Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/413 E. 2022/470 K. 01.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/06/2019
NUMARASI : …. Esas – …. Karar

ASIL VE BİRLEŞEN DAVADA
İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ : Av. … –

İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLİ : Av. … –

BİRLEŞEN DAVA: KONYA .. ASL. TİC. MHK.’NİN …. E.
DAVA : İtirazın İptali
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 01/04/2022
YAZIM TARİHİ : 05/04/2022
Taraflar arasında görülen davada Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas- …. Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekillerince istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Asıl davada davacı vekili, davalı aleyhine 21/03/2017 tarihli cari hesap ekstresinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığını, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu, bununla birlikte takibe konu asıl alacağı ödediğini ancak, vekalet ücreti ile dosya harç ve masraflarının ödenmediğini ileri sürerek, itirazın iptalini, dosya harç ve giderlerinin faiziyle davalıdan tahsilini ve davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalı aleyhine 03/03/2017 tarihli faturaya dayalı olarak takip başlatıldığını ancak, davalının haksız itirazı ile takibin durdurulduğunu, taraflar arasında yapılan görüşmeler ve sipariş sonrasında müvekkilinin, davalı için özel olarak ürettiği malların satışından doğan borcun ödenmesini beklerken davalının ihtarname göndererek satın aldığı bijon saplamalarının somunsuz olarak gönderildiğini ve bu haliyle kullanılmalarının mümkün olmadığını belirterek eksik somunların gönderilmesini talep ettiğini, bu ihtarnameye cevaben müvekkili tarafından gönderilen ihtarname ile somun ve bijon saplamalarının ayrı satıldığı, davalı şirket çalışanlarınca siparişin bu şekilde verildiği, yapılan işlemde bir yanlışlık olmadığı, somunların bedellerin ödeneceğinin taahhüt edilmesi halinde üretilip teslim edileceği ayrıca, fatura bedelinin ödenmesi, aksi halde hukuki işlemlere başlanacağı hususunun ihtar edildiğini, takibin ihtarnameye rağmen ödenmeyen borç nedeniyle başlatıldığını, ürünlerin ayrı ayrı satıldığını, set olarak bu fiyata satılmasının mümkün olmadığını, davalının borcu ödememek için kötüniyetle bu şekilde hareket ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle takibin devamına ve davalı aleyhine tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Asıl davada davalı vekili, yetki itirazında bulunmuş, açılan davanın haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkili şirketin borcunun bulunmadığını, yapılan ödemenin icra takibine konu asıl alacağın yanı sıra tüm fer’ilerini de kapsadığını, davacının ödemenin gerçekleşmediği veya eksik gerçekleştiği yönünde müvekkili şirkete herhangi bir bildirimde bulunmadığını savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, yetki itirazında bulunmuş, açılan davanın haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkili şirketin icra takibine konu faturadan kaynaklı davacıya borcunun bulunmadığını zira, müvekkili ile davacı arasındaki ticari ilişki içerisinde daha önce de aynı cins ürünlerin alınıp satıldığını ancak, bu defa davacının kötüniyetle bijon setlerini somunsuz olarak gönderdiğini, müvekkilinin ayıplı gönderilen malları kabul etmeyerek davacı tarafa ihtarname ile ayıp ihbarında bulunduğunu, davacının malları iade almayı kabul etmediğini, müvekkilinin söz konusu ürünleri kullanamadığını ve satamadığını, bu haliyle ürünlerin müvekkili için hiçbir anlam iade etmediğini, bu nedenle ödemezlik def’inde bulunduklarını savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “… Mahkememizce tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, ana davaya konu Konya .. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyasında davacı (alacaklı) tarafın 21/03/2017 tarihli cari hesap ekstresine dayalı olarak 05/04/2017 tarihinde 11.820,43 TL. alacak talebiyle icra takibinde bulunduğu; ödeme emrinin 20/04/2017 tarihinde davalı (borçlu) tarafa tebliğ edildiği; davalının ödeme emrini tebellüğ ettikten bir gün sonra 21/04/2017 tarihinde takibe konu alacak için davacının banka hesabına 7.334,37 TL. ödemede bulunduğu ve 24/04/2017 tarihinde ise icra dosyasına dilekçe ibraz ederek icra dairesinin yetkisine, borca ve fer’ilerine itiraz ettiği; davalının itirazı nedeniyle icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği; ancak davalının takip tarihi itibariyle davacıya 11.820,43 TL. borçlu olduğu ve bu nedenle itirazında haksız olduğu; davacı tarafça banka hesaplarına yapılan 7.334,37 TL. ödeme ile asıl alacağın itfa edildiği belirtilerek takip harç ve masrafları ile avukatlık ücreti yönünden eldeki davayı açtığı; bilirkişilerce yapılan hesaplama sonucunda davalının Konya .. