Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/324 E. 2022/392 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE .. TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2019
NUMARASI : …. Esas…. Karar

İSTİNAF EDEN
DAVACI (MÜTEVEFFA) :
:
:
:
:
:

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ :15/03/2022
YAZIM TARİHİ :17/03/2022
Davacı tarafından davalı aleyhine Konya Asliye .. Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası ile açılan ticari şirket davasında 04/12/2019 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı şirketin kurucu ortağı, kurucu müdürü ve ilk müdürler kurulu başkanı olduğunu, müvekkilinin zaman içerisinde şirket yönetiminden planlı ve sistematik bir şekilde fiilen uzaklaştırıldığını, müvekkilinin yokluğunda 19/11/2018 tarihinde müdürler kurulu toplantısı yapılarak 07/12/2018 tarihinde genel kurul yapılması yönünde karar alındığını, 07/12/2018 tarihli genel kurulda müvekkilinin haklı sebep olmamasına rağmen şirket müdürlüğünden uzaklaştırılıp azledildiğini, müvekkilinin halen davalı şirketin %38 oranına sahip ortağı olduğunu, müvekkilinin 07/12/2018 tarihli genel kurul toplantısı tarihinde müdürlük sıfatının devam ettiğini, bu nedenle müvekkilinin bu davada taraf sıfatı ve husumet sıfatının bulunduğunu, müvekkilinin toplantı kararının alındığı tarihte müdürler kurulu başkanı görevinin devam ettiğini, diğer müdürlerin toplantıya çağrı yapmaya izin ve haklarının bulunmadığını, ayrıca mahkemeden de her hangi bir izin de almadan bu toplantıyı yaptıklarını, yapılan toplantıda müdürler kurulu başkanı olan müvekkilinin imzasının da bulunmadığını, bu nedenlerle yapılan toplatı yapılması için alınan kararın yok hükmünde olduğunu, genel kurulun toplantıdan en az 15 gün önce toplantıya çağrılması gerektiğini, genel kurul için ticaret sicili gazetesinde 22/11/2018 tarihinde ilan yapıldığını, toplantı günü ile ilan günü arasında 14 gün süre olduğunu, bu nedenle genel kurul toplantısı çağrı ilanının kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olduğunu, 07/12/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantı tutanağının müvekkilinden habersiz toplantı sonrasında değiştirildiğini, müvekkilinin müdürlükten azline ilişkin maddeye yaptığı muhalefeti tutanağa geçirmediklerini, müvekkilinin en büyük pay sahibi olmasına rağmen şirketten bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarının kullandırılmadığını, müvekkilinin Konya … Noterliği’ nin 08/02/2019 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bilgi alma ve inceleme hakkını 14/02/2019 tarihinde şirket merkezine giderek kullanacağını şirkete bildirmesine rağmen sözü geçen tarihte bilgi alma ve inceleme hakkınının şirket tarafından kullandırılmadığını, bu nedenlere genel kurul toplantı yapılması için alınan 19/11/2018 tarihli müdürler kurul kararlarının yok hükmünde/batıl olduğunun tespitine, 07/12/2018 tarihinde yapılan genel kurul kararlarının yok hükmünde/batıl olduğunun tespitine, 07/12/2018 tarihinde yapılan genel kurul kararlarının tamamının kanuna, ana sözleşmeye ve afaki iyi niyet kurallarına aykırılık nedenleriyle iptallerine, 07/12/2018 tarihinde alınan genel kurul kararlarının TTK 449. maddesi çerçevesinde yürütülmesinin geri bırakılmasına, davacı ….’ ın dava sonuçlanana kadar şirket müdürü olarak kabul edilmesi ile şirket adına müşterek imzalardan birini atan müdür olarak belirlenmesine, ya da şirketin tüm ortaklarının müşterek atacakları imza ile temsil edilmesine, şirket müdürleri …. ve ….’ ın şirket gayrimenkullerini devir ve gayrimenkuller üzerindeki sınırlı ayni hak tesis etme yetkilerinin dava sonuçlanıncaya kadar kaldırılmasına, davacının bilgi alma ve inceleme hakkını kullanması amacıyla davalı şirketin son 10 yıla ilişkin ticari defterlerine, faaliyet raporlarına, bilanço, mizan, gelir tablolarına, demirbaş listelerine, genel kurul toplantı tutanakları ile hazirun cetvellerine tedbiren el konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sigorta aracılık hizmetleri işi ile iştigal ettiğini, davacının %38, davacının kardeşi ….’ ın %22, davacının yeğeni olan ….’ ın %20 ve davacının oğlu olan ….’ ın ise %20 oranında şirketin hissedarı olduklarını, davacının gerek müdür gerekse ortak olarak yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacının diğer ortakların hak ve menfaatlerine aykırı hareket ettiğini, yapılan olağanüstü genel kurulda davacının müdürlükten azli ve yeniden seçilen müdürler ile ilgili olarak alınan kararlara olumlu oy kullandığını, 19/11/2018 tarihli 21 nolu kararın müdürler kurulu kararı olmayıp ortaklar kurulu kararı olduğunu, genel kurul kararı statüsünde olmayan ortaklar kurulu kararına butlan veya iptal davasının açılamayacağını, olumlu oy kullanan davacının iptal talebinde bulunma hakkının ve sıfatının bulunmadığını, 19/11/2018 tarih ve 21 nolu toplantı kararının 4 kişiden oluşan müdürler kurulunun çoğunluğunu oluşturan 3 müdür tarafından alındığından usul ve yasaya uygun olduğunu, 07/12/2018 tarihli olağanüstü genel kurul kararının yasada belirtilen butlan hallerini taşımadığını, TTK 447. maddesinde belirtilen butlan halleri olmadığı gibi, TTK 445. maddesinde belirtilen iptal sebeplerinin de mevcut olmadığını, genel kurul toplantısına katılan, muhalefetini zapta geçirtmeyen ve karara olumlu oy kullanan davacının dava açma hak ve yetkisi (sıfatı) bulunmadığını, genel kurul çağrı usullerinin yasaya uygun olarak yapıldığını, davacının genel kurul toplantı tutanağının değiştirildiği iddialarının gerçeğe aykırı ve asılsız olduğunu, davacının ihtiyati tedbir taleplerinin yerinde olmadığını ayrıca 02/03/2019 tarihli 25 nolu ortaklar kurulu kararı ile yasal olarak yılın ilk 3 ayı içerisinde yapılması zorunlu olan 2018 yılı olağan genel kurul toplantısının 30/03/2019 tarihinde yapılmasına karar verildiğini ve kararın davacıya iadeli taahhütlü mektup ile tebliğ edildiğini, tebliğe rağmen davacının olağan genel kurul toplantısına katılmadığını, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacının üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “….davacı vekilince davalı aleyhine açılan bu davada; davalı şirketin 19/11/2018 tarihinde genel kurul toplantısı yapılması için alınan müdürler kurulu kararının ve 07/12/2018 tarihli genelkurul kararlarının yok hükmünde/batıl olduğunun tespiti, davalı şirketin 07/12/2018 tarihinde yapılan genel kurul kararlarının iptali talep edilmiş olup; dosyada toplanan deliller ve alınan bilirkişi heyet raporu ile tüm dosya kapsamına göre; davalı şirketin 07/09/2018 tarih ve 30 sıra nolu ortaklar kurulu kararı ile davacının müdürler kurulu başkanı olarak seçildiği, ayrıca davacı dışında …., …. ve ….’ ın da müdür sıfatına haiz oldukları anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı vekilince 19/11/2018 tarihli kararın ortaklar kurulu kararı olduğu ileri sürülmüş ise de; 22/11/2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 822. Sayfasında söz konusu karar müdürler kurulu olarak yayımlandığı anlaşıldığından mahkememizce 19/11/2018 tarihli kararın müdürler kurulu kararı olarak kabulü gerekmiştir. Limited şirketlerde genel kurula çağrı TTK 617. maddesi gereğince kural olarak müdürler tarafından yapılır. Müdürler birden fazla olduğu takdirde genel kurul müdürler kurulu başkanı tarafından toplantıya çağrılır. (TTK. 624/2). Bu anlamda davalı şirketin 19/11/2018 tarihli müdürler kurulu toplantısının davacı müdürler kurulu başkanının yokluğunda yapılması ve alınan kararda davacı müdürler kurulu başkanının imzasının bulunmaması sebebiyle genel kurulu toplantıya çağrı usulünde açıkça bir kanuna aykırılık olduğu düşünülebilecek olsa da; burada irdelenmesi gereken asıl mesele söz konusu çağrıdaki usulsüzlüğün 07/12/2018 tarihinde yapılan genel kurul toplantısı ve toplantıda kararlar alınmasına etkilerinin ne olduğudur. TTK nun 622. maddesinde limited şirketlerin genel kurul kararlarının butlanı ve iptalinde kıyas yolu ile anonim şirket genel kurul kararlarının butlanı ve iptaline ilişkin kuralların uygulanacağı hükmü mevcut olup; TTK 447. maddesinde de genel kurul kararlarının butlan sebepleri sayılmıştır. Uyuşmazlık konuları açısından bakıldığında pay sahibi olan tüm ortakların genel kurul toplantısına katıldıkları ve kararların oy birliği ile alınmış olması karşısında butlan sebeplerinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. TTK nun 445. maddesinde iptal sebepleri ve iptal davası düzenlenmiştir. TTK 446/2. maddesinde ise genel kurul toplantılarında çağrıdaki usulsüzlük bir iptal sebebi olarak sayılmış ise de; bu madde açısından değerlendirilecek esas husus çağrıdaki bu usulsüzlüğün kararların