Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2645 E. 2022/1150 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. KONYA BAM … HUKUK DAİRESİ
T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
… HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :
KARAR NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2020
NUMARASI : … Esas – … Karar

DAVACI : … – (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av. … –

İSTİNAF EDEN DAVALI : …
VEKİLİ : Av. … –
DAVA : Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 05/07/2022
YAZIM TARİHİ : 07/07/2022
Taraflar arasında görülen davada Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – …. Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten ve üye hakimin görüşleri alındıktan sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
DAVA: Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine bonoya dayalı icra takibi başlattığını, takibe ilişkin tebligatın muhtara yapılması nedeniyle müvekkilinin takipten haberdar olmadığını ve takibin kesinleştiğini, müvekkilinin iş yerine hacze gelinmesi üzerine aleyhine takipte bulunulduğunu öğrendiğini, bononun müvekkili tarafından keşide edilmediğini, imzanın müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin davalı ile herhangi bir ticari ilişkisinin de bulunmadığını, takibin haksız ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davacının iddialarının yersiz olduğunu, senetteki imzanın taklit edilmesinin mümkün olmadığını, davacının icra takibini uzatmak ve sürüncemede bırakmak için kötüniyetli olarak imza itirazında bulunduğunu savunarak, davanın reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Davalı …. tarafından, 01.03.2012 vade tarihli ve 7.500,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak davacı aleyhine Konya … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takibinin başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davaya ve icra takibine konu bononun incelenmesinde; keşidecisinin davacı … , lehtarının ise …. olduğu anlaşılmış, davacı ise senette yer alan imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiştir.
Def’iler başlıklı TTK’nun 687. Maddesine göre; ”poliçeden dolayı kendisine müracaat olunan kimse, keşideci veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya mevcut olan münasebetlere dayanan def’ileri müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremez; meğer ki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Alacağın temliki yoluyla yapılan devirlere ait hükümler mahfuzdur.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun emre yazılı senetlerle ilgili 825. maddesinde de ”Borçlunun Def’ileri” kenar başlığı altında; ”Borçlu,emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak, senedin hükümsüzlüğüne taalluk eden veya senet metninden anlaşılan def’ilerle alacaklı kim ise ona karşı şahsen haiz olduğu def’ileri ileri sürebilir.
Borçlu ile önceki hamillerden birisi veya senedi tanzim eden kimse arasında doğrudan doğruya mevcut münasebetlere dayanan def’ilerin dermeyanı, ancak senedi iktisap ederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması halinde caizdir.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre kıymetli evrakta def’iler genel olarak ”mutlak def’iler” ve ”nispi def’iler” olarak iki grupta değerlendirilmektedir. Somut olayda davacının senette yer alan imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmesi nedeniyle bu defi mutlak defi niteliğinde olup herkese karşı ileri sürülebilecektir.
Dava konusu bonodaki keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığının tespitine ilişkin Adli Tıp Kurumu rapor alınmasına karar verilmiş ve Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi 14.02.2020 tarihli raporu ile tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından yapılan inceleme sonucu inceleme konusu senetteki keşideci imzası ile davacı … ‘un mukayese imzaları arasında ilgi ve irtibat tespit edilemediği bildirilmiştir. Anılan rapor ile davaya ve takibe konu bonoda yer alan keşideci imzasının davacıya ait olmadığı anlaşılmakla davacının menfi tespit davasının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
İ.İ.K.’nın 72. Maddesinin 5. Fıkrasına göre; ”Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.” Madde metninden de anlaşılacağı üzere borçlu lehine tazminata hükmedebilmek için takibin haksız ve kötüniyetli olması gerekmektedir. Somut olayda davacı keşideci, davalı lehtar olup davalı davaya konu bonoda yer alan keşideci imzasının davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır. Bu nedenle tazminat isteminin kabulüne…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile, takibe konu bono nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespitine, 7.500,00 TL’nin %20’si oranında hesaplanan 1.500,00 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili, davacının borca itirazda bulunmadığını ve takibin kesinleştiğini, davacının borca itiraz etmeyerek borcu olduğunu kabul ettiğini, davacının senetteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmiş ise de bu hususun ispat edilemediğini, davacı tarafından senedin içeriğine yönelik bir itirazda bulunulmadığını, dolayısıyla kambiyo senedi vasfında bir tartışma olmadığı için senedin kayıtsız ve koşulsuz bir borç ikrarı olduğu yolundaki soyutluk kuralının uygulama alanı bulduğunu, bilirkişi raporuna itiraz edilmesine rağmen mahkemece itirazlarının dikkate alınmadığını, mahkemece yetersiz ve eksik bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlendiği şekilde karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi HMK 355. madde gereğince istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle ve re’sen kamu düzenine aykırılık yönünden sınırlı olarak yapılmıştır.
Davacı tarafça senetteki keşideci imzasının kendisine ait olmadığı ileri sürülmüş, bu hususta sahtecilik iddiası ile suç duyurusunda da bulunulmuş, soruşturma dosyasında alınan uzman raporunda imzanın davacıya ait olmadığı, yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nden alınan raporda da imzanın davacıya ait olmadığı belirtilmiş, davalı tarafça rapora itiraz edilmiş ancak, mahkemece itiraz reddedilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf istemleri nazara alındığında, dava konusu senetteki imzanın davacıya ait olmadığının bilirkişi raporları ile tespit edildiği, yargılama sırasında alınan raporun hükme esas alınabilecek mahiyet ve yeterlilikte olduğu ve bu itibarla ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde herhangi bir isabetsizliğin bulunmadığı kanaatine varıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf başvuru talebinin ESASTAN REDDİNE,
2- Alınması gereken 512,32 TL harçtan, peşin alınan 128,08 TL harcın mahsubu ile bakiye 384,24 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
4- İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliği işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
6- Dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 05/07/2022 tarihinde oybirliği ile HMK’nın 362/1.a maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

R.T