Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/620 E. 2022/1840 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2019
NUMARASI : … Esas … Karar

DAVACILAR : 1-… – (T.C Kimlik No: … )
2-… – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … – …

İSTİNAF EDEN DAVALI : … Şti.
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/10/2022
YAZIM TARİHİ : 26/10/2022
Davacılar tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 21/11/2019 tarihinde tesis edilen karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkilleri aleyhine Konya … İcra Dairesinin … ve … sayılı dosyaları ile takip başlattığını, takip dosyalarına konu malların müvekkiline teslim edilmediğini, alacak taleplerinin müvekkilleri yönünden zamanaşımına uğradığını, teslim edilmeyen mallar nedeniyle senetlerin geri istenmesine rağmen iade edilmediğini, davalı şirketin tek ortağı …’ın 15 Temmuz hain darbe girişiminin hemen akabinde tutuklandığını, bu süre zarfında da senetlerin iadesi istenmiş ise de taleplerin geri çevrildiğini ve icraya konu edildiğini, bilirkişi marifetiyle defterlerin incelenmesi suretiyle müvekkillerinin haklılığının ortaya çıkacağını beyan ederek müvekkillerinin borçlu olmadığının tespiti ile davalının %20’den az olmamak üzere tazminat ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılan ticari alışveriş karşılığında davacı tarafından malen kaydıyla düzenlenen bonoların müvekkili şirkete teslim edildiğini, vadesi geldiği halde ödenmeyen bonoları tahsil için davacılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacıların ne icra takibinden önce ne de takipten sonra hiçbir itirazda bulunmadıklarını, bonoların iadesini de talep etmediklerini, gayrimenkullerin satış işlemine geçilince iş bu davanın ikame edildiğini, davacı tarafından malların teslim edilmediğine ilişkin hiçbir delil sunulmadığını beyan ederek davanın reddine, davacılar aleyhine %20 inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….davacıların ”… ” isimki iş yerini birlikte işlettikleri, nitekim davalının da davya konu senetlerin …’dan alındığını beyanettiği, her ne kadar ciro silsilesinden sadece davacı … ile davalı arasında temel ilişki bulunduğu gözükmekte ise de tarafların bu beyanları dikkate alınıdğında her iki davacı ile davalı arasında temel ilişki bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği, davalı tarafa ait ticari defterlerin kapanış tasdikinin yapılmaması nedeniyle sadece davalı aleyhine delil niteliğinde olduğu, davalı defterlerine göre takip ve dava tarihi itibariyle davalının alacaklı olmayıp, davacılara 14.481,06 TL tutarında borçlu olduğu anlaşıldığından menfi tespit isteminin kabulüne karar vermke gerekmiştir. İİK’nın 72/4. Maddesine göre;Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez. Somut olayda dava davalı lehine neticelenmediğinden davalının tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. İİK’nın 72/5. Maddesine göre;Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Somut olayda; davacıların davalıya borçlu olmadıkları davalının kendi ticari defterleri ile de sabit olup buna rağmen davalı tarafından başlatılan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu kabul edilerek davacıların tazminat taleplerinin kabulüne karar vermke gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kabulü ile Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takip dosyasına konu 07/06/2014 tanzim tarihli, 28/02/2015 vade tarihli 4.000,00 TL bedelli bono ile Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibine konu 28/05/2014 tanzim tarihli, 18/12/2014 vade tarihli, 1.200,00 TL bedelli bono ve 28/05/2014 tanzim tarihli 18/01/2015 vade tarihli 1.200,00 TL bedelli 3 adet bono nedeniyle davacıların davalıya borçlu olmadıklarının tespitine, 8.507,49 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 1.701,49 TL tazminatın davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacılar tarafından sunulan dava dilekçesi ve beyan dilekçelerinde, icra takiplerine konu olan bonoların kendileri tarafından müvekkili şirkete verildiğini, karşılığında siparişi verilen bir kısım malların teslim alındığını, bir kısım malların teslim alınmadığı açıkça beyan edildiğini, davacılardan işletmenin sahibi olan …’ya ait işletme defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda sunulan bilirkişi … imzalı 07.05.2019 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında; taraflar arasında 2013 ve 2014 yıllarında ticari bir ilişkinin bulunduğu, bu yıllardaki ticari ilişkiden kaynaklanan tutarların davalı tarafa ödendiğinin