, dilekçelerinde son bilançoya göre hazırladıkları konkordato ön projesini anlattıkları, İİK 286. maddesinde belirtilen lüzumlu evrakları ekledikleri, evrakların içerisinde bulunan vekaletnamenin konkordato yargılaması usulüne uygun olduğu, mahkemece, talep yukarıda belirtilen esaslarına kaydedilerek 16/10/2019 tarihinde bu tarihten itibaren geçerli olmak üzere 3 ay geçici mühlet ve tedbirlerle sair ara kararlarını tensiben verildiği, tensip gereğince aynı tarihli gerekçeli geçici mühlet ara kararı yazılarak aynı gerekçeli ara kararda geçici komiserin de atandığı, şirket mallarına ilişkin marka ve patent bilirkişisi, makine mühendisi, endüstri mühendisi ve gayrimenkul değerleme uzmanı bilirkişilerden rapor alındığı, konkordato komiseri tarafından 11/06/2019 ve 22/08/2019 geçici mühlet dönemlerine ilişkin 4 adet rapor sunulduğu, ilk raporunda davacı şirketin faaliyetine devam ettiği, alacak ve borç teyit çalışmalarına devam edildiğinden, mali tablolar ve proje hakkında görüş bildirmeye imkan bulunmadığı, geçici mühletin kaldırılmasını gerektiren bir uygulamanın tespit edilmediği, ikinci raporunda özetle; rayiç değer bilançosunda 8.839.025,78 TL varlık fazlası tutarının tespit edildiği, ticari faaliyetler sonucu ortaya çıkan varlık hesap farklarının makul olduğu, genel durumu etkileyecek satma tespit edilemediği, davacının borca batık olmadığı, konkordato projesinin uygulama imkanının bulunuğu, 3. raporunda ise davacının yumurta üretimi faaliyetine rapor tarihi itibariyle devam ettiği, resmi bilançoyu raporuna eklediği, kesin mühleti kesintiye uğratacak bir faaliyet tespit edilemediği, alacaklar kurulu oluşturulmasının fayda sağlayacağı yönünde raporlar sunduğu, hükme esas teşkil eden 31/12/2019 havale tarihli 4. raporunda ise davacı şirketin hali hazırda 3.694.340,53 TL varlık fazlası hesaplandığı ve şirketin borca batık olmadığı, öngörünün %99 oranında gerçekleşmediği ve ticari faaliyetlerinin zararla sonuçlandığı, zararın da varlık fazlası tutarında azalmaya sebep olduğu, konkordato projesinin makul olmadığı gibi uygulama imkanının da bulunmadığı, davacı şirket ve alacaklılar yönünden projenin uygulanmasının yararlı olmayacağı ve başarıya ulaşmayacağının anlaşıldığı yönünde rapor sunduğu, mahkemece 17/01/2020 tarihinde 2. duruşma icra edildiği, duruşmada bahsi geçen komiserin son raporunun okunduğu, komiserin son raporunu özetleyen dayanağının dinlendiği, davacı vekili rapora beyanda bulunmak için süre talep ettiği ve duruşmaya katılan müdahil vekillerinin de dinlenerek davacı vekiline süre verildiği, 24/01/2020 tarihli 3 nolu karar duruşmasında ise davacı müvekkilinin son rapora karşı yazılı itirazlarını tekrarladığı, konkordato komiserinin de raporunu özetleyerek davacı şirketin ticari faaliyetinin bulunmadığı, çiftliklerinde canlı hayvan kalmadığı beyanları yönünde hazır olan müdahil vekillerinin beyanlarının alınarak davanın reddine ve şirketin iflasına karar verdiği, verilen kararın yukarıda özetlendiği şekilde davacı ve katılan … vekili tarafından istinaf edildiği görülmüştür.
İcra İflas Kanunu’nun 292. maddesinde iflasa tabi borçlu bakımından kesin mühletin verilmesi halinde;
– Borçlunun mal varlığının korunması için iflasın açılması gerektiğinde,
– Konkordatonun başarıya ulaşamayacağının anlaşılması,
– Borçlunun 297. maddeye aykırı davranması veya komiser talimatlarına uyulmaması,
– Alacaklılarını zarara uğratma amacıyla hareket etmesi ve
– Borca batık olduğu anlaşılan sermaye şirketi veya kooperatifin konkordato talebinden feragat etmesi halinde, komiserin yazılı raporu üzerine mahkemece kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun resen iflasına karar verileceği hüküm altına almıştır. Ancak, iflasa karar verilebilmesi için aynı maddenin son fıkrası gereğince, iflas kararı verilmeden önce, borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet ederek dinlenmesi gerektiğini de hüküm altına almıştır. Somut olayda konkordato talep eden borçlu şirketin yetkili temsilcisinin duruşmaya çağrılmadığı ve dinlenmediği sabit olmasına rağmen iflas kararı verilerek, İİK 292 son fıkrasına muhalefet edilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 25/11/2020 tarih, 2020/877 Esas ve 2020/3824 Karar sayılı içtihadının da bu yönde olduğu anlaşıldığından, davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK 353/1-a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının yukarıda belirtildiği şekilde inceleme ve değerlendirme yapılması için ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Tarafların istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin 24/01/2020 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf başvurusunda bulunan müdahil … tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6- İstinaf başvurusunda bulunanlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/02/2021 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

M.Ç.