alınmasında etkisi olup olmadığıdır. Zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin pek çok emsal içtihatında belirtildiği üzere; çağrıdaki usulsüzlük tek başına bir iptal sebebi olarak kabul edilemez. Davacının toplantıya usulüne uygun olarak çağrılmaması, davacının vekili vasıtasıyla toplantıya katılmasına ve kararların alınmasına engel bir durum oluşturmadığı anlaşılmıştır. Hatta genel kurulda tüm kararlar oy birliği ile alındığından, toplantıdaki çağrıdaki usulsüzlüğün sonuca bir etkisi olmadığı yönünde mahkememizde bir kanaat oluşturmuştur. Açıklanan tüm bu nedenlerle davacının davasının ve tüm taleplerinin reddine dair aşağıdaki hükmün kurulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davacının davasının ve tüm taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bir limited şirkette müdürler kurulunu toplantıya çağırma yetkisinin, müdürler kurulu başkanına ait olduğunu, müdürler kurulu başkanı dışındaki diğer müdürlerin, doğrudan müdürler kurulunu toplantıya çağıramayacağını, ancak başkandan müdürler kurulunu toplantıya çağırmasını, müdürler kurulu başkanı toplantıya çağırmazsa mahkemeden toplantı yapılması talebinde bulunabileceğini, 19.11.2018’de yapılan müdürler kurulu toplantısı için müdürler kurulu başkanı müvekkili …. tarafından yapılmış bir çağrı bulunmadığını, ayrıca mahkemeden müdürler kurulu toplantısı yapılması yönünde alınmış bir karar olmadığı gibi müdürler kurulu başkanı müvekkili ….’ın 19.11.2018 tarihinde yapılan müdürler kurulu toplantısından haberi ve alınan kararların altında imzası olmadığını, genel kurul toplantısına yapılan çağrı ve ilanın hukuka aykırı olduğunun yerel mahkeme kararı ve bilirkişi raporu ile açıkça sübut bulduğunu, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yapılan çağrı ve ilan süresinin kanuna aykırı olduğunu, genel kurul toplantı çağrısı şirket internet sitesinde yayınlanmadığını, genel kurul toplantı çağrısının ana sözleşmeye aykırı olduğunu, toplantı günü ile gündem ve ilanın ortaklara iadeli taahhütlü mektupla bildirilmediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, limited şirket müdürler kurulu kararının ve genel kurul kararlarının yokluk veya butlanının tespiti, olmadığı takdirde genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Dosya kapsamına göre davacının davalı şirketin ortağı olduğu, %38 hissesinin bulunduğu, davacı dışında şirketin 3 ortağı daha bulunduğu diğer ortakların davacının kardeşi, yeğeni ve oğlu olduğu, davacının davalı şirketin müdürler kurulu başkanı, diğer ortakların da şirket müdürleri oldukları, 19/11/2018 tarihinde davacı dışındaki diğer şirket müdürlerinin toplanarak 07/12/2018 tarihinde olağanüstü genel kurul yapılması kararı aldıkları, olağanüstü genel kurul gündeminin şirket müdürlerinin seçimi ve görev süresinin belirlenmesi, şirket ortaklarına huzur hakkı verilip verilmemesi konusunun görüşülmesi olarak belirlendiği, 07/12/2018 tarihinde yapılan olağan üstü genel kurulda davacının ve dava dışı ortak ….’ın vekille temsil edildikleri , dava dışı ortaklar …. ve ….’ın ise bizzat kendilerinin genel kurula katıldıkları, bu şekilde genel kurul toplantısına şirketin tüm ortaklarının katıldığı ve ortaklarca toplantının şekline ilişkin bir itirazda bulunulmadığı ve toplantının sonuna kadar da ayrılmadıkları, genel kurulda şirket müdürleri davacı ile dava dışı ….’ın şirket müdürlüğünden azledilmelerine, dava dışı ortaklar …. ve ….’ın şirket müdürlüklerine seçilmelerine oy birliğiyle karar verildiği, ayrıca şirket ortaklarına huzur hakkı verilmemesine oy birliğiyle karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça genel kurula çağrının usulsüz olduğu iddia edilmiş ve bu husus yokluk veya butlan ya da bir iptal sebebi olarak ileri sürülmüşse de, toplantıya şirketin tüm ortaklarının katıldığı ve ortaklarca toplantının şekline ilişkin bir itirazda bulunulmadığı ve toplantının sonuna kadar da ayrılmadıkları, bu durumda, 6102 sayılı TTK’nın 617/3. maddesinin yollamasıyla limited şirketler hakkında da uygulama kabiliyeti bulunan aynı Yasa’nın, “Çağrısız Genel Kurul” başlıklı 416. maddesindeki tüm şartlar somut olayda oluşmuş olup, çağrının usulsüz olduğundan söz edilemeyeceği bu sebeple ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 15/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

A.Ç