Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2847 E. 2022/2193 K. 19.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALILAR :
VEKİLİ :
:
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 19/12/2022
YAZIM TARİHİ : 21/12/2022
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 15/10/2020 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin Konya’da inşaat ve hazır beton sektöründe faaliyette bulunan saygın bir firma olduğunu, bu nedenle kendisinden hazır beton satın almak isteyen ve inşaat sektöründe faaliyette bulunan davalılar aralarında beton satışı için anlaştıklarını, yapılan bu anlaşmaya göre … Şti.nin … Mahallesindeki 98 Baş Hayvan Çiftliği İnşaatına hazır beton temin edileceğini, bu amaçla davacı şirket ile davalılardan … Ltd. Şti. ile aralarında 15/08/2017 tarihli satış sözleşmesi de imzalandığını, bu sözleşmeye göre 1’er m3 C-16, C-20, C-25 ve C-30 cinsi hazır beton sırasıyla 85,00 TL, 95,00 TL, 98 TL, ve 103,00 TL. birimi fiyat üzerinden verileceğini, dava dilekçesi ekinde örnekleri sunulan fatura, teslim fişi ve irsaliyeler ile görüleceğini, söz konusu hazır betonlar … Mah.’deki davaya konu hayvan çiftliğine eksiksiz olarak teslim edildiğini, zaten davalıların bu yönde bir itiraz veya ihtarları da bulunmadığını, betonların teslim edildiğini, teslim fişi ve irsaliyeler altındaki imza sahipleri davalılardan … Ltd. Şti.nin ya da söz konusu inşaatı yapan firma olan diğer davalı şirketin resmi çalışanı ve görevlilerini olduğunu, davaya konu çiftlik inşaatını yapan ilgili yapı denetim şirketi kayıtlarında da davacının bu yere hazır beton verdiği denetime elverişli biçimde bulunduğunu, davacı şirketin sözleşmenin imzalanmasından sonra üzerine düşen tüm edimleri yerine getirdiğini ve söz konusu hazır betonları süresinde ve yerinde davalı tarafa teslim ettiğini, buna karşılık davalı tarafın üzerine düşen edimleri (ödeme) tam olarak yerine getirmediğini, davalılar söz konusu davaya konu betonun borcundan aralarındaki sözleşme ve betonun fiilen kullanılması nedeniyle müştereken ve müteselsilen sorumlu bulunduğunu, taraflar arasında davalının inşaatında kullandığı betonun müvekkili şirket tarafından davalı tarafa satılması nedeniyle bu betonun ücretinin tahsili istendiğini, taraf şirketlerin çalışma alanı şirket ana sözleşmeleri 15/08/2017 tarihli sözleşme, davaya konu inşaat betonunun davalı tarafça ihtilafsız biçimde alınması davaya konu hazır betonların sevk irsaliyelerin imzalanması, bu betonların teslim ilişkin imzalı tutanaklar, bu betonlara ilişkin faturalar, bu alacak/verecek hususunun her iki tarafın da ticari defter ve belgelere işlenerek cari hesaplarında takip edilmesi, muavin defter çıktıları ile bu betonun davalı tarafça alındığı da kolay biçimde ispatlanabileceğini, taraflar arasında hukuki ilişkinin kurulduğunun tartışmasız olduğunu, davalı taraf bu betonları almakla ve ücretini ödememekle kendi lehine müvekkili aleyhine sebepsiz zenginleşmiş olduğunu, dava konusu malların teslim edildiğine dair müvekkili şirket tarafından dava dilekçesi ekinde sunulan e-faturalar ve kapalı irsaliyeli faturalar düzenlendiğini, bu faturalar davalılardan … Ltd. Şti.ne kesilmiş olup, süresinde herhangi bir itiraz edilmemesi nedeniyle de faturaların kesinleşmiş olduğunu, davaya konu malların (hazır beton) davalı tarafa teslim edildiğine dair davalı şirketin temsilci ve çalışanların imzaları ile sabit sevk ve teslim belgeleri mevcut olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, kısmi dav olarak açılan davalarında şimdilik, davanın kabulü ile 79. 477,75 TL. hazır beton ücretinin dava tarihinden başlayacak en yüksek ticari faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile dava şirket arasında hazır beton satım alımı sözleşmesi yapıldığını, taraflar arasında ticari ilişki olduğu tartışmasız olduğunu, müvekkili şirket ticari ilişki ve sözleşme kapsamında davalı şirkete 2 adet senet teslim edildiğini, davacı taraf senetlerin ticari ilişki kapsamı verildiği açık ve net olduğunu, müvekkili şirket tarafından vade günleri dolmasına rağmen davacı şirkete ödeme gerçekleştirilmediğini, bunun üzerine davacı şirketin müvekkili şirket aleyhine Konya … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, aynı alacağı ilişkin olarak hem icra takibi hem de alacak davasının bulunduğunu, kesinleşmiş takime rağmen alacak davası açmakta davacı şirketin hukuki yararının bulunmadığının sabit olduğunu, davacının hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerekmekte olduğunu, davacı tarafça sunulan sözleşme, faturalardan anlaşılacağı üzere miktar kesin ve net bir şekilde hesaplanabileceğinden davanın kısmi dava olarak açılmasının mümkün olmadığını, davacının davasını kısmi dava olarak açmasında hukuki yararı bulunmadığını, ayrıca davacı tarafça sunulan bir takım sevk irsaliyelerinde imzanın olmadığını, davanın reddini, dava masraf ve vekalet ücretinin karşı taraftan tahsil edilmesini istemiştir.
