Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2654 E. 2021/1925 K. 27.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM 6. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:….. -…..
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : ….
KARAR NO : ….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :….
ÜYE :…
ÜYE : …..
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE…. TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2020
NUMARASI : ….. Esas …. Karar

İSTİNAF EDEN
DAVACILAR : 1-….
2-….
VEKİLİ : Av…..

DAVALILAR :1- … Holding Anonim Şirketi
2- … ….
VEKİLLERİ : Av. …. Selçuklu/ KONYA
DAVALI/KISITLI : ….
VASİ : ….

DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 27/09/2021
YAZIM TARİHİ : 28/09/2021

Davacılar tarafından davalılar aleyhine Konya Asliye ….. Ticaret Mahkemesi’nin ….Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında 08/07/2020 tarihinde tesis edilen davanın usulden reddine ilişkin karara karşı davacıların istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı şirkete ortak olarak para yatırıldığını, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, davacıların davalı şirkete ortak olacakları, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edecekleri ve yatırılan paranın istendiğinde kendilerine iade edileceği konusunda davacılara güven telkin edildiğini, davalı holdingin grup şirketleri bünyesinde barındırdığını, davacıların yatırdığı paraları geri istediğinde davalı şirketin ödeme yapmadığını, diğer davalıların da davalı şirketin (ve birleşmeden önceki alt grup şirketlerin) (önceki) yöneticisi olduğunu, davalı şirket ile birlikte davacılara karşı sorumlu olduklarını beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacılar ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığının tespiti ile davacıların davalı şirkete yatırdığı paralardan dolayı şimdilik, her iki davacı için 1.000’er Euro’nun ödeme tarihinden itibaren işleyecek, 3095 s. Kanun’un 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarınca 1 yıl vadeli Euro cinsinden açılacak vadeli hesaplara uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Holding A.Ş ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; ncelikle hak düşürücü süre ve zamanaşımı itirazında bulunmuş ve davacının davalı şirket ortağı olduğunu da beyan ederek, bu davanın 7194 s. Kanun’un 41. maddesinin (3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesinin) 07/12/2019 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra açılması nedeniyle, davanın öncelikle reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise 3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesine uygun karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacı tarafın 3332 s. Kanun’un Geçici 4. maddesinin yürürlüğe girmesinden sonra bu tespit ve alacak davasını açmasında hukuki yarar bulunmadığı, hukuki yararının 6100 s. HMK’nin 114/1-h maddesi gereğince dava şartı olup, 6100 s. HMK’nin 115/1. maddesine göre de her aşamada ve re’sen gözönünde bulundurulması gerektiği gerekçesiyle davacının davasının hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddenin Anayasa’ya aykırı olduğunu, usulden red kararı verildiği halde vekalet ücreti ve yargılama giderlerinde hata edilerek yanlış hesaplamalar yapıldığını, davanın açılmasına müvekkillerinin sebebiyet vermediğini yargılama giderlerinin ortaklık üzerinde bırakılması gerektiğini, bu nedenle Anayasa Mahkemesi’ne başvurularak yerel mahkemenin kararında uygulanan yasanın Anayasa’ya aykırılığının tespitinin ve iptalinin istenmesini, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın tümden kabulüne şeklinde yeniden esas hakkında karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş’nin ünvanının … Sanayi Ticaret ve Yatırım Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … Holding A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … Holding A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4.Madde eklenmiştir.
Yasal düzenlemenin Anayasaya aykırı olduğu ve bu nedenle Anayasa Mahkemesine gidilmesine yönelik davacılar iddiası yapılan müzakereler sonucunda ciddi görülmemiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
6102 Sayılı TTK’nın 379/1 maddesinde “…Bir şirket kendi paylarını, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşan veya bir işlem sonunda aşacak olan miktarda, ivazlı olarak iktisap ve rehin olarak kabul edemez. Bu hüküm, bir üçüncü kişinin kendi adına, ancak şirket hesabına iktisap ya da rehin olarak kabul ettiği paylar için de geçerlidir….” hükmünün, 480/3 maddesinde; “…Pay sahipleri sermaye olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına ilişkin hakları saklıdır…” hükmünün yer aldığı,
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen 31/12/2014 tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun 23/10/2012 tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve 23/11/2012 tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacıların yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiklerini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen paranın iade edilmediğini verdikleri paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacılar tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendilerine verdikleri para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini , davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; davanın 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi yürürlüğe girdikten sonra açıldığı, bu madde uyarınca davacıların şirket ortağı olduğu, 6102 Sayılı TTK’nın 379/1 (6762 Sayılı Kanun’un 329/1) maddesi uyarınca, anonim şirketlerin kendi hisselerini temellük edemeyeceği gibi rehin olarak kabul edemeyecekleri, 6102 Sayılı TTK’nın 480/3 (6762 Sayılı Kanun’un 405/2) maddesi uyarınca, hissedarların sermaye olarak verdiklerini geri isteyemeyecekleri, bu durumda davacıların hissedarı oldukları davalı şirketten hisselerini dava yoluyla isteyemeyeceklerinden davanın 6100 Sayılı HMK’nın 114/2 maddesinde yer alan diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır hükmü uyarınca, aynı yasanın 115/2 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekirken hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmadığından davacıların istinaf taleplerinin kabulü ile HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurulmasına ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Davacıların istinaf taleplerinin KABULÜNE; Konya Asliye ….. Ticaret Mahkemesi’nin 08/07/2020 tarih …. Esas …. Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1-İstinaf başvurusunda bulunan davacılar tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleşince talep halinde davacılara eşit oranda iadesine,
2-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacılar tarafından yatırılan 148,60 TL başvurma harcının davalı şirketten alınarak davacılara eşit oranda verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacılar talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Davacıların davasının dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacı tarafça yatırılan 223,72 TL peşin harçtan alınması gereken 59,30 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 164,42 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara eşit oranda iadesine,
3-Davalılar … Holding A.Ş. ve … davada kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T’nin 7/2 ve 13. maddeleri gereğince 1.965,00 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan eşit oranda alınarak bu davalılara eşit oranda verilmesine,
4-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
5-Davalıların yaptığı yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Arabuluculuk görüşmelerinden dolayı Hazine tarafından (suçüstü ödeneğinden) yapılan 2.640,00 TL yargılama giderinin, davacılardan eşit oranda alınarak Hazine’ye gelir kaydına, bu amaçla harç tahsil müzekkeresi yazılmasına,
7-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C)İlk derece mahkemesince arabuluculuk ücreti ile ilgili harç tahsil müzekkeresi düzenlenmiş ise; müzekkerenin bila infaz iadesinin istenmesine, iade işleminin İlk derece mahkemesince yapılmasına,
D)Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/3.maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
E)Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 27/09/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …. Üye …. Üye …. Katip …. e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

A.Ç.