Emsal Mahkeme Kararı Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2020/2558 E. 2021/2047 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
KONYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : …
KARAR NO : …

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KONYA ASLİYE … TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :
NUMARASI : … Esas … Karar

İSTİNAF EDEN DAVACI : … – (T.C Kimlik No: … )
VEKİLİ : Av….

DAVALILAR :1- … Holding Anonim Şirketi
2- … (T.C. Kimlik No: …)
VEKİLİ : Av…. – …
DAVA : Şirket Ortağı Olunmadığının Tespiti ve Alacak

İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ : 19/10/2021
YAZIM TARİHİ : 20/10/2021

Davacı tarafından davalılar aleyhine Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile açılan şirket ortağı olunmadığının tespiti ve alacak davasında … tarihinde tesis edilen karara karşı davacının istinaf kanun yoluna başvurması üzerine dava dosyasının dairemize geldiği anlaşılmakla üye hakimin görüşleri alındıktan sonra, dosya incelendiğinde;
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yurt dışına çalışmak için gurbetçi olarak giden ve zor koşullarda, dişinden tırnağından artırarak biriktirdiği kazancının hem ülkesinde değerlendirilmesi hem de istediği zaman geri alabileceği kârlı bir yatırıma dönüştürmek için davalılara, bir belge karşılığında 20.047 DM ödeme yaptığını, davalı şirket temsilcileri tarafından para yatırılırken, yatırılan para karşılığında yüksek kazanç elde edeceği ve yatırdığı paranın istendiğinde kendisine iade edileceği konusunda güven telkin edildiğini, davalıların halen talep edilen alacak yönünden müvekkilin parasını ödemediklerini, müvekkilinin parasının geri ödenmesi isteğinin reddedilmesi nedeniyle müvekkilinden kanunlara aykırı ve planlı bir faaliyet sonucu tahsil edilen paranın geri alınabilmesi için alacağının cüzi bir kısmı için Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas (yeni esas no: Konya Kapatılan … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas) sayılı dosyası ile dava açtığını ancak davanın, alacağın ispatlanamamış olması nedeniyle reddine karar verildiğini, işbu davanın alacağın kalan kısmı ile ilgili olup müvekkilinin alacağını kanıtlayan yeni delillerin ortaya çıktığını, bu deliller ile kapsamlı bir bilirkişi incelemesi yapılmak sureti ile gerçek durumun ortaya çıkma imkanının doğduğundan bahisle müvekkili ile davalılar arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespitine ve Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas (yeni esas no:Konya Kapatılan … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas) sayılı dosyasından reddedilen ve kesinleşen miktar kısmı dışındaki ödenen paranın iadesine değil ise davalılar tarafından fazladan alındığı ortaya çıkan 7.600 Euro’nun ödendiği tarih itibariyle işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yargılama aşamasında davacı vekilinin … tarihinde uyap sistemi üzerinden dosyaya sunmuş olduğu kısmi davadan feragat dilekçesinde; Ortaklık ilişkisinin geçersizliğinin tespiti ve ödenen paranın iadesi konusundaki istemlerinden feragat ettiklerini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik davalıların müvekkilinden haksız ve fazladan aldığı 7.600 Euro’nun ödendiği tarih itibariyle işleyecek ticari faizi davalılardan tahsilini talep ve beyan etmiştir.
