Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2854 E. 2023/342 K. 17.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29/09/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – T.C Kimlik No: …
VEKİLİ : Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI :
VEKİLİ : Av. …
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 17/02/2023
YAZIM TARİHİ : 20/02/2023
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 29/09/2020 tarihinde tesis edilen davanın kabulüne ilişkin karara karşı davalının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin süt besiciliği yapıp davalıya süt temin ettiğini, müvekkilinin davalı aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla 57.112,41-TL’lik alacağa istinaden icra takibi yaptığını, davalının borca itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, davalının icra takibi başlatıldıktan sonra müvekkiline ve müvekkilinin babasına bir kısım ödemeler yaptığını, geriye 38.671,00-TL’lik borcunun kaldığını, davalının takibe itirazının haksız olduğunu ileri sürerek Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin 38.671,00-TL üzerinden devamına, davalının %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı … ‘ın (…) esnaf düzeyinde gelire sahip olduğundan görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, bu nedenle davanın görev yönünden reddi gerektiğini, takip dayanağı belge olarak sunulan 30/11/2016 tarihli müstahsil makbuzunda belirtilen borca ilişkin müvekkili tarafından davacı tarafa 18.441,41-TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin 1.527,47 TL borcunun kaldığını, müvekkilinin maddi sıkıntı içerisinde olduğundan kısa zamanda kalan borcunu ödeyeceğini, müvekkil şirket yetkilisinin … olduğunu, müstahsil makbuzu haricinde şirket yetkilisi tarafından tanzim ve imza edilmiş, kayıtsız şartsız borç ikrarını içerek herhangi bir belge bulunmadığını, davacı tarafın kötü niyet tazminat talebinde bulunduğunu, kötüniyet tazminatının alacaklı tarafından haksız ve kötü niyetli takip yapılmasından ötürü icra dosyası borçlusu tarafından talep edilebileceğini savunarak davanın reddine, davacının alacağın %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “….Davalı defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesi sunulan raporda; “Davalı şirkete ait incelenen 2016 yılı ticari defterlerin açılış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, 2016 yılı ticari defterlerin kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, bunun dışında defterlerin muhasebe usul ve esaslarına uygun olduğu, defterlerin kendi içerisinde birbirini teyit eder nitelikte bulunduğu, taraflar arasında 30/11/2016 tarih ve … no.lu 20.376,40-TL bedelli müstahsil makbuzu dışında herhangi bir ticari ilişkinin tespit edilemediği, bu bedelin nakit olarak ödendiği ve Konya …. İcra dairesinin …. Esas sayılı dosyasında takip tarihi itibarı ile davalının davacıya herhangi bir borcunun tespit edilemediği, takip konusu edilen süt teslim tutanaklarına göre 01/12/2016-31/12/2016 tarihleri aralığında çoğu … adlı kişi olmak üzere toplam 23.660,50-LT süt teslimlerinin gerçekleştiği, süt teslim tutanaklarının delil kabiliyetinin takdirinin mahkemeye ait olduğu” yönünde görüş beyan edildiği, davacı vekilinin dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı, davacı vekilinin yemin metnini hazırlayıp dosyaya sunduğu, yemin metninin davalı şirket yetkilisi …’a meşruhatlı bir şekilde tebliğ edildiği, buna rağmen davalı şirket yetkilisinin ne yemini eda ettiği, ne de iade ettiği, sadece davalı vekilinin yemin metninin tamamına itiraz ettiği, davalı şirket yetkilisinin yemini eda etmekten kaçındığı böylece yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayıldığı….” gerekçesiyle davanın kabulü ile; itirazın iptaline, davalının dava konusu alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafından yemin metni sunulduktan sonra taraflarınca 13/09/2019 tarihli dilekçe ile metnin içeriğine yönelik itirazlarının belirtildiğini, 15/10/2019 tarihli celsede hakim değişikliği nedeniyle dosyanın incelemeye alınmasına karar verildiğini, 06.02.2020 tarihli celsede yine mahkeme hakiminin değiştiğini, dosyanın tekrar incelemeye alındığını ve yemin metnine itirazları ilgili herhangi bir karara varılmadığını, 29.09.2020 tarihli son celsede müvekkilini hazır etmesine rağmen dosyanın karara çıkartılarak davanın kabulüne karar verildiğini, HMK 233/3 gereğince yemin edecek tarafça yemin metninin yeterli açıklıkta olmadığı ileri sürülürse, hakimin karşı tarafın görüşünü aldıktan sonra derhal karar vereceğini, yemin metninin davacı tarafın önerdiği sorular dikkate alınarak mahkeme hakimi tarafından hazırlanması gerektiğini, yemin metnine uygun yemin sorularının mahkeme tarafından oluşturulup müvekkillerine tebliğ edilmediğini, müvekkilinin 15/10/2019 tarihli celsede bulunmasına rağmen mahkeme hakimi değiştiğinden sadece gün verilip bırakıldığından müvekkilinin adına duruşma tutanağında yer verilmediğini, davacı tarafın müvekkili şirketten alacağının bulunmadığını, davacının delil olarak sunduğu müstahsil makbuzunun Vergi Usul Kanunu’nun 235. Maddesinde açıkça belirtildiği üzere bedel ödendiği sırada düzenlendiğini, Yargıtay kararlarının da bu yönde olduğunu, müstahsil makbuzunun bedelin ödendiğine karine olduğunu ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılması talebi ile istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Hukuk yargılamasında ispat araçlarından olan “Yemin” 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 225 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir.