Davalı …. A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle müvekkili aleyhine açılan davada müvekkili açısından husumet itirazında bulunduklarını, müvekkili şirket ile davacı … Ltd. Şti. arasında herhangi bir ticari sözleşmenin olmadığını, müvekkili şirket diğer davalı … Ltd. Şti. arasında müvekkile ait … mahallesindeki Büyükbaş hayvan çiftliğinde Tarım ve Kırsal Kalkınmayı destekleme kapsamındaki projenin anahtar teslimi yapım işi için 03/07/2018 tarihli sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye göre beton dahil bütün binanın yapım işinin … Ltd. Şti.ne ait olduğunu, müvekkili şirketin davacıdan beton almadığını, davacının ekte sundukları sözleşmede de görüleceği gibi davacı betonu … Ltd. Şti.ne sattığını, faturaları da yine bu şirkete kestiğini, bu yönüyle müvekkili aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddi gerekmekte olduğunu, müvekkilinin davacı şirketle herhangi bir sözleşmesi ve dolayısıyla borcunun bulunmadığını, diğer davalı şirket … Ltd. Şti.’ne ise yaptırmış olduğu ve sözleşmeden doğan tüm borçlarını ödediğini, müvekkili şirketin ne davacıya ne de diğer davalı şirkete hiçbir borcunun bulunmadığını, müvekkili aleyhine açılan davanın husumet yönünden reddini, mahkemece aksi kanaat oluşması halinde müvekkilin borcu olmaması nedeniyle davanın esastan reddini karar verilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “…İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davalılardan … A.Ş. ile arasında herhangi bir sözleşmenin bulunmadığı, davacının iddia ettiği malın her ne kadar … Tarım işçilerine teslim edilmiş gibi gözükse de ; yapılan sözleşmenin asıl muhatabının diğer davalı şirket olduğu ve bu şirketin talimat ve direktifi doğrultusunda malların teslim edildiğinden, davalının da iddia ettiği gibi … Tarım’ın aktif taraf ehliyeti olmadığı, bu sebeple davalılardan … Tic. A.Ş. yönünden davacının davasının aktif husumet dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
Dosya kapsamına uygun görülerek hükme esas alınan bilirkişinin raporuna göre; davacı tarafın ticari defter kayıtlarında dava tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten olan alacak tutarının 237.502,14 TL. olduğu, aynı tarihte bu tutarın davalılardan …. Tic. Ltd. Şti.nin ticari defterlerinde 95.401,93 TL. davacıya borcunun olduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf, hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtilen alacak yönünden ıslah talebinde bulunmadığı ve talepten fazlaya karar verilemeyeceğinden, davacının davasının davalılardan …. Taahhüt San. Tic. Ltd. Şti. yönünden 79.477,75 TL. üzerinden kabulüne …” gerekçesiyle davanın davalı … A.Ş. Yönünden usulden reddine, davalı …. Şti. yönünden kabulüne karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme gerekçesinin tüm dosyanın genel özeti olup sadece son paragrafında aktif husumet nedeniyle ret kararı verildiğini, gerekçede malların teslim edildiğinin kabul edildiği, ancak arada asıl sözleşme ilişkisinin diğer davalı ile aralarında olduğunun kabul edildiğini, mahkeme gerekçesindeki “gözükse de” “asıl muhatap” gibi hususların yorum içerip kendi içerisinde çelişki olduğunu, bir sözleşmede hem asıl sözleşme ilişkisi hem de asıl olmayan sözleşme ilişkisinin bulunmasının mümkün olmadığını, asıl sazım akdinin kurulmasının bir şekle tabi olmayıp her türlü kanıtla da ispatının mümkün bulunduğunu, alım satım akdinin olmadığı kabul edilmesi halinde dahi bu seferde sebepsiz zenginleşme kurallarına göre davanın kabulü gerektiğini belirterek mahkeme kararının her iki davalı yönünden kabulüne karar verilmesini istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; tacirler arasında satım sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı ile davalı … Tic. Ltd. Şti arasında hazır beton satışına ilişkin 15.08.2017 tarihli Satış Sözleşmesi yapıldığı, sözleşme kapsamında, dava konusu edilen miktar ve bedelde hazır betonun, davalı …. Tic. A.Ş.’ye ait inşatta teslim alınarak kullanıldığı hususunda ihtilaf bulunmadığı, uyuşmazlığın esas itibariyle, davacı alacağından diğer davalı …. Tic. A.Ş.’nin sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplandığı görülmüştür.