CEVAP: Davalı … Holding A.Ş. ve davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, … tarihinde Konya …Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile davalı şirket aleyhine alacak davası ikame ettiğini, Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının daha sonra Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas numarasını aldığını, … tarihinde davanın reddine karar verildiğini ve kararın taraflara tebliğ edilmediğinden henüz kesinleşmediğini, bu nedenle davacının iş bu davasının derdestlik nedeni ile reddinin gerektiğini, davacının Konya … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında ikame etmiş olduğu davanın üzerinden … yıl … ay sonra ikame edilen işbu davanın zamanaşımı yönünden reddinin gerektiğini, dava dışı … Holding SA ile davalı şirketin farklı tüzel kişiliklere haiz şirketler olduğunu, dava dışı … Holding SA … merkezli yurt dışı merkezli, tasfiye aşamasında bulunan ve aktif malvarlığı bulunan bir şirket olduğunu, bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddinin gerektiğini, dava dilekçesine ekli olarak sunulan belgeleri kabul etmediklerini, davalı yönünden belgelerin bağlayıcı olmadığını, TTK nun 329 ve 405. maddeleri gereğince şirket ortaklarının hisse bedellerini şirketten geri istemesinin ve şirketin kendi paylarını geri almasının mümkün olmadığını, davacı tarafın müvekkili şirkete veya şirketlere her an geri alabileceği garantisi ile para verdiğine ilişkin iddianın gerçek olmadığını, müvekkili şirket veya şirketlerin davacı taraftan para almadığını, müvekkili şirketin bankacılık mevzuatına dayanarak herhangi bir mevduat toplamadığı gibi bunun da mümkün olmadığını, aynı şekilde müvekkillerinin SPK, TTK ve BK hükümlerini de ihlal etmediğinden bahisle müvekkilleri aleylerinde ikame edilen davanın derdestlik, zamanaşımı, husumet, hakdüşürücü süre yönünden ve esastan davanın reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Davacının, davalılar ile arasında geçerli bir ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespiti ile ödenen 20.047 DM paranın iadesine, değil ise fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla fazladan aldığı ortaya çıkan 7.600 Euro’nun ödendiği tarih itibariyle işleyecek ticari faizi ile tahsilini talep ettiği, yargılama aşaması sırasında ise; Ortaklık ilişkisinin geçersizliğinin tespiti ve ödenen paranın iadesi konusundaki istemlerinden feragat ettiklerini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik davalıların kendisinden haksız ve fazladan aldığı 7.600 Euro’nun ödendiği tarih itibariyle işleyecek ticari faizi davalılardan tahsili yönünde terditli talepte bulunduğu dava tarihi itibariyle davacı …’nin davalı şirketten; 21.832,22 TL-22.871,85 TL nominal bedel-7.500,00 TL ilk dava değeri= -8.539,85 TL bakiye alacağının bulunduğu, başka bir ifade ile her hangi bir alacağının bulunmadığı, davacının yargılama aşaması sırasında ise; Ortaklık ilişkisinin geçersizliğinin tespiti ve ödenen paranın iadesi konusundaki istemlerinden feragat ettiğinden taleple bağlılık gereği davacının davalı şirket ile ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine yönelik talebinin feragat nedeniyle reddine, dava tarihi itibariyle (7.600,00 Euro x 2,2314)=16.958,64 TL’lik talebi yönünden davacının davalı şirketten alacağının bulunmadığından davacının fazladan alınan paranın davalılardan tahsiline yönelik talebinin reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle davacının davalı şirket ile ortaklık ilişkisinin bulunmadığının tespiti ve ödenen bedelin iadesine yönelik talebinin feragat nedeniyle reddine, davacının fazladan alınan paranın davalılardan tahsiline yönelik talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; SPK kayıtlarında görünen kısmın müvekilinden tahsil edilmiş olduğunu, iade edilenler mahsup edildikten sonra müvekkilinin kalan alacağı talep edilmekte olduğunu, SPK kayıtlarında görünen kısmın müvekkilinden tahsil edilmiş olduğunu, iade edilenler mahsup edildikten sonra müvekkilinin kalan alacağının talep edildiğini, mahkemenin değerlendirmelerine esas olarak taraflarınca talep edilen (yani müvekilden belge karşılığı alındı olarak belirtilen rakamı) toplam kabul ettiğini ve mahsupları bu rakamdan eksilttiğini, ama aslında taraflarınca talep edilen