Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2757 E. 2022/1714 K. 21.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: … – …
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … – …

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVA : İtirazın İptali

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 21/10/2022
YAZIM TARİHİ : 27/10/2022
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, davalının müvekkilinden gübre satın aldığını, gübrelerin davalıya teslim edilmesine rağmen davalı tarafından ödeme yapılmaması üzerine aleyhine takip başlatıldığını ancak, davalının haksız itirazı ile takibi durdurduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamını ve davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki sonucu davacı şirketten alınan gübrelerin hatalı paketlenmesinden kaynaklı sızıntılar oluştuğunu, bu hususta davacı şirkete ayıp ihbarında bulunulduğunu, iade faturaları düzenlenerek iade alınmasının talep edildiğini, fakat iade faturasının kötüniyetli olarak teslim alınmadığını, iade faturasının ihtarname ile de gönderildiğini, müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Dava dilekçesi davalıya 26/12/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup davalı taraf 2 haftalık kesin sürenin dolmasından sonra 10/01/2020 tarihinde cevap dilekçesi sunmuştur. Davalı yasal sürenin dolmasından sonra sunduğu cevap dilekçesi ile davacıdan satın alınan malların ayıplı olduğunu ve ayıp nedeniyle iade faturası düzenlendiğini ancak davacı tarafça iade faturasının kabul edilmediğini savunmuştur.
Belirlenmesi gereken süresinde verilmeyen cevap dilekçesinde ileri sürülen ayıp iddiasının ve bu iddiaya dayanak delillerin somut uyuşmazlıkta değerlendirilmesinin gerekip gerekmediğidir. 6100 sayılı HMK’nın 128. Maddesine göre süresi içinde davaya cevap vermeyen davalının dava dilekçesinde ileri sürülen tüm vakıaları inkar etmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Anılan yasa hükmü gereğince cevap dilekçesi verilmemiş sayılıp ayıp iddiası yönünden araştırma yapılmamıştır. Bir başka husus ise süresinde verilmeyen cevap dilekçesinde dayanılan delillerin dikkate alınıp alınmayacağıdır.
6100 sayılı HMK’nın 141. Maddesine göre; Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.
6100 sayılı HMK’nın 145. Maddesine göre ise; Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … E … K sayılı ilamı;”….Bu itibarla, yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan hususların özetlenmesi gerekirse; AİHS’nin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılamanın etkin ve makul bir süre içinde bitirilmesi için 6100 sayılı HMK’da düzenlemelere yer verilmiş olup, bu bağlamda delil gösterilmesi dilekçelerin teatisi (dava, cevap, cevaba cevap ve ikinci cevap) aşamasına hasredilmiştir. Tarafların, Kanunda belirtilen bu sürelerden sonra delil gösterebilmeleri ancak iki yasa maddesinde belirtilen hallerle sınırlıdır. Onlar da; iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesini düzenleyen 141. madde ile sonradan delil gösterilmesinin hüküm altına alındığı 145. maddedeki durumlardır.
Bu açıklamalar ışında somut olay incelendiğinde; davalının cevap dilekçesi vermediği hususunda bir tartışma bulunmamaktadır. Dava dilekçesinin usule uygun ihtar içerir şekilde tebliğinden sonra iki haftalık süre içerisinde delillerini bildirmeyen davalının sonradan delil gösterebilmesi için HMK’nın 145. maddesinde belirtilen istisnai hallerin mevcudiyeti de somut olayda ileri sürülmüş değildir. İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesini düzenleyen 141. madde koşulları da oluşmamıştır. Kaldı ki somut olayda davalı, cevap ve delil bildirmek için mehil talebini 18.09.2012 tarihli ön inceleme duruşmasından sonra tahkikat aşamasında 02.11.2012 tarihli duruşmada ileri sürmüştür.
Bu durumda; dava dilekçesinin davalıya 31.05.2012 tarihinde usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinden sonra süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmediğinden savunmanın dayanağı olarak süresinde ileri sürülen bir delil (HMK. m. 129/1-e) bulunmadığından yerel mahkemenin davalıya delil göstermesi için süre vermesine yasal olarak imkân bulunmadığının kabulü gerekir.” şeklindedir.
Anılan yasal düzenlemeler ve emsal nitelikteki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararı dikkate alındığında davalı tarafça süresinde verilmeyen cevap dilekçesinde yer alan deliller ve özellikle yemin delilli dikkate alınmamıştır.
