Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2808 E. 2022/1798 K. 31.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/06/2020
NUMARASI : … E. … K.

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 31/10/2022
YAZIM TARİHİ : 02/11/2022
Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile açılan itirazın iptali davasında 25/06/2020 tarihinde tesis edilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı, davacının istinaf kanun yoluna başvurmaları üzerine üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu ile müvekkil firma arasında ticari ilişkiden kaynaklı davalı borçlunun satın almış olduğu ürünlerin ücretlerini ödemediğini, bunun üzerine davalı hakkında Konya … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasıyla taraflar arasındaki gerçekleşen ticari faaliyete ait faturalara binaen genel haciz yoluyla takip yapıldığını, davalı ise 28/05/2018 tarihinde haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ederek takibi durdurduğunu, borçlu davalı böyle bir borçlarının olmadığını iddia etmekte ise de müvekkil tarafından davalı borçlu satın alınmış olduğu ürüne ait faturalar ile alacağı sabit olduğunu, taraflara ait ticari defterler incelendiğinden de müvekkilin alacaklı olduğu açıkça görüneceğini, bu nedenlerle davalı borçlunun itirazının iptalini sağlamak için davalı borçlunun takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen avans faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu dava hukuki dayanaktan yoksun olup, reddinin gerektiğini, davacı taraf müvekkil aleyhine Konya … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatmış olup müvekkil şirket tarafından 28/05/2018 tarihinde yapılan itiraz neticesinde takip durduğunu, davacı tarafça hukuka aykırı bir şekilde itirazın kaldırılması için bu dava açıldığını, ancak müvekkil şirketin davacı tarafa hiçbir borcu bulunmadığını, daha sonra müvekkilin oğlu olan … tarafından gönderilmiş olan mailde müvekkil şirketin yanında müvekkilin oğluna ait ekstrede gönderildiğini, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddi ile % 20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “… Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davalının ticari defterlerine göre davacının 172.239,85 TL alacağı bulunduğu, davalı tarafça sunulan 19.000 USD (75.509,85 TL)’lik ödemenin üçüncü bir kişi borcu için yapıldığını ispat edemediği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (HGK’nun 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkememizce hükmedilen asıl alacak miktarı davalı ticari defterlerinde yapılan inceleme ile de sabit olmuş ve bu miktar alacağın varlığı saptanarak hüküm kurulmuştur. Davalı bu miktar borçlu olduğunu kendi ticari defterleri ile dahi bilebilecek durumda iken takibe itiraz etmiş olduğundan hükmedilen miktarın likid bir alacak olduğunun kabulü gerekir. Anılan açıklamalar uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Kötüniyet tazminatı yönünden ise, İcra İflas Kanunun 67/2.maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse aleyhine kötü niyet tazminatı hükmedilemez.
Somut olayda, davacı taraf 19.000 USD (75.509,85 TL)’lik ödemeyi havale yoluyla aldığından ödemeyi bilerek takip yaptığından, bu kısım için kötüniyetli görülmüştür. Açıklanan miktar uyarınca kötüniyet tazminatı …” şeklinde karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesice verilen karar davacı tarafından istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dosyanın incelenmesinde; davalı …’nin kendisini vekil ile temsil ettirdiği, buna rağmen istinaf dilekçesinin davalı asil adına çıkarıldığı, istinaf dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edildiğine ilişkin dosyada tebligat mazbatası bulunmadığı, sistem üzerinden yapılan kontrolde de davalı vekili adına istinaf dilekçesinin tebliğine ilişkin herhangi bir tebligat düzenlenmediği, bu hususun; HMK’nın 73, 81, 82, 83, Avukatlık Kanunu’nun 41, Tebligat Kanunu’nun 11.maddelerindeki düzenlemelere uygun olmadığı anlaşılmış olup, gerekçeli kararın ve istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinin yasal mevzuata uygun olarak davalı vekiline tebliğ edilip, cevap süresi beklendikten sonra dava dosyasının davacı tarafın istinaf kanun yoluna başvurusunun incelenmesi için dairemize gönderilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava dosyasının HMK’nun 352/1.ç maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi’ne GERİ ÇEVRİLMESİNE,
2-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 347. maddesi gereğince işlem yapıldıktan sonra istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın dairemize gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda 31/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

M.Y.