kısmın müvekkilinin davalılar ile alış verişlerinden sonra kalan net kısım olduğunu, davalılar tarafından sunulan SPK cd içeriği ile talep edilen rakamlar karşılaştırıldığında bu durumun daha açık olacağını, dosyaya sunulan belgelerin borcu sonlandıran ödeme belgesi niteliği olmadığını, dosyaya davalılar tarafından ödeme belgesi adı altında sunulan belgelerin hukuken ödeme belgesi niteliği taşıyıp taşımadığının değerlendirilmediğini, bir ödeme belgesinin karşı taraf kabulü yok ise hukuken hangi unsurları taşıması gerektiğinin belli olduğunu, ancak işbu adı geçen belge ile dava konusu alacak ve davalı arasında hukuken geçerli sayılacak bir bağlantı olmadığını, mahkemenin sadece davalıların beyanına itibar ederek hukuken ödeme belgesi niteliği taşımayan bu belgeye dayanarak mahsup işlemi yapmasının hukuken kabul edilemeyeceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; davalı şirkete ortak olmadığının tespiti, kar payı alınması maksadıyla verilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi; Kamu düzenini ilgilendiren konularda resen, diğer yönlerden HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Davaya konu … İnşaat Tarım ve Sanayi İşletmeleri Ticaret A.Ş’nin ünvanının … Sanayi Ticaret ve Yatırım Holding A.Ş. olarak değiştirildiği, bilahare … Holding A.Ş.’ye devredilmesi suretiyle birleştirilmesine ve tasfiyesiz infisahına karar verildiği ve unvanının … Holding A.Ş. olarak değiştiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
İlk derece mahkemesince delillerin esastan değerlendirilmesinden sonra dairemizce henüz istinaf sebepleri esastan incelenmeden; 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle; 3332 sayılı yasaya “31/12/2014 tarihine kadar, pay sahibi sayısı nedeniyle payları halka arz olunmuş sayılan ve payları borsada işlem gören anonim ortaklıklar tarafından doğrudan veya dolaylı olarak nominal ya da primli değer üzerinden pay veya pay adı altında satışı yapılmış olan her türlü araç, 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun kaydileştirmeye ilişkin şartlarına tabi olmaksızın 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı mülga Türk Ticaret Kanunu ile 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu kapsamında pay addolunur, bu ortaklıklara yapılan ödemeler pay karşılığı yapılmış kabul edilir ve ortaklık ilişkisi kurulmuş sayılır. Bu payların kaydileştirilmemiş olması ortaklık haklarına halel getirmeyeceği gibi ortaklık ilişkisinin kurulmadığı da iddia edilemez.
Birinci fıkra kapsamında kurulmuş olan ortaklık ilişkileri hakkında; geçerli bir ortaklık ilişkisi bulunmadığı veya primli pay satışı yapıldığı ileri sürülerek sebepsiz zenginleşme, haksız fiil, sözleşme öncesi görüşmelere aykırılık veya sözleşmeye aykırılık nedenlerine dayalı olarak açılan ve kanun yolu incelemesindekiler dahil görülmekte olan menfi tespit, tazminat veya alacak davalarında, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilir ve yargılama gideri ile maktu vekalet ücreti ortaklık üzerinde bırakılır.” şeklinde Geçici 4. madde eklenmiştir.
Sermaye Piyasası Kanunu
Madde 16 “(1) (Değişik birinci cümle: 28/11/2017-7061/109 md.) Payları borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır. Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar. (2) Payları borsada işlem görmeyen anonim ortaklıklar, halka açık ortaklık statüsünü kazandıktan sonra en geç iki yıl içinde paylarının işlem görmesi için borsaya başvurmak zorundadırlar. Aksi durumda, Kurul, bu payların borsada işlem görmesi veya ortaklığın halka açık ortaklık statüsünden çıkarılması için, ortaklığın talebini aramaksızın gerekli kararları alır. (3)(Ek: 28/11/2017-7061/109 md.) (Değişik Cümle: 27/12/2018-7159/8 md.)….”
Öncelikle; yasal düzenlemenin taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi kapsayıp kapsamadığı ve davalı şirketin yasal düzenlemede belirtilen şirketlerden olup olmadığı yönünden delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davalı şirketin yasal düzenlemede verilen … tarihinden önce, BIST (İMKB) yönetim kurulunun … tarihli toplantısında ortaklığın paylarının halka arz edilmeksizin 2.ulusal pazarda … tarihinden itibaren işlem görmesine karar verildiği ve … tarihinden itibaren işlem görmeye başladığı mevcut delillerden anlaşılmaktadır.
