Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2804 E. 2022/1858 K. 07.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2020
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN
DAVACILAR : 1- … (T.C. Kimlik No: …)
2- … (T.C. Kimlik No: …)
3- … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … – Av. …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : Menfi Tespit (Alım Satım)

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 07/11/2022
YAZIM TARİHİ : 09/11/2022
Davacılar tarafından davalı aleyhine Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan menfi tespit davasında 24/09/2020 tarihinde tesis edilen davanın davanın reddine ilişkin karara karşı tarafların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı kooperatiften pancar söküm makinesi aldığını, bunun karşılığında ise Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından icra takibine konulan 44.440,00 TL. ve 65.274,00 TL. miktarlı senetlerin verildiğini, ilerleyen süreçte davalı kooperatif bu makineye ilişkin ruhsat ve kayıtlarını müvekkillerine veremediğini, davalı şirket, müvekkili ile arasında yapılmış olan bu alışverişe ilişkin ticari ilişkiye konu faturayı da bugüne kadar tanzim etmediğini, müvekkillerinin almış oldukları makinenin kaydının verilmesini ve faturasının kesilmesini defalarca davalı kooperatiften istemiş oldukları halde karşılarında muhatap bulamadıklarını ve hiç ilgilenenin olmadığını, müvekkillerinin makinenin ruhsat ve kaydını davalıdan alamadıkları için bu makineyi çalıştıramadıklarını ve işletemediklerini, bu yüzden müvekkillerinin maddi ve manevi zarara uğradıklarını ve elde edecekleri kazanç ve kardan mahrum kaldıklarını, yapılan alışverişte davalı taraf üzerine düşen edimi yerine getirmediğini, makinenin kayıt, ruhsat ve faturasını müvekkillerine vermediğini beyan ederek, müvekkillerinin iş bu icra dosyasından işleme konulan bonolardan davalıya borçlu olmadıklarının tespit edilmesini, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile dava değerinin % 20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılardan …’un müvekkili kooperatiften 30/10/2008 tarihli ve … sıra numaralı fatura ile Pancar Hasat Makinesi satın aldığını, borcunun bir kısmına mukabil olarak da 30/10/2008 tanzim, 30/09/2009 ödeme-vade tarihli 44.400,00 TL. bedelli, 30/10/2008 tanzim 30/01/2010 ödeme-vade tarihli 65.274,00 TL. bedelli senetleri-bonoları diğer davacılar ile birlikte düzenleyerek müvekkiline verdiğini, bahsi geçen senetleri ödemedikleri için de davacılar aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takibe girildiğini, borcun temeli 30/10/2008 tarihli satış sözleşmesine faturaya dayanmakta olup, bahsi geçen tarihten itibaren ise 10 yıldan fazla bir süre geçtiğini, dolayısıyla davacıların talepleri ve iş bu davaya konu iddiaların zaman aşımına uğradığını, iş bu davanın öncelikle zaman aşımı sebebiyle reddi gerektiğini, müvekkili kooperatifin satım akdine konu makine için fatura tanzim etmediği düşünülse bile, davacı …’un (ve diğer davacıların) 10 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra ki makineyi o tarih itibariyle teslim aldıklarını ve kullanageldiklerini, davacıların iddia ettiği hususların gerçek dışı, yasal dayanaktan yoksun, somut bir delile dayanmayan ve tamamen soyut iddialardan ibaret olduğunu, bu beyanlara itibar edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, iddiaların aksine satım akdine konu pancar hasat makinesi davacılara teslim edildiği gibi söz konusu makine için müvekkili kooperatif tarafından 30/10/2008 tarihli ve … sıra numaralı fatura da tanzim edildiğini ve muhataba (davacı …’a) teslim edildiğini, müvekkili kooperatifin en sistemli en düzenli kuruluşlardan (özel tüzel kişilerden) biri olduğunu ve yine binlerce ortaktan müteşekkil bir kuruluş olarak her daim şeffaf olarak faaliyetine devam ettiğini, kooperatif personeline ulaşmak her zaman için mümkün olduğunu ve bir o adar da kolay olduğunu, buna rağmen davacılardan muhatap bulamadıkları ve ilgilenen olmadığı mazereti ileri sürmelerini anlamak ve kabul etmenin mümkün olmadığını, yine davacılar söz konusu makineyi çalıştıramadıklarını ve işletemediklerini bu yüzden kazanç ve kardan mahrum kaldıklarını iddia etmişlerse de bu iddiaları da gerçeğe aykırı olduğunu, müvekkili tarafından davacılara makine teslim edildiği gibi makine için 30/10/2008 tarihli ve … sıra numaralı fatura tanzim edilmiş ve bu faturanın da davacılara teslim edildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere haksız ve hukuki dayanakta yoksun davanın reddini, % 20’den aşağı olmamak üzere tazminatın davacılardan tahsili ile müvekkiline verilmesini, masraf ve vekalet ücretinin de davacılar üzerinden bırakılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince “… Somut olayda ; her ne kadar davacıların almış oldukları makinenin faturasına kendilerine teslim edilmediğini iddia etseler de, alınan bilirkişi raporunda davalının faturaları davacılara teslim ettiği anlaşılmaktadır.