davacının defterlerinin cari hesap yapmaya elverişli olmaması sebebiyle tespit edilemediği, davacıların davalı müvekkili şirkete verdiklerini kabul ettikleri davaya konu bonoların ticari defterlerinde yer almadığını belirttiğini, açıklamalar ışığında HMK’nun 222/4 gereğince bu durumun davacılar aleyhine delil olması gerekir iken mahkeme tarafından ittihaz edilen karar gerekçesinde bu durum hiç değerlendirmeden sadece müvekkili şirket defterlerinin tasdiklerinin bulunmadığından bahisle davanın kabulüne karar verildiğini, ayrıca davacıların kendi ticari defterlerinde kayıtlı olmayan, davacılar tarafından varlığı ve müvekkili şirkete verildiği kabul edilen, kendilerine ait olmayıp 3. Şahıslara ait olan, 3. Şahıslar ile aralarındaki ticari ilişki sebebiyle aldıkları, ödemediklerini açıkça kabul ettikleri bonolardan dolayı borçlu olmadıklarının kabulünün de ayrı bir çelişki olduğunu, vermiş oldukları siparişlere konu malların bedeli olarak verdiklerini iddia ettikleri bonolar yönünden ne tür mal alımı konusunda anlaştıkları dahi belli olmayan, bu konuda hiçbir belge sunmayan veya beyanda bulunmayan davacıların (cirantaların) borçlu olmadıklarının tespiti yönündeki kararın dosya kapsamına aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre davalı tarafından Konya …İcra Müdürlüğü’nün … ve … Esas sayılı dosyaları ile 18/01/2014 vade tarihli, 1.200,00 TL , 18/01/2015 vade tarihli 1.200,00 TL ve 28/02/2015 vade tarihli 4.000,00 TL bedelli bonolara dayalı olarak davacıların da içinde bulunduğu borçlular hakkında kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi başlatıldığı, davacıların bonolarda ciranta oldukları, bonolarda davacı …’dan sonra davacı … ‘nın cirosu bulunduğu, …dan sonra da davalı şirketin cirosunun bulunduğu görülmüştür.
Davacıların takiplere konu bonoların gönderilecek mallara karşılık avans olarak davalıya verildiğini, davalı tarafından mal gönderilmediğini iddia ettikleri, davalının ise takiplere konu bonoların davacı … ile yapılan ticari alışveriş kapsamında teslim edildiğini, kambiyo senetlerinin illeten mücerret olduğunu, bononun bir ödeme vasıtası olduğunu, bonolarda malen kaydı olduğunu, bu kaydın malın teslim edildiğine ilişkin yazılı delil niteliğinde olduğunu savunduğu görülmüştür.
Davalı takiplere konu bonoların taraflar arasındaki ticari alışveriş nedeniyle verildiğini beyan ettiğine göre taraflar arasındaki temel ilişkiye göre davacıların borçlu olup olmadıklarının tespiti gerekmektedir.
İlk derece mahkemesince davacı …’nın işletme defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, bilirkişi raporuna göre davacı …. ile davalı şirket arasında 2013 ve 2014 yıllarında ticari alış veriş olduğu, takiplere konu bonoların davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı işletme defterinin TTK hükümlerinde sayılan defterlerden olmadığı için tasdik zorunluluğunun bulunmadığı bildirilmiştir.
Davalı ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda ise davaya konu 1.200,00’er TL bedelli 2 adet bononun davalı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yine davaya konu 4.000,00 TL bedelli bononun ise davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davalı şirket ile davacı … arasında 2013 yılında başlayan bir ticari alışverişin bulunduğu, 2014 yılı sonu itibariyle davalı şirketin davacı … ‘ya 14.481,06 TL borçlu olduğu, 2015 yılında 2014 yılından devir gelen davalının borç tutarı olan 14.481,06 TL’nin muhasebe açılış fişine yazıldığı,2015 yılında taraflar arasında başka bir muhasebe hareketinin bulunmadığı bildirilmiştir.
Bu açıklamalardan sonra dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri nazara alındığında; davacı …’nın incelenen işletme defterlerinin TTK kapsamında ticari defter olmadığı, davalının taraflar arasındaki temel ilişki nedeniyle bonoların alındığını beyan etmesi karşısında temel ilişkiye göre alacak borç durumunun belirlenmesi gerektiği, davalının kendi ticari defterlerine göre borçlu olduğu , davalının kendi ticari defterlerindeki kayıtların kendisini bağladığı, bu durumda davacıların takiplere konu bonoların avans olarak verildiği, davalı tarafından takiplere konu bonolara karşılık mal gönderilmediği iddialarını ispat ettikleri bu sebeple ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 581,14 TL harçtan peşin alınan 145,29 TL harcın mahsubu ile bakiye 435,85 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6-Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/10/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip … e-imzalıdır

A.Ç