Somut olayda; davacının yatırım maksadı ile davalı şirkete para verdiğini, verilen para karşılığında kendisine “ortaklık durum belgesi” ve hisse senetleri verildiğini istenmesine rağmen parasının iade edilmediğini verdiği paranın faizi ile tahsilini, davalı tarafın ise; davacı tarafından davalı şirkete para verilmişse; şirkete ortak olmak maksadıyla verildiğini, kendisine verdiği para karşılığında nominal bedelli hisse senedi verildiğini, davacının şirket pay sahibi olarak şirket kayıtlarına kaydedildiğini Anonim şirket olan davalının 6762 sayılı TK’nın 329 ve 405. maddelerindeki düzenleme gereğince kendi hisselerini temellük etmesinin ve bunun sonucu olarak yatırılan paranın iadesinin mümkün olmadığını aksinin kabulü durumunda ise; davanın süresinde açılmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Yukarıda yapılan açıklama ve tespitler nazara alındığında; 7194 sayılı yasanın 41. maddesiyle, 3332 sayılı yasanın geçici 4. maddesinde getirilen düzenlemenin davacı ile aynı konumda olan kişiler ile bu kanunda belirtilen şirketler arasında bu kanunda belirtilen uyuşmazlıkları gidermeye yönelik özel bir düzenleme olduğu, bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlık bu kanun kapsamında kaldığında usul ve esas yönünden değerlendirilme yapılmadan bu kanuna göre uyuşmazlığın çözülmesi gerektiği, taraflar arasında görülmekte olan davanın 05/12/2019 tarihinde 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. madde kapsamında olduğu, 743 sayılı MK. 48 (4721 sayılı TMK 50. maddesi), 6762 sayılı TK 7 ve 321 (6102 Sayılı Yasanın 7/1 ve 371/5. maddeleri) ile 818 sayılı BK 145 (6098 sayılı TBK’nın 166/2. maddesi) maddelerindeki düzenlemeler ve davalı gerçek kişi hakkında sadece davalı şirket yöneticisi olması sıfatıyla şirket ile birlikte müştereken / müteselsilen sorumlu olduğuna ilişkin iddia gözönünde bulundurulmak suretiyle 7194 sayılı yasanın 41. Maddesiyle 3332 sayılı yasaya eklenen geçici 4. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalı şirket üzerinde bırakılmasına, davacı lehine davalı şirket aleyhine karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tarifesi gereğince maktu ücret-i vekalet taktirine ilişkin aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Yasal düzenleme gereğince davacının istinaf talebinin KABULÜNE; Konya Asliye … Ticaret Mahkemesi’nin … tarih … Esas … Karar
sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
1-İstinaf talebinde bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından ücret-i vekalet ile ilgili hüküm kurulmasına yer olmadığına,
3-İstinaf kanun yoluna başvuru sırasında davacı tarafından yatırılan 148,60 TL başvurma harcının davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
B) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1.b.2 maddesi gereğince davacı talebi ile ilgili YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
1-Açılan dava ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına,
2-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 444,04 TL peşin harçtan alınması gereken 59,30 TL harcın mahsubu ile fazla yatırıldığı anlaşılan 384,74 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 59,30 maktu karar harcı, 2.250,00 TL bilirkişi ücreti, 136,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 2.473,00 TL yargılama giderinin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T gereğince 4.080,00 TL maktu ücreti vekaletin davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine,
5-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 333 ve HMKGAT’nin 5/1. maddeleri gereğince yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince gider avansını yatıran tarafa iadesine,
C) Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 359/4. maddesi gereğince; kararın tebliği işlemlerinin dairemiz tarafından yapılmasına,
D) Kararın temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde; dava dosyasının ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen kararın HMK’nın 361/1 maddesi gereğince; taraflara tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde dairemize, temyiz edenin bulunduğu yer Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçe ile temyiz kanun yoluna başvurma talebinde bulunulabileceğine 19/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır