Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/502 E. 2022/764 K. 12.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2019
NUMARASI :… Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 12/05/2022
YAZIM TARİHİ : 16/05/2022
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 25/12/2019 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından yatırılan paraların istendiği an geri çekilebileceği ve bu paralar karşılığında yüksek faiz verileceği vaadleri ile müvekkillinden 41.253,03 Euro para tahsil edildiğini, tahsil edilen para karşılığında müvekkiline bir kısım hisse senetleri verildiğini, davalının Bankalar Kanununa aykırı olarak mevduat topladığını, davalının Sermaye Piyasası Kanunu 30 ve 31. maddelerine aykırı olarak SPK dan her hangi bir izin olmadan ve izin belgeleri olmadan izinsiz aracılık faaliyetinde bulunduğunu, davalının eski TTK ve eski Borçlar Kanunu hükümlerini ihlal ettiğini, müvekkili ile davalı arasında TTK, BK, SPK ve sair mevzuata aykırı olarak kurulan ortaklık ilişkisinin hükümsüzlüğünün tespitine, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinden tahsil edilen 41.253,03 Euro’nun şimdilik 1.000 Eurosu’nun tahsil tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince devlet bankalarının yabancı parayla açılmış bir vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, aksi takdirde müvekkilin davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ile ortaklığın şirket kayıtlarına işlenmesine ve ortaklıktan kaynaklanan kar payı ve sair her türlü parasal haklarının hesap edilerek davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı taraf 02/10/2019 (harç yatırma) tarihli dilekçesiyle talep miktarını 40.253,07 Euro artırarak 41.253,07 Euro’ya çıkarmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, gerçeğe aykırı ve iyi niyetle bağdaşmayan iddia ve isnatlar içerdiğini, müvekkilinin çok ortaklı şirket statüsünde bulunmadığından SPK’ ya tabi olmadığını, bu nedenle davacının SPK kayıtlarına delil olarak dayanmasının mümkün olmadığını, davacının elinde bulundurduğu ve dosyaya sunduğu hisse senetlerinin müvekkili şirketin yönetim kurulu kararındaki hisse senetleri ile örtüştüğünü, hisse senetlerinin hamiline yazılı olması sebebiyle sözü geçen hisse senetlerini elinde bulunduran davacının davalı şirketin ortağı olduğunun kabulü gerektiğini, müvekkili şirketin davacı da dahil olmak üzere hiçbir üçüncü şahsa hisse senedi satışı yapmadığını, davacının müvekkili şirkete ödediği her hangi bir bedel bulunmadığını, SPK denetim raporlarının resmi kayıt – resmi belge niteliğinde olmadığını, neticeden açılan davanın öncelikle zamanaşımı sebebiyle bilahare esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…davada HMK 190 ve MK 6.maddelerine göre ispat yükü davalı şirkete para verdiğini iddia eden davacı taraftadır. HMK hükümlerine göre davacı iddialarını senet veya belgeyle ispatlamak zorundadır. Tüm bu nedenle davanın ispatlanamadığı….” gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ikincil talepleri yönünden herhangi bir karar tesis edilmediğini, 01/07/2019 tarihli bilirkişi raporuna itirazlar dilekçesinde dosyanın ek rapor için bilirkişiye yeniden tevdinin talep edildiğini, ancak yerel mahkemece taleplerinin kabul edilmediği gibi bu taleplerinin kabulü yada reddi yönünden de hüküm tesis edilmediğini, tahsil edilen paranın anonim şirket muhasebe kayıtlarına geçtiğini ispatladıklarının değerlendirilmediğini, …, herhangi bir kastı olmaksızın yönetim kurulu üyesi …’un talimatıyla hisse senedi karşılığında para tahsil etmiş ve tahsil ettiği paraları imza karşılığında ….’in yönetimine teslim ettiğini, teslim evrakları incelendiğinde teslim alan şahısların … ve …. şahısların davalı şirketin kurucuları ve yönetim kurulu üyesi olduklarını, teslim tutanaklarına imza atan bu şahısların açıkça elden para aldıklarını kabul etmiş olduklarını, bunun da davada haklılıklarını ispatladığını, teslim tutanağının 3. sayfası incelendiğinde A.AY (müvekkilin adının ve soyadının kısaltması) isimli kişiden alınan paranın imza karşılığında bizzat şirket yönetim kurulu üyelerine teslim edildiğinin görüleceğini, müvekkilden tahsil edilen paranın … bünyesine bizzat yönetim kurulu üyelerince teslim alındığı anlamına geldiğini, dava dilekçesi ekinde müvekkilden alınan paranın belirtildiği evrakta yer alan imzalardan birisinin …’ya ait olduğunu, kendisinin 08.12.199 tarihinde yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, mahkemece bu kişinin imzasının alınarak karşılaştırılmasıyla davaları ispat edilecekken doğrudan davanın reddine karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, tanık dinletme taleplerinin reddedildiğini, Yargıtay içtihatları doğrultusunda değerlendirme yapılmadığını, açıklanan nedenlerle kararın kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, geçerli şekilde ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespiti ve bu amaçla verilen paranın tahsili, aksi takdirde davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ile ortaklığın şirket kayıtlarına işlenmesine ve ortaklıktan kaynaklanan kar payı ve sair her türlü parasal haklarının hesap edilerek davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre …. antetli “Tahsilat Makbuzu” başlıklı 01/01/2001 tarihli belge ile davacıdan 80.684 DM tahsil edilerek bu tahsilat karşılığında davacıya … nolu 100’lük, … nolu 50’lik, … nolu 10’luk, … nolu 1’lik hisse olmak üzere toplam 161 adet hisse verildiği, tahsilat makbuzu üzerinde davalı şirkete ait hiçbir kaşe ve imzanın olmadığı, tahsil eden kısmında ismi tam olarak okunamayan bir kişinin imzasının bulunduğu görülmüştür.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesi ekinde yukarıda bahsedilen hamiline yazılı hisse senetlerinin sunulduğunun belirtildiği, dosyada hisse senetlerinin onaylı suretlerinin bulunduğu, dosyada hisse senetlerinin asıllarının mahkeme kasasına alındığına dair bir kayıt olmadığı görülmüştür.