Somut olayda, 15.08.2017 tarihli Satış Sözleşmesi’nin tarafının davalı … Tic. Ltd. Şti olduğu, alacak talebine konu faturaların da sözleşme akidi olan davalı şirket adına düzenlendiği, davalı …. Tic. A.Ş ile diğer davalı … Tic. Ltd. Şti arasında, davalı … A.Ş.’ye ait büyükbaş hayvan çiftliğinde Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme projesi kapsamında anahtar teslimi yapım işi nedeniyle 03.07.2018 tarihli eser sözleşmesi imzalandığı, 15.08.2017 tarihli beton satım sözleşmesinin davacı ile davalı … Tic. Ltd. Şti arasında imzalandığı, bu şirketin diğer davalı şirketin ticari mümessili veya ticari işler yardımcısı olmayıp davalı … A.Ş.’ye ait bir yapıyı yapmayı üstlenen yüklenici olduğu, ve sözleşmeyi kendi firması adına imzaladığı, davada, davalı … Tic. A.Ş.’nin pasif husumeti bulunmadığı, (benzer nitelikte Y. 19.HD’nin 2007/11384 E. – 2008/6525 K.sayılı ilamı), husumet yokluğunun esasa ilişkin bir red sebebi olduğu, mahkemece her ne kadar davanın aktif husumet yokluğundan usulden reddine karar verilmiş ise de; bu yanlışlığın sonuca tesirli bulunmaması ve istinaf edenin sıfatı ile istinaf sebepleri dikkate alınarak ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereği esas yönünden reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/12/2022 tarihinde oy çokluğu ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
(Muhalif)
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

M.Y.

MUHALEFET ŞERHİ: Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.04.2022 tarih 2019/(13)3-452 Esas 2022/540 Karar sayılı ilamında “….15. Taraf sıfatı (husumet) dava şartlarından değildir. Kelime anlamı “bir şahıs veya şeyin hâli” olan sıfat (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 977), dava konusu subjektif hak ile taraflar arasındaki ilişkidir (Kuru, Baki:Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6. Baskı, C. 1, s. 1157). Dava dilekçesinde davacı ve davalı olarak gösterilen kişiler, şeklen o davanın tarafları ise de mahkemenin bu taraflar arasında dava konusu hakkın esasına ilişkin bir karar verebilmesi için bu kişilerin gerçekten o davada davacı ve davalı sıfatına sahip olmaları gerekir. Bir subjektif hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan o hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da o hakkın sahibine; davalı sıfatı ise, bir subjektif hakkın kendisinden davalı olarak istenebileceği, o hakka uymakla yükümlü olan kişiye aittir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir.
16. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde kullanılmaktadır. Gerek davacı gerekse davalı sıfatı tamamen maddi hukuka göre belirlendiğinden sıfat konusu usul hukuku sorunu değildir ve bu sebepledir ki sıfat yokluğundan verilecek bir karar yine işin esasına yönelik bir karardır.
17. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Başka bir anlatımla, dava şartları işin esasının incelenmesine engel teşkil eder mahiyetteyken, bir davada taraflardan birinin davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümüne girilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Bu karar, davanın dinlenemeyeceğine ilişkin bir karar olmayıp, yine davanın esasına ilişkin bir karardır. Sıfat, ileri sürülme zamanı kanun ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’î de teşkil etmediğinden davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vakıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur (Kuru, s. 1157 vd.).
18. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 27.01.2016 tarihli ve 2014/13-684 E., 2016/106 K.; 30.11.2021 tarihli ve 2018/(20)8-343 E., 2021/1515 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
19. Taraf sıfatı, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davayı takip yetkisi kavramları uygulamada zaman zaman birbiri yerine kullanılmak suretiyle karıştırılmaktadır. Oysa taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı dava konusu subjektif hakka yöneliktir.
…………
31. Anılan maddeden de anlaşılacağı üzere hâkimlerin sorumluluğuna dayanılarak tazminat davası ancak devlet aleyhine açılabilecektir. Eldeki davada ise davacı, açmış olduğu tazminat davasını hukukî sorumlulukları bulunduğu iddiasıyla ilgili hâkimlere yöneltmiştir. O hâlde davalı olarak gösterilen hâkimlerin davalı sıfatı (pasif husumeti) bulunmamaktadır. Yukarıda da açıklandığı üzere, taraf sıfatı (husumet) dava şartlarından olmadığından, Mahkemece, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde değildir. Her ne kadar Mahkemece davalıların dava ehliyetinin bulunmadığı belirtilmişse de, yukarıdaki açıklamalar gözetildiğinde, davalıların dava ehliyetlerinin bulunduğu ancak davada taraf sıfatlarının (husumet) bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
32. Hâl böyle olunca, davalıların taraf sıfatlarının bulunmaması nedeniyle davanın usulden değil esastan reddine karar verilmelidir……” hususların belirtildiği, bu nedenle davalı …. A.Ş. hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle esastan reddine karar verilmesi gerekirken, usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından bu davalı hakkındaki kararın kaldırılarak yeniden esastan reddine şeklinde karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Üye …
e-imzalıdır