Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/462 E. 2022/379 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/12/2019
NUMARASI : … Esas …. Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLLERİ : Av. … –
Av. …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … – Av. … –
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
YAZIM TARİHİ : 17/03/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 19/12/2019 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı tarafından sağlanan elektrik enejisinde 08/06/2017 tarihinde elektrik voltajı düşük veya yüksek gelerek yani ayıplı edim ifası nedeniyle müvekkillerinin trafosunun patladığını ve ciddi şekilde zarar gördüğünü, davacı şiretin üretime devam edebilmesi ve planlamalarını gerçekleştirirebilmesi için patlayan trafoyu kendisi masraf yaparak yenilediğini, davalı tarafın ayıplı ifa edimi yani tek kusuru düşük/yüksek elektirik voltajı olmayıp farklı kusurlarının da mevcut olduğunu, elektirik hattının iletkenliği kesit salgı ve anma gerilimleri düşünülerek zararın meydana gelmesinde veya zarar miktarının artmasına sebebiyet vermekte olduğunu, olayda davalı şirketin elektirik enerji nakli hattına parafudr takmadığını, parafudr elektrik dağıtımını sağlayan şirketin takması gerekmekte olduğunu, müvekkilinin işyerindeki elektrik hattına yüksek elektirik voltajı geldiğini, herhangi bir koruma sistemi olmadığı için müvekkilinin trafosunun patladığını ve zararın oluşmasına neden olduğunu, zararın meydana gelmesinde davalı yanın kusurunun olduğunun açık ve net olduğunu, diğer kusurun ise davalı tarafın elektrik enerji nakil hattında topraklama işleminin mevcut olmaması ve yüksek gerilim voltajından trafosunun patlaması ve zarar meydana gelmesinin bir diğer nedininin ise elektrik enerji nakil hattında kesici sisteminin/ cihazının bulunmaması olduğunu beyan ederek, davalarının kabulü ve fazlaya ilişkin dava ve talep hakkı saklı kalmak kaydı ile müvekkili şirket zararının karşılanması için şimdilik 10.000 TL.nin ticari faizi ile davalıdan tahsiline ve yargılama gideri ile vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; olay tarihinin tam olarak belirlenmesinin gerektiğini, dava dilekçesinde olayın 08/06/2017 tarihinde meydana geldiği belirtilmiş ise de müvekkilinin sistem kayıtlarında böyle bir kaydın bulunmadığını, aynı trafoyla ilgili 05/06/2017 tarihinde patlama olduğu kuruma ihbar edildiğini ve ihbar kaydının oluşturulduğunu, özel mülkiyete dahil trafoların bakım ve onarımının abonenin sorumluluğunda olduğunu, davayı kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla zararının elektrik dalgalanması ve bu dalgalanmanın normal değerlerde olmadığının davacı yanca kesin ve somut bir delille kanıtlanması gerektiğini, şayet elektrik dağıtım şebekesinden kaynaklanan bir yüksek alçak gerilim söz konusu olsa yüksek gerilim bir cihaz ve şebekeyi değil bağlı olduğu tüm dağıtım şebekesine zarar vereceğini, olayda aynı şebekeye bağlı diğer trafolarda böyle bir zararın olmadığını, yine kabul manasına gelmemek üzere davacı müvekkil kuruma zarar tazmini için süresinde başvuruda bulunmadığını da beyan ederek, davanın reddini ve tüm yargılama gideri ile ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….Her ne kadar davacı vekili dava konusu zararın daha sonraki dilekçelerinde …’ın zarardan dolayı kusurlu olduğunu, elektrik dileklerinin yerinin değiştirildiğini, mevcut hatlarda düzeltme ve iyileştirmeler yaptığını iddia etse de ; alınan her iki bilirkişi raporunda mevut zararı davacının kendi kullanmış olduğu özel trafodan kaynaklı olduğu belirtilmiş olduğu ve davaya ilişkin zararla ilgili aynı hat üzerinde başkaca tüketicilerin herhangi bir şikayetinin olmadığı, arızanın müşteri kaynaklı olduğu tespit edilmiş olduğundan davacının davasının reddine karar vermek gerekmiş oluşan vicdani kanaat ile aşağıdaki şekilde hüküm kurulumuştur.” gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme yeterli inceleme ve araştırma yapmadan bilimsellikten ve uzmanlıktan uzak hiçbir sorunun cevabını içermeyen bilirkişi raporuna dayanarak davanın