Mahkemece alınan bilirkişi kurulu raporuna göre davacı tarafından verilen paraya ilişkin davalı ticari defterlerinde herhangi bir kayıt olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı , tahsilat makbuzu ile ödediği bedel karşılığında davalı şirkete ait 161 adet hamiline yazılı hisse senedini aldığını iddia etmiş, bu iddiasına dayanak olarak da tahsilat makbuzunda numaraları belirtilen hisse senedi fotokopilerini dosyaya ibraz etmesine rağmen, hisse senedi asıllarının mahkemeye ibraz edilip edilmediği hususunda dosyada bir bilgiye rastlanmadığı, UYAP sistemi üzerinden yapılan kontrolde mahkeme kasasına alınmış kıymetli bir evrakın da görülmediği,
İstinaf incelemesi sırasında ilk derece mahkemesi gerekçeli kararının gerekçe kısmında ve hüküm fıkrasında davacının terditli talepleri ile ilgili ayrı ayrı değerlendirme yapılmadığı belirtilerek HMK’nın 297. maddesine aykırılık nedeniyle kararın kaldırılması ve yeniden yargılama yapılması gerektiği ileri sürülmüşse de; çoğunluk tarafından davacının davasının reddine karar vermek suretiyle davacının tüm terditli taleplerinin reddedildiği kabul edilerek istinaf sebepleri esastan incelenmiştir.
Her ne kadar ilk derece mahkemesince davacının davasının reddine karar verilmiş ise de; davacının terditli tali talebinin değerlendirilmesi için öncelikle davaya dayanak gösterilen hisse senetlerinin asıllarının davacının uhdesinde olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği, davacı tarafından hisse senetlerinin fotokopileri dava dilekçesine eklendiği, asıllarının mahkemeye ibraz edilmediği anlaşıldığından öncelikle; davacı tarafa davaya dayanak hisse senedi asıllarının ibrazı için süre verilmesi, verilecek süre sonunda davacının hisse senetleri asıllarını ibraz edip etmemesi durumuna göre davacının terditli ikinci talebinin toplanan deliller doğrultusunda değerlendirilip karar bağlanması gerekirken bu husus nazara alınarak davacının tüm taleplerinin reddine karar verilmesi hukuka uygunluk olmadığından davacının istinaf talebenin kabulü ile; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen eksikliğin giderilmesi için yeniden yargılama yapılmak üzere dava dosyasının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince mahkemesine iadesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/12/2019 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 12/05/2022 tarihinde oy çokluğuyla HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır
(Muhalif)

MUHALEFET ŞERHİ: 6100 sayılı HMK 297/2 maddesinde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmünün yer aldığı davacının dava dilekçesinde asıl talebinin yanında davalı şirketin ortağı olduğunun tespiti ile ortaklığın şirket kayıtlarına işlenmesine ve ortaklıktan kaynaklanan kar payı ve sair her türlü parasal haklarının hesap edilerek davalıdan tahsili talebinde bulunduğu, HMK’nın 111/1 maddesinde “Davacı, aynı davalıya karşı birden fazla talebini, aralarında asilik-ferilik ilişkisi kurmak suretiyle, aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, talepler arasında hukuki veya ekonomik bir bağlantının bulunması şarttır” hükmünün, HMK’nın 111/2 maddesinde “Mahkeme, davacının asli talebinin esastan reddine karar vermedikçe, fer’i talebini inceleyemez ve hükme bağlayamaz.” hükmünün yer aldığı, davacının terditli talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği, bu nedenle usule uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunmadığı kanaatiyle, (Yargıtay 23.Hukuk Dairesinin 12/12/2020 tarih 2017/1042 Esas 2020/2929 Karar sayılı ilamı) istinaf kanun yoluna başvuran davacının istinaf sebepleri incelenmeksizin re’sen ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince davacının terditli talebinin de incelenerek usulüne uygun hüküm tesis etmek üzere dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan değişik gerekçe ile sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Üye …
e-imzalıdır

A.G