Yasanın 225. maddesine göre, yeminin konusunu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar teşkil eder. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır.
Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği vakıalar, bir işlemin geçerliliği için, kanunen iki tarafın irade açıklamalarının yeterli görülmediği hâller ve yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak konular yemin konusu olamaz (6100 sayılı Yasa md. 226).
Uyuşmazlık konusu vakıanın ispatı için yeminden başka delili olduğunu beyan etmiş olan taraf da yemin teklif edebilir. Yemin teklif olunan kimse, yemini edaya hazır olduğunu bildirdikten sonra, diğer taraf teklifinden vazgeçerek başka bir delile dayanamaz ve yeni bir delil de gösteremez. Yemin teklif edilen kimse, duruşmada bizzat hazır bulunmadığı takdirde, kendisine yemin için bir davetiye çıkarılır. Yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı yazılır (6100 sayılı Yasa Md. 227-228).
Yemin için davet edilen kimse, tayin edilen gün ve saatte mahkemede geçerli bir özrü olmaksızın bizzat hazır bulunmaz yahut hazır bulunup da yemini iade etmez ya da yemini eda etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılır. Kendisine yemin iade olunan kimse, yemin etmekten kaçınırsa yemin konusu vakıa ispat edilememiş sayılır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 237 ve müteakip maddeleri uyarınca, hâkim, eksik olan noktaları tamamlamak veya açık olmayan hususları aydınlatmak için yeminin konusu ile bağlantılı gördüğü soruları yemin eden kimseye sorabilir. Hâkim, yemin eden kimsenin beyanını dinleyip tutanağa geçirir ve yazılanları yüksek sesle huzurunda okur; beyanında ısrar edip etmediğini sorar ve verilen cevabı tutanağa kaydeder. Yemin eda edildikten sonra, yalan yere yemin nedeniyle açılan ceza davası, esas dava bakımından bekletici sorun yapılamaz.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre mahkemece 09/04/2019 tarihli duruşmada davacı tarafa yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı, davacı tarafça davalıya yemin teklif edildiği ve 17/04/2019 tarihli yemin metninin dosyaya sunulduğu, davalı vekilinin 13/09/2019 tarihli dilekçesi ile davacı tarafça sunulan yemin metnine itiraz ettiği, mahkemece 20/06/2019 tarihli duruşmada davalı şirket yetkilisine yemin metni ekli meşruhatlı yemin davetiyesi tebliğine karar verildiği, davalı şirket yetkilisine meşruhatlı yemin davetiyesinin 05/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, 15/10/2019 tarihli duruşmaya taraf vekillerinin katıldığı, mahkemece hakim değişikliği nedeniyle dosyanın incelemeye alınmasına karar verildiği, 31/12/2019 tarihli duruşmada taraf vekillerinin mazeret sunarak duruşmaya katılmadığı, mahkemece hakim değişikliği nedeniyle dosyanın incelemeye alınmasına karar verildiği, 06/02/2020 tarihli duruşmada davacı vekilinin “müvekkilinin yemin teklifinden sonraki celsede duruşmaya geldiğini, ancak yemin teklifindeki yemini bu haliyle kabul etmeyeceğini bildirdiği, davalı vekilinin ise “yemin teklifinin sonrasında davalı şirket temsilcisinin duruşmaya geldiğini, ancak yemin etmediğini, yemini iade de etmediğini beyan ettiği anlaşılmaktadır. Mahkemece davalı şirket yetkilisine gönderilen yemin davetiyesi üzerinde davacı tarafça sunulan yemin metninin eklendiğine ilişkin herhangi bir kayıt yer almadığı gibi davetiye üzerine yazılan meşruhatta davalı şirket temsilcisine sorulacak sorular hakkında herhangi bir açıklama da bulunmamaktadır. Bu haliyle davalı şirket yetkilisine usulüne uygun bir yemin davetiyesi tebliğ edildiğinden sözedilemez. Ayrıca, HMK 237. vd. maddeleri gereğince yemin metninin olaya uygun olup olmadığının mahkemece denetlenmesi gerekmekte olup yemin teklif edilen tarafın karşı tarafça teklif hazırlanan yemin metnine göre yemin etmesi beklenemez. Bu nedenle mahkemece davalı şirket yetkilisinin davacı tarafça sunulan yemin metnine yönelik itirazları hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi de doğru olmamıştır. Öte yandan 06/02/2020 tarihli duruşmada hem davacı vekili, hem de davalı vekili davalı şirket yetkilisinin yemin teklifinden sonraki duruşmaya katıldığını beyan etmektedir. Ancak yemin teklifinin davalı şirket yetkilisine tebliğinden sonra yapılan ilk duruşma olan 15/10/2019 tarihli duruşma tutanağında davalı şirket yetkilisinin duruşmaya katıldığı yönünde bir kayıt bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkemece davalı şirket yetkilisinin “ne yemini eda ettiği, ne de iade ettiği” yönündeki tespiti de dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Mahkemece davacı tarafça sunulan yemin metnine karşı davalı tarafça ileri sürülen itirazlar değerlendirilerek davalı şirket yetkilisine usulüne uygun yemin davetiyesi tebliğ edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle davalının istinaf başvuru talebinin kabulü ile HMK 353/1-a.6 maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının istinaf başvuru talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2020 tarih … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 660,41 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince; kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/02/2023 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

O.B