reddine karar verdiğini, teknik analiz ve değerlendirmeden yoksun davaya konu olay ve ulaşılan sonuçlar neden-sonuç ilişkisi içerisinde teknik olarak izah edilmeyen bir bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesinin kabul edilemeyeceğini, yargılama aşamasında söz konusu raporun denetlenebilir olmadığını, konuya ilişkin hiçbir teknik bilgi içermediğini, subjektif değerlendirmeler dışında hiçbir bilginin bulunmadığı itirazları yapılmasına rağmen mahkeme tarafından hatalı bir şekilde söz konusu rapor hükme esas alındığını, davalı taraf kanunda ve yönetmelikte kendisine yüklenen yükümlülüklere aykırı hareket ettiğini, deplasa etmesi, topraklama yapmaması, kesici sisteminin bulunmaması ve parafudr takmaması kusurlu davranışlarına örnek olduğunu, kusurlu hareketleri sebebiyle müvekkili şirketi zarara uğrattığını, davalı şirket bölgede elektrik enerjisinin dağıtımı görevini yerine getirdiğini, bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalının sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluk olduğunu, bu sorumluluk türü tehlike sorumluluğu olarak da isimlendirilmekte olup, sorumluluk türlerinin en ağırını oluşturduğunu, burada tehlikeli nesne veya işletme ile gerçekleşen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması sorumluluk için yeterli olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Ayıplı edim ifası iddiasına dayalı tazminat ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı şirketin iş yeri adresinde bulunan ve davacıya ait trafonun, davalı şirketin ayıplı ifasından kaynaklı olarak, elektrik voltajındaki dalgalanmadan dolayı patladığı, bu nedenle oluşan zararın tazminin talep edildiği, mahkemece alınan 12/10/2018 tarihli elektrik bilirkişi raporunda davalı kurum tarafından tutulan 29/06/2017 tarihli tutanak tespitleri ile olay tarihinde başka abonenin zarar görmediği nedenleriyle, zararın davacının kusurundan kaynaklandığı kanaatini içerir rapor tanzim edildiği, davacı vekilinin rapora itirazı üzerine aynı kanaatleri içerir ek rapor sunulduğu, mahkemece rapor ve ek rapor doğrultusunda davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
HMK.nun 266 ve devamı maddeleri uyarınca hakim; çözümü özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakim, kendisinin sahip olmadığı özel ve teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiye başvurur. Bu nedenle, bilirkişinin kendisinden sorulan husus hakkında, özel ve teknik bir bilgiye sahip olması, başka bir deyişle o konuda uzmanlaşmış olması gerekir.
HMK’nun 281.maddesinde, tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda istinaf denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hakim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan elektrik mühendisi bilirkişisi raporunun ve ek raporun, davalı kurumca tutulan 29/06/2017 tarihli tutanakta yer alan tespitler dikkate alınarak ve olay tarihinde başka abonenin elektrik dalgalanmasından etkilenmediği nedenine dayalı olarak tanzim edildiği, raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak gösterilmediği, davacı itirazları değerlendirilmeden bilirkişi raporu esas alınarak hüküm oluşturulmuştur .
Bu nedenlerle, mahkemece, yanmış ölçü hücresinin muhafaza edilip edilmediği araştırılarak, muhafaza ediliyorsa, ölçü hücresinin ve değişim yapılan parçalara ilişkin faturalar dosya kapsamına dahil edilmek suretiyle, önceki bilirkişi dışında oluşturulacak konusunda uzman 3 kişilik elektrik mühendisi bilirkişi kurulundan, ölçü hücresinin yanmasına neden olan faktörler, parçanın ömrü ve diğer etkenleri irdeler şekilde taraf, mahkeme ve istinaf denetimine elverişli, itirazları karşılar şekilde rapor hazırlatılarak, zararın oluşmasında davalıya atfı kabil bir kusur bulunup bulunmadığının ve bulunmakta ise oranının net olarak belirlenmesi ve varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile HMK’nın 353/1.a.6 maddesi gereğince; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/12/2019 tarih …. Esas …. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/03/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Y.