Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/694 E. 2022/1031 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : ..

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2020
NUMARASI : … Esas – …Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : . …

DAVALI : …
VEKİLİ : …
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : ..
YAZIM TARİHİ : 17/06/2022
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin, davalı Kooperatif’in denetleme kurulu üyesi olduğunu, görev yaptığı dönemde olağan genel kurul için denetleme raporu hazırlamak amacıyla kooperatif defterlerini incelemek üzere yönetim kurulu üyelerinden istemesine rağmen defterleri ibraz etmekten kaçındıklarını, diğer denetleme kurulu üyesinin hazırladığı denetim raporuna da müvekkilinin imza atmadığını, denetleme kuruluna işlem yaptırmayan yönetim kurulu üyelerinin yaptığı 23/06/2019 tarihli olağan genel kurulunun bu şekilde usulsüz yapıldığını, olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerinin işlemlerinin usulüne uygun olduğu karara bağlanmasına rağmen, denetleme kurulu üyesi olarak davacının denetim görevini yapamadığını ileri sürerek, davalı Kooperatif’in 23/06/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının müvekkili kooperatifin denetim kurulu üyesi olmasına rağmen kooperatifin üyesi olmadığını, genel kurul toplantısının usulüne uygun yapıldığını, diğer denetçinin denetim raporu hazırlayarak imzaladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Dava, “Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali” davasıdır.
1163 s. Kooperatifler Kanunu’nun 53/1-2-3. maddesine göre, “Aşağıda yazılı kimseler kanuna, anasözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile Genel Kurul kararları aleyhine, toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurabilirler.
1. Toplantıda hazır bulunup da kararlara aykırı kalarak keyfiyeti tutanağa geçirten veya oyunu kullanmasına haksız olarak müsaade edilmiyen yahut toplantıya çağrının usulü dairesinde yapılmadığını veyahut gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmediğini yahut da Genel Kurul toplantısına katılmaya yetkili olmıyan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden pay sahipleri;
2. Yönetim Kurulu;
3. Kararların yerine getirilmesi Yönetim Kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi sorumluluklarını mucip olduğu takdirde bunların her biri”
Somut olayda ; davacı … davalı Kooperatif’in üyesi olmayıp, sadece denetim kurulu üyesi olduğu ihtilaflı değildir.
1163 s. Kooperatifler Kanunu’nun 53/3. maddesi gereğince, (Kooperatif üyesi olmayan) denetçilerin bu sıfatla kooperatif genel kurul kararının iptali için dava açma hakları mevcut ise de, bu hak “genel kurul kararlarını yerine getirilmesini denetçilerin şahsi sorumluluklarını mucip olduğu takdirde” kullanılabilecek şarta bağlı bir haktır.
Dava konusu 23/06/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında davacı denetçi …’ın şahsi sorumluluğunu gerektiren her hangi bir karar alınmadığından, davacının 23/06/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptalini isteme hakkının (aktif husumet ehliyetinin) bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Husumet ehliyeti, 6100 s. HMK’nin 114/1-d maddesine göre, bir dava şartı olup, aynı yasanın 115/1. maddesi gereğince de mahkeme tarafından re’sen ve her aşamada göz önünde bulundurulması gerektiğinden, davacının davasının aktif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, TTK ve Kooperatifler Kanunu’nda denetçilerin de genel kurul kararlarına karşı iptal davası açabileceğinin düzenlendiğini, müvekkili tarafından istenen defterler müvekkiline ibraz edilmediğinden görevinin yapmasının engellendiğini ve müvekkilinin imzası olmadan denetim raporu oluşturulduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı kooperatifin 23.6.2019 tarihli genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda, davacının davalı kooperatifin denetim kurulu üyesi olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, davacının işbu davayı açmakta aktif husumet ehliyeti bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Evvelemirde, Husumet; dava konusu subjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler, şeklen o davanın tarafları olmakla birlikte mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esası hakkında bir karar verebilmesi için bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir aksi halde dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verilemeyeceğinden dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bu nedenle, o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine aittir. (aktif husumet). Bir subkektif hak kendisinden davalı olarak istenebilecek olan kişi, o hakka uymakla yükümlü olan kişidir (davalı sıfatı, pasif husumet). Bir subjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu tamamen maddi hukuka göre belirlenir ve nitelik itibariyle husumet, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vâkıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli bir itirazdır.
Dava şartları ise, HMK’nın 114. maddesinde düzenlenmiş olup, husumet bir dava şartı değil, yukarıda da belirtildiği üzere maddi hukuka göre belirlenen ve re’sen nazara alınması gereken bir itiraz olduğundan mahkemece davanın, aktif husumet dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
İşin esasının incelenmesi halinde ise, davacı tarafça, dava konusu genel kurula sunulmak üzere denetleme raporu hazırlamak için yönetim kurulu üyelerinden defter ve kayıtlar istenilmesine rağmen tarafına verilmediği, bu nedenle denetleme görevini yapamadığı, diğer denetim kurulu üyesi tarafından hazırlanan denetim kurulu raporunu da imzalamadığı, tarafınca yönetim kurulunun yaptığı işlemlerin denetlenemediği, denetim kurulu raporu ve genel kurul toplantısının usulsüz olduğu iddia edilmiş, davalı tarafça davacının iddialarının yerinde olmadığı, dava konusu genel kurul toplantısının usulüne uygun olup, iptalini gerektirir bir durumun bulunmadığı savunulmuştur.
Mahkemece, dava konusu genel kurul toplantısında davacının şahsi sorumluluğunu gerektiren herhangi bir karar alınmadığından bahisle yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de, 1163 sayılı Yasa’nın 53/3 maddesinde, genel kurul kararının yerine getirilmesi denetçilerin şahsi sorumluluklarına mucip olduğu takdirde denetçilerin de iptal davası açabilecekleri düzenlenmiş, dava konusu genel kurul toplantısının özellikle 3. maddesinde, tasfiye, yönetim ve denetim kurulu faaliyet raporları, bilançonun okunması ve ibra edilmesi maddesinin görüşülerek, yönetim kurulu faaliyet raporu, denetim kurulu raporu ki sadece bir denetçi tarafından hazırlanan rapor, bilançonun kabul edildiği ve onaylandığı ayrıca, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibra edildiği anlaşılmıştır.
Denetçi olan davacının yükümlülüklerinin kanunda belirtildiği, dava konusu genel kurulda alınan kararların yerine getirilmesinin davacı denetçinin şahsi sorumluluğuna sebebiyet verebileceği ve bu itibarla somut olayda davacının genel kurul kararının iptali davası açma yönünden aktif husumet ehliyetinin bulunduğu nazara alınarak, süresinde açılan işbu davada işin esasına girilerek, davacının iddiasına esas delilleri toplanıp, sonucuna göre karar vermek gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde olmadığından, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/01/2020 tarih, … Esas- … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/06/2022 tarihinde oyçokluğu ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır
(muhalif)