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası nedeniyle 31,40 TL. başvuru harcı, 1.418,45 TL. avukatlık ücreti, 269,00 TL. tahsil harcı ve 25,85 TL. sair harç ve masraflar olmak üzere davacıya toplam 1.744,70 TL. borcu bulunduğu anlaşılmakla, (dava dilekçesinde icra takibi nedeniyle yapılan harç ve masraflar ile avukatlık ücretinin talep edildiği ve sadece 1.418,45 TL. avukatlık ücretine ilişkin harç yatırıldığı hususu gözden kaçırılarak) davanın kısmen kabulü ile takibe yapılan itirazın 1.744,70 TL.’lık alacak yönünden iptali ile takibin bu tutar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Birleşen davaya konu Konya .. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takibinin 03/03/2017 tarihli 57.919,71 TL. tutarlı irsaliyeli faturaya dayalı olarak açıldığı; davalının 03/07/2017 tarihinde icra dosyasına dilekçe ibraz ederek icra dairesinin yetkisine, borca ve fer’ilerine itiraz ettiği; davalının itirazı nedeniyle icra müdürlüğünce takibin durdurulmasına karar verildiği; davalının faturaya konu bijon saplamalarının set olarak satıldığı halde somunlarının gönderilmediği, bu haliyle ifanın ayıplı olduğu gerekçesiyle ödemezlik definde bulunduğu, ancak söz konusu bijon saplama ve somunlarının set olarak satılabildiği gibi ayrı ayrı da satılabildiği; set olarak satılması yönünde herhangi bir ticari teamül olmadığı; nitekim davacı ve davalı taraflar arasında müteaddit defalar bijon seti, bijon saplaması ve bijon somunu alış verişi yapıldığı; takibe dayanak fatura içeriğinde 22 kalem bijon saplaması, 5 kalem somun ve 3 kalem özel bijon bulunduğu; fatura konusu malların 04/03/2017 tarihinde nakliye firması tarafından davalıya teslim edildiği; davalı tarafın ise Beyoğlu … Noterliği’nin 21/03/2017 tarih ve …. yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ayıp ihbarında bulunduğu; ancak ifanın ayıplı olduğu kabul edilecek olsa dahi bunun gizli ayıp olmayıp işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirilmekle tespitinin mümkün olduğu; sekiz günlük yasal süresi içerisinde faturaya itiraz edilebilecekken böyle bir itirazda bulunulmadığı anlaşılmakla davalının Konya ..İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden aynen devamına, alacakların varlığı yargılamayı gerektirdiğinden davacının icra inkar tazminatı taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur…” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen davada davacı vekili, mahkemece asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verildiğini ancak alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle lehine icra inkar tazminatına hükmedilmediğini, tazminata hükmedilebilmesi için alacağın likit olması, bunun tespiti için de alacak ve borçlunun birlikte değerlendirilmesi ve alacağın gerçek miktarının belirli olması, borçlusu tarafından da bütün unsurları ile bilinmesi gerektiğini, dava konusu olayla birebir aynı olaylar hakkında alacağın likit olması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği yönünde Yargıtay kararları bulunduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili, davanın hakdüşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, yetkiye ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığını, hükme esas alınamayacak bilirkişi raporu ve teknik bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, davacının sözleşmeye aykırı hareket ettiğini, müvekkili şirketin davacı ile yapılan sözleşme uyarınca ödemezlik defi hakkı çerçevesinde davacı sipariş formuna uygun ifada bulununcaya kadar davacıya ödeme yapmasında bir hukuka aykırılık bulunmadığını, davacının, müvekkili şirketin ihtarına rağmen ifadaki ayıbı gidermediğini, malların iade edilmesinin istenildiğini ancak davalının iade almadığını, ödemezlik definin temerrüde engel olmadığını, davacının muaccel bir alacağı bulunmadığından müvekkili şirkete icra takibi başlatmasının hukuken bir anlamının bulunmadığını, davacının bile ayıp ihbarının süresinde olmadığı yönünde bir itirazı yok iken mahkemece ayıbın gizli olmadığı, süresinde yapılmadığı değerlendirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, asıl dava yönünden ise, müvekkili şirketin asıl davaya konu icra takibinden önce davacıya olan borcunu ödediğini ve herhangi bir borcunun kalmadığını, davacının sözde alacağının yargılamayı gerektirdiğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Asıl dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece verilen karara yönelik taraf vekillerinin istinaf istemi, kararın kesin olduğundan bahisle ek kararla reddedilmiş, ek karar taraflarca istinaf edilmemiştir.
