Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/335 E. 2022/665 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/12/2019
NUMARASI : …. Esas – …. Karar

DAVACI : …’nun mirasçıları:
– (T.C. Kimlik No: …)
2- … – (T.C. Kimlik No: …)

İSTİNAF EDEN DAVALI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … –
DAVA : Menfi Tespit

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
YAZIM TARİHİ : 27/04/2022
Taraflar arasında görülen davada Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas-…. Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan almış olduğu mallar sebebiyle borcuna karşılık olarak bono düzenlendiğini, müvekkilinin oğlu … tarafından …. Bankası aracılığıyla alacaklının banka hesabına havale yapılmak suretiyle ödendiğini ancak, davalı tarafından borcun ödenmesine rağmen aynı bonoya dayalı olarak müvekkili hakkında takip başlatıldığını ileri sürerek, müvekkilinin takibe konu edilen bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davada ispat yükünün davacıda olduğunu, ödemenin ispat edilmesi gerektiğini, dava dilekçesi ekinde sunulan dekontun bonoya istinaden düzenlenen dekont olmadığını, dekontun açıklamasında icra dosyasına konu bonoya ilişkin bir kalem dahi bulunmadığını, taraflar arasında öteden beri hayvan alışverişi bulunduğunu, ödemenin bu alışverişten kaynaklandığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Dava menfi tespit davası olup, davacı davaya ve takibe konu bono bedelinin davalıya ödendiğini, bononun bedelsiz kaldığını iddia ederek bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitini istemiş, davalı ise davacı tarafça yapılan ödemenin başkaca alışverişlere ilişkin olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davaya konu bononun incelenmesinde; keşidecinin … ve İbrahim Hepsucu, lehtarının … olduğu, tanzim tarihinin 30/01/2014, vade tarihinin ise 30/04/2014 tarihi olduğu anlaşılmıştır.
Konya … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … E …. K sayılı dosyası ile davalı hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan yapılan yargılama neticesinde davalının beraatine karar verilmiş ve karar istinaf incelemesinden geçerek kesinleşmiştir.
Davaya konu bononun vade tarihinin 30/01/2014, 4.000,00 TL lik ödeme dekontunun tarihi ise 14/07/2015 tarihidir. Ödeme dekontunun açıklama kısmında ise davaya konu bonoya atıf yapılmamıştır.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/16483 E 2014/1014 K sayılı içtihadında ”Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre; davalı tarafından ödemeye ilişkin sunulan banka dekontunda hangi borç için ödendiğine dair bir kayıt bulunmadığı, davacının ödeme iddiasını yazılı delille kanıtlaması gerektiği, davacı yanca banka dekontu dışında yazılı bir delil sunulamadığı, kıymetli evrak borçlusunun ancak senedin teslimi karşılığında ödeme yapmakla yükümlü olduğu gerekçesiyle davanın reddine ve ihtiyati tedbir kararı nedeniyle davalının alacağını alması geciktirildiğinden davalının tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Kural olarak, havale mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapılır. Davacının delil olarak dayandığı havale dekontunda, başka bir amaçla ödeme yapıldığına dair bir şerh bulunmadığına ve havale tarihi dava konusu senedin tanzim ve vade tarihlerinden sonra olduğuna göre bu havalenin dava konusu senede yönelik bir ödemeyi içerdiğine dair karine mevcuttur. Bu karinenin aksini ispat külfeti davalıya aittir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklinde de belirtildiği üzere somut olayda ispat yükü davalıda olup, davalı, davacı tarafça yapılan ödemenin davaya konu bonoya ilişkin olmadığını, başka bir borcun tasfiyesine ilişkin olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.
