Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/27 E. 2022/434 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM .. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
.. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA .. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/09/2019
NUMARASI : … Esas – …. Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 24/03/2022
YAZIM TARİHİ : 25/03/2022
Davacı tarafından, davalı aleyhine Konya .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … sayılı dosyası ile açılan alacak davasında 26/09/2019 tarihinde tesis edilen davanın reddine ilişkin karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, üye hakimin görüşleri alındıktan sonra dosya incelendi;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirketin bakım ve sevkiyat bölümünde işçi olarak 10/01/2018 tarihinde çalışmaya başlayan davalının istifa ederek iş akdini 24/04/2018 tarihinde sonlandırdığını, davalının iş sözleşmesine ek olarak rekabet yasağı sözleşmesini de imzaladığını, davalının rekabet sözleşmesini ihlal ederek müvekkili şirket ile aynı sektörde yer alan … çalışmaya başladığını, rekabet sözleşmesini ihlal ederek müvekkili şirketi zarara uğrattığını, açıkladığı nedenlerle rekabet sözleşmesi ile belirlenen 46.158,00 TL cezai şart alacağının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini, davalının rekabet sözleşmesine aykırı olan davranışına son verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesiyle özetle; taraflar arasındaki rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin TBK 420.maddesine göre geçersiz olduğunu, davalı işçinin hangi işlem ve eylemleri ile rekabet yasağına aykırı davrandığının ortaya konup kanıtlanmasını gerektiğini, müvekkilinin davacının yanında 3 ay 14 gün bakım bölümünde çalıştığını, müvekkilinin yaptığı işin galvaniz kaplanacak malzemenin kazana batırılıp çıkarıldıktan sonra çapaklarını temizlemek olduğunu, davacının tüm sırlarını bilmesinin mümkün bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ: İlk derece mahkemesince; “…davalının davacı şirkete ait iş yerinde bakım ve onarım bölümünde çalıştığı, bakım ve onarım bölümü ile sevkiyat bölümünün iç içe olduğu, davalının asli işinin ocaktan çıkan ürünlerde üretim hatası bulunup bulunmadığının tespitinden ibaret olduğu, zaman zaman da sevkiyat bölümünde çalışan işçilere yardım ettiği, bu süreçte de sadece ürünlerin araca yüklenmesi aşamasında çalıştığı, ürünlerin müşteri firmalara nakliyesine yönelik bir çalışmasının bulunmadığı, davalının çalıştığı pozisyon itibariyle davacının ticari sırlarına, üretim sırlarına ve müşteri çevresine erişebilme imkanı ve ihtimalinin bulunmadığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında rekabet yasağı sözleşmesini imzalandığını, sözleşmenin ihlal edilmesi halinde ise en son aldığı brüt ücretin 20 katı tutarında cezai şartı ödemeyi ve cezai şart haricinde müvekkil-şirketin uğradığı tüm zararları karşılamayı taahhüt ettiğini, ancak davalının rekabet sözleşmesini ihlal ederek müvekkili şirketi zarara uğrattığını, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının müvekkil şirkette bakım ve sevkiyat bölümünde çalıştığı için şirkete ait; müşteri bilgileri, ürünlerin nereye sevk edileceği, müşteri bazlı aylık sevkiyat tonajı hususunda ayrıntılı olarak bilgi sahibi olduğunu, müvekkili şirketin sıcak daldırma ile kaplama işini yaptığını, bu sebeple her müşterinin ayrı ayrı ürünü olup her müşteri için farklı işlem yapıldığını, davalınında çalıştığı bölüm itibariyle hangi müşterinin ürününe ne işlem yapılacağını bildiğini, müvekkili şirketin Konya ilinde bulunduğunu, davalının rekabet yasağına aykırı olarak çalışmış olduğu şirkettin de Konya ilinde olduğunu, Yargıtay yerleşik içtihatlarında davalının davacı şirket ile iş ilişkisini sonlandırdıktan sonra, davacı işveren ile özellikle aynı ilde faaliyet gösteren rakip şirkette işe başlamasının rekabet sözleşmesine aykırılık olarak saydığını, TBK’nın md. 180 hükmü uyarınca “Alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir” işverenin herhangi bir zararı ispatlamak zorunda olmaksızın sözleşmede kararlaştırılan cezai şartı talep etme hakkına sahip