Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/48 E. 2020/151 K. 31.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO :…

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2019
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …-… (Eski Ünvanı: … Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.)
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Adi Ortaklığın Fesih ve Tasfiyesi
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 31/01/2020
YAZIM TARİHİ : 03/02/2020
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında 25/10/2019 tarihinde tesis edilen dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasında Konya …Noterliği’nin 24/07/2018 gün … yevmiye nolu işlemi ile “… İnşaat & … Ortaklığı” adlı adi ortaklığın kurulduğunu, adi şirketin amacı olan Konya İli, Selçuklu İlçesi, … Mah. … ada 9 parselde kayıtlı arsa üzerine inşaatın yapıldığını, müvekkilinin adi şirketin mal tedariğini yaptığını, bütün malları adi şirkete fatura ettiğini, bu şekilde ortaya çıkan alacağını ise adi şirketin sattığı daireler için verilen çek ve senetlerin tahsilatıyla gerçekleştirdiğini, adi şirketin vadeli satmış olduğu dairelerden dolayı alınmış olan bazı kıymetli evrakların ödenmediğini, bu şekilde müvekkilinin alacağı oluştuğunu, kıymetli evrakın büyük kısmının adi şirketin müşterek yetkili temsilcileri tarafından ciro edildiğini, ancak bahse konu evraklar ile ilgili yapılan kanuni takiplere karşı davalının imza itirazında bulunduğunu, bu nedenle adi şirketin tasfiyesi nedeniyle oluşan alacağın tahsili amacıyla şimdilik 10.000,00 TL alacağın ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, dosyanın aynı konu ve tarafları aynı olan Konya … ATM’nin … esas sayılı davası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında adi ortaklık kurulduğu ve henüz tasfiye olmadığının ortada olduğunu, bu nedenle taraflarınca açılan Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi … esas sayılı derdest dosyası ile hukuken ve fiilen bağlantı bulunduğundan her iki davanın birleştirilerek görülmesini, davacının dava dilekçesinde belirttiği kambiyo evraklarının adi ortaklığın daire satışından kaynaklı alacaklar olup 6098 TBK’nun 638/1. fıkrasına göre tüm ortaklara ait olduğunu, dava konusu kambiyo evraklarının adi şirket tarafından yöntemine uygun olarak ciro edilmediğini, usulsüz işlemler nedeniyle Konya CBS … sayılı soruşturma dosyasının derdest olduğunu, dava konusu kambiyo evraklarındaki imzanın müvekkil şirkete ait olmadığını, dava konusu zararlara davacının sebebiyet vermesi nedeniyle oluşan zarardan da kendisinin sorumlu olduğunu, dava konusu alacakların gerçek olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiğini, davacı şirket hisselerinin 2019 yılı şubat ayında üçüncü bir kişiye tamamen devredildiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının uğradığını belirttiği zararın en fazla yarı oranında talep hakkı bulunduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının davasının hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı adi ortaklıktan hem tasfiye payı alacağı, hem de adi ortaklığa kesilmiş olan faturalar nedeniyle cari hesap alacağının bulunduğunu, tasfiye payından önce adi ortaklığın alacaklarının ödenmesi de gerekeceği ve neticede müvekkilin tasfiye payından alacağı ortaya çıkacağı için davacı olmayan bir kişi için alacak hükmü kurulmasının hukuken mümkün olmadığını, müvekkilinin davasının reddedilmesine gerek olmaksızın her iki tarafın davalarının dinlenerek tasfiyenin bu şekilde yapılmasına hukuki bir engel bulunmamasına rağmen davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğundan kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRLİMESİ VE GEREKÇE:
Dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davalı tarafça açılan Konya … ATM … esas sayılı adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasının derdest olduğu, davacı tarafça aynı konuda açılan Konya … ATM … esas sayılı dava dosyasının ilk olarak açılan dosya ile HMK 166.maddesi uyarınca birleştirilmesine karar verildiği, Konya … ATM … esas sayılı dosyasında 24/10/2019 tarihli karar ile birleşen dosyanın tefrikine karar verilerek hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun derdestlik konusunu dava şartı olarak düzenlemiştir. HMK’nun 114/ı maddesinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olması gerektiği dava şartı olarak belirtilmiştir.
Dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamada bulunulabilmesi için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkemenin HMK 115 maddesi gereği dava şartı noksanlığı nedeniyle davayı usulden reddetmesi gerekir (Yargıtay 3.HD’nin 2018/4459 esas 2018/8436 karar 12/09/2018 tarihli ilamı).
İlk derece mahkemesince derdest bir adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davası var iken aynı konuda dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Derdestlik nedeni ile davanın reddi üç koşula bağlıdır. Bunlar; davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış olması,birinci davanın görülmekte olması ve daha önce açılmış ve görülmekte olan dava ile ikinci davanın yani bu davanın aynı olması şeklinde sayılabilir. Bir dava ile görülmekte olan başka bir davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için ise, maddi anlamda kesin hüküm gibi her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve konusunun aynı olması gerekir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. IV, B. 6, İstanbul 2001, s. 4217-4244).
Davaların birleştirilmesi ve ayrılmasına ilişkin hükümler, HMK 166 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, amacı usul ekonomisine hizmet etmek ve aynı konuda çelişkili kararlar verilmesini önlemektir. HMK 166/1 maddesine göre; “Aynı mahkemede görülmekte olan davalar arasında bağlantı bulunması halinde, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir” Birleştirmenin koşulu olan “bağlantı” da, HMK 166/4 maddesinde, “Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelik bulunması” olarak tanımlanmıştır (Yargıtay 3.HD’nin 2014/2021 esas 2014/10577 karar 23/06/2014 tarihli ilamı).
Somut olayda; davalı tarafından açılan dava ile davacı tarafından açılan görülmekte olan bu davanın aynı dava olduğunu söyleyebilmek için maddi anlamda kesin hüküm gibi her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve konusunun aynı olması gerekir. Davacı tarafından açılan davadan önce davalı tarafça dava açılmış olmakla birlikte, davalı tarafça daha önce açılmış ve görülmekte olan dava ile davacı tarafça ikinci olarak açılan davanın, dava sebeplerinin ve konusunun aynı olduğu, fakat davalardaki taraf sıfatları farklı olduğundan, görülmekte olan bu davanın aynı olmadığı anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece anılan iş bu adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında verilecek hükmün eldeki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasını etkileyecek nitelikte olması ve davaların aynı hukuki ilişkiden kaynaklanması, dolayısıyla her iki dava arasında bağlantı bulunduğu gözetilerek HMK’nın 166. maddesi gereği her iki davanın birleştirilerek görülmesi yada mümkün olmaması halinde ilk açılan davanın sonucu beklenilerek karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince aynı konuda davalı tarafından dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığının davanın usulden reddine karar verilmesinde hukuka uygunluk bulunmamıştır (Yargıtay 3.HD’nin 2016/12289 esas 2016/14630 karar 13/12/2016 tarihli ilamı).
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.4 maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının taraflar arasındaki ihtilaf ile ilgili esasa ilişkin delillerin toplanması ve değerlendirilmesi sonucunda karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi 25/10/2019 tarih, … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 31/01/2020 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır