Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2736 E. 2022/1825 K. 02.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLLERİ : Av. … & Av. …

DAVALI : …
VEKİLLERİ : Av. … & Av. … – …
DAVA : İstirdat

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 02/11/2022
YAZIM TARİHİ : 04/11/2022
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, müvekkilinin 2008-2011 tarihleri arasında dava dışı … Şti.’de çalıştığını, davalının müvekkilinin o dönem çalışmış olduğu işbu şirkete inşaat işleri ile ilgili bir takım malzemeler getirdiğini, şirkette yetkili kişi olmadığı için de senedin müvekkili tarafından imzalandığını, müvekkilinin davalı ile şahsi bir alışverişinin bulunmadığını, senet bedelinin de daha sonra dava dışı şirket tarafından davalıya ödendiğini, davalının kötüniyetli olarak karşılığı ödenen senedi icra takibine koyduğunu ve müvekkilinin de icra baskısı sonucu ödeme yapmak durumunda kaldığını ileri sürerek, 14.898,93 TL’nin ödeme tarihi olan 19.11.2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirketin dava dışı şirket ve davacı ile ayrı ayrı ticari ilişkisi bulunduğunu, hesaplarının da ayrı tutulduğunu, davacının müvekkilinden aldığı betonların 3.000,00 TL’lik kısmını betonları teslim almadan kredi kartı ile 22.10.2010 tarihinde ödediğini, betonları teslim aldıktan sonra bakiye kısım olan 8.405,88 TL’lik kısım için 8.400,00 TL’lik senet düzenleyerek müvekkili şirkete verdiğini, davacının dava dışı şirketi temsilen senet düzenlediği iddiasının gerçek dışı olduğunu, senedi temsilen düzenlese dahi kişi yetkisiz temsilci olacağından bu borçtan kendisinin sorumlu olacağını, aynı döneme ilişkin olarak dava dışı şirketin cari hesabı incelendiğinde, şirketin borcunun 58.197,15 TL olduğunun görüleceğini, yani müvekkili şirketin dava dışı şirketin borcu için senet almış olsa 8.400,00 TL’lik senet almayacağını, davacının senedin ödendiğini iddia ediyorsa ispat etmek zorunda olduğunu, davacının davasının ispat edemediğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…İncelenen dosya kapsamı ve toplanan deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde; davacının 2008-2011 tarihleri arasında … Şti.nde çalıştığını, davalı şirket ile müvekkilinin o dönem çalışmış olduğu … Şti. arasında inşaat malzemeleri alım satımına ilişkin ticaret söz konusu olduğunu, müvekkilinin … Şti.de çalışmış olduğu dönemde davalı şirket, … Şti.ye inşaat işleri ile ilgili bir takım malzemeler getirdiğini, şirkette yetkili kişi olmadığı için de senet müvekkili tarafından imzalandığını, müvekkilinin davalı ile şahsi hiçbir alışverişinin söz konusu olmadığını, hayatın olağan akışına bakıldığında bunun mümkün olmadığı ortada olduğunu, müvekkilinin o dönemde … Şti.nde sadece işi olarak çalıştığını ve davalı şirket tarafından … Şti.ye getirilen mallar karşılığında şirkette yetkili kimse olmadığından dolayı müvekkilinin senedi imzalanarak durumunda kaldığını, bahsi geçen senetteki tutar daha sonra banka aracılığı ile … Şti. tarafından ödendiğini, o tarihe ait banka dökümlerinden bu hususun açıkça görüleceğini, davalının kötü niyetli olarak karşılığı ödenen senedi icra takibine koyduğunu ve müvekkille ilgili olmayan adrese tebligat yapılması sonucu takibin kesinleştiğini, söz konusu icra takibinin sonucunda da müvekkilinin aracına haciz konulduğunu, haciz sonucu müvekkilinin kendisi ile alakası olmayan borcu ödemek zorunda kaldığını, müvekkilinin borçlu olmadığı halde icra kuvvetinin tehdidi ve baskısı altında bahsi geçen senet bedeli olan 14.898,93 TL. ödemek zorunda kaldığını, ancak bu borcun davacı müvekkiline ait olmadığını ve daha önce … Şti. tarafından ödendiğini, dolayısıyla söz konusu olayda müvekkilinin cebinden icra baskısı sonucu haksız olarak bahsi geçen rakam çıktığını ve bu sebeple istirdat davası açılmak zorunda kaldıklarını beyan ederek, müvekkilinin borçlu olmadığı halde icra kuvvetinin tehdidi v baskısı altında ödemek zorunda kaldığı 14.898,93 TL.nin ödeme tarihi olan 19/11/2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte istirdadına karar verilmesini talep ettiği görülmektedir.
Bilirkişinin vermiş olduğu raporda davalı ile dava dışı şirket arasında ayrı bir cari hesap ilişkisi olduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin defter kayıtlarında birbirini tuttuğu, davalı ile dava dışı şirket arasında herhangi bir alacak borç ilişkisinin olmadığı tespit edilmiş, yine yapılan incelemede davacının davalı ile ayrı bir ticaretin olduğu tespit edilmiş olduğundan ayrıca, davacının iddialarının soyut olguları olduğu, davaya konu borç ilişkisinin senet ile düzenlenmiş olduğu, TTK.nun belirli miktarların üzerindeki senetlerin karşılığı itirazlarının yine ancak senet ile olabileceğini, davacının elinde başkaca somut ve yazılı bir delil bulunmadığı dikkate alınarak davacının davasını ispatlayamadığından…” davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı şirkette çalıştığı dönemde, şirket tarafından davalıdan yapılan alışverişler kapsamında verilen senede imza atmak zorunda kaldığını, dava dışı şirket ile davalı arasındaki alışverişe müvekkilinin taraf olmadığını, dava konusu senet bedelinin dava dışı şirket tarafından davalıya ödendiğini, şirketin o döneme ilişkin banka hesap dökümlerinin incelenmesi gerektiğini, mahkemece talep edilmesine rağmen bu konuda araştırma yapılmamasının hatalı olduğunu, davalının kötüniyetli olarak borçlusu müvekkili olmayan senedi müvekkili ile ilgisi olmayan adrese tebligat yapıp akabinde takibi kesinleştirdiğini, müvekkilinin borcu olmayan bir bedeli ödemek zorunda kaldığını, banka hesap dökümleri incelendiğinde dava dışı şirketin senet bedelini davalıya ödediğinin görüleceğini, hatalı ve eksik bilirkişi raporuna dayalı kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, bonoya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibi nedeniyle, icra tehdidi altında ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkin olup, yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Mahkemece, bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve benimsenen bilirkişi raporu uyarınca karar verilmiş ise de, davacı tarafça, takibe konu senedin o dönemde işçi olarak çalıştığı dava dışı şirketin, davalı şirketten olan alışverişine karşılık imzalanmak zorunda kalındığı, davalı ile arasında herhangi bir ticari ilişki bulunmadığı, senet bedelinin de dava dışı şirket tarafından banka kanalıyla davalıya ödendiğinin iddia edilmiş olması karşısında, öncelikle mahkemece davacının tacir olup olmadığı, defter tutmakla yükümlü bulunup bulunmadığı araştırılmamış, ön inceleme celsesinde defter ibrazı için ihtarlı ara karar kurulmuş ise de, yukarıda belirtilen hususta araştırma yapılmaksızın ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin HMK’nın 222. maddesine aykırı olarak sadece davalı defterleri üzerinden inceleme yapan bilirkişi raporuna dayalı karar verilmesi yerinde olmadığı gibi, dava dışı şirket tarafından davalıya senet bedelinin ödendiği iddia edildiğinden bu yönde de herhangi bir araştırma yapılmaksızın, gerektiği takdirde HMK’nın 221. maddesi uyarınca dava dışı şirketten belge ibrazı istenmeksizin eksik incelemeye dayalı karar verilmesi de yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile; Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2020 tarih, … Esas- … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
5- İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4 maddesi gereğince kararın tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/11/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T