Bu itibarla, istinaf incelemesine konu dava birleşen dava olup, faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Öncelikle birleşen davada davalı vekilinin istinaf istemlerinin incelenmesi gerekmektedir. Davalı vekilinin usule yönelik istinaf istemleri yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir.
Davalı vekilinin esasa yönelik istinaf istemlerinin incelenmesinde ise, dava konusu uyuşmazlık, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davacı tarafından eksik ya da ayıplı ifa edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
Davalı tarafça, dava ve takip konusu faturaya konu sözleşmedeki ürünlerin set olarak satın alındığı buna rağmen eksik gönderildiği, eksik gönderilen ürünlerin de kullanılamadığı, bu nedenle atıl vaziyette bekletildiği, eksik ifa nedeniyle ödemezlik def’inde bulunulduğu savunulmuş, davacı tarafça ise her bir ürünün ayrı ayrı satıldığı ve faturalandırıldığı, bu nedenle davalının itirazının yerinde olmadığı ileri sürülmüştür.
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve yukarıda belirtilen uyuşmazlık hakkında teknik bilirkişi raporu da alınmış ise de, işbu rapor uyuşmazlığı çözmeye ve hükme esas alınmaya yeterli mahiyette değildir. Mahkemece ayıp ihbarının süresinde yapılmadığı gerekçesine de dayanılmış ise de, davacının yargılama sırasında bu yönde bir iddiası bulunmadığı gibi, dava ve takip konusu faturanın davalıya tebliğine dair bir belge de bulunmamaktadır. Ayrıca, 04.03.2017 tarihinde ürünlerin davalıya teslim edildiği belirtilmiş ise de, davalının ya da temsilci/çalışanının imzasını taşıyan bir teslim belgesi de ibraz edilmemiştir. Davacının dilekçesine eklediği işbu 04.03.2017 tarihli belge davalıya teslimi ispatlar mahiyette bir belge de değildir. Kaldı ki, somut olayda ayıplı değil, eksik ifa iddiası söz konusu olup, bu kapsamda davalı tarafça ödemezlik def’inde bulunulduğundan değerlendirmenin bu doğrultuda yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, davalının savunması ve ibraz ettiği belgeler uyarınca, taraflar arasında daha önce yapılan satım sözleşmelerine dayalı belgeler, faturalar da değerlendirilerek, satıma konu ürünlerin set halinde satılıp satılmadığı, daha önce yapılan satışlar uyarınca da taraflar arasında bir teamülün ve ayrıca, satıma konu ürünlerin satışı konusunda piyasada bir teamülün bulunup bulunmadığı yönlerinden, aralarında makine mühendisi ve sektör bilirkişinin de bulunduğu yeni bir bilirkişi heyetinden, davalının bilirkişi raporuna itirazlarını da karşılayan, taraflarca sunulan delilleri değerlendiren, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna göre karar vermek gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile kaldırılması ve kararın kaldırılma sebebine göre davacı vekilinin istinaf isteminin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/06/2019 tarih, … Esas- …. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 1.018,91 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
6- İstinaf başvurusunda bulunanlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/04/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T