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile faturaya dayalı alacak yönüyle toplam 31.885,02 TL üzerinden icra takibine başlanıldığı, davalı vekilinin itirazı üzerine takibin 22/10/2019 tarihinde durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
Resen seçilen SMMM bilirkişi … tarafından sunulan 24/08/2020 tarihli rapor ile; tarafların ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin yapıldığı, defter kayıtlarının birbirini doğrulamadığı, çıkan farkın davalı şirketin kesmiş olduğu 24/09/2019 tarihli … numaralı 15.400,00 TL miktarlı iade faturası olduğu, dava ve takip konusu faturalar, cari hesap ilişkisi ve iade faturası değerlendirildiğinde, davacı şirketin defter kayıt ve belgelerine göre 30.860,00 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin defter kayıt ve belgelerine göre davacı şirketin 15.460,00 TL alacaklı olduğu, aradaki farkın iade faturasından kaynaklandığı belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davaya ve takibe konu 3 faturanın her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, tarafların ticari defterlerine göre 20/08/2019 tarihi itibariyle davacının davalıdan 30.860,00 TL alacaklı olduğu, ancak davacı defterlerinde yer almayan ve davalı defterinde kayıtlı olan 15.400,00 TL tutarındaki fatura nedeniyle tarafların defterleri arasında uyumsuzluk bulunduğu, bu noktada davalının 15.400,00 TL bedelli iade faturasına konu malları davacıya iade ettiğini ispat etmesi gerektiği, ancak mevcut delil durumuna göre iadenin ispatlanamadığı anlaşılmakla davanın 30.860,00 TL üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı işlemiş icra takibi ile işlemiş faizin de tahsilini istemiş ise de icra takibinden önce davalının temerrüde düşürüldüğü usulüne uygun delillerle ispatlanamadığından davacının işlemiş faize yönelik talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
İİK’nın 67/2. Maddesine göre; ” Bu davada (itirazın iptali davasında) borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.” Somut olayda; davalının, takibe itirazının haksız olması ve alacağın da likit kabul edilmesi nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmetmek gerekmiş…” şeklinde hüküm kurulmuştur.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, davacı tarafından ayıplı olarak teslim edilen ürünler nedeniyle iade faturası düzenlendiğini ve davacıdan iade alınmasının talep edildiğini, ürünlerin davacı tarafından kötüniyetli olarak teslim alınmayıp müvekkili şirketi zarara uğratma kastı ile hareket edildiğini, ürünlerin teslim alınmaması üzerine noter ihtarının da gönderildiğini, dava dilekçesine süresi içerisinde cevap layihası verilmemiş olursa davalının, davayı inkar etmiş sayılacağını, davalının, inkarını haklı gösterecek delilleri ikame ve ibraz edebileceğini, aksinin kabulünün, bir kez cevap süresini kaçırmış veya davaya cevap vermemiş olan davalının bundan sonra delil bildirememesi sonucunu doğuracağından hukuki dinlenilme hakkını zedeleyeceğini, bilirkişi raporu ve ticari defterlerin incelenmesinde dahi iade faturası ve iade talebi mevcut iken mahkemece ayıp incelemesi yapılmadan eksik ve hatalı karar verildiğini ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Somut olayda, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, bu ilişki kapsamında, davacı tarafından davalıya gübre satıldığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık; satılan ve teslim edilen gübrelerin ayıplı olup olmadığı ve davalı tarafından malların ayıplı olması nedeniyle düzenlenen iade faturasının takip ve dava konusu alacaktan düşülmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış, taraf ticari defterleri incelenerek rapor alınmış, Yargıtay HGK’nın … E- … K. sayılı ilamı kapsamında süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmemesi halinde cevap dilekçesindeki savunmalara dayanılamayacağı ve delil de ibraz edilemeyeceği kabulünden hareketle davalının savunmalarına itibar edilmeyerek ve delilleri toplanmaksızın karar verilmiştir.
Davalı tarafça, süresi içerisinde cevap dilekçesi verilmediği ancak, ön inceleme celsesinden önce cevap dilekçesi verilerek anılı dilekçede de delillerin bildirildiğinin anlaşıldığı, davalının ayıp savunmasına dayanılabileceğinin kabul edilmesi halinde dahi ayıp ihbarının süresinde ve usulüne uygun yapılmadığı ve bu itibarla, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı kanaatine varıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 2.108,04 TL harçtan, peşin alınan 527,01 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.581,03 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/10/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T