Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/398 E. 2022/219 K. 22.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/11/2019
NUMARASI : Esas – Karar

DAVACI :
VEKİLLERİ :

İSTİNAF EDEN
DAVALILAR :

VEKİLİ :

:

DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 22/02/2022
YAZIM TARİHİ : 24/02/2022

Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E- … K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar …., … ve …. vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, davalı şirketin yurt dışında yaşayan vatandaşlardan haksız ve usulsüz SPK kararlarına aykırı para topladığını ve haklarında bir çok soruşturma olduğunu, müvekkilinin davalı şirkete yüksek faiz getireceği vaadiyle biriktirdiği parayı daha sonra verilecek hisse senedine karşılık olarak yatırdığını, geri verileceğinin taahhüt edilmesine ve defalarca talep edilmesine rağmen geri alamadığını, davalıların Bankacılık Kanunu, TTK, SPK ve diğer kanunlara aykırı para topladığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.768,00 Euro’nun ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında ıslah dilekçesi ile talebini 48.845,00 Euro artırarak toplamda 50.613,00 Euro’nun ödeme tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
CEVAP: Davalılar …., … ve … vekili, dava dilekçesine ekli olarak sunulan belgeleri kabul etmediklerini, müvekkili yönünden belgelerin bağlayıcı olmadığını, TTK’nın 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin ve şirketin kendi paylarını geri almasının mümkün olmadığını, davacının müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, hile iddiasının yasal dayanağının bulunmadığını, işbu uyuşmazlıkta haksız fiil hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını, müvekkili şirketin bankacılık mevzuatına dayanarak mevduat toplamadığı gibi bunun mümkün de olmadığını, aynı şekilde müvekkilinin SPK, TTK ve BK hükümlerini de ihlal etmediğini, hak düşürücü ve zamanaşımı sürelerinin geçtiğini, zamanaşımını durduran ve kesen sebepler bulunmadığı gibi zamanaşımı def’inin dürüstlük kuralına aykırı görülemeyeceğini, davacının dürüstlük kuralına aykırı davranarak işbu davayı açtığını, ticari faiz talebinin hukuki dayanağının bulunmadığını, davacının Türkiye’de mutad meskeni olmadığından teminat yatırılması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davanın kabulü ile, davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine, 50.613,00 Euro’nun dava tarihi olan 26/07/2018 tarihinden itibaren işletilecek 3095 Sayılı Kanun’un 4/A maddesi gereğince T.C. Devlet Bankalarının bir yıl vadeli Euro cinsindeki dövize uyguladıkları en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar …., … ve … vekili, mahkemenin davacının ödeme ve hile iddiasını ispat ettiğine yönelik kabulü yasaya aykırı olduğu gibi, zamanaşımı def’inin dürüstlük kuralına aykırı bulunduğu gerekçesiyle reddedilmesinin de usul ve yasa aykırı olduğunu, davalı tarafından SPK’ya sunulan CD ve üst yazı içeriklerinin yanlış değerlendirildiğini, taraflar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığına yönelik kabulün TTK 329 ve 405. maddelerine aykırı olduğunu, hak düşürücü süre ve zamanaşımı yönünden davanın reddi gerektiğini, davacının elinde bulunan hisse senetlerinin iadesine karar verilmemesinin, bir kısım ödeme belgelerindeki miktarın düşülmemesinin hukuka aykırı olduğunu, ıslah ile artırılan miktar bakımından ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, dava tarihindeki yabancı paranın değeri üzerinden zarar hesabı yapılmasının ve yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin yemin delilini kullanma haklarını engellediğini ve isticvap isteminin de usul ve yasaya aykırı bir şekilde reddedildiğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirkete ortak olunmadığının tespiti ile yatırılan paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu …’nin ünvanının …. olarak değiştirildiği, bilahare ….’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve sonrasında …. ünvanının da …. olarak değiştirildiği anlaşılmıştır.
İlk derece Mahkemesince delillerin esastan değerlendirilmesi ve istinaf kanun yoluna başvurulmasından sonra Dairemizce henüz istinaf sebepleri esastan incelenmeden 7194 sayılı Yasanın 41. maddesiyle 3332 sayılı Yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4. madde eklenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu’nun 16 maddesinde de “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….” hükmü düzenlenmiştir.
Bu kapsamda öncelikle, yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2. ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacı tarafça, davalı şirkete para yatırdığı ve karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiği, sonrasında paranın istenmesine rağmen iade edilmediği ileri sürülerek, yatırılan paranın faiziyle tahsili talep edilmiş, davalı tarafça ise, davacı tarafından davalı şirkete para yatırılmış ise, şirkete ortak olmak maksadıyla yatırıldığı ve karşılığında kendisine nominal bedelli hisse senedi verildiği, şirket pay sahibi olarak da şirket kayıtlarına kaydedildiği, anonim şirketin 6762 sayılı TTK’nın 329 ve 405. maddeleri uyarınca kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığı aksinin kabulü durumunda ise, davanın süresinde açılmadığı ve alacağın zamanaşımına uğradığı savunularak, davanın reddi istenmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında, taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı Yasaya eklenen Geçici 4. madde kapsamında olduğu kabul edilmiştir. Bu nedenle, tarafların iddia ve savunmaları ile ilgili bildirdiği deliller esastan değerlendirilmeden, 743 sayılı MK. 48 (4721 sayılı TMK 50. maddesi), 6762 sayılı TK 7 ve 321 (6102 Sayılı Yasanın 7/1 ve 371/5. maddeleri) ile 818 sayılı BK 145 (6098 sayılı TBK’nın 166/2. maddesi) maddelerindeki düzenlemeler ve davalı gerçek kişiler hakkında sadece davalı şirket yöneticisi olması sıfatıyla şirket ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna ilişkin iddia gözönünde bulundurulmak suretiyle 7194 sayılı Yasanın 41. maddesiyle 3332 sayılı Yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine, davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince maktu ücret-i vekalete hükmedilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince davalılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/11/2019 tarih, … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1- İstinaf talebinde bulunan davalı şirket tarafından yatırılan 4.895,99 TL nispi istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
2- İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında yapılan yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davalılar aleyhine açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 170,78 TL peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan 5.426,00 TL olmak üzere toplam 5.596,78 TL harçtan, alınması gereken 80,70 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 5.516,08 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep edildiğinde davacıya iadesine,
3- Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı, 80,70 TL maktu karar harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 138,20 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.254,80 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
4- Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince takdir edilen 5.100,00 TL maktu ücret-i vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde gider avansını yatıran tarafa iadesine,

C) İlk derece mahkemesince davalıdan tahsiline karar verilen tamamlama harcı ile ilgili harç tahsil müzekkeresi düzenlenmiş ise müzekkerenin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin İlk Derece Mahkemesince yapılmasına,
D) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
E) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine veya İlk Derece Mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 22/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T