R.T

MUHALEFET ŞERHİ: Açılan dava kooperatif üyesi olmayan denetim kurulunun bir üyesi tarafından açılan genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; aktif dava ehliyeti bulunmayan davacının davasının usulden reddine karar verilmiştir.
Davacının; kooperatif üyesi olmadığı, kooperatifin denetim kurulu üyesi olduğu iş bu davayı denetim kurulu sıfatıyla açtığı tartışmasız olduğuna göre; 1163 sayılı kooperatifler kanunun 53/3 m.deki düzenleme gereğince dava açma hakkı olduğu kuşkusuzdur.( Yargıtay 11. HD. 21/11/2006 tarih, 2006/10836 E, 12154 K, bnzr. mah.)
Ancak; Davacı denetçinin açtığı davanın dinlenebilmesi için davayı açmasında hukuki yararının bulunması gerekir.
Dava konusu genel kurul tutanağı incelendiğinde; genel kurul tarafından denetim kurulunun ibra edilmediğine ve haklarında sorumluluk davası açılmasına yönelik bir kararın bulunmadığı,
Somut olayda; davalı kooperatifin genel kurulunun belirlenen tarihte gerçekleştiği, genel kurul sırasında okunan denetim raporunun, iki denetim kurulu üyesinden bir tanesi tarafından hazırlanıp imzalandığını genel kurulun bilgisine sunulduğu ve ayrıca davacının genel kurula iştirak ederek denetim kurulu üyesi olarak kooperatif defter ve kayıtlarının incelenmesi imkanı tanınmaması sebebiyle inceleme yapmadığını, bu nedenle diğer üye tarafından hazırlanan raporun kendisi tarafından imzalanmadığını belirterek bu konudaki çekincelerini genel kurul tutanağına kaydettiği buna rağmen genel kurul tarafından yönetim ve denetim kurulu raporlarının oylanarak ibra edildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda yapılan tespit ve açıklamalar doğrultusunda istinaf sebepleri değerlendirildiğinde; sayın çoğunluğun aktif husumet ile ilgili görüşlerine katılmakla birlikte dava dosyasının yeniden yargılama yapılmak üzere dava dosyasının HMK 353/1.a.6 gereğince mahkemeye gönderilmesi yerine; HMK 353/1.b.2 maddesi gereğince; “..aktif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle usülden reddine…” gerekçesi yerine, davacının dava açmakta hukuki yararı bulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddi yönünde yeniden hüküm kurulması görüş ve kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Başkan …
e-imzalıdır