Aynı zamanda davacıların iddia ettiği olayların aradan çok uzun bir zaman sonra gündeme gelmesi hayatın olağan akışına da aykırı bir durumdur. Zira, davacıların iddia ettiği makineleri kullanamadıkları iddiası somut olarak ispatlanmadığı gibi, davacı tarafın eksikliklerin giderilmesi için herhangi bir hukuki bir yola başvurmadığı gözlemlenmiştir. Kaldı ki davacılar davaya konu makineleri teslim aldıklarını açıkça kabul etmişler ve makinelerin kullanımı ile ilgili herhangi bir iddiaları bulunmadığı sadece kendilerine gönderilmeyen faturalar nedeniyle bu makineleri tescil ettiremedikleri ve bu nedenle zarara uğradıklarını beyan etmelerine rağmen, söz konusu eksikliklerin makinelerin kullanımına da bir engel teşkil etmeyeceği Mahkememizce kanaat oluştuğundan davacıların iddialarının soyut gerçeklerle örtüşmediği kanaatine varılmıştır.
Zira, yetkili mercilerden istenilen yazı cevaplarının da söz konusu makinelerin tescil edilmemesinin makinelerin kullanımına herhangi bir engel teşkil etmeyeceği açıkça belirtiliştir.
Söz konusu davaya ilişkin borcun kaynağının senet olduğu dikkate alındığında, bu senetlerin araçların alınımına ilişkin olduğu taraflarca reddedilmeden anlaşıldığından, malın teslimi ile davalının davaya konu senetleri hak sahibi olduğu ve bu senetlerin bedellerinin ödenmemesi durumunda yasal başvurmasının tabi olacağı Mahkememizce kabul edilmiştir.
Davacıların makinelerin karşılığı olan senetlerin bedellerini icra yolu ile ödemesinin yasaya karşı herhangi bir aykırılık tespit edilememiştir.
Ancak, her ne kadar davalı taraf menfi tespit davasına dayalı kötü niyet tazminatı istemiş ise de ; ispatlanamayan kötü niyet talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle ispat edilemeyen davacıların davasının ve davalının şartları oluşmayan kötü niyet tazminatının reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; her iki taraf içinde senetlerin davaya konu ticaret için verildiğinin tartışmasız olarak ortaya çıktığını, mahkemenin sözleşme edimlerinin yerine getirilip getirilmediği hususunda yarılama yapıp karar vermesi gerektiğini, makineye ait fatura ve mülkiyeti ispat eden belgenin davalı tarafından temin edilip davacı müvekkillerine teslim edilmediğini, davalının kendi üzerine düşen edimini yerine getirmemiş ve davaya konu senetleri icra takibi yaptığını, müvekkillerinin mülkiyet edinmedikleri için ödeme edimini yerine getirmelerinin kendilerinden beklenemeyeceğini belirterek istinaf talep etmiştir.
Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; davacıların iş bu davalarında haksız ve kötüniyetli olduklarını, alacak-borcunda likit olduğunu, alacağın likit olmasına ve borçluların da itirazlarında haksız ve kötüniyetli olmalarına rağmen icra inkar tazminatının reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE
Dava; bonodan kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve resen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacıların davalı … kooperatifinden, pancar söküm makinesi aldıkları, karşılığından müşterek ve müteselsil borçlu olarak imzaladıkları, 30.10.2008 tanzim tarihli, 30.01.2010 vade tarihli 65.274,00 TL bedelli ve aynı tanzim tarihli 30.09.2009 vade tarihli 44.400,00 TL bedelli 2 adet bono verdikleri, ödenmeyen borç nedeniyle, davalı alacaklı tarafından Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile 06.12.2011 tarihinde Kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, davacıların satım konusu makinenin faturasının verilmediğinden bahisle 106.682,26 TL miktarlı bonolarla borçlu olmadıklarının tespitine yönelik eldeki davayı açtıkları, mahkemece davalı ticari defterleri üzerinden mali müşavir bilirkişiden alınan 08.01.2020 tarihli raporda, davalı yan tarafından 30.10.2008 tarih … sıra nolu 147.381,12 TL tutarında fatura düzenlendiği, ve ilgili faturanın deftre kayıtlarında yer aldığı, faturada teslim alan bölümünde imza bulunduğu ancak isim yazılı olmadığının bildirildiği, mahkemece “Yetkili mercilerden istenilen yazı cevaplarının da söz konusu makinelerin tescil edilmemesinin makinelerin kullanımına herhangi bir engel teşkil etmeyeceği açıkça belirtiliştir. Söz konusu davaya ilişkin borcun kaynağının senet olduğu dikkate alındığında, bu senetlerin araçların alınımına ilişkin olduğu taraflarca reddedilmeden anlaşıldığından, malın teslimi ile davalının davaya konu senetleri hak sahibi olduğu ve bu senetlerin bedellerinin ödenmemesi durumunda yasal başvurmasının tabi olacağı Mahkememizce kabul edilmiştir. Davacıların makinelerin karşılığı olan senetlerin bedellerini icra yolu ile ödemesinin yasaya karşı herhangi bir aykırılık tespit edilememiştir. ” gerekçesiyle davanın reddine ve davalının şartları olmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verildiği, karara karşı davacılar vekilince dava dilekçesinde bildirilen sebeplerle, davalı vekilince kötüniyet tazminatı talebinin reddine yönelik istinaf başvurusunda bulundukları anlaşılmıştır.
Davacılar, satın alınan pancar söküm makinesinin faturasının taraflarına verilmediğinden bahisle menfi tespit talebinde bulunmuşlar ise de; ilgili makinenin faturasının satış ile birlikte kesildiğinin sabit olduğu, kaldı ki makinenin kullanımı için fatura bulunmasının da gerekmediği, taşınır satışları 6098 sayılı TBK’nın 209 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup, TBK’nın 210.maddesi uyarınca taşınır satışlarında satıcının borcu malın mülkiyetini geçirmek, alıcının borcu ise TBK’nın 232. maddesinin “Alıcı, satış sözleşmesinde kararlaştırılmış olduğu biçimde satış bedelini ödemek ve kendisine sunulan satılanı devralmakla yükümlüdür.” hükmü uyarınca taraflar arasında kararlaştırılmış satış bedelini ödemek ve satın alınanı devir almaktır. Satış bedelinin muaccel hale gelmesi ise aynı yasanın 234.maddesinde düzenlenmiş olup, satılan alıcının zilyetliğine girince satış bedeli muaccel hale gelecektir. Belirtilen yasa hükümleri çerçevesinde, satılanın alıcıya devredildiği ve satış bedelinin devir ile birlikte muaccel olduğu, davacıların satış bedelini ödediklerine yönelik bir iddialarının bulunmadığı, bu itibarla, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, ileri sürülen davacı istinaf istemleri nazara alındığında, ilk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen karar yerindedir.
Davalı vekilini istinaf istemine ilişkin yapılan değerlendirmede, menfi tespit davasının reddine karar veren mahkemenin, borçluyu tazminata mahkum edebilmesi için, alacaklının borçluya karşı bir icra takibi yapmış olması ve borçlunun bu icra takibinin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı almış ve bu ihtiyati tedbir kararının uygulanmış (infaz edilmiş) olması gerektiği, davacıların bu yönde bir talepleri olmadığı gibi mahkemece de icra takibinin durdurulması veya icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı vermediği, ilk derece mahkemesinin davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair verdiği kararın doğru olduğu,
Anlatılan nedenlerle, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davacılar vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1. maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Tarafların istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Davacılar tarafından alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- Davalı tarafından alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinafa başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
7- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/11/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

M.Y.