Davalının yemin teklifi üzerine isticvabına karar verilen davacı, 05/12/2019 tarihli celsede ” Ben davalı ile olan alışveriş neticesinde 30/01/2014 tarihli bonoyu tanzim ederek davalıya verdim, … benim oğlum olur, kendisine davaya konu bono bedelini banka vasıtasıyla davalıya ödemesini söyledim, bu kapsamda da oğlum banka vasıtasıyla davaya konu bono bedelini davalıya ödemiştir, 14/07/2015 tarihli ödeme dekontundaki ödeme tutarı dava konusu bonoya ilişkindir, zaten karşı tarafla bu bono haricinde başkaca bir alışverişimiz olmamıştır, ayrıca oğlumun da davalı ile alışverişi bulunmamaktadır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Davalı, yapılan ödemenin dava konusu bononun dışında başka bir borcun tasfiyesine ilişkin olduğunu usulünce ispatlayamadığından, yapılan ödemenin bono bedeline istinaden yapıldığı kabul edilerek davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İİK’nın 72/4. Maddesine göre;Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez. Eldeki dava davalı lehine neticelenmediğinden davalının tazminat isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
İİK’nın 72/5. Maddesine göre;Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. Somut olayda, davacı keşideci, davalı lehtar olup, davaya konu bono bedelinin ödendiğini davalı bilebilecek durumdadır. Bu nedenle davacının tazminat isteminin kabulüne …” dair, davanın kabulü ile Konya .. İcra Müdürlüğü’nün …. E sayılı takibine konu 30/01/2014 tanzim ve 30/04/2014 vade tarihli, 4.000,00 TL bedelli bono nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, 5.230,41 TL’nin % 20’si oranında hesaplanan 1.046,08 TL tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ:Davalı vekili, dosyaya sunulan dekontta yer alan ödemenin dava konusu bononun ödemesi olduğuna dair herhangi bir açıklama yer almadığını, davacı ile müvekkilinin hayvan alım satımı yaptığını, banka aracılığı ile yapılan ödemenin, önceki tarihli hayvan alım satımlarından kaynaklanan ödeme olup, dava konusu bononun ödemesi olmadığını, ispatla yükümlü olan davacının dekonttaki ödemenin dava konusu borcun ödemesi olduğuna dair ispata yarar herhangi bir delil sunmadığını ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davacı aleyhine kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
Davacı tarafça, dava ve takip konusu 30.1.2014 keşide, 30.4.2014 vade tarihli, keşidecisi kendisi, lehtarı davalı olan senedi davalıdan almış olduğu mallar sebebiyle borcuna karşılık verdiği, işbu bonoyu müteselsil kefil olarak oğlunun da imzaladığı, bononun eksik düzenlenerek, çoğu kısmı boş olarak davalıya verildiği, oğlu tarafından 14.7.2015 tarihinde bono bedelinin banka kanalıyla EFT yapılarak davalıya ödendiği, bono bedeli ödenmesine rağmen davalının bonoyu aralarındaki anlaşmaya aykırı şekilde doldurarak takibe koyduğu ileri sürülmüş, davalı tarafça ödemenin dava konusu bonoya ilişkin olmadığı, taraflar arasındaki başka ilişkiye dayalı bir ödeme olup, dekontta takip konusu bonoya ilişkin olarak yapıldığına dair herhangi bir açıklama da bulunmadığından ispat yükünün davacı üzerinde olduğu savunulmuştur.
Kural olarak havale mevcut bir borcun ödemesi için yapılacağından, dekontta her ne kadar bir açıklama bulunmasa da ödeme, dava ve takip konusu bononun keşide ve vade tarihlerinden sonra, bono bedeli kadar yapıldığından ödemenin, dava konusu senede ilişkin ödeme olduğuna dair karine oluşturur. İşbu karinenin aksini, ödemenin taraflar arasındaki başka bir ilişki nedeniyle yapıldığını savunan davalının ispat etmesi gerekir. Davalı bu hususta davacıya yemin teklifinde bulunmuş, davacı da yemini eda ederek ödemenin bu bonoyo ilişkin olduğunu taraflar arasında başka bir ilişki olmadığını beyan etmiş, mahkemece de yazılı gerekçe ile karar verilmiştir.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf istemleri nazara alındığında ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı kanaatine varıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 357,28 TL harçtan, peşin alınan 89,32 TL harcın mahsubu ile bakiye 267,96 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/04/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T