olduğunu, eksik inceleme ve değerlendirme neticesinde davanın reddine dair kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; haksız rekabet nedeniyle cezai şartın tahsili ve haksız rekabete son verilmesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacının, davalının şirketin bakım ve sevkiyat bölümünde işçi olarak çalıştığını, davalının istifa ederek iş akdini 24/04/2018 tarihinde sonlandırdığını, davalı ile iş sözleşmesine ek olarak rekabet yasağı sözleşmesi de imzaladıklarını, davalının rekabet sözleşmesini ihlal ederek şirket ile aynı sektörde yer alan ….’nde çalışmaya başladığını, rekabet sözleşmesini ihlal ederek şirketi zarara uğrattığını, açıkladığı nedenlerle rekabet sözleşmesi ile belirlenen 46.158,00 TL cezai şart alacağının davalıdan alınarak kendisine ödenmesini, davalının rekabet sözleşmesine aykırı olan davranışına son verilmesine karar verilmesinin talep ettiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 03/12/2011 tarih 2021/1534 esas 2021/6811 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi davanın ticaret mahkemesinde görüleceği,
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 24/06/2020 tarih 2019/4833 esas 2020/3179 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi TBK’nın 420. maddesi işçi ve işveren arasında düzenlenen hizmet sözleşmesine ilişkin olup hizmet sözleşmelerinde taraflardan sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulunun geçersiz olduğu düzenlendiği, oysa somut olayda, davacı “hizmet sözleşmesine” dayanarak değil TBK’nın 444. maddesi ve devamında düzenlenen “rekabet yasağı sözleşmesine” dayalı olarak talepte bulunduğu, yerleşik Daire kararları gereğince iş ilişkisinin sona ermesinden sonraki dönem için rekabet yasağı sözleşmelerinde kararlaştırılan ceza koşulunun karşılıklı olması gerekmediği,
Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 26/11/2019 tarih 2018/1961 Esas 2019/7515 Karar ve 06/03/2019 tarih 2018/3705 Esas 2019/1860 Karar sayılı ilamlarında “…6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Yani, rekabet yasağı kaydı karşısında, işverenin somut bir zarara uğraması gerekmemekte olup, işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması aranmaktadır….”
“…Öğretide rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş ilişkisi içinde işverenin müşterilerine nüfuz etmesi yahut iş sırlarına vakıf olması nedeniyle hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içerisinde işçinin işverenle rekabet teşkil eden davranış içerisine girmesini yasaklayan sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Rekabet etmeme taahhüdünü içeren bu sözleşmeyle işçi işverene karşı hizmet sözleşmesinin bitiminden sonrasına yönelik olarak menfi bir yükümlülük, bir yapmama borcu altına girmektedir. Başka bir deyişle rekabet yasağı sözleşmesi ile işçinin ekonomik faaliyet özgürlüğüne ve ekonomik geleceğine kısmen dahi olsa sınırlama getirilmektedir(Sabah Altay, Türk Borçlar Kanunun Hükümlerine Göre İşçi ile İşveren Arasında Yapılan Rekabet Yasağı Sözleşmesi, MÜHF-HAD, C.14, sy.3, s.179 vd.). Rekabet yasağı kaydının geçerli olabilmesi için işçinin, hizmet ilişkisi içinde olduğu işverenin müşteri çevresi ve üretim sırları gibi ticari sırları bilebilecek bir pozisyonda çalışması ve bu bilgileri önceki işverenle rakip durumunda olan yeni işveren ile paylaşabilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Bu anlamda, ayrılan işcinin yeni işyerinde aynı pozisyonda çalışması da şart değildir. Keza rekabet yasağının varlığı için ayrılan işçinin, önceki işverene fiilen bir zarar vermesi şart olmayıp, zarar verebilme risk ve ihtimalinin varlığı yeterlidir. Rakip firmalarla paylaşması ve nüfuz etme imkanının bulunup bulunmaması önem arz etmektedir….” hususlarının belirtildiği, alınan bilirkişi raporuna göre davalının, davacının ticari sırlarına, üretim sırlarına ve müşteri çevresine vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmadığı, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf kanun yoluna başvuru talebinin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
